Türkiye’ye özgü “rasyonel zemin” kuralları var mı?

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

2024 yılına girerken, yeni ekonomi yönetimi sonuç almaya başlamışken uyacağımız akılcı uluslararası normların neler olduğunu sorgulamamız gerekiyor.”

Dünyanın, ülkelerin, şirketlerin, örgütlerin ve bireylerin yaşamlarını yıllık dönemlerle sorgulamaları, yıl biterken kazanım ve kayıpların net bir fotoğraf gibi ortaya konulması aklın gereğidir. Yeni yıldan ve gelecekten umutlanmak, uzun erimli hedefler belirlemek, hayaller kurmak, plan ve programlar yapabilmek ortaya çıkan hesap özetinin yansıttığı gerçeklere bağlıdır.
Geride bırakmakta olduğumuz 2023 yılında Türkiye ekonomide yılı tam ortadan ayıran iki faklı yönetim kadrosu ve anlayışla karşılaştı. Yeni söylemdeki keskin farklılık ancak yılsonuna doğru göstergelere ve enflasyon verilerine biraz yansımaya başladı. Siyasi kaygıların ve seçim hesaplarının ağırlaştırdığı ekonomik dengeler içerde ve dışarda güven verecek yeni bir ekonomi yönetiminin göreve gelmesini zorunlu kıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ve yeni Para Politikası Kurulu üyeleri sakin limana çekilecek geminin güven çıpası olarak düşünüldüler. Mehmet Şimşek’in “Türkiye’nin rasyonel zemine dönmek dışında seçeneği kalmamıştır” sözü akıllara kazındı. Böylelikle iktidarın yöneldiği seçim ekonomisinin muhalefet partilerinin de inanılmaz katkısıyla ülkeyi getirdiği akıldışı durum kayıtlara geçti.

“Rasyonel zemin” kuralları ne kadar evrensel?

Mehmet Şimşek yıl ortasında yeni görevini üstlenirken rasyonel zemine dönüş yolunda akılcı politikaların temeli olarak “uluslararası normlara uygunluğu” işaret etti. İşte tam bu noktada yeni bir yıla girerken, yeni ekonomi yönetimi sonuç almaya başlamışken uyacağımız uluslararası normların neler olduğunu sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Dikkate alacağımız kurallar ihtiyaç duyulduğunda bir anda ABD güdümüne giriveren IMF ve Dünya Bankası’nın hızla dönüşen dünyanın ihtiyaçlarına göre güncellemekte zorlandıkları kurallar mı? Yoksa Türkiye’nin aday üyeliğinin kâğıt üstünde kaldığı ama gümrük birliği cenderesinin gevşetilemediği AB’nin hesapsız genişlemesinin anlamsız kıldığı Kopenhag ver Maastricht ölçütleri mi? Veri bankasına dönüşen OECD’nin göstergelerinden raporlarına yansıyan seçilmiş alanlardaki iyi ülke örneklerinin özellikleri mi?

Akılcı kurallara dönüş çerçevesi ilan edilsin

Türkiye’nin cumhuriyet tarihi boyunca demokrasisinde, ekonomisinde büyük çabayla, acıyla, emekle, bedel ödeyerek gerçekleştirdiği yapısal dönüşümlerin nasıl kök salamadığını, kalıcı olamadığını, delik deşik olduğunu görmekten yorulduk. 2001 yılında açılan temiz sayfaya 2002’de yerleşen AK Parti 21 yıllık iktidarının yarısında ekonomide parlak rekorlara imza attı. Tek haneli enflasyona alıştığımız yıllar geçirdik. Geldiğimiz noktada ülkemizin kredi notu 2001 seviyesine gerilemiş, 2013’teki yatırım yapılabilir ülke notlarının 5-6 kademe altına yeniden inmiş durumda. Ekonomiyi yeni kadrolarla toparlamaya çalışan iktidarı 2024’de ekonomik gerçeklerle, siyasi çıkarların çatışabileceği bir sınav bekliyor. 31 Mart’taki yerel seçim ve sonucuna göre gelişebilecek durumlar ekonomiyi raydan çıkarabilir mi? Ekonomi yöneticileri son 10 yılda sık sık yaşadığımız gibi aflarını isteyebilir mi? Soruları ne yazık ki yüksek sesle soruluyor.
2024 yılına girerken yaslanılacak uluslararası kurallar yanında Türkiye’nin geçmiş acı deneyimlerinden süzerek çıkarabileceği ölçütlerin akılcı zemine dönüş politikaları çerçevesi olarak dünya aleme ilan edilmesi tek dileğimiz.

Basra limanı Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanıyor

Hafta sonu Kuzey Irak’tan gelen şehit haberleriyle sarsılırken Basra Körfezi kıyısından umut verici haberler geldi. Türkiye’ye uzanacak Kalkınma Yolu Projesi Türkiye’nin uluslararası ulaşım ve ticaret merkezi konumunu pekiştirecek. Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ın Basra kentinde inşası süren Al-Fav Limanı’nın, yaklaşık 1200 km uzunluğundaki çift yönlü otoban ve demiryolu ile Türkiye’ye bağlanmasını öngörüyor. Körfez ülkeleri ile Asya’dan gelen mallar buradan Avrupa’ya taşınacak. Yaklaşık 17 milyar dolara mal olacağı tahmin edilen Al-Fav limanının 2025 yılında kısmen faaliyete geçmesi ve 2028 yılında tamamlanması bekleniyor. Türkiye demiryolu ağının Irak’ta inşa edilecek yeni hatta bağlanabilmesi için yurtiçinde 133 km’lik ilave bir hat inşası gerekiyor.
Türkiye ve Irak projenin hayata geçirilmesi için bir süredir yakın temas halinde. Dışişleri kaynaklarından aldığımız bilgiye göre, bu konu 19 Aralık’ta Ankara’da yapılan Türkiye-Irak Güvenlik Zirvesi’nde de ele alınmış. Bölge refahına büyük katkı sağlayacak.

Kuzey Irak’tan gelen şehit haberleri kahretti

Hafta sonunda Kuzey Irak’taki Pençe-Kilit operasyon bölgesinden iki günde art arda gelen şehit haberleri yüreğimizi dağladı. PKK mensubu teröristlerle girişilen iki ayrı çatışmada 12 askerimizi şehit verdik. Milli Savunma Bakanlığı çatışmalarda 13 teröristin de etkisiz hale getirildiği bilgisini paylaştı. Hepimizin başı sağ olsun. Irak’ta terörün son bulması, Basra liman proje kapsamında otoban ve demiryolu güzergahında güvenlik ve istikrarın sağlanması projenin hayata geçirilmesi ve sürdürülebilirliği bakımından büyük önem taşıyor.

Yasa dışı ticaret ürkütücü boyutlarda

Geçen hafta Ankara’da EKONOMİ Gazetesi olarak ATO’nun ev sahipliğinde düzenlediğimiz Yasa Dışı Ticaretle Mücadele Konferansı acı gerçekleri gözümüzün önüne serdi. Ekonomimizin kaynağa en çok ihtiyaç duyduğu dönemde yasadışı ticaretin ulaştığı boyutlar, neden olduğu vergi kaybı ürkütücü. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü olmak üzere Ticaret Bakanlığı’nın seçkin uzmanlarının katıldığı konferansın açılış konuşmasını yapan bakan Ömer Bolat çarpıcı verileri paylaştı. Bolat,  BM verilerine göre küresel mal ihracatının 25 trilyon dolar olduğu ortamda yasa dışı ticaretle 1 trilyon doların aklandığını vurguladı.

Yılın ilk 11 ayında yapılan denetimlerde 22,1 milyar liralık kaçak ürün ele geçirildi. Ele geçirilen kaçak ürünlerin miktarı şöyle: “1375 ton akaryakıt, 4 milyon 743 bin elektronik eşya, 1 milyon 130 bin paket sigara, 389 milyon makaron, 47 milyon sigara kağıdı ve filtresi, 1 milyon 165 bin elektronik sigara ve aksamı, 4 bin 700 ton gıda ve 3 bin 924 tarihi eser.” 11 ayda değeri 4,7 milyar lira olarak hesaplan uyuşturucu da yakalanmış.

ATO Başkanı Baran da TOBB’nin desteği ile sürdürülen gümrük kapılarının modernizasyonuna odalarının verdiği katkıyı dile getirdi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar