Yerli tarımsal ham madde üretimi doğru planlama ile artırılabilir

Pandemi döneminde evlerinde vakit geçiren insanların geleneksel tüketim alışkanlıklarına yönelmesi, beraberinde bakliyat ve makarna tüketiminde artışı getirdi. Türk hububat bakliyat ve yağlı tohumlar sektörü, yaşanan artışın yeni normalde de süreceği öngörüsünde bulunuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Yerli tarımsal ham madde üretimi doğru planlama ile artırılabilir

Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB) Başkanı Hüseyin Arslan, COVID-19 pandemisinde evlerinde daha çok zaman geçiren insanların geleneksel tüketim alışkanlıklarına yöneldiğini belirtti. Raf ömrü uzun, yüksek besin değerine sahip ve kullanım kolaylığı bulunan bakliyat ve makarna tüketimindeki yüksek artışa dikkat çeken Başkan Arslan, yeni normalde insanların sağlık ve pahalılık kaygıları nedeniyle bir süre daha evlerinde vakit geçireceği öngörüsünü paylaşarak, özellikle makarna ve bulgur tüketiminde yüzde 10’luk artış beklediklerini belirtti.

Dünya genelinde, makarna ve bulgur çeşitleri son 4 ayda geleneksel tüketim alışkanlıklarına dâhil olurken, fasulye, nohut ve mercimeğin en çok tüketilen kuru gıda ürünlerinden olduğuna dikkat çeken Başkan Arslan, “Dış pazarlarımızda, marketlerde 5 kat daha fazla bakliyat ve makarna talebi oluştu” dedi.

“Evde tüketim artışı, yeni normalde de sürecek”

Yeni normal ile birlikte birçok ülkede HORECA sektörünün faaliyetlerine yeniden başladığını ancak insanların sağlık kaygıları ve pahalılık nedeniyle gıda tüketimini bir süre daha evlerinden karşılamaya devam edeceğini kaydeden Başkan Arslan, “Normalleşme ile birlikte pek çok ülkede, açılan restoranlarda ilk zamanlar görülen yoğunluk kısa sürede azaldı. Maliyet artışlarını gerekçe gösteren restoran işletmecilerinin fiyatlarda zam yapması yoğunluğun azalmasında önemli bir etki yarattı ayrıca ham madde fiyatlarındaki artışlar da insanları evlerine yönlendirdi. Tüm dünyada olduğu gibi yeni normalde Türkiye’de de aynı tüketim trendinin yaşanacağını görüyoruz. Önümüzdeki süreçte de evde tüketimde artış görmeye devam edeceğiz. Çünkü kriz dönemlerinde insanlar daha çok geleneksel beslenme alışkanlıklarına döner” diye konuştu.

“Buğday ve makarna geleneksel tüketim alışkanlıklarına eklendi”

Geleneksel tüketim alışkanlıklarında raf ömrü uzun ve hızlı yapım kolaylığı sağlayan ürünlerin stratejik öneme sahip olduğunu aktaran Başkan Arslan, mercimek, nohut, bulgur ve fasulye gibi bakliyatlar ve makarnanın, salgın sürecinde en çok tercih edilen kuru gıdalar olduğunu vurguladı. Özellikle bulgur ve makarnanın birçok ülkede geleneksel tüketim alışkanlıklarına dâhil olduğuna dikkat çeken Arslan, “Pandemi döneminde insanlar ekmeklerini bile kendileri yaptı. İç pazarımızda bulgur, pirince göre geleneksel tüketim alışkanlıklarımız içerisinde rağbet gördü. Öte yandan gerek yapımının kolaylığı gerekse ucuz oluşu nedeniyle makarna da geleneksel tüketim kalıplarımız arasına yerleşti. Her bütçeye uygun sos ile hazırlanabilmesi makarna çeşitlerini Türk geleneksel tüketiminin önemli bir parçası haline getirdi” diye konuştu.

Üretimle ilgili sıkıntı beklenmiyor

Yeni normalde özellikle makarna ve bulgur tüketiminde yüzde 10’luk artış beklediklerini kaydeden AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, “Tüm dünya piyasasında makarna ve bulgur tüketiminde bir artışın yaşanacağı beklentisi var. Biz de sektör olarak, hem iç pazarda hem de dış pazarlarımızda gerekli tüm hazırlıkları yapıyoruz. Önümüzdeki süreç için makarna ve bulgur üretim kapasitemiz ve ham madde üretimi ile ilgili bir sorun öngörmüyoruz. Sanayi olarak yeterli üretim kapasitesine sahip durumdayız. Türkiye’deki yerli buğday üretimi de planlandığı gibi devam ediyor. Ham madde ithalatı konusunda da tedarik zincirinde bir sıkıntı görünmüyor. Genel olarak yeni normal dönemde üretim ile ilgili bir sıkıntının yaşanacağını düşünmüyoruz”
açıklamasını yaptı.

Yeni normalde makarna ve bakliyat fiyatlarında artış beklenmiyor

Yeni üretim sezonunda bakliyat ve makarna fiyatlarının dış siparişlere göre şekilleneceğini ancak yüksek bir artış yaşanmayacağını kaydeden Başkan Arslan, “Ürün fiyatları konusu her emtiada faklı olarak konuşulabilir ama yurt dışındaki taleplere bağlı olarak bir fiyat skalası oluşacaktır. Yeni normalde makarna ve bakliyat fiyatlarında bir artış yaşanmayacaktır. Tabi ki bu durum biraz da döviz kurunun hareketliliği ile ilgili. Biz ihracatçılar olarak doların enflasyonu karşılayacak kadar yükselmesi taraftarıyız. Eğer doların enflasyon kadar yükselmesine izin vermezseniz ihracat ve hizmet sektörümüzde maliyetler hızlı bir şekilde yükselebilir ve firmalar diğer ülkelere karşı rekabet güçlerini kaybeder. Firmaların -özellikle zam dönemlerinde- enflasyon oranları kadar fiyatlarını güncellemesi lazım. Enflasyon yüzde 15 iken sizin kur artışınız yüzde 5 olarak gerçekleşiyorsa önümüzdeki süreçte yüzde 50’lik bir maliyet artışı ile karşı karşıya kalabilirsiniz” dedi.

“Türkiye, tedarik zincirlerinde aksama yaşanmaması adına aktif çalışma yürüttü”

Pandemi sürecinde birçok ülkenin sınırlarını kapatması ile küresel tedarik zincirleri ve kuru gıdada dışa bağımlı olan ülkelerin arz güvenliği konularının stratejik hale geldiğini vurgulayan AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, Türkiye’nin kriz döneminde aldığı hızlı kararlarla tedarik zincirinin aksamaması adına en aktif çalışan ülkelerden biri olduğunu kaydetti. Türkiye’nin pandemi sürecindeki en büyük avantajını “Nakliye sektörünün şehirlerarası ve uluslararası düzeyde aktif olarak çalışmasını sağlayacak önlemleri almış olmasıydı” sözleriyle anlatan Başkan Arslan, şöyle devam etti: “Örneğin Almanya makarna ihtiyacının büyük bir bölümünü İtalya’dan tedarik ediyordu. Ancak pandemi nedeniyle ürünleri transfer edecek şoför bulunamayınca nakliye işlemleri bıçak gibi kesildi. Hindistan’da ve ABD’de eyaletler arasında yürütülen farklı uygulamalar nedeniyle lojistik sektörü büyük sıkıntılar yaşadı. Ama Türkiye aldığı önlemlerle bu sıkıntıları yaşamadı ve araç trafiğini aksatmadan devam ettirerek sektörün önünü açtı.”

“Temel gıdada dışa bağımlı olan ülkeler yerli üretim ve stoklarını artıracak”

Pandemi sürecinden sonra oluşacak global bir krizin küresel tedarik zincirleri üzerinde bir travma yaratabileceği uyarısında bulunan AHBİB Başkan Hüseyin Arslan, bu travma sonuçlarının iyi okunması gerektiğini söyledi. Başkan Arslan, “Sektörde hangi yelkenlilerin rüzgârı arkasına alacağının tespit edilmesi arz güvenliği için önem taşıyor. Globalleşen dünyada gıda arzı konusunda ülkelerin ‘Artık, ucuz olanı dışarıdan almalı’ mantığının ötesinde iki konu gündeme gelecektir. İlki, devletlerin stratejik stok bulundurması diğeri de içerideki üretimin kuvvetlendirilmesi ve ithalatın azaltılmasıdır. Bize göre küresel kuru gıda piyasasında tüm ülkelerde üretimin artırılması ve ithalatın azaltılmasına yönelik fikirler rüzgârı arkasına alacak. Yani, özellikle dışa bağımlı olan ülkeler, kendilerine yetecek kadar yerli üretim yapmak için politikalar geliştirip, temel gıda ürünlerini stoklayarak ileriki zaman için ihtiyaç halinde piyasaya sürecek” diye konuştu.

“Arz güvenliği için yapılan dış yatırımlar sınırların kapatılması ile çözüm olamadı”

Arz güvenliği konusunda dikkat çeken diğer bir hususun da firmaların yurt dışı yatırımlarının, sınırların kapatılması ile ürün temini konusunda etkisiz kalması olduğunu vurgulayan Hüseyin Arslan, “Dış yatırımınızın bulunduğu bir ülke sınırını kapattığı zaman hiçbir ürünü çıkartamıyorsunuz. Kuveyt ve Katar gibi ülkeler arz güvenliğini sağlamak için belirli bölgelerdeki şirketlerle ortaklık kurup, kendi arz güvenliklerini sağlamaya yönelik uygulamalar yapıyorlardı. Ancak pandemi sürecinde sınırların kapatılması ile bu tarz uygulamaların çözüm olmayacağı ortaya çıktı. Ukrayna veya Hindistan sınırlarını kapatınca Kuveyt ve Katar’ın arz güvenliği sıkıntıya düştü” dedi.

“Yerli üretimin artması için çiftçiye destek ve doğru planlama şart”

Arz güvenliğinin sağlanması için atılacak en önemli adımın yerli üretimi artıracak projeler geliştirmekten geçtiğini kaydeden AHBİB Başkanı Hüseyin Arslan, yerli üretimin artırılmasının tek yolunun çiftçilerin desteklenmesi olduğunu kaydetti. Arslan, “Türk hububat bakliyat ve yağlı tohumlar sektörü olarak ilk başta çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini her zaman söylüyoruz. Ancak çiftçiler desteklenirken, üretim sürecinde bir takım koşulların da denetlenmesi ve takip edilmesi lazım. Türkiye’de uzun zamandır bu şekilde destekleme programları düzenleniyor ama denetim ve kontrol araçları yetersiz kaldığı için üretimde hedeflere ulaşılamıyor. Çünkü çiftçinin hangi ürünü ekeceğinin planlanarak desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Bakliyat atlası belgeselini dünya kültür hazinesine kazandırdık”

Başkan Arslan, AHBİB olarak uluslararası arenada ‘Sürdürülebilir Tarım İçin Bakliyat’ sloganıyla yürüttükleri farkındalık çalışmaları kapsamında duayen Gazeteci Coşkun Aral’ın genel yönetmenliğinde çekilen ve bakliyatın Anadolu’daki 10 bin yıllık tarihini yansıtan “Bakliyat Atlası” belgeselini de dünya kültür hazinesine kazandırdıklarını söyledi. Bakliyat Atlası belgeselinin özellikle kırmızı mercimek, nohut ve bezelyenin Anadolu topraklarında doğup, tüm dünyaya yayıldığını ortaya koyduğunu söyleyen Başkan Arslan, belgesel ile ilgili şu bilgileri aktardı: “Bakliyat Atlası belgeselinde ‘Verimli Hilal’ olarak adlandırılan ve Güneydoğu Anadolu’yu da içine alan bölgede günümüzden 10 bin yıl önce evcilleştirilen baklagil tohumlarının serüveni anlatıldı. Bu süreçte, ilgili bakanlıklar, müze müdürlükleri, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları gibi yaklaşık 20 kurum ve 100’ün üzerinde kişi ile koordineli bir çalışma yürütüldü. Almanya, İngiltere, İtalya, İsrail, Avustralya, Belçika, Fransa ve Türkiye’den toplam 17 akademisyen ile röportaj yapıldı. Medeniyetlere beşiklik eden Anadolu’da, bazı arkeolojik yerleşmelerden elde edilen arkeobotanik verilerden yola çıkılarak bilimsel temelde bakliyatın Türkiye'den tüm dünyaya yayıldığı anlatıldı. Bakliyat Atlası, Türkçe’nin yanı sıra İngilizce, Arapça, İspanyolca ve Fransızca versiyonlarıyla son halini aldı.”