“Türkiye’de yatırım ortamı iyileşiyor”
Türkiye’nin bölgesel avantajının Japon şirketlerinin iş imkanlarının artmasına olanak sağlayacağını söyleyen Büyükelçi Takahiko, “Riskleri göze alarak mücadele eden Türk firmaları ile yüksek teknoloji ve know-how sahibi Japon firmalarının iş birliği içerisinde yeni katma değerler yaratacaklarına inanıyorum" dedi. Katsumata Takahiko, Japonya-Türkiye Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın imzalanması durumunda, Türk ekonomisinin canlanmasına katkı sunabilecek Japon şirketlerinin, ülkedeki kaliteli yatırımlarını artıracaklarına inandığını vurguladı.
MARUF BUZCUGİL / ANKARA
EKONOMİ’nin sorularını yanıtlayan Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi Katsumata Takahiko, Türkiye’deki yatırım ortamı, üçüncü ülkelerde işbirliği ve depreme hazırlık konularında önemli mesajlar verdi. Türkiye’nin Mayıs 2023’den itibaren Ortodoks ekonomi politikalarına yöneldiğini vurgulayan Büyükelçi Katsumata “Türkiye’de yatırım ortamı iyileşiyor” dedi. Katsumata, Japonya-Türkiye Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın imzalanması durumunda, Türk ekonomisinin canlanmasına katkı sunabilecek Japon şirketlerinin, ülkedeki kaliteli yatırımlarını artıracaklarına inandığını söyledi. Türk ve Japon inşaat firmalarının ağırlıklı olarak Orta Asya olmak üzere üçüncü ülkelerde işbirliği yapageldiğine işaret eden Katsumata, Ukrayna’nın yeniden inşası ve Afrika’da yeni işbirliği imkanları olduğunu söyledi. Büyükelçiye göre Türk-Japon inşaat firmalarının işbirliği “Riskleri göze alarak mücadele eden Türk firmaları ile yüksek teknoloji ve know-how sahibi Japon firmalarının işbirliği”ne dayanıyor.
KATSUMATA TAKAHİKO’DAN DEPREM ÖLÇÜMÜ UYARILARI
Depremlere hazırlık konusunda örnek gösterilen Japonya’nın Ankara Büyükelçisi deprem ölçümleriyle ilgili önemli uyarılarda bulundu. “Türkiye depremlerden sonra sismik şiddeti değil, manyetik büyüklüğü açıklıyor.” saptamasını yapan Katsumata, “Türkiye’de sismik şiddet ölçüm kültürünün yerleşmesinin, Türk toplumunun depremlere karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olacağına inanmaktayız.” diye konuştu. Katsumata, “Türkiye’de deprem sonrası açıklanan manyetik büyüklük, deprem enerjisinin bir göstergesi olup sismik şiddetten farklı bir birimdir” dedi. Japonya Büyükelçisi Katsumata Takahiko’ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
■ Japon ve Türk firmaları arasındaki iş birliği imkânlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de 250’nin üzerinde Japon firması yer almakta ve bunların çoğu Türk firmaları ile iş birliği yaparak çok çeşitli iş alanlarında faaliyet göstermektedir. Bugüne kadar büyük ölçekli altyapı projeleri ile iki ülke arasındaki ekonomik iş birlikleri devam edegelmiştir. Bunların başında, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren hayali kurulan ve ‘Marmaray’ ile gerçeğe dönüştürülen Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlama projesi gelmektedir. Sağlık alanından bir örnek vermek gerekirse, kamu- özel ortaklığıyla inşa edilen ve Mayıs 2020’de açılışı gerçekleştirilen ‘Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’ belirtilebilir. İki ülke firmaları arasında ilerleyen dönemde de çok çeşitli iş birliklerinin gerçekleştirilebileceğini düşünüyorum. Bilhassa iki ülkenin de üzerine gitmesi gereken ortak konulardaki iş birliklerinin derinleşeceğini düşünüyorum. İnsan yaşamının korunması açısından fevkalade önem arz eden afet önlemlerinin yanı sıra, enerji ve iklim değişikliği gibi konular da örnekler arasında yer almaktadır. Günümüze kadar Japon ve Türk firmaları tarafından çoğunlukla Orta Asya ülkelerinde olmak üzere üçüncü ülkelerde çeşitli iş birlikleri yapılagelmiştir. Son dönemde ise, Ukrayna’nın yeniden inşası ve Afrika ülkelerinde yapılacak iş birlikleri önem kazanmış bulunmaktadır. Bu minvalde Ukrayna’dan üst düzey bürokratların ve bu bölgelerde ihtisaslaşmış Türk ve Japon inşaat firmalarının yetkililerinin katılımıyla ‘7. Türkiye-Japonya Uluslararası İnşaat İş birliği Konferansı’ gerçekleştirilmiştir. Bu yollarla iş birlikleri hızlandırılmaya çalışılmaktadır. Riskleri göze alarak mücadele eden Türk firmaları ile yüksek teknoloji ve know-how sahibi Japon firmalarının iş birliği içerisinde yeni katma değerler yaratacaklarına ve birlikte Win-Win (Kazan-Kazan) ilişkisi kurabileceklerine inanıyorum. İlaveten, Japon firmalarının küresel arenada desteklenmesi amacıyla dönemin Japonya Dışişleri Bakanı KAMIKAWA Yoko’nun girişimleriyle bölgesel ekonomik diplomasi sistemi kurulmuştur. Bu kapsamda Afrika ve Orta Asya’ya açılmayı düşünen firmaları desteklemek maksadıyla büyükelçiliğimizde görevli üç diplomat ‘Bölgesel Ekonomik İşlerden Sorumlu Diplomatlar’ olarak belirlenmiştir.
