Tunçmatik, babanın yaratıcı, oğlunun ‘iş’ gücüyle büyüdü

Mustafa Kemal ÇOLAK
Mustafa Kemal ÇOLAK Kökler ve Kanatlar

Yaşı, televizyonun hayatımıza giriş dönemlerini hatırlamaya yetenler çok iyi bilecektir. 1970’lerin başında siyah beyaz ekranlarla tanışan ailelerin ikinci bir masraf kalemi daha vardı. Televizyona gelen elektriğin voltaj ayarını yapmak için mutlaka regülatör adı verilen cihazın da kullanılması gerekiyordu. Salonun baş köşesine konulan televizyonların hemen yanına, sehpa üzerine kahverengi, kırmızı düğmeli regülatörler de iliştirilir, ‘ilk hangisi çalıştırılmalı acaba’ sorusu eşliğinde, iki cihaz bir arada kullanılırdı. Milyonlarca evde, koca televizyona kumanda ettiğine inanılan regülatörlere ayrı bir hayranlık beslenirdi.

 

 

 

 

 

Uzun yıllar babası Tuncay Özer (oturan) ile yan yana çalışan Tunçmatik YKB Mehmet Özer, ekibi ile birlikte enerji depolamaya yönelik yeni ürününü 3 yıllık bir çalışmayla geliştirdi. 

Yıllarca kullanılan regülatörler, zamanla teknolojinin gelişmesiyle ömrünü tamamladı, 80’li yıllarla birlikte piyasadan silindi. Ancak ilk iş deneyimini regülatörle kazanan bir şirket, yoluna emin adımlarla devam ediyor.

Yüksek mühendis Tuncay Özer’in kısa süren profesyonel yaşamın ardından, 1969 yılında faaliyete geçirdiği Tunçmatik, o tarihlerden günümüze uzanan 53 yıllık dönemde hep enerji alanıyla ilgilendi. Regülatör üretimiyle ünlendi. Karaköy’de bir atölyede başlayan üretim, Tunçmatik’e kısa sürede sıfırdan fabrika kurdurdu. Ümraniye’deki tesiste, yıllarca Anadolu’ya regülatör taşıyan uzun kamyon kuyrukları oluştu.

Jeneratör devreye giriyor

Regülatörün ardından Tunçmatik’in tercihi bu kez, 1980’lerin başında saatler süren elektrik kesintilerine yönelik jeneratör üretimi oluyor. Elektrik mühendisi olmasına karşın pnomötik, hidrolik, talaşlı imalat, plastik enjeksiyon, kimya, aklınıza ne gelirse, her alanda üretme kabiliyeti olan Tuncay Özer’in önderliğinde jeneratörde de söz sahibi noktaya geliyor.

Özer’in, 1969’da şirketini kurduğunda, henüz 40 günlük bebek olan oğlu Mehmet Özer de Kadıköy Anadolu Lisesi günlerinden itibaren Ümraniye’de ıssızlığın ortasındaki fabrikanın çamurlu yollarını arşınlamaya başlıyor. İTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği’ni bitiren Özer, mezuniyetin ardından Tunçmatik’te tam zamanlı mesaiye katılıyor.

Babasının yaratıcı kimliğe sahip iş insanı olduğunu kaydeden Mehmet Özer, “Tam anlamıyla mucitti. O adeta mühendis doğmuştu, ben üniversiteden sonra oldum. Babam, ticaretinden ziyade faydalı ürün tasarlamaya ve üretmeye çok hakimdi. Ben ise şirketin pazarlama yönünü güçlendirdim. Kataloglar çıkardım, bayilik teşkilatına ağırlık verdim, kurumsal yapıyı güçlendirdim” diyor.

Bilgisayar devrinin başlamasıyla 1980’lerin sonuna doğru kesintisiz güç kaynakları üretiminde büyüyen şirket, bu alanın en büyük sanayicileri arasında girdi. Pazara hakim üç yerli üreticiden biri oldu. Müşterileri arasında savunma sanayi kuruluşlarından, büyük hastanelere, bankalara, CNC üretimine uzanan hizmet alanları ve endüstriler bulunuyor.

ABD’de yaşayan 82 yaşındaki yüksek mühendis Tuncay Özer’in, yeni projesinin derin su kuyularındaki arızaları fotoğraf ile çekebilecek yeni nesil aygıt olduğunu öğreniyoruz geçen hafta görüştüğüm Mehmet Özer’den. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Özer’in yürüttüğü Tunçmatik ise yoluna, 2 şirketin önderliğinde devam ediyor. Kesintisiz güç kaynakları alanında Tunçmatik Elektrik Sanayi ile güneşten enerji üretiminde mesafe kat eden Tunçmatik Enerji’de, yüzde 15’i mühendis, toplam 100 kişi istihdam ediliyor.

‘KONUT AKÜLERİ’Nİ GELİŞTİRDİ

Tunçmatik Enerji’nin piyasa değeri 100 milyon doları buluyor. Türkiye’nin dört bir yanında güneş santralleri olan şirketin enerji depolaması ve şarj alanında önemli projeleri var. Bilindiği gibi enerji depolaması, en az üretim kadar hatta şimdilerde ondan daha fazla, ülkelerin ve şirketlerin gündeminde yer alıyor. Enerji sahasında 50 yılı aşkın süredir geçmişi bulunan şirket, Türkiye’de konutlarda enerji depolanmasına hizmet edecek yeni cihazını piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Tesla'nın ABD piyasasına Powerwall adıyla sunduğu ürünün benzer, Tuncmatik HomeEnergy markasıyla pazara sunuyacak.

Enerjinin depolanmasının oyunu değiştirecek özelliğe sahip olduğunu aktaran Mehmet Özer, “Yenilenebilir enerji baz yük değil. Depolama olunca baz yüke girecek. Güneş enerjisi 7-24 üretim yapmaz. Ancak depolama yöntemiyle kesintisiz elektrik kullanılabilecek” diyor.

Özer, ürettikleri cihaz ile gece ucuz tarifeden elektriğini depolanacağını ifade ederek, “Şebekeye doğrudan bağlı (ongrid) sistemiyle lityum iyon akülü cihazı piyasaya süreceğiz. Yüksek tarifeli süreçte depolanmış elektrik kullanılacak. Bizim enerjideki 50 yıllık sanayi ve Ar-Ge gücümüzün eseri olacak bu cihaz. Yılın ikinci yarısından itibaren piyasaya vermeye başlayacağız” diyor. Konutlarla birlikte endüstri ve şirketler için de daha büyük ölçekli depolama ekipmanı pazara sunulacak.

Elektrikli araç şarjının üretimine de soyunduklarını söyleyen Mehmet Özer, “Biz teknolojimiz ile şarj istasyonu ekipmanı yani cihazları yapabiliyoruz. Şimdi istasyonun kendisine de yatırım yapıyoruz. Ayrıca seyyar şarjlara da yatırım yapacağız” diye konuştu.

Güneşte yatırımlar 4 kat yüksek olabilirdi

Mehmet Özer, Türkiye’de güneş enerjisi sahasının kanaat insanlarından. 2006’da ABD’de enerjinin TÜBİTAK’ı olarak nitelenebilecek NREL’de bu alanda eğitim alıyor. Ardından Türkiye’nin dört br yanında güneş enerjisine yönelik farkındalık yaratma adına girişimlerde bulunuyor. Kurduğu dernek vasıtasıyla yıllarca bilgilendirme amaçlı sayısız toplantı düzenliyor. Özer’in başkanı olduğu Güneşe Derneği’nin de katkılarıyla hükümetin 2012’de çıkardığı mevzuatın ardından başlayan güneş enerjisi yatırımlarında en yüksek seviye 2017’de yakalanıyor. O yıl Türkiye genelinde 3 bin 500 MW’lık yatırıma imza atılıyor. “2017’den itibaren güneş santrali yatırımları daha yavaş büyüdü. Geldiğimiz noktada güneş enerjisi yatırımlarında istediğimiz seviyede değiliz” diyen Özer, “Türkye’nin bu alandaki potansiyeli çok yüksek. Eğer o tarihlerdeki yatırım hızı devam etseydi, bugün kurulu en az 30 bin MW güneş enerjisi kapasitesine sahip olurduk. Böylelikle güneş, enerji arzında ilk sırada yer alır ve şu dönem ithalata bağımlı enerji sahasında yüksek maliyetleri kesinlikle yaşamazdık” şeklinde konuşuyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar