Borsadaki şirketler hangi kârı dağıtacak?
Halka açık şirketler hem Vergi Usul Kanunu hem de Türkiye Muhasebe Standartları'na göre ayrı bilanço düzenleyecekler. Her iki standart için de toplam 4 ayrı bilanço ortaya çıkacak. Gelir İdaresi E. Strateji Geliştirme Daire Başkanı Nazmi Karyağdı, şirketlerin hangi bilançonun dağıtıma konu olacağı konusunu çok iyi değerlendirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Hüseyin GÖKÇE / ANKARA
Türkiye yüksek enflasyon sebebiyle 20 yıl sonra yeniden enflasyon muhasebesiyle tanışmaya hazırlanırken, aradan uzun süre geçmesi ve şirketlerin çok önemli bölümünün bununla ilk kez tanışacak olması kafaları karıştırdı. Bu noktada özellikle halka açık şirketlerin tabi oldukları mevzuat nedeniyle enflasyon muhasebesinin doğuracağı sonuçlar itibarıyla dikkatli davranmaları gerektiği belirtiliyor.
Gelir İdaresi E. Strateji Geliştirme Daire Başkanı ve Yeni Ekonomi Danışmanlık kurucu ortağı Nazmi Karyağdı’nın verdiği bilgilere göre, halka açık şirketlerin hem Vergi Usul Kanunu hem de Türkiye Muhasebe Standartlarına göre iki ayrı bilanço düzenlemeleri gerekiyor. Üstelik bu iki standart uyarınca, halka açık şirketler için enflasyon muhasebesi uygulanmış ve uygulanmamış olmak üzere toplam 4 ayrı bilanço ortaya çıkacak.
Halka açık şirketlerin enflasyon muhasebesi uygulamalarına yönelik süreci EKONOMİ okurları için analiz eden Nazmi Karyağdı, ortaya çıkacak farklı sonuçlara göre halka açık şirketlerin özellikle kâr dağıtımında çok dikkatli davranmaları gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
Karyağdı’nın analizinde öne çıkan noktalar şöyle:
Vergisel sonuç doğacak mı?
Vergisel enflasyon düzeltmesi bilanço esasına göre defter tutan tüm kurumlar ve gelir vergisi mükellefleri açısından 31 Aralık 2023 itibariyle otomatikman devreye girdi. Kapsama giren mükellefler 31 Aralık 2023 tarihli bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ancak kâr ya da zarara ilişkin vergisel bir sonuç doğmayacak. Ancak işletmeler 2023 yılına ilişkin kurumlar/gelir vergisi beyanlarını, enflasyon düzeltmesi yapılmamış bilançodaki kâr ya da zarara göre oluşturacaklar.
Gelir İdaresi, KGK, BDDK ve SPK ne açıkladı ?
Yılın sonunda yapılan 7491 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile bankalar, finans kuruluşları ve sermaye piyasası kuruluşları, sigorta ve reasürans kuruluşlarının 2024 ve 2025 yıllarında yapacakları enflasyon düzeltmesi sonuçlarının vergisel sonucu etkilememesi sağlandı. Yani bir anlamda vergisel enflasyon düzeltmesi dışına alındılar.
GİB, 30 Aralık 2023’te yayınladığı 555 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ve 20 Şubat 2024’te yayınladığı 165 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile enflasyon düzeltmesinde öncülük yaptı.
KGK, yaptığı duyuruda; Türkiye Finansal Raporlama Standartları ve Büyük ve Orta Boy İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardını uygulayan işletmelerin 31.12.2023 tarihinde veya sonrasında sona eren yıllık raporlama dönemine ait finansal tablolarının, Türkiye Muhasebe Standardı 29 “Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama”da (TMS 29) yer alan ilgili muhasebe ilkelerine uygun olarak enflasyon etkisine göre düzeltilerek sunulması gerektiğini açıkladı.
BDDK, bankalar ile finansal kiralama, faktoring, finansman, tasarruf finansman ve varlık yönetim şirketlerinin 31.12.2023 tarihli finansal tablolarının TMS 29 kapsamında yapılması gereken enflasyon düzeltmesine tabi tutulmamasına karar verdi.
SPK ise Türkiye Muhasebe/Finansal Raporlama Standartlarını uygulayan Kurulumuz finansal raporlama düzenlemelerine tabi ihraççılar ile sermaye piyasası kurumlarının, 31.12.2023 tarihi itibariyle sona eren hesap dönemlerine ait yıllık finansal raporlarından başlamak üzere TMS 29 hükümlerini uygulamak suretiyle enflasyon muhasebesi uygulamasına karar verdi.
Son olarak da SPK, 7 Mart 2024 tarihinde 2024/14 sayılı bültende yayınladığı, 14/382 sayılı Kararıyla halka açık şirketlerin enflasyon muhasebesi uygulamasına geçişini müteakip, enflasyon muhasebesinin uygulanmasına yönelik açıklamalar yaptı.
Hangi mükellef ne zaman beyanname verecek?
Bugünlerde pek çok işletme ve muhasebe bürosu 2023 yılı bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutma çabası içinde. E-defter uygulamasına tabi olsun ya da olmasın vergi mükellefleri, kurumlar vergi ve gelir vergisi beyannamelerinin veriliş tarihlerine kadar (Sırasıyla 30 Nisan 2024 ve 1 Nisan 2024) 31.12.2023 tarihli bilançolarını düzeltmek zorundalar.
Bu nedenle de bugünlerde işletmelerin vergi ve muhasebe birimleri ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik büroları yılın en yoğun dönemlerinden birini yaşıyorlar.
Vergisel enflasyon düzeltmesi yapan işletmeler 2023 hesap dönemine ait kurumlar ve gelir vergisi beyannameleri ekinde, hem düzeltmeden önceki bilançoyu hem de düzeltmeden sonraki bilançoyu beyan edecekler.
SPK’ya tabi şirketler ne yapacak?
SPK’ya tabi şirketlerde ise konsolide finansal tablo hazırlama yükümlülüğü olmayanlar yıllık finansal raporların hesap dönemlerinin bitimini izleyen on hafta, konsolide finansal tablo hazırlama yükümlülüğü olanlar ise hesap döneminin bitimini izleyen on dört hafta içinde Kurula ve borsaya bildirmek zorunda iken 2023 yılına ilişkin olarak SPK tarafından 10 haftalık bir ek süre tanındı. Bu kurumlara ilk iki ara dönem finansal raporları için de 6 hafta ek süre verildi.
“Aynı anda iki farklı enflasyon muhasebesi, dört ayrı kâr ya da zarar”
Türkiye Muhasebe Standartlarına/Türkiye Finansal Raporlama Standartlarına tabi olan belirli büyükleri mükellefler ile Sermaye Piyasası Kanununa tabi şirketler için var olan ikili muhasebe yapısı bu yıl enflasyon muhasebesi ile birlikte daha da karmaşık bir hal aldı.
Gerçek anlamda muhasebe, işletmenin faaliyet sonuçlarını ortaya koyan işletmecilik dili iken, geleneksel olarak ülkemizde muhasebe vergi için yerine getirilen bir proses gibi algılanmış ve yıllar boyunca böyle bir yapı oluşmuştur.
Yeni Türk Ticaret Kanunu ile TMS uyarınca defterler tutulması uygulamasına geçilecek iken 1 Ocak 2013’ten itibaren VUK’a göre defterlerin tutulmaya devam edilmesi yönünden yasal değişiklik yapıldı. Böylece TTK’nın devrim niteliğindeki bazı düzenleme gibi bu da ortadan kaldırıldı ve işletmelerde VUK’a göre kâr ve TMS’ye göre iki kâr/zarar ortaya çıktı. Hangi kârın dağıtılacağı, hangi zararın nereden mahsup edileceği her genel kurul ve beyanname döneminde şirketlerin değişmez tereddüt noktası olarak bugünlere kadar geldi.
“Firmalar 4 yöntemi hata yapmadan uygulamak zorunda”
Şimdi aynı sorun enflasyon düzeltmesi sonrasında da gündemimize iki yeni kâr/zarar kavramını getirdi: Enflasyon düzeltmesi öncesi kâr/zarar, enflasyon düzeltmesi sonrası kâr/zarar.
Hatta halka açık şirketler için 2023 yılsonu itibariyle 4 ayrı bilanço ve 4 ayrı kâr/zarar oluşmaktadır. Bunlar;
Enflasyon düzeltmesi öncesi 31.12.2023 VUK Bilançosu
Enflasyon düzeltmesi sonrası 12.2023 VUK Bilançosu
Enflasyon düzeltmesi öncesi 31.12.2023 TMS/TFRS Bilançosu
Enflasyon düzeltmesi sonrası12.2023 TMS/TFRS Bilançosu
İş dünyası tüm bu karmaşa, para ve zaman açısından uyum maliyetlerinin artması anlamına geliyor. Firmalar VUK, SPK, TMS/TFRS ve TTK hükümlerini bir arada ve hata yapmadan uygulamak zorundalar.
“İlk uygulamada kapsam çok dardı”
1999 yılından bu yana 4 baskı yapan ve 8 binden fazla satışı olan Tüm Yönleriyle Kâr Dağıtımı kitabının yazarı olarak bu yıl yaşanan zorluğun 25 yıl boyunca bu kapsamda yaşanmadığını da belirtmem gerek. 20 yıl önce gerçekleşen ilk ve son kez uygulanan enflasyon düzeltmesi büyük ölçekli şirketleri kapsadığından çok sayıda şirket aslında enflasyon muhasebesi uygulaması ile ilk kez bu yıl tanışmış oldu.
Şirketler ÜFE’yi mi TÜFE’yi mi dikkate alacak?
Enflasyon düzeltmesini TMS/TFRS’ye tabi şirketler, halka açık şirketler, SPK’ya tabi şirketler iki kez yapacaklar. Birisi VUK’a göre diğer ise TMS/TFRS’ye göre. Bunun nedenlerini ise
VUK’ta düzeltme katsayısı olarak ÜFE’nin TMS/TFRS’de TÜFE’nin alınması,
VUK’taki hükümlerin vergi amaçlı olması,
Düzenleyici kurumların (GİB, SPK, KGK, Ticaret Bakanlığı) aynı konuya ilişkin olarak kendi mevzuatlarına ağırlık veren alt düzenlemeler yapması şeklinde sıralamak mümkün.
Her bir kurumun kendi düzenlemesini ön plana çıkarmasını kurumlar açısından anlayışla karşılamak mümkün gözükse de işletme sahipleri, yatırımcılar, mali müşavirler ve mali tablolardan yararlananlar açısından karmaşık, uyulması güç bürokratik bir yapı ile karşılaşıldığını ifade etmek gerekir.
Şirketler ne yapmalı?
2023 yıl kârlarını dağıtmayı planlıyorsanız kararınızı çok iyi gözden geçirmenizde ve ciddi analiz yapmanızda yarar var. Dağıtılacak kârın belirlenmesinde hangi kârın dikkate alınacağı hususunda mutlaka bir uzman görüşü almanızı tavsiye ederim.
Dağıtılabilir kâr olarak ortaya çıkacak rakamın realize olmuş bir kâr olup olmadığına dikkat edin. Nakit durumunuzu gözden geçirmeyi unutmayın. Aksi takdirde gerçekte olmayan bir kârı, olmayan bir nakitle dağıtmak durumunda kalabilirsiniz.
Ekonomide 2024 yılına ilişkin olarak parasal sıkılaşma politikalarını göz önünde bulundurarak bu yılın kâr dağıtım politikasının öz sermayeyi güçlendirme (otofinansman) yılı olması gerektiğine dikkat etmeli.
Yatırımcılar nelere dikkat etmeli?
Tasarruflarını hisse senedinde değerlendirenler de kamuya açıklanan bilançolardaki rakamların enflasyon düzeltmesi öncesi mi sonrası mı olduğunu gözden ırak tutmamalılar. Finansal okuryazarlık becerisine bundan böyle enflasyon muhasebesine göre finansal farkındalığı da eklemek gerektiğini unutmamalı.
Kamu kurumları ne yapmalı?
İş dünyasında artık hız ve esneklik en üst seviyeye çıkmış durumda. İşletmeler, ekonomi ve teknolojide bir yeniliğe adapte olmadan bir yenisi ile karşılaşabiliyorlar. Dolayısıyla da yasaların, kamu kurumlarınca, düzenleyici ve denetleyici kurumlarca hazırlanması gereken alt düzenlemelerin bu hıza adapte olmaları, esneklik ve çeviklik ile ekonominin ihtiyaçlarına cevap vermesi gerekiyor.
Bu kapsamda kurumlar arasında koordinasyonun artması, bürokrasinin hızlı işlemesi yatırım ortamını iyileştirmek için en önemli adımı oluşturuyor.
“Muhasebe vergi için değil işletme yönetimi için yapılmalı”
Dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip olan ülkemizde, gelişen ve rekabet gücünü artırmak için çaba gösteren işletmelerimizi, geleneksel hale gelen vergi için muhasebe uygulamasından kurtarmak için yeni TTK’nın ilk halinde yer alan TMS uyarınca defterlerin tutulacağı şeklindeki yasal düzenlemeyi yeniden geri getirmek gerekiyor.
Bu değişiklik, rasyonel olmayan “vergi için muhasebe tutma” muhafazakârlığından bizi kurtaracak, muhasebe gerçek anlamını bulacak, işletmelerimizi “çift defter tutma” olarak tabir edebileceğimiz “VUK’a-TMS’ye göre defter tutma” ikileminden kurtararak uyum maliyetini düşürecektir. Böylece finansal tablolarımız tek düze ve dış dünya ile karşılaştırılabilir hale gelecek, her yıl hangi kâr dağıtılacak sorunu da bir çözüme kavuşacaktır.