“ÜÇÜNCÜ ÜLKELERDE İŞBİRLİĞİ İLİŞKİLERDE YENİ MODEL OLABİLİR”
■ Daha önce yaptığınız bir açıklamada, Türkiye’de gerçekleştirilecek yeni yatırımlar hakkında Japonya Hükümeti’nin yeni bir bakış açısı ile konuya yaklaşmaya yönelik niyetini şöyle açıklamıştınız: ‘Avrupa Birliği ülkeleri ve diğer belli başlı pazarlar için tedarik edilecek yüksek değerli mamul ve servis yaratmak maksadıyla Türkiye içerisinde üretim üslerinin kurulması’. Burada sözü edilen bakış açısı hangi sektörleri kapsamaktadır?
Japonya, belirli bir sektöre bağlı kalmaksızın otomobiller, otomobiller ile ilgili parçalar, elektrikli makineler ve gıdayla ilgili ürünlerde yüksek katma değerli yatırımlar yapmaktadır. Japonya bu yatırımlarını, ihracatın teşviki, yerel istihdamın genişletilmesi, teknoloji transferi, kurumsal etik eğitimi ve şirket içi kültürün geliştirilmesi ile bir arada hayata geçirerek son derece üst düzeyde katkı sunmaktadır. Ayrıca, ‘Japonya- Türkiye Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nın imzalanması durumunda, Türk ekonomisinin canlanmasına katkı sunabilecek Japon şirketlerinin, ülkedeki biraz önce bahsettiğim kaliteli yatırımlarını artıracaklarına inanıyorum. Öte yandan, Türkiye’nin çeşitli bölgelerdeki pazarlara erişimde sahip olduğu bölgesel avantajın ise, Japon şirketlerinin iş imkanlarının artmasına olanak sağlayacağı da aşikardır. Böylelikle, karşılıklı olarak ekonomik kalkınmanın yolunun açılacağına inanıyorum. Türkiye merkezli olacak şekilde Orta Asya ve Afrika gibi üçüncü ülkelerde gerçekleştirilecek yatırımların yanı sıra, Japonya ile Türkiye’nin iş birliğiyle hayata geçirilecek projelerinin daha da yaygınlaşması beklenmektedir. Bunun Japonya-Türkiye iş birliğinde yeni bir iş modeli olmasını ümit ediyorum.
“TÜRKİYE’DE SİSMİK ŞİDDET ÖLÇÜM KÜLTÜRÜ YERLEŞMELİ”
■ Deprem altyapısı açısından dünyanın en ileri ülkesi olduğu söylenen Japonya, Türkiye ile bu alanda ne gibi çalışmalar yapabilir?
