Temiz teknoloji odaklı yeni bir enerji sistemi yükseliyor

2023 İklim Değişikliği Konferansı (COP28) öncesinde, enerji sektöründe yaşanan dönüşüme dair ortaya konan veriler net: Enerji sektöründe ilerlemenin tek yolu yenilenebilir enerji kaynaklarını, verimliliği ve elektrifikasyonu geliştirmek.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Temiz teknoloji odaklı yeni bir enerji sistemi yükseliyor

Didem ERYAR ÜNLÜ

2023 İklim Değişikliği Konferansı (COP28), 30 Kasım – 12 Aralık 2023 tarihleri arasında Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleşiyor. Hükümetlerin küresel ısınmayla mücadele eylemlerini hızlandırması için COP28’in çok önemli bir fırsat olduğu düşünülüyor; çünkü 2023 yılı küresel enerji dönüşümünün hız kazandığı bir yıl olarak öne çıkıyor.

Dünya liderleri önemli taahhütlerde bulunurken, şirketler ve finans dünyasında da enerji dönüşümünü hızlandıran gelişmeler yaşanıyor.

Hindistan G20 Dönem Başkanlığı, Eylül ayında G20 Liderler Zirvesi Deklarasyonu’nu yayınladı. Nihai metinde yenilenebilir enerjinin üç katına çıkarılması, enerji verimliliğinin iki katına çıkarılması, çok uluslu kalkınma bankalarının reformuna duyulan ihtiyaç ve kalkınmaya yönelik trilyonlarca dolarlık fonun kilidini açmak için borçların yeniden yapılandırılması konularında mutabakata varıldı. Metinde G20’nin “Mevcut politikalar ve hedefl er yoluyla yenilenebilir enerji kapasitesinin küresel olarak üç katına çıkarılmasına yönelik tüm çabaları takip ve teşvik edeceği, aynı zamanda azaltma ve uzaklaştırma teknolojileri de dâhil olmak üzere diğer sıfır ve düşük emisyon teknolojilerine de benzer bir isteklilik göstereceği” belirtildi.

AB, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri, şu sıralar, bu 10 yıl içinde temiz enerjiyi üç katına çıkarmak için diğer hükümetleri COP28’de küresel bir anlaşma yapmaya ikna etmeye çalışıyorlar.

Hükümetlere gönderilen bir taslak mektupta ülkeler, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak ve bunun en feci etkilerinden kaçınmak için yapabilecekleri en önemli şeyin, dünyanın yenilenebilir enerji kapasitesini üç katına çıkarmak olduğunu ifade ettiler. Bu, 2030 yılına kadar 11.000 gigawatt kurulu güce sahip olmak anlamına geliyor.

Mektup; Birleşik Arap Emirlikleri’nin COP28 Zirvesi Başkanlığı, Avrupa Komisyonu, ABD, Barbados, Kenya, Şili, Mikronezya, Uluslararası Enerji Ajansı ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından imzalandı. Mektubun COP28 görüşmelerinin resmi sonucunun bir parçası olabilmesi için, BM iklim müzakerelerinde temsil edilen neredeyse 200 ülkenin oybirliği ile onayının alınması gibi zorlu bir siyasi engeli aşması gerekiyor.

RAPORLAR ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜ ORTAYA KOYUYOR

Son aylarda ardı ardına yayınlanan raporlar da, küresel enerji sisteminde yaşanan dönüşümü rakamlarla ortaya koyuyor.

Enerji düşünce kuruluşu Ember tarafından yayınlanan Küresel Elektrik Yıl Ortası Görünümü Raporu’na göre, 2023’ün ilk yarısında 50 ülke yeni güneş enerjisi üretim rekorları kırdı. Rüzgar ve güneş, geçen yılın aynı dönemindeki yüzde 12,8’e kıyasla 2023’ün ilk yarısında küresel elektriğin yüzde 14,3’ünü sağlayarak küresel elektrikteki paylarını önemli ölçüde artıran elektrik kaynakları oldu. Çin ise, 2023’ün ilk yarısında rüzgâr enerjisindeki küresel büyümenin yüzde 91’ini ve güneş enerjisi üretimindeki küresel büyümenin yüzde 43’ünü oluşturdu.

Global Energy Monitor tarafından yayınlanan rapora göre, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın Arapça konuşan ülkeleri yenilenebilir enerji kapasitesini yüzde 57 artırarak 19 GW’a yükseltti. 2024 yılına kadar bu rakamın yarı yarıya artması bekleniyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2023 (WEO-2023) raporu da, sadece günümüz politikaları dikkate alındığında dahi, enerji dünyasının 2030 yılına kadar önemli ölçüde değişeceğini ortaya koyuyor.

“BU BİR ‘EĞER’ SORUSU DEĞİL, ‘NE KADAR YAKINDA’ SORUSU”

Bugün yaşanan büyük değişimlerin, bu on yılın sonunda oldukça farklı bir küresel enerji sistemine yol açacağını belirten rapor, 2030 yılında temiz teknolojilerin bugüne kıyasla çok daha büyük bir rol oynayacağı bir enerji sistemini tanımlıyor

Güneş, rüzgar, elektrikli araçlar ve ısı pompaları gibi temiz enerji teknolojilerinin olağanüstü yükselişi, fabrikalar ve araçlardan ev aletleri ve ısıtma sistemlerine kadar her şeye nasıl güç sağladığımızı yeniden şekillendiriyor. Rapora göre eğer ülkeler ulusal enerji ve iklim taahhütlerini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirirlerse, temiz enerji alanındaki ilerleme daha da hızlanacak.

UEA İcra Direktörü Fatih Birol’un yorumları ise şöyle: “Temiz enerjiye geçiş dünya çapında gerçekleşiyor ve bu durdurulamaz. Bu bir ‘eğer’ sorusu değil, sadece ‘ne kadar yakında’ sorusu - ve ne kadar erken olursa hepimiz için o kadar iyi. Hükümetlerin, şirketlerin ve yatırımcıların temiz enerji geçişlerini engellemek yerine arkalarında durmaları gerekiyor. Yeni endüstriyel fırsatlar ve istihdam, daha fazla enerji güvenliği, daha temiz hava, evrensel enerji erişimi ve herkes için daha güvenli bir iklim gibi muazzam faydalar söz konusu.”

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLERİ FİNANSE ETME BECERİSİ KRİTİK ÖNEME SAHİP

Rapora göre, emisyon eğrisini Paris İklim Anlaşması’nın 1.5 derece sınırı ile tutarlı bir yola sokmak hala mümkün, ancak eylemsizliğin maliyeti çok büyük olabilir.

WEO-2023, 2030 yılına kadar dünyayı rayına oturtmak için, başarılı bir COP28 iklim değişikliği konferansı için de temel oluşturabilecek beş ana sac ayağından oluşan küresel bir strateji öneriyor.

Bunlar: küresel yenilenebilir kapasitenin üç katına çıkarılması; enerji verimliliği iyileştirme oranının iki katına çıkarılması; fosil yakıt operasyonlarından kaynaklanan metan emisyonlarının yüzde 75 oranında azaltılması; yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde temiz enerji yatırımlarının üç katına çıkarılması için yenilikçi, büyük ölçekli finansman mekanizmaları; ve karbonu tutulmayan kömür yakıtlı enerji santrallerinin yeni onaylarının sona erdirilmesi de dahil olmak üzere fosil yakıtların kullanımında düzenli bir düşüşün sağlanmasına yönelik tedbirler olarak sıralanıyor.

Temiz enerji geçişlerini hızlandırmak için uluslararası işbirliğinin çok önemli olduğuna değinen rapor, hızla büyüyen ekonomilerin artan enerji talebini karşılamak için sürdürülebilir çözümleri finanse etme becerisinin kritik bir rol oynadığının da altını çiziyor.

COP28 öncesinde, bilimsel veriler net: Enerji sektöründe ilerlemenin tek yolu yenilenebilir enerji kaynaklarını, verimliliği ve elektrifikasyonu geliştirmek.

Türkiye’nin elektrik kapasitesinde yenilenebilir enerjinin payı katlanarak artıyor

Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm taahhüdü, Mayıs 2022’de hazırlanan Ulusal Enerji Planı’nda ortaya kondu. PwC’nin “Türkiye Elektrik Piyasasına Genel Bakış 2023” raporuna göre, Türkiye’de yenilenebilir enerji alanında Haziran 2023 itibari ile yüzde 53 olan kurulu gücü payının, 2035 yılında yüzde 65’e yükseleceği tahmin ediliyor. Güneş enerjisinin yenilenebilir kurulu güç içinde yüzde 53 ile en büyük paya sahip olacağı öngörülüyor. Bununla birlikte, Ulusal Enerji Planı’ndaki dikkat çeken hedefl er arasında termal enerjiye bağlılığın azaltılması ve 2030 sonrası içinde elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payının sürdürülebilir bir şekilde artması hedefi ön plana çıkıyor. 2035 yılında Türkiye’nin yıllık elektrik tüketiminin 500 TWs’i aşacağı ve sanayi ile hizmet sektörlerinin Türkiye yıllık elektrik tüketiminin yüzde 50’den fazlasını oluşturacağı tahmin ediliyor. Avrupa’da kurulu yenilenebilir enerji kapasitesi 2011’den bu yana yüzde 6,6 artarak 2022’de 765 GW’a ulaşırken, Türkiye, güncel verilerle Avrupa’nın en büyük beşinci yenilenebilir enerji kurulu gücüne sahip. Türkiye, Avrupa’da son altı yılda yenilenebilir enerji kurulu güç artışında üçüncü sırada yer alıyor. Araştırmada derlenen veriler, son 10 yılda yenilenebilir enerjiye odaklanılmasının Türkiye’yi diğer ülkelerden ayrıştırdığını ve Türkiye’yi yenilenebilir enerji kapasitesi bakımından dünyada 12. sıraya taşıdığını ortaya koyuyor.

Yeni bir temiz enerji ekonomisi umut veriyor

Rapordan bazı önemli değerlendirmeler şöyle: “Bugün, küresel ortalama yüzey sıcaklığı, sıcak hava dalgalarına ve diğer aşırı hava olaylarına neden olan sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,2 derece üzerinde. Sera gazı emisyonları henüz zirveye ulaşmamış durumda. Enerji sektörü dünya nüfusunun yüzde 90’ından fazlasının solumak zorunda kaldığı ve yılda 6 milyondan fazla erken ölümle bağlantılı olan kirli havanın başlıca nedeni. Yaşadığımız bu çağda, güneş enerjisi ve elektrikli araçların (EV) öncülüğünde yeni bir temiz enerji ekonomisinin ortaya çıkması, ileriye dönük umut veriyor. Temiz enerjiye yapılan yatırım 2020’den bu yana yüzde 40 artış gösterdi. Emisyonları azaltma çabası bunun önemli bir nedeni, ancak tek nedeni değil. Temiz enerji teknolojileri ekonomik açıdan çok önemli bir fırsat sunuyor. 2020’de satılan her 25 otomobilden biri elektrikliydi; 2023’te bu oran, her 5 otomobilden biri olacak. 2023’te 500 gigavattan (GW) fazla yenilenebilir enerji üretim kapasitesi eklenecek. Bu yeni bir rekor. Güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için günde 1 milyar dolardan fazla para harcanıyor. Güneş PV modülleri ve elektrikli araç bataryaları da dahil olmak üzere temiz enerji sisteminin temel bileşenlerinin üretim kapasitesi hızla artıyor. Bu ivme, UEA’nın kısa süre önce güncellenen Net Sıfır Yol Haritası’nda küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmanın çok zor olduğu, ancak hala mümkün olduğu sonucuna varmasının en önemli nedeni.”

UEA’nın 2030 yılı öngörüleri

  • Dünya çapında yollarda neredeyse 10 kat daha fazla elektrikli otomobil olacak.
  • Solar paneller, şu anda tüm ABD elektrik sisteminin ürettiğinden daha fazla elektrik üretecek.
  • Yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel elektrik kaynakları arasındaki payı bugün yüzde 30 iken, 2030’da yüzde 50’ye yaklaşacak.
  • Yenilenebilir enerji kaynakları, yeni eklenecek enerji üretim kapasitesinin yüzde 80’ine katkıda bulunacak ve güneş enerjisi tek başına bu genişlemenin yarısından fazlasını oluşturacak.
  • Isı pompaları ve diğer elektrikli ısıtma sistemleri dünya genelinde fosil yakıtlı kazanları geride bırakacak.
  • Yeni açık deniz rüzgar projelerine, yeni kömür ve gaz santrallerinden üç kat daha fazla yatırım yapılacak. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Dünya Enerji Görünümü 2023 raporu, “Hiçbir ülke bir enerji adası değil ve hiçbir ülke iklim değişikliği risklerinden muaf değil” yorumuna yer veriyor.