Togg ile otomotivdeki dönüşümü yakalayacak önemli bir adım atıldı

Otomotivde doğru adımları atarak küresel ticaretten alacağımız payı daha fazla artırmayı hedeflediklerini belirten Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Albert Saydam, Türkiye’nin Togg ile küresel anlamda otomotiv sektöründeki değişim ve dönüşümü yakalayacak önemli bir adım attığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Togg ile otomotivdeki dönüşümü yakalayacak önemli bir adım atıldı

SABİHA TOPRAK-KOCAELİ

Türk otomotiv sanayisinin 2,5 milyon adetlik yıllık üretim kapasitesine sahip, gelişen teknoloji ve değişen müşteri beklentileri çerçevesinde içinden geçmekte olduğu dönüşüm sürecinde kapasitesini dönüştürmeye ve artırmaya yönelik yatırımlara devam ettiğine dikkat çeken Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, “Telematiğin ve elektroniğin araçlarda giderek daha fazla paya sahip olması, alternatif yakıtlı yeni araç teknolojilerinin giderek gelişmesi ve otonom araçlar sanayide ürün geliştirmeden, satış sonrası hizmetlere ve tedarik sanayine kadar bir çok alanda değişimi zorunlu kılıyor. Otomotivin tarifinin yeniden yapıldığı bir dünyada geçmişten aldığımız güçle, doğru adımları atarak küresel ticaretten alacağımız payımızı daha fazla artırmayı hedefliyoruz. Elektrikli dönüşümün olacağını kabul etmekle, elektrifikasyonun bir parçası olmak çok zor. Bu farklı bir değişimi önümüze getiriyor. Bu değişime ayak uydurmak bu sürecin bir parçası haline gelmekle mümkün. Şu anda Türk otomotiv tedarikçileri bir aracın yüzde 80’ini üretiyor, ancak elektrikli araçta batarya, araç elektroniği, yazılım ve elektrik motoru gibi yeni teknolojiler aracın yüzde 60’ını oluşturuyor. Bu yüzden yeni teknolojiler ve dönüşüm konusunda yeni yeteneklere ihtiyaç var. Yine alışılmışın dışına çıkmak ve sorgulamak gerekiyor” dedi.

“Togg ekosistemi geleceğe umutla baktırıyor”

Türkiye’nin, Togg ile küresel anlamda otomotiv sektöründeki değişim ve dönüşümü yakalayacak önemli bir adım attığını vurgulayan Albert Saydam, “Fikri ve mülkiyet hakkının yüzde 100 Türkiye’ye ait olması son derece önemli. Togg'un T10X modelinin seri üretim bandından indirilerek caddelerde boy göstermesinin ardından kritik bir adım da elektrikli araçların en önemli komponentlerinden olan batarya konusunda atıldı. Togg'un Gemlik'teki üretim üssünün yanında 607 bin metrekarelik alanda kurulacak olan Siro Batarya Geliştirme ve Üretim Kampüsü'nün 2024 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor. Hücre, modül ve paket üretimlerinin yapılacağı kampüste son nesil, yüksek enerji yoğunluğuna sahip batarya hücreleri üretilecek. Böylece Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu'nun önemli bir entegre enerji depolama merkezi haline gelecek ve az sayıda ülkede bulunan hücre geliştirme ve üretme yetkinliğine sahip olacak. Mevcutta yüzde 50’nin üstünde olan yerlilik oranı da batarya fabrikasının da açılması ile daha da artacak. Togg ile birlikte gelişen bu ekosistem, bizim ileriye umutla bakmamızı sağlıyor” diye konuştu.

“Sektör yeşil çözümlerle tepki verdi”

Sektördeki yeşil dönüşüm hakkında da konuşan Saydam, “Dönüşüm demişken 195 ülkenin küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmayı ve 2050’ye kadar “Net sıfıra ulaşmak” için değişiklikler yapmayı kabul ettiği Paris İklim Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle otomotiv sanayi, enerjiyi nasıl tüketmesi gerekliliğini masa yatırdı. Bu gelişmelerle beraber otomotiv sektöründeki çoğu şirket, küresel rekabet güçlerini artırmak için hem ürün stratejilerinde hem de operasyonlarında “Sürdürülebilirliği” temel hedef olarak ele almaya başladılar. Sektör bu gelişmelere yanıt olarak tüm ürün yaşam döngüsünde yeni yeşil çözümler kullanarak tepki vermeye başladı. Artık uzun vadeli iş stratejilerimizde çevresel tutum belgelerini özümsemek ve hayata geçirmek önemli hale geldi. Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember'in “Küresel Elektrik Raporu”nda yer alan verilere göre, Avrupa Birliği'nin elektrik üretiminde güneş ve rüzgâr enerjisinin payı geçen yıl yüzde 22'ye ulaşırken, Türkiye'de bu oran yüzde 15,5 ile küresel ortalamanın üzerinde gerçekleşti. Küresel ortalama ise yüzde 12 seviyesinde idi. Otomotiv sektöründeki yenilenebilir enerji talebi de kesinlikle şans eseri bir durum değil. Artık tüm otomotiv sektörü uzun vadede yenilenebilir enerji ve teknolojileri benimsemeye hazır olmalı. Bu değişimi yapanlar, yine sektörün öncüsü konumunda olacak” dedi.

“Daha fazla rekabet gücü elde edilebilir”

Günümüzde akıllı ve sürdürülebilir bir üretim yapmanın yanı sıra çevreci olmanın aynı zamanda dünyaya ve topluma olan sorumluluğun da bir göstergesi haline geldiğini belirten Saydam, “Otomotiv ekosistemi, gelişmiş yeniden kullanım, paylaşım, onarım, yeniden üretim ve geri dönüşüm uygulamalarını giderek daha fazla benimsiyor. Otomotiv değer zinciri tasarıma daha fazla yatırım yaparak ve ürünleri üzerindeki çevresel etkiyi azaltarak, daha fazla rekabet gücü elde edebilirler. Bu yüzden yeşil olmak, otomotiv ekosisteminin stratejik planlamasında büyük bir zorunluluk haline geliyor. Sürdürülebilir olmanın en temel dayanağının insanın ve toplumun refahı olduğunu bir kez daha gördük” diye konuştu.

“İnsanımızın geleceğinin altını çiziyoruz”

TAYSAD olarak sadece içinde bulundukları sektörü değil, insanların geleceğinin de öneminin altını çizdiklerini söyleyen Albert Saydam, “Organizasyonel ve yönetsel beceriler, liderlik gibi konular teknolojinin önüne geçiyor. İnsan ve onun refahı olmadan, birçok yenilik ve çözüm mümkün olmuyor. Riskler altında çevik ve yenilikçi bir tedarik sanayi olarak sorumlulukla hareket ediyoruz. Rekabet öncesi iş birliğinin ve otomotiv tedarikçilerinin gücünün önemli bir parçası olan TAYSAD’ı bugüne getiren önemli bir olgu daha var. Bu tedarikçilerimizin, sanayicilerimizin dayanışma kültürüdür. Geçmişten aldığımız, içselleştirdiğimiz dayanışma kültürümüzle, her türlü risk ve afet ile başa çıkma ve yaraları sarabilme konusunda önemli adımlar atıyoruz. Dayanışma kültürümüz, sürdürülebilir bir gelecek için bize umut oluyor” dedi.

“Dünyaya mühendislik ihracatı yapıyoruz”

Türk otomotiv sanayisinin tasarımdan üretime kadar tamamen kendi geliştirdiği ürünlerinin yanı sıra kendi motorunu geliştirip üreten, dünyaya mühendislik ihracatı yapan önemli bir küresel oyuncu konumunda olduğunu belirten Saydam, “Otomotiv sanayii verimli ve ileri teknolojiye sahip tesisleri ve nitelikli iş gücü, kuvvetli tedarik sanayi ile de küresel platformda ön plana çıkıyor. Türkiye, 2022 yılı verilerine göre, Avrupa‘da ticari araç ve traktör üretiminde 1., binek araç üretiminde ise 6. sırada yer alıyor. Dünya toplam üretiminde ise 13. sırada geliyor. 2030 yılında ise küresel üretimde ilk 10 içinde yer almayı hedefliyor. Bunu sağlamak yine değişim ve dönüşümü yakalamakla mümkün” ifadelerini kullandı.