Aile Anayasası

Hakan OKAY
Hakan OKAY Helikopter Bakışı

Dünyada çok yaygın olduğu gibi, ülkemizde de KOBİ’lerin çok büyük bir çoğunluğu Aile Şirketlerinden veya az ortaklı şirketlerden oluşmaktadır. Her ne kadar ülkemizde 100 yılı aşmış şirketlerin sayısı henüz 80-90 civarında iken, günümüzde şirketlerin ömürleri uzamaktadır ve 50-60 yılı devirmiş yüzlerce şirket bulunmaktadır.

Aile üyelerinin veya bir kurucunun başlattığı, kimi küçük bir atölye veya “Bir masa-bir kasa” ile başlayan küçük girişimler, zamanla büyümekte ve büyük işletmelere dönüşmektedir. Bu süreçte kurucunun veya kurucuların aile çevresi (Eş, çocuk, yeğen, damat, gelin…vs.) de şirketlere dahil olmakta, görev yapmakta veya ileri yıllarda yönetim kurulu üyeliklerine gelmektedirler. Bazılarının hissedar durumunda olmaları veya miras yoluyla kendilerine kalan paylar ölçüsünde, şirkette yasal hakları oluşmaktadır.

Kuruluşlarının ilk yıllarında, aile üyeleri veya ortaklar arasında genellikle sorun yaşamayan aile şirketleri, şirketler büyüdükçe ve daha geniş faaliyet alanlarına ulaşınca, kurucular, ortaklar veya aile üyeleri arasında bir takım fikir ayrılıkları oluşabilmektedir. Ayrıca kurucu üyelerin, zamanla işlerini bir sonraki kuşağa devretmeleri veya vefat etmeleri durumunda, kalan aile üyeleri arasında bir takım fikir farklılıkları veya farklı yol haritaları ortaya çıkabilmektedir. Bu durum bir takım anlaşmazlıklara ve çatışmalara yol açabilmektedir. Kuşkusuz böyle bir durumda, şirketin kuruluş sözleşmesinde ve ilgili kanunun belirlemiş olduğu haklar devreye girecektir, ama bazen bu hakların elde edilmesi karşısında, şirketlerde bir takım olumsuzluklar yaşanabilir. Örneğin, iki ortaklı bir şirketin, kurucu ortaklarından birinin vefat etmesi durumunda, kanuni mirasçıları, kendilerine düşen payı şirketten alıp, şirketten ayrılmayı ve başka bir şirket kurmayı düşünebilirler. Şirketin vefat eden ortağın tüm haklarını, kanuni mirasçılarına ödemesi durumunda, şirketin mevcut nakit durumu, mal varlığı, yatırımları veya planlanmış olan stratejik girişimleri durabilir, zarar görebilir, hatta işletme kapanma durumu ile karşı karşıya bile kalabilir.

Kurucu ortakların henüz işin başında ve hayatta olmaları halinde, böylesi bir sorun yaşanma ihtimali düşük iken, -kaldı ki ortaklardan birinin veya birkaçının mevcut ortaklıktan çekilme kararı da olabilir- ileri yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı birbiri ile iş veya başka bir bağı olmasını arzu etmeyen veya fikir ayrılığına düşen ikinci veya üçüncü kuşaklarda ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.

Bu nedenlerden dolayı, başta aile şirketleri olmak üzere, tüm şirketlerin henüz problemler ortaya çıkmadan önce, ileride oluşabilecek sorunları ön görerek, henüz işin başında ve hayatta iken birer “Aile Anayasası” oluşturmaları gerekmektedir.

“Aile Anayasası” sadece kurucular ve onların kan bağı olan akrabaları ile değil, hiç aralarında akrabalık ilişkisi olmayan ortaklar arasında da olmalıdır. Halka açık veya küçük hissedarların çok fazla olduğu şirketlerde bunu gerçekleştirmek biraz zordur, ancak yine de yapılabilir.

Aile Anayasası yazılı, gerçekçi, uygulanabilir, sürdürülebilir, geniş vizyonlu, stratejik ve çok kapsamlı olmalıdır. İleri yıllarda oluşabilecek her türlü değişen duruma karşı iyi hazırlanmış bir Aile Anayasası hem aile şirketlerinin devamını sağlar, hem de tüm o an için mevcut aile üyeleri ve sonradan aileye katılacak yeni üyeler (Damat, gelin, torun…vs.) için bir rehber niteliğini taşır.

Ayrıca şirketin ileride yapılması planlanan yatırımları, halka açılması, yeni ortak alması, satılması veya globalleşme gibi kararların da ne şekilde alınacağı, hangi durumlarda gerçekleşeceği gibi konular da Aile Anayasasında yer alabilir. Böylelikle küçük şirketlerin kurumsallaşması, yönetimde olanları şeffaf, hesap verilebilir, adil ve sürdürülebilir bir yönetim sergilemeleri sağlanır. Ayrıca aile üyelerinin yönetimden çekilmeleri ve görevlerini profesyonel yöneticilere devretmeleri durumunda da, aile üyeleri ve yöneticiler arasındaki ilişkileri de düzenler.

Bir “Aile Anayasası”nda neler olmalıdır?

Aile şirketlerinin kurumsallaşmasını sağlayan, şirketin organizasyon şeması, iş akışları, görev tanımları, kilit performans göstergeleri, misyon, vizyon, şirketin değerleri, prosüdürler ve benzer yazılı olan tüm kurallar ve prensipler, bir aile şirketinin kurumsallaşması için kuşkusuz çok gereklidir, ancak bir Aile Anayasasının hazırlanması ve aile ile şirket arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi için yeterli değildir. Bu nedenle aşağıdaki konuların Aile Anayasasında bulunması kaçınılmazdır: 

  • Ailenin temel değerleri
  • Aile yönetiminin esasları
  • Aile için sorumluluklar
  • Ailenin topluma karşı sosyal sorumlulukları
  • Aile üyelerinin şirket ortağı olma veya şirket ortaklığından ayrılma koşulları
  • Aile üyelerinin şirkette görev almak istemeleri durumunda sahip olmaları gereken bilgi, deneyim, eğitim ve yetenek koşulları
  • Aile üyeleri ve aileden olmayan şirket ortakları ile aralarındