Hemen hemen dünyanın her tarafından sorular -1

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Sizlerle yıllardır işletmecilik sohbetleri başlığı altında aklımın erdiğince fikirlerimi paylaşıyorum. Okurlarım tüm bu fikirlerimin yazdığım ve BMG[1], onun eğitim programlarında kullanılmak üzere geliştirilen haliyle basılan BMS[2] başlıklı kitaplarımda anlatılan bir paradigmadan alındığını bilirler. Yani yıllardır söylediklerim arasında bir uyumsuzluk bulamazsınız. Hepsi aynı aksiyomatik paradigmanın çıkarımlarıdır. BMG-BMS aksiyomatik bir paradigma yani, örnek ve deneyimlerden değil aksiyomlardan inşa edilmiş kuram, olduğundan hem iç tutarlılığı hem de sınanabilinmesi açılarından işletmecilik yazınında bildiğim tek örnektir.

Bu özelliği ile BMG-BMS uluslararası eğitim ve sertifika programlarında 20’yi aşkın ülkede kullanılmış ve İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusçaya çevrilmiştir. Türkçe adaptasyonu[3] da ‘İş Yönetim Sistemi-İYS’ başlığı altında yayınlanmıştı. Üstüne inşa edilmiş doktora tezleri ve makalelerin sayısını, onu izinli izinsiz danışmanlık hizmeti olarak sunan şirket sayısını da bilmiyorum.

Bunları övünmek için yazmıyorum. Artık övünmeye gerek olmayacak yaşa geldim şükür. Bunları yazmamın sebebi işletmecilere sunulan sağdan soldan toparlanmış, “bana öyle geliyor” türü tavsiyelere karşı alerjim. Anladık, işletmecilik bir ‘müspet ilim’ değil ama herkesin ahkam kesebileceği, değişik koşullarda şunun bunun deneyimlerinin genellemesi ile kuramtrak şeyler üretilecek bir iş kolu da değil. Hiç olmazsa yapılan tavsiyelerin nereden geldiğini, hangi paradigmaya dayandığını, bu paradigmanın temel varsayımlarını ve aksiyomlarını, iç tutarlılığını ve sınanabilirliğini bilmek okuyanların ve dinleyenlerin hakkıdır düşüncesinde olduğum için yazıyorum.

Neyse gelelim bu haftaki konumuza. BMG-BMS paradigması yayınlandığından bu yana gerek sertifika programlarında gerekse konferanslarda akademisyenler, işletmeciler ve üst düzey bürokratlara aktarıldı. Bu programlar esnasında, özellikle akademisyenlerden kuramsal ve uygulamaya dönük sorular sordular. Bu sorular ve cevapları paradigmayı zenginleştirdi ve bunlar ilerideki programlarda ve yayınlarda kullanıldı. Bu hafta bu soruların bir kısmını sizlerle paylaşmaya başlamak istiyorum. Bakarsınız bir kısmı sizin de aklınıza gelmiştir. Umarım faydalanırsınız.

Sık sorulan bir soru İYS’nin (BMS’in) işletmelerin tek amacını “sermayenin en az en iyi ikinci seçeneğinin getirebileceği kadar ve tercihan ondan daha fazla getiri sağlaması” olarak vermesiyle ilgili. İşletmecilik yazınında ‘işletmelerin amaları’ başlığı altında çok sayıda ‘amaç’ okumaya alışık bizler, haklı olarak, biri kalkıp “İşletmelerin Tek Amacı Vardır” derse yadırgarız.  Bana inanmıyorsanız Google Teyze’ye ‘İşletmelerin Amaçları’ sorun Türkçe 336,000 İngilizce 1.140.000.000 kaynak çıkıyor. Çoğu okur ve katılımcı bu nedenle “İşletmelerin tek amacı vardır” lafını duyunca ya yazında sıralanan:

✔ Nakit akışı

✔ İş fırsatları yaratmak

✔ İşletmenin görünürlüğünü sağlamak

✔ Mali istikrar sağlamak

✔ Karlılık

✔ Büyüme ve yayılma

✔ Müşteri tatmini

✔ Çalışanların tatmini ve gelişimi

✔ Sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik

✔ İşletmenin yaşamını sağlamak

✔ Yenilikçilik

✔ Markalaşmak

✔ Pazar payını arttırmak

✔ İşletme içinde ve dışında lider statüsü kazaılması

Gibi amaçların birini veya birkaçını hatırlatarak “Bu amaç BMS’in. Neresinde?” diye sorarlar veya “Tek amaç olur mu?” diyerek burun kıvırırlar. Bir kısmı da “Bu ekonomi kitaplarında okuduğumuz fırsat maiyeti kavramı değil mi” diye sorar.  

İşletmelerin tek amacının “sermayenin en az en iyi ikinci seçeneğinin getirebileceği kadar ve tercihan ondan daha fazla getiri sağlaması” amacını daha önceleri defalarca açıklamış, ‘en iyi ikinci seçenek’ ve ‘getiri’ kavramlarını tanımlamıştım.

Üniversitelerde ders verdiğim sıralarda öğrencilerime ilk derslerde “Demek işletmeci olmak istiyorsunuz. Neden?” diye sorardım. Cevaplar ülkeden ülkeye pek farklılık göstermezdi. Çoğu öğrenci “para kazanmak için” diye cevap verirdi. Aileleri iş sahibi olan az sayıda öğrenci de işleri devir alacakları ve buna hazırlanmak istediklerini söylerlerdi. Eninde sonunda onlar da diğerlerine katılır işletmecilikle para kazanılabileceğini ve bunun için konuyla ilgilendiklerini dillendirirlerdi. Ben de “Ne kadar para?” diye sorardım. Burada fazla bir varyasyon olmaz hemen herkes “Olabildiğince çok” diye cevaplarlardı. Sormaya devam ederek “Parayla ne yapacaksınız?”  Derdim. Bu soru genellikle hafif bir şaşkınlık yaratır yüzlerinde “Bu saçma soru da ne demek?” ifadesi oluşurdu. Bunu sormaktan amacım yazlık, kışlık evlerin, lüks arabaların, görkemli tatillerin, lüks yaşamın, vs., ne kadar cazip bir şey olduğunu dinlemek değil gençlerin yapılanla onun yapılma amacını iyi ayırt edebilme becerisine kavuşmaları içindi.  Zaten varlığın getireceği bu rahatlıklar ayıldıktan sonra liste bir yerde biter ‘daha çok veya olabildiğince para’ ile ne yapılacağı konusunda tıkanılırdı. Ben de yapılanlar ve onların yapılma nedenlerinin birbirlerinden ayırt edilmelerinin neden önemli olduğu konusunda birkaç saat harcardım.  

Yapılanla onun yapılma nedenini birbirlerinden ayırabilmenin anlamını açıklamak için bir örnek vereyim. Söz gelimi her işletmecilik kitabında uzun uzun anlatılan ‘müşteri memnuniyeti” amacına bir bakın. İşletmeler bu maça hizmet etmek için araştırmalar yapıyor veya yaptırıyor, düzeltmeler adı altında işler için kaynaklarını harcıyor. Oraya kadar iyi. İyi olmasına iyi de neden? Nedenini siz de bende biliyoruz. Eğer müşteri işletmenin ürün ve/veya hizmetlerinden memnun değilse eninde sonunda ya bunları işletmeden almaktan vazgeçip rakiplere gider, ya da piyasadan çıkar. Yani, pazarlama hedefleri olarak verdiğimiz dört amacın ikisine ulaşımda problemler yaşanır.

O zaman amaç ‘müşteri memnuniyeti mi?’ yoksa ‘pazarlama amaçlarına ulaşım mı?’

Hizmet edilen amaç ‘müşteri memnuniyeti sağlamak mı?’ yoksa pazarlamanın ‘mevcut satıcılara daha çok ve daha sık satmak, daha az ve daha seyrek alımları engellemek’, ‘rakiplerin müşterilerini kendi müşterisi yapmak ve mevcut müşterilerin rakiplere gitmesini engellemek” ve/veya “İşletmenin sunduğu mal/hizmetleri kullananların piyasayı terk etmelerini engellemek’ amaçlarına hizmet mi? Bu ayırım çok önemli. Devam edeceğim.

Sağlıcakla kalın

 

[1] Osman Ata Ataç, Ph.D., BMG: The Business Management Grid, Territorial Dominance in Business, The Theory and Practice of Competitive Containment, The Association of Training Institutions for Foreign Trade in Asia and the Pacific, Inc. (ATIFTAP) Manila, Phillipines, 1995

[2] Osman Ata Ataç, The Business Management System, International Business Centre ITC (UNCTAD/WTO), Geneva, 2005

[3] İş Yönetim Sistemi, Yöneticinin Uluslararası Rekabet El kitabı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi (İGEME), Ankara, 2005

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İzahat 11 Ekim 2023
Rekabet 04 Ekim 2023
Özür ve devam 27 Eylül 2023
Benchmarking 30 Ağustos 2023
Bencmarking 23 Ağustos 2023
Kontrol 16 Ağustos 2023
Denetim 09 Ağustos 2023
Tırışkadan işler 02 Ağustos 2023