Yeni ekonomi yönetimini zor bir sınav bekliyor

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Küresel ekonominin intizamlı bir şekilde yavaşladığı, durgunluk ihtimalinin azaldığı bir konjonktürde ilerliyoruz. Finansal istikrarsızlık riskinin düşük, enflasyonun inatçı olduğunu gören piyasa oyuncuları politika faizi patikalarını yukarı yönlü güncelliyor.

Haziran ayında büyük merkez bankalarının tepe politika faizi tahminleri 25 baz puan civarında artırıldı. Fed’in temmuz ayında son bir artış ile politika faizini yüzde 5,25- yüzde 5,50 bandına getirmesi, ECB’nin mevduat faizini 2 x 25 baz puan artışla yüzde 3,75’e yükseltmesi, BoE’nin politika faizini 3 x 25 baz puan artışla yüzde 5,25’e çekmesi, BoC’nin son bir 25 baz puan artış faizi yüzde 5,0’e getirmesi bekleniyor.

Seçimler sorası ekonomi yönetiminde taşlar yerine oturuyor. Hafize Gaye Erkan Merkez Bankası’nın ilk kadın Başkanı olarak atandı. Eski Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise BDDK Başkanı olarak görevlendirildi. Kendilerine yeni görevlerinde başarılar diliyoruz.

Yeni yönetimi zorlu bir görev bekliyor. Tarihi olarak dip seviyelere gerileyen rezervler, sürdürülemez boyuta ulaşan cari açık, bozulan bütçe dengesi ve inatçı çekirdek enflasyon hızla ortodoks ekonomi politikalara dönüşü gerektiriyor.

Ekonomi politikaların normalleşmesinin ilk işaretini döviz piyasasında gördük. Serbest bırakılan ABD Doları Türk Lirasına karşı iki hafta içinde yüzde 17 değer kazandı. Kurun nerede dengeleneceği Merkez Bankası’nın haziran toplantısında atacağı adıma, makro ihtiyati tedbirlerin ne hızla gevşetileceğine ve asgari ücret ile ilgili yapılacak ayarlamaya bağlı olarak belirlenecek.
Kur, enflasyon, ücret sarmalına giren Türkiye’nin bu sarmaldan hasarsız çıkması kolay değil. Bozulan dış denge Türk Lirasının reel olarak değer kaybetmesini gerektiriyor. Ekonomide iç talepten dış talebe dönüşü teşvik etmek için ücretlerin dolar bazında gerilemesi bir zaruret haline geldi. Güçlü iç talebi dizginlemek ve Türk Lirasına itibar kazandırmak için Merkez Bankası politika faizinin piyasa faizlerinin seviyesine çıkartılması lazım. Buna karşın 11 ay sonra yapılacak yerel seçimler popülist politikaları cazip kılıyor.

Kurun artışının enflasyon ve bütçe üzerindeki olumsuz etkisini önden yüklemeli olarak yaz aylarında, ödemeler dengesi üzerindeki olumlu etkisini ise gecikmeli olarak önümüzdeki 6 ile 9 ay arasında göreceğiz. Uluslararası yatırım bankaları Merkez Bankası’nın politika faizini önden yüklemeli bir şekilde yüzde 30 – yüzde 35 bandına yükseltmesini bekliyor. Enflasyonun kontrol altına alınmasına bağlı olarak faiz sene sonunda yüzde 25 seviyesine gerileyebilir.

Asgari ücret artışının kur artışının altında kaldığı, mayıs ayı enflasyonunun üzerinde arttığı bir senaryoda, önden yüklemeli bir faiz artışı ile enflasyon beklentilerindeki bozulma kırılabilir ve dolar Türk lirasına karşı 25 civarında dengelenebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar