Fiyatı 40.8 gram altının değeri kadar olan sözlüğün öyküsü

Faruk TÜRKOĞLU
Faruk TÜRKOĞLU Dün, Bugün, Yarın

İbrahim Müteferrika’nın 1727’de kurduğu matbaada basılan Arapça -Türkçe sözlüğün fiyatı 35 kuruştu. O dönemdeki 35 kuruş, 2023 fiyatları ile hesaplandığında 51 bin ile 66 bin liralık satın alma gücüne sahipti. Aşırı yüksek fiyatlar nedeniyle kitap satışları düşük düzeyde kalmış ve matbaa 1857’de kapanmıştı. Matbaanın, Avrupa’nın bilim, teknoloji ve saniyede dev adımlarla ilerlediği bir dönemde 26 yıl kapalı kalmasının sonuçları ise çok ağır olmuştu.

Toplumlarda ve ülkelerde bugün yapılan bir hatanın olumsuz sonuçları bazen yıllar hatta on yıllar sonra ortaya çıkabilir. Aynı şekilde bugün yaşadığımız sorunların izini sürdüğümüzde bazen on yıllar, yüzyıllar öncesinde yaşanan hatalar ve ihmaller ile karşılaşabiliriz. 

Bu sebep-sonuç sürecinin örnekleri bizim tarihimizde de yaşandı. Osmanlı ülkesinde Müslüman nüfus için ilk matbaa, Avrupa’daki ilk matbaadan yaklaşık 280 yıl sonra İbrahim Müteferrika tarafından 1727 yılında faaliyete geçirildi. Avrupa’da okuryazarlığın yaygınlaşması 1650’den sonra başladığı için kurulan matbaada çok sayıda kitap basılması ve satılması ile bu gecikme zamanla telafi edilebilirdi. Ne var ki matbaa Müteferrika’nın 1746 yılında hayatını kaybetmesinden sonra 1757’de kapandı ve ancak 1783’te tekrar açılabildi. Matbaada 26 yıl süren kapanma döneminin Osmanlı’ya verdiği zarar, matbaanın 280 yıl geç açılmasının verdiği zarardan daha fazla oldu. Çünkü bu kapanma, Avrupa’nın, askerlik, eğitim, bilim, teknoloji ve ekonomi alanlarında güçlü bir atılım yaptığı bir döneme rastladı.

Osmanlı’da yükseköğretim, 19. yüzyılın ilk yarısında yaygınlaştırılsaydı, hocaların yazdığı kitap sayısı ve toplumdaki bilgi birikimi hızla artacak, kalkınma yarışında Avrupa’ya yetişmek kolaylaşacaktı.1845’te temeli atılan darülfünun (üniversite) ancak 1900’de kalıcı olarak öğretime başlayınca Avrupa ile Osmanlı arasındaki gelişmişlik uçurumu daha da büyüdü. Eğitim ve bilimdeki gecikmelerin olumsuz etkileri Cumhuriyet döneminde 60’lı yıllara kadar devam etti.

Kitaba talep var ama fiyat çok yüksek

Matbaanın 1857’de kapanmasının bir nedeni de basılan kitap ve toplam kitap satışı sayısının az olması ve bu nedenle işletme sermayesinin yetersiz kalmasıydı. Tarihçilerin büyük çoğunluğu, kitap satışlarının düşüklüğünü, talep azlığına bağlamışlardı. Oysa sorun bilgi edinmeye ilgisizlik ve talep azlığı değil, kitap fiyatlarının aşırı ölçüde yüksek olmasıydı. Matbaada basılan kitaplardan biri olan Vankulu Lügatı’nın satış fiyatı ince kapakta 35, ciltlide 40 kuruştu. O dönemde 1 kuruşun değeri 120 akçeye eşit olduğu için Arapça-Türkçe olan iki ciltlik sözlüğün fiyatı ince kapaklıda 4 bin 200 akçeye denk geliyordu. İktisatçı ve tarihçi Şevket Pamuk’un araştırmalarına göre aynı dönemde bir vasıfsız işçinin yevmiyesi 31.1 akçe olduğu için sözlüğün fiyatı işçinin 135 günlük ücretine eşitti. 2023 Temmuz ayı net asgari ücreti olan 11 bin 402 lira üzerinden hesap yapıldığında, sözlüğün o zamanki fiyatının, bugünün satın alma gücüne göre karşılığı 51 bin 310 lirayı buluyordu. Aynı yıllarda fındık altını denen ve değeri 3 kuruşa eşit olan 3.5 gramlık sikke üzerinden hesaplandığında ise sözlük fiyatının bugünkü fiyat düzeyi ile karşılığının 40.8 gram altın veya 66 bin lira olduğu ortaya çıkıyordu.

Sanayi devriminin beşiği İngiltere’de kitap ucuz

Kitap satışlarındaki yetersizliğin gerçek nedenini araştıran az sayıda tarihçilerden biri olan Osman Ersoy, 35 kuruş ile o dönemde yedi koç veya beş eşek alınabildiğini tespit etmişti. Bir koçun bugünkü satış fiyatının 8 bin lira dolayında olduğu hesaba katıldığında sözlük fiyatının karşılığı 56 bin lirayı buluyordu.

Tarihçilerin bu kadar pahalı olan bir sözlüğe yönelen talebin düşük olmasını normal karşılaması o dönemde yaşayanları eleştirmemesi gerekiyordu. 2023 yılında bir sözlüğün fiyatı 56 bin lira ile 66 bin lira arasında olsa, bu sözlüğe yönelen talep güçlü olabilir miydi? Sözlük satış rekorları kırabilir miydi?

İngiltere’de Samuel Johnson’un 1756 yılında yayınlanan A Dictionary of English Language adlı 1202 sayfalık sözlüğünün fiyatı 10 şilindi. Aynı yılda vasıfsız bir İngiliz işçisinin bir haftalık ücreti 9 şilin olduğu için sözlüğün fiyatı bir işçinin 8 günlük ücretine yakındı. Alım gücü açısından hesap yapıldığında Osmanlı ülkesindeki sözlüğün, İngiltere’deki benzerine göre 17.3 kat daha pahalı bir fiyata satıldığı ortaya çıkıyordu.

Talebin düşük olmasının diğer nedenleri

Osmanlı’da matbaacılığın 19. yüzyıla kadar yeterince gelişememesinin yüksek fiyat dışındaki diğer nedenleri şunlar oldu:

- Kısır döngünün kırılamaması: Her dönemde bir kitabın yeni baskılarının yapılması ve satış miktarlarının artması, sabit maliyetlerin kitap başına düşen tutarını azaltır ve kitabın fiyatının düşük tutulmasına imkân verir. Düşürülen fiyat da okur sayısını yükseltebilir. Müteferrika, hedef kitle olarak bilgili ve kültürlü azınlığa aldığı için baskı sayısı ve satış miktarları düşük kalmış, satışlar az olurca da fiyatlar düşürülememişti.

- İthal kâğıdın yüksek fiyatı: O yıllarda bir kitabın üretim maliyetinin yüzde 40’ını kâğıt için yapılan harcama oluşturuyordu. Kitlesel üretim yapılmadığı için kâğıdın ithal edilmesi maliyeti daha da yükseltiyordu. Yalakabad’da (bugünkü Yalova) kurulan kâğıt fabrikası kalıcı olamamıştı.

Osman Bey’in başarılı matbaa işletmesi

1803’e kadar dini kitapların ve II. Abdülhamit dönemine kadar Kuran-ı Kerim’in matbaada basılmasının yasaklanması satış miktarlarının düşük düzeylerde kalmasına yol açmış ve matbaacılığın gelişmesini engellemişti. Satış potansiyeli yüksek olan medrese ders kitaplarının basımı 1790’lı yıllarda denenmiş ancak kurulan matbaa işletme sermayesi eksikliği nedeniyle iflas etmişti.  

1. Abdülhamit, ilk gençlik döneminde arkadaşı olan ve tahta çıkınca serkurenalık (başmabeyncilik) görevine getirdiği, aynı zamanda hattatlık yeteneği de bulunan Hafız Osman Zeki Bey’e Kuran-ı Kerim’i matbaada basma izni vererek bu konudaki yasağı kaldırmıştı. Tashih (düzeltme) konusunda dikkatli olunduğu için hatasız olarak basılan kutsal kitap hem Osmanlı ülkesinde hem de diğer İslam ülkelerinde yüksek satış rakamlarına ulaşmıştı. Osman Bey kazandığı paranın bir bölümü ile altı kızına Harbiye ile Şişli arasındaki semtte altı konak inşa ettirmişti. Bu semt, sonraki yıllarda “Osmanbey” diye anılmıştı.

Görsel altı yazı

Yukarıda iki sayfası görülen iki ciltlik ve 1352 sayfalık Arapça-Türkçe sözlüğün baskının yapıldığı dönemdeki fiyatı bir işçinin 4.5 aylık ücretine eşitti

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Geleceğe bakış 29 Ekim 2023