Başta deprem olmak üzere çok sayıda afet ile benzer şekilde karşı karşıya gelen Japonya ile Türkiye arasında 2018 yılında afet önlemleri mutabakatı (Memorandum on Disaster Risk Reduction Cooperation Between The Government of Japan and The Government of the Republic of Turkey) imzalanmıştır. Bugüne kadar bu mutabakata dayalı olarak çeşitli etkinlikler organize edilmiş ve afet önlemleri alanında iş birlikleri sürdürülegelmiştir. İçinde bulunduğumuz yılın eylül ayında İstanbul’da her iki ülkeden kamu ve özel sektör yetkililerinin katılımıyla ‘Japonya- Türkiye Afet Yönetimi Ortak Semineri’ düzenlenmiş, iki taraftan yetkililer geniş çaplı iş birlikleri üzerinde çalışmışlardır. Japonya’da bu yıl içerisinde bir dizi büyük deprem meydana gelmiş ancak halk arasında büyük bir panik yaşanması durumu söz konusu olmamıştır. Bunun arkasında, evlerde depremlere karşı gerekli önlemlerin alınmış olduğunun bilinmesinin getirdiği ‘güvende olma’ hissi gelmektedir. Öte yandan, depremlerin meydana gelişinin hemen ardından Japonya Meteoroloji Ajansı, hemen her bölge için deprem yoğunluğunu gösteren bir endeks olan ‘sismik şiddeti’ açıklar. Halk, televizyon ve diğer iletişim araçlarından açıklanan sismik şiddeti öğrenerek, kendilerinin ve akrabalarının yaşadıkları bölgelerdeki sarsıntı durumu yaklaşık olarak zihinlerinde canlandırabilir. Bu da insanlarda psikolojik olarak rahatlamaya imkân sağlar. Türkiye’de deprem sonrası açıklanan manyetik büyüklük, deprem enerjisinin bir göstergesi olup sismik şiddetten farklı bir birimdir. Japonya’daki özel şirketler sismik şiddetin ölçülmesi için Türkiye’ye cihaz göndermekle ilgilendiklerini ifade etmektedirler. Depremler kaçınılmaz ve durdurulamazdır. Bununla birlikte Türkiye’de sismik şiddet ölçüm kültürünün yerleşmesinin, Türk toplumunun depremlere karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olacağına inanmaktayız.
SİSMİK İZOLATÖR
Bunlara ilaveten belirtmek isterim ki, geçtiğimiz yıl sismik izolatörler, depremlere karşı bina mukavemetin artırılmasında kullanılan yapısal iyileştirmeler ve sarsıntı sönümleyiciler konularında faaliyet gösteren Japon inşaat ekipmanları imalatçısı Kawakin Core-Tech İstanbul’da bir çalışma ofisi açmış bulunmaktadır. Şirketin, depremlere dayanıklı Türk şehirlerinin ortaya çıkartılmasına katkıda bulunmasını arzu etmekteyiz.
“TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇ TALEPTEN DIŞ TALEBE DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE”
■ Yatırım ortamını da kapsayacak şekilde Türk ekonomisinin genel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mayıs 2023’ten beri uygulanmakta olan Ortodoks ekonomi politikaları neticesinde üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu 2024 yılının başından itibaren Türkiye’nin kredi notunu artırdıklarını açıklamaya başlamıştır. Buradan da anlaşılacağı üzere Türkiye’deki yatırım ortamı iyileşmektedir. Türk ekonomisinin iç talepten dış talebe dayalı bir yapıya geçiş sürecinde olduğu ve sürdürülebilir bir büyümeyi hedeflediğini ifade edebiliriz. İlaveten, Afrika, Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan jeopolitik avantajı nedeniyle ülkenin ticaret, ulaşım, tedarik zincirleri ve turizm gibi alanlarda bir ‘üs’ olmayı hedeflemesi ve ayrıca bir yatırım ve iş merkezi olarak hedef ülke konumunda olması beklenmektedir. Stratejik ortaklar olan Japonya ve Türkiye’nin, bundan sonra da ikili ilişkilere ilişkin önemli konularda birlikte çalışmaya devam edeceğine, üçüncü ülkelerde iş birliği yapmak amacıyla yatırımları daha da genişleteceğine ve ekonomik ilişkileri daha da geliştireceğine inanıyorum.
“Sismik şiddet” ve “manyetik büyüklük” farklı kavramlar
Sismik Şiddet: Depremin yeryüzündeki etkisini, hissedilen güç ve zarar seviyesini ölçer. Bu, deprem sırasında binaların, insan davranışlarının ve doğal ortamın nasıl etkilendiği ile ilgilidir. Sismik şiddet genellikle Modified Mercalli Intensity (MMI) ölçeği gibi ölçüm sistemleri kullanılarak değerlendirilir. Bu ölçek, depremin etkisini gözlemleyen insanların geri bildirimlerine dayanarak belirlenir.
Manyetik Büyüklük: Depremin enerjisini ve kaynak derinliğini ölçen bir değerdir. Bu ölçüm, depremin büyüklüğünü belirlemek için kullanılan bir yöntemdir ve genellikle Richter ölçeği veya moment büyüklüğü ölçeği gibi matematiksel formüllerle hesaplanır. Manyetik büyüklük, depremin kaynağındaki enerji salınımını temel alarak hesaplanır ve sismik dalgaların kaydedilmesiyle elde edilir.