Rakamlar ve işin özü

Kerem ÖZDEMİR
Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Yeni üretim ilişkilerindeki değişimi daha iyi anlamak için işin ekonomik ve stratejik boyutuna bir bakmak gerekiyor.

M Oil’in dünyanın en eski madeni yağ üreticisi Valvoline ile imzaladığı anlaşmadan Vmware’in Türkiye’de Turkcell’i iş ortağı olarak kattığı egemen bulut (sovereign cloud) modeline kadar çok farklı sektörlerde üretim modellerinin ve ilişkilerinin nasıl değiştiğini anlatmaya çalışıyorum. Bunu anlatırken, bazı rakamlar ve işin neden yapıldığı ile ilgili olguları paylaşmanın yararlı olacağını düşünüyorum. Burada lisanslama sözcüğünü sıkça duyacaksınız.

M Oil-Valvoline ilişkisinden başlayalım. OYAK, 2020’de gerçekleştirdiği hareketle, 2015’ten itibaren Demirören Holding bünyesinde yer alan Total ve M Oil’i yaklaşık 450 milyon dolara satın alıyor. OYAK’ın, Total için yaklaşık 360 milyon dolar ve M Oil için ise yaklaşık 90 milyon dolarlık bir rakamı ödemeyi kabul ettiği bildiriliyor.

OYAK Enerji Sektörü Grup Başkanı Yüksel Yılmaz, Oyak’ın satın aldığı şirketlerden M Oil’in madeni yağ işini özetlerken son üç yılda ikiye katladıkları üretimlerini gelecek beş yılda bir kez daha ikiye katlamayı hedeflediklerini söylüyor. Konuya pazar payları açısından bakarsak, M Oil’in, 2020 yılında yüzde 1,1 olan pazar payını 2022 sonuna kadar yüzde 1,9’a çıkarttığını görüyoruz. Distribütörlük ve lisans anlaşması kapsamında, ilk etapta Valvoline markasının motor, şanzıman ve endüstriyel yağlar ürün grupları ile gres yağı satışına başlanacağı açıklanırken yeni anlaşma ile Valvoline markası ile kurulan ilişkinin, M Oil’in motor yağının yanı sıra endüstriyel yağlar alanında da büyümesine önemli katkı sağlaması planlanıyor.

M Oil ve Valvoline’ın yeni sıçrama noktası

M Oil’in sınırına geldiği üretim kapasitesinin, ilk aşamda Valvoline’in 50 ürününün lisanslı olarak Türkiye’de üretilmesini sağlayacak yeni yatırımla yükseleceği ifade ediliyor. OYAK Enerji Sektörü Grup Başkanı Yılmaz, “Hedefimiz ilk 5 yılda ulaşacağımız yüzde 2’lik Valvoline pazar payı ile toplam pazar payımızı yüzde 7 seviyesine yükseltmek. Ayrıca Ortadoğu, Afrika ve Türki Cumhuriyetler başta olmak üzere M Oil ürünlerimiz ve sonrasında lisanslı Valvoline ürünleri ile ihracatta da önemli bir başarı yaratmak” şeklinde konuşuyor.

Buradan daha büyük resme geçersek, 150 yıllık geçmişi ile dünyanın en eski madeni yağ üreticisi olmakla övünen ABD merkezli Valvoline’in Mart 2023 başında tamamlanan satın alma işlemi ile 2,65 milyar dolara Aramco tarafından satın alındığını görüyoruz. Bu satın almanın hemen ardından Türkiye ile yapılan anlaşma, bölgemizin yükselen ülkesi Suudi Arabistan ile kurulan ilişki açısından da önem taşıyor. Ancak Aramco tarafına değinip bu konuyu kapatalım. Aramco, 7 Haziran’daki 2,13 trilyon dolarlık piyasa değeri ile 2,82 trilyon dolarlık Apple ve 2,48 trilyon dolarlık Microsoft’un ardından üçüncü olurken Google’ın ana şirketi Alphabet’in 1,62 trilyon dolarlık değerini geride bırakıyor. Böyle bir şirketin Türkiye’de faaliyet göstermesi güzel ancak Apple da ücretlerin düşük olduğu Çin’de cep telefonu üretmiyor mu? Bu soru, durumu daha iyi anlamamız için önem taşıyor ama şimdi yanıtlamayacağım.

Yaşar Grubu, 100’üncü yılına teknoloji ile yürüyor

Bütün bunlar olurken Yaşar Grubu, SAP çözümleri üzerine kurulacak Proje Feniks dönüşümünü başlatıyor. 10 milyon dolarlık ilk yatırımla başlayan dönüşüm, grubun tamamını kapsayacak ve popüler terimle yönetim kurulu başkanlığının himayesinde gerçekleşecek. Feniks, bizim daha çok Zümrüt-ü Anka ve Farsların Simurg olarak ifade ettiği efsanevi bir kuş ve yanıp küllerinden yeniden doğması ile biliniyor. Dijital işletmenin kendisini sürekli versiyonlamasının bundan daha iyi bir ifadesi olamaz.

SAP’nin sadece Türkiye’de Akdeniz kıyısındaki Avrupa ülkelerinden Afrika’ya kadar uzanan bölgede şimdiye kadar gerçekleştirdiği en büyük bütçeli dijital dönüşüm projesi olan Feniks’in özü, Yaşar Grubu Başkanı Feyhan Yaşar’ın, “Biz bu proje ile şirket içinde bilgiye sahip olanlar ile bilgiyi kullananları birbirine bağlayacağız” sözlerinde yatıyor. Grup, bu yatırımla, gelecek yıllarda dünya için kritik bir alan ve çok önemli bir pazar olacak gıda ile su başta olmak üzere içecek pazarında güçlü oyuncu olmak için adım atıyor. Bu stratejinin ardına teknolojiyi koyduğunuz zaman büyük iş yapmış oluyorsunuz. Bu adımlar, Türkiye’deki karar vericiler tarafından incelikle analiz edilmeli diye düşünüyorum. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar