Benchmarking

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

İki haftadır sizinle benchmarking konusunda hasbıhal ediyorum. Bu hafta aynı konuya devam etmek istiyorum. Bir hatırlatma yaparak başlayayım. 2 Mayıs 2018 Çarşamba günkü köşemde şöyle demişim:

“Peter Drucker’a atfedilen bir söz vardır. Bu söz Türkçe “Ölçemezsen yönetemezsin” veya “Ölçemediğin şeyi yönetemezsin” veya “Ölçemediğiniz hiçbir şeyi kontrol edemez, kontrol edemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz” veya “Ölçemediğiniz hiçbir şeyi yönetemezsiniz” şeklinde değişik şekillerle ifade edilen, ama anlam olarak aşağı yukarı aynı kapıya çıkan bir özdeyiş olarak sunulur. Aslında Drucker Enstitüsüne göre Drucker böyle bir şey söylememiştir. Zaten Drucker’ı biraz inceledinizse böyle bir şey söylemeyeceğini de tahmin edersiniz. Aynı sözün Lord Kelvin’den alındığı ileri sürülen “Ölçmek bilmek demektir” varyasyonu da vardır. Kelvin’in de böyle bir şey deyip demediği belli değildir. Velut yazar James Harrington ise “Ölçemezseniz anlayamazsınız. Anlayamazsanız kontrol edemezsiniz. Kontrol edemezseniz daha iyiye götüremezsiniz” şeklinde bir vecize önermiştir.Bu deyişler deyiş olarak kalsa mesele çıkmayacak. Ama kalmamış. Zaten bende kredisi pek de yüksek olmayan ‘ölçmeci’ Taylor’un izinden gitmeye meraklı ve bu nedenle de bu deyişlere ilahi emir gibi yapışan yazar ve çizerlere “Yönetici olmak için demek ki ölçmemiz gerekiyormuş” sonucunu çıkarıp ölçmeye girişen sayısız işletmeci de katılınca iş şirazesinden çıkmış. ‘Ölçme’ kendi başına bir işletmecilik alanı olmuş, neyin ölçülmesi gerektiği, neden ölçüldüğü (yani normlar), ölçülüp ölçülemeyeceği, ölçülüp de ne yapılacağı ortadan kaybolmuştur.Aslına bakarsanız işletmelerin ölçme zorunluluğu bulunan tek şey muhasebe karlarıdır. O da devlet baba vergisini alacak matrahı öğrensin diye. Devlet zoruyla. Yoksa ben bir kaç iş adamıyla tanıştım onlara göre devlet baba ne kadar az bilirse o kadar iyi olacağı için esas ölçümler devlet baba dahil kimsenin görmeyeceği bir defterde kalmalıydı. Elbette modern çağımızda ciddi işletmeler muhasebe karlarını ölçmenin yanı sıra düzinelerle şeyi kayıt altına alıyorlar. Bu tabii bir sürü şeyi ‘ölçüyorlar’ demek değil. Ama her işletme hazır kayda geçmişken bunları ölçüt olarak kullanmanın dayanılmaz cazibesine kapılır gider.

Şimdi bazılarınızın “Hoca! Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Biz iki haftadır düzinelerle ölçüt önerip ondan sonra adeta işiniz gücünüz yok mu? Dercesine ölçme aleyhtarı yazı yazıyorsun” dediğini duyar gibiyim. Kendimi müdafaa açısından ben geçen haftalarda “ölçün” demedim şimdi de “ölçmeyin” demeyeceğim. Geçtiğimiz haftalarda benchmarking konusunu tartışırken birkaç kere “tüm bu ölçütlerin derlenmesi, değerlendirilmesi ve kullanımlarının bir maliyeti olduğunu akılda tutmak gerektiği herhalde izahtan vareste” diyerek neyi neden ölçtüğünüzü bilmiyorsanız bu işlere girmeyin kaynaklarınızı israf edersiniz vurgusu yapmıştım. İngilizce ‘paralysis by analysis’ yani, analiz yapmaktan paralize hale gelmek anlamına gelen bir deyiş vardır. Gerçekten de işletme, onun parçaları ve işletme mensuplarının performanslarını değerlendirmek ne kadar doğru bir fikirse bu konuda son derece dikkatli ve planlı olunmaması da o kadar kötü bir uygulamadır.

Geçtiğimiz hafta sizlere işletme stratejisinin değerlendirilmesi için ‘pazar payı’ ölçütünü önermiştim. Bu önerimin altında yatan aksiyomatik paradigma işletmelerin tek amacının hedeflenen pazarlarda tekelleşmek olduğuydu. Bu konuyu daha önceleri defalarca irdelemiştim. Pazarlama ve üretim işlevleri için önerilen bazı ölçütleri de sıralamıştım. Bu ölçütlerin daha kısa ve sistematik bir versiyonunu 2 Mayıs 2018 tarihli yazımda bulabilirsiniz.

Bu hafta kaynak kullanımı ölçütlerine değinmek istiyorum. Malum işletmeler hedefledikleri pazarlar için hazırlayacakları teklifleri üretmek ve bunları pazarlamak için beş çeşit kaynak tüketirler.  Bazı kaynakların maliyetlerinin kararlaştırılmaları daha kolay gibi gözükmekle beraber kaynak maliyetlerinin tayini o kadar da kolay bir iş değildir. Söz gelimi mali kaynakların maliyeti genellikle piyasa kredi faizleri olarak alınır. Ülkemizin bu günkü ekonomik durumunda bu basit görünen hesaplama bile sadece görünürde basittir. Faizlerin kıpır kıpır oynadığı bir ortamda mevduat faizleri ve borçlanma faaliyetleri arasındaki farklar ve dolayısıyla ‘paranın’ fırsat maliyetleri hesaplarının ortalığı karıştırdığı durumda mali kaynakların gerçek maliyetlerini hesaplaması da karmaşıklaşmaktadır. Bunu akılda tutarak üretim ve pazarlamanın kaynak maliyetinde uygulanan benchmarking ölçütlerine bir bakalım.

Malum pazarlama (1). İşletme müşterilerine daha fazla ve daha sık satış yapmak; (2). Rakiplerin müşterilerini işletmeye çekmek; (3). Pazara yeni girenlerin işletmeyi tercih etmelerini sağlamak ve bu üçünün tersi oluşumlara engel olmak ile bunları yaparken (4). Orta ve uzun vade karlılığı gözetmek amaçlarına hizmet eden bir işlevdir. Üretim ise hedef pazarlara sunulacak teklifleri: (1) Planlanan miktar ve özelliklerde; (2). Kalitede; (3). Zamanında üretmek ve (4). Müşteriye ulaştırmakla yükümlüdür. Bu amaçlara hizmet için bu işlevlerin kullandıkları mali, insan gücü, fiziki kaynaklar ve altyapı, enformasyon ve know-how ile stratejik iş birlikleri ve ilişki kaynanalarının ne kader etkin ve etkili kullanıldıklarının takibi amacına hizmet etmesi beklenen bir sürü ölçüt önerilmiştir. Bu listelerin sonu yok. Birkaç örnekle yetinmek zorundayız çünkü hepsini işlemeye kalkarsak bu yazı dizisi pehlivan tefrikasına[1] döner.

Söz gelimi, mali kaynaklar için:

 Çalışan başına kazanç

■ Birim maliyetleri

■ Revenue per employee

■ Satılan mallar maliyeti

■ Brüt kâr marjı

■ Net kâr marjı

■ Varlıkların getirisi

■ Yatırım getirisi

İnsan kaynakları için:

■ İşe devamsızlık oranı

■ Kişi başına işe alma maliyeti

■ İşe alma sürecinin zamanı

■ İş tekliflerinin kabul süresi

■ İşten ayrılma oranları

■ Yeni çalışanların performans ölçüleri

■ Ortalama kıdem süreleri

■ Çalışan memnuniyeti ölçüleri

■ İşletme için çalışanların hiyerarşide haraketliliği

Fiziki kaynaklar ve alt-yapı için:

■ Altyapı maliyetinin gelire oranı

■ Çalışan başına altyapı maliyeti

■ Müşteri başına altyapı maliyeti

■ Satış başına alt yapı maliyeti

■ Alt yapı ve fiziksel tesisler aksama oranı

■ Alt yapı ve fiziksel tesisler aksamaları düzeltme maliyetleri

■ İş ve alt yapı aksamalarının tespit süresi

■ Sistem emniyetinin ihlali sayısı

Enformasyon ve know-how için:

■ Know how maliyeti

■ Know-how’un yaşam beklentisi

■ Know-how değişiklik ve düzeltme maliyeti

■ Araştırma çalışmaları maliyeti

■ Otomasyon geliştirme çalışmaları maliyeti

■ İletişim maliyeti

■ Analiz çalışmaları maliyeti

Genellikle stratejik iş birlikleri ve ilişkiler için ölçütler daha çok anlaşmalarla kararlaştırıldığından göreceli olarak açıktadır. Ancak bu kaynağın çeşitli risk ve belirsizlikler taşıdığı da açıktır. Ortakların fırsatçılık yapmaları, kültürel çatışmalar, amaçların ve hedeflerin çatışması, işletme yönetiminin zayıflaması ve zaman zaman taraflar arasında çatışmalara yol açması gibi birçok risk ve belirsizlik yaratan kaynak vardır.

Gördüğünüz gibi ölçmenin sonu yok. Bu konuda daha önce söylediğim şeyi tekrar ederek konuyu kapatmayı istiyorum. Neyi neden ölçtüğünüzü bilmiyorsanız paranız cebinizde kalsın. Ölçmeyin.

Sağlıcakla kalın

 

[1] Pehlivan tefrikasının ne demek olduğunu birkaç kere yazmıştım. Eskiden bir güreşi haftalarca anlatan ve bir türlü bitmeyen yazılardan esinlenerek uzun yazı dizilerine pehlivan tefrikası gibi denile gelmiştir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İzahat 11 Ekim 2023
Rekabet 04 Ekim 2023
Özür ve devam 27 Eylül 2023
Bencmarking 23 Ağustos 2023
Kontrol 16 Ağustos 2023
Denetim 09 Ağustos 2023
Tırışkadan işler 02 Ağustos 2023