Rekabetçi kur ve enflasyon sarmalı

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Son günlerde Türkiye Ekonomisinde en çok konuşulan konulardan birisi ihracatta ivme kaybı ve rekabet gücü olmaya başladı. Veriler de bunu teyit ediyor. Son aylarda olduğu gibi dün yayınlanan Ekim ayı dış ticaret istatistikleri bu konuşulanları destekliyor. Ocak – Ekim 22 döneminde yüzde 15,4 artan ihracatımızın, Ekim ayı artış hızı yüzde 3 seviyesine gerilemiş durumda. Buna karşın, Ocak-Ekim 22 döneminde yüzde 39,4 artan ithalatımızın Ekim ayı artış hızı yüzde 31,4 oldu. Dolayısıyla, ilk 10 ayda yüzde 168,3 artan dış ticaret açığı Ekim ayında yüzde 421, 7 artmış oldu.

İhracat ürünlerimiz pahalı olmaya başladı

Ana ihracat kalemlerinden motorlu kara taşıtları 10 ayda yüzde 5 büyüme gösterirken Ekim ayında yüzde 0,5 düşüş gerçekleşiyor. Örme giyim eşyasında ilk 10 ay yüzde 13,9 olan ihracat artışı, Ekim ayında yüzde 2,4 gerilemeye düşmüş durumda. Demir Çelik yüzde 5,7 daralmadan, yüzde 50,9 daralmaya, alüminyum yüzde 8,7 daralmadan yüzde 16,4 daralmaya gitmiş görünüyor. Bu düşüşlerde elbette küresel ekonomideki yavaşlama, Euro bölgesinin resesyona çok yakın olması, ABD dolarının çok güçlenmesi gibi faktörler var ama yüksek maliyetlerimiz nedeniyle rekabet gücümüzde ortaya çıkan kayıp da gittikçe önemli bir unsur olmaya başlıyor. ÜFE’nin yüzde 160, son bir yıllık kur artışının yüzde 65-70 civarında olması, küresel tedarik sorunlarının azalması ve emtia fiyatlarındaki gerilemeyle rakiplerimizin daha düşük fiyatlarla pazarlara erişim imkânının doğması, başta tekstil ve giyim olmak üzere birçok sektörde ürünlerimizi pahalı kılmaya başladı. Mevcut yapının devamı durumunda bu kaybın artarak devam etme riski bulunuyor.

İhracat büyümesini kısmen destekleyen, Rusya, Ukrayna ve Birleşik Arap Emirliklerine olan ihracatın güçlü artışları olmuş. Bunlar kalıcı olur mu bilinemez ama şimdilik konjonktürel etkiler öne çıkmış gözüküyor.  İhracat verilerinde en pozitif gelişme Ekim ayında Yüksek Teknolojili ürünlerin ihracatını yüzde 47,4 arttırması ve toplam payını yüzde 3,9 yükseltmesi görünüyor. İlk 10 aylık artış hızı yüzde 13,5 ve payı yüzde 2,9 idi. Bir aylık veriden yorum yapamayız ama dileriz bu kalıcı bir iyileşmenin başlangıcı olur.

İmalat sanayi ürünleri ithalat eğilimi artıyor

İthalata baktığımızda enerji ithalatını büyük oranda yansıtan mineral yakıt ithalatında artış oranının ilk 10 aya göre yüzde 118 seviyelerinden yüzde 37 oranlarına indiğini görüyoruz. Bu güçlü düşüşe rağmen ithalat artış oranında gerilemenin sınırlı olması birçok imalat sanayi sektöründe ithalat eğiliminin güçlenmesi ve başta altın olmak üzere değerli maden ithalatının artışı ile alakalı görünüyor. Örneğin ilk 10 ayda yüzde 6,7 artan elektrikli makine ve cihaz ithalatı Ekim ayında yüzde 15,4 artmış görünüyor. Benzer şekilde motorlu kara taşıt ve aksam ithalatı yüzde 5,9’dan Ekim ayında yüzde 47,9 artış hızına ulaşmış. Çeşitli tarımsal ürünlerden kimyasal ürünlere kadar benzer bir eğilim var. İçeride üretmek ve ihraç etmek ya da tüketici için yerli ürün almak yerine ithal ürün almak daha cazip olmaya başlıyor görünüyor. İthalat eğilimi artıyor. Bu yıl izlediğimiz bir başka önemli eğilim de ağırlıklı altını içeren kıymetli madenler ithalatının daha da güçleniyor olması diyebiliriz. Bu kalemde ilk 10 aylık ithalat artışı yüzde 174 iken Ekim ayında yüzde 696 seviyesine gelmiş durumda. Ülkemizde altın ithalatı her zaman yüksektir,  genelde bir yıl artar, bir yıl düşer ama bu yıl gerçekleşen artışın bir nedeni de aşırı yüksek negatif reel faiz ortamında tasarruf sahibinin altına yönelik artan ilgisi görünüyor.

Rekabetçi kur enflasyonu, enflasyon rekabet gücünde azalmayı besliyor

Özetle, dış ticaret verileri önemli mesajlar veriyor. Geçen yılın ikinci yarısında devreye giren rekabetçi kurla ihracat artış hikâyesi, bu yılın ikinci yarısında artan enflasyon ile rekabet gücünü kaybeden kura dönüşmüş durumda. Mevcut eğilim, büyümeyi destekleyen politikalarla çok daha fazla dış açık olarak karşımıza çıkma ihtimalini arttırıyor. Bu bir sarmal, rekabetçi kur enflasyonu, enflasyon rekabet gücünde azalmayı besliyor. Bunu başlatan para politikasındaki değişim oldu, bitirecek olan da para politikasındaki değişim olabilir. Yaşadığımız ekonomik sorunların ne tek nedeni ne de tek çözümü elbette para politikası değildir ama sorunun ve çözümün önemli bir lokomotifidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024