Yapay zekâ alanındaki gelişmeler

Dr. S. Armağan VURDU
Dr. S. Armağan VURDU DEVR-İ ÂLEM

Teknoloji yatırımları açısından nispeten durağan geçen 2022 yılının ardından, 2023'ün ilk yarısında teknolojinin iş dünyasında ve toplumda ilerlemenin katalizörü olma potansiyeline dair heyecanın yeniden canlandığını söyleyebiliriz. Özellikle üretken yapay zekâ (ÜYZ) (Generative AI) bu canlanmaya öncülük eden önemli bir teknoloji trendi olarak karşımıza çıkıyor. ÜYZ, sürdürülebilir, kapsayıcı büyümeyi teşvik edebilecek ve karmaşık küresel zorlukları çözebilecek birçok ilerlemeden sadece birisi. Makine öğrenimi (ML), bilgisayar görüşü (computer vision) ve doğal dil işleme (NLP) gibi yapay zekâ yetenekleri sayesinde tüm sektörlerdeki şirketler, süreçleri otomatikleştirmek, yetenek eklemek veya artırmak ve daha iyi kararlar almak için verileri kullanabilir ve içgörüler elde edebilir hale geliyorlar. ÜYZ’nın önümüzdeki dönemde küresel hasılaya 4,4 trilyon dolar katkı verebileceği öngörülüyor. Bu açıdan baktığımızda, firmaların gelişim stratejilerini yaparken yapay zekâ teknolojilerinin ve makine öğreniminin çeşitli endüstrilere getirebileceği ekonomik değeri ve büyüme potansiyelini takibi çok önemli bir husus. McKinsey tarafından yapılan bir çalışmada, yapay zekânın potansiyel ekonomik değerinin 17 trilyon ila 26 trilyon dolar arasında olacağı tahmin ediliyor. Yapay zekânın durumuna ilişkin yıllık McKinsey Küresel Araştırmasına yanıt veren kuruluşların yapay zekâyı benimseyen oranının iki kattan fazla artarak 2017'de yüzde 20'den 2022'de yüzde 50'ye çıktığını gösteriyor. 2022 anketi ayrıca yapay zekâyı benimsemenin önemli mali faydalar sağlayabileceğini gösteriyor: Katılımcıların yüzde 25’i, şirketlerinin faiz ve vergi öncesi kazancının (FVÖK) yüzde 5 veya daha fazlasını yapay zekâya atfediyor.

Yapay zekâ alanındaki diğer gelişmelerden bazıları şunlar: Yapay zekâya yapılan yatırımlar 2021'de 146,8 milyar dolardan 2022'de 104 milyar dolara düşmüş olsa da ortalama 73,5 milyar dolar olan 2018-20 seviyelerinin üzerinde ilerlemeye devam ediyor. Yatırımlar devam ederken yapay zekâ, model doğruluğu gibi alanlarda sürekli iyileştirmelerle en son teknolojiye sahip daha gelişmiş sonuçlar alıyor. Örneğin, görüntü sınıflandırma sistemlerini eğitmenin maliyeti 2018'den bu yana yüzde 63,6 azaldı ve eğitim süreleri yüzde 94,4 arttı. Öte yandan, yapay zekâ teknolojisi ilerledikçe kötüye kullanım potansiyeli de artıyor ve bu sebeple politika yapıcılar yapay zekânın suiistimal edilmesini engellemek için düzenleyici eylemleri hızlandırıyor. Yapay zekânın, algoritmaların ve otomasyonun etik açıdan kötüye kullanılmasıyla ilgili olayları izleyen kuruluşlardan biri tarafından yapılan çalışma, yapay zekâyla ilgili tartışmaların sayısının 2012'den bu yana 26 kat arttığını gösteriyor. 127 ülkedeki mevzuat kayıtlarının analiz sonuçları, "yapay zekâ" kelimesini içeren yasa sayısının 2016'da bir iken 2022'de 37'ye çıktığını gösteriyor. Avrupa Birliği'nin Yapay Zekâ Yasası taslağı temel yapay zekâ modellerini düzenliyor. ABD, Çin gibi birçok ülke de ulusal yapay zekâ stratejileri üzerinde çalışmalarına devam ediyor.Küresel olarak yapay zekânın benimsenmesinde durağanlık söz konusu, yapay zekânın dünya çapında benimsenmesi 2017'deki oranın iki katından fazla olsa da yapay zekâ kullanan kuruluşların oranı son yıllarda yüzde 50 ila yüzde 60 civarında sabitlendi. Ancak hâlihazırda yapay zekâyı benimseyen şirketler, kullandıkları doğal dil oluşturma veya bilgisayarlı görme gibi yeteneklerin sayısını 2018'de 1,9'dan 2022'de 3,8'e yani iki katına çıkardı. Diğer taraftan, yapay zekânın insanların işlerini elinden alma ihtimali hayli tartışılan bir husus. Bu konuya ilişkin, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) yeni bir çalışmasında, “üretken yapay zekânın (AI) bir rolü tamamen üstlenmek yerine bazı görevleri otomatikleştirmek suretiyle işleri artırma olasılığının, işleri ortadan kaldırma olasılığından daha yüksek olduğu sonucuna varıldı. Çalışmada ayrıca, yüksek gelirli ülkelerdeki toplam istihdamın yüzde 5,5'inin teknolojinin otomasyon etkilerine maruz kalabileceği, düşük gelirli ülkelerde ise otomasyon riskinin istihdam edilen nüfusun yalnızca yüzde 0,4'ünü ilgilendirdiği” sonucuna varıldı. İstihdamı beklenenden daha az etkileyecek olsa da önümüzdeki yıllarda yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşması ve gelişmesiyle beraber iş hayatının her alanında önemli değişiklikler yaşayacağımız bir realite olarak karşımızda duruyor.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yeşil lojistik 29 Nisan 2024
Dijital ürün pasaportu 01 Nisan 2024