Maliyetler kâr marjlarını yiyecek

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Önümüzdeki 3 yıl hiç kolay geçmeyecek. Ekonomik hayatımız; enflasyon, faiz, döviz kıskacında sürünecek. Kredibilite sağlansa bile birdenbire iyileşme yaşanmayacak. Dokunduğumuz her yerde hayat pahalılığının kronik yansımalarını göreceğiz. Bir ağacın gölgesinde oturabilmek için, önce ağacı dikmek gerekir.

Oysa biz gerçekleştirmediğimiz ekonomik yapısal reformlarla yaşayabileceğimiz ferah alanını daralttık. Ekonomik reform dedik, altından heterodoks garabeti çıktı. Üretim reformu dedik, altından daha fazla beton çıktı. Hukuk reformu dedik, altından “ben hep olayım” talebindeki yeni anayasa çıktı.

KÜRESEL İTİBARIN GERİ KAZANILMASI

Türkiye’nin kredi risk primi; 552 ve en riskli ülkeler arasında yer alıyoruz. Maliyetlerimiz her alanda her geçen gün artıyor. Sanayicilerimiz maliyetlere yetişemediklerini söylüyor. Bir yandan başımızın üzerinde dolaşan resesyon bulutu… Bir yanda kaybettiğimiz rekabet koşulları adeta dört yandan bizi esir almış gibi.

Bu şartlar altında üretimi sürdürmek ve anlamlı kâr edebilmek, sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Seçim akabinde gerek hükümet kurma süreci, gerek yeni kadroların görevi devralma süreci ve gerekse ekonomideki tahribatın düzeltilme süreci, temel uğraşımız ve mücadele alanımız olacak.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Ekonominin sosyolojisini yönetmek nedir?

Ekonominin sosyolojisini anlamak ve ekonomik faaliyetlerin toplumsal boyutlarını kavramak mümkündür, ancak bunları “yönetmek” çok daha karmaşık bir süreçtir ve tek bir kişinin yapabileceği bir şey değildir. Bunun için kapsayıcı adımlar atılması gerekiyor.

Fırsatı neden değerlendiremeyeceğiz? Herkesin aklı 14 Mayıs seçimlerinde... Seçim sonuçları ile ekonomide iyiye doğru iyileşme adımları bekleniyor. Bunun gerçekleşmesi için ciddi bir ekonomik diyet uygulamamız gerekiyor. Peki, yapabilecek miyiz? Ekonomik diyeti ancak IMF’den yardım ya da kendimize IMF olursak yapabiliriz.

not

SANAYİCİNİN 3 AÇMAZI

Gün geçmiyor ki konuştuğumuz bir sanayiciden “sıkıştık” sözünü duymayalım. Maliyet, kur makası ve finansman üçlüsü arasında sıkıştıklarını belirten sanayiciler, rekabetçi fiyatın oluşamadığını söylüyor. Fiyat tutturamıyorlar.

Sanayicilerin yaşadığı bu sıkıntı, bir boksörün ringin köşesinde köşeye sıkıştırılmış hissetmesine benziyor. Rakibin darbeleri, köşeye sıkışmış boksörü hareketsizleştirir ve savunmasız bırakır. Benzer şekilde, sanayiciler de maliyet artışları, kur farkları ve finansman zorlukları ile çevrili bir alanda kendilerini hareketsiz kalmış gibi hissediyorlar.

Kârsızlık, arsızlıktır. Kazandığını heterodoksun taşlı yollarında harcarsan, dünya ile nasıl rekabet edebilirsin? Sanayiciye destek şöyle dursun, ona takoz olursan, ihracatçıyı yüceltmek bir yana dövizine el koyarsan, bundan anlamlı bir varoluş öyküsü nasıl çıkarabilirsin?

Allahtan sandık umudu var ve ekonomideki bu akıl&vicdan tutulması sona ereceği beklentisi var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dağ fare doğurdu 14 Mayıs 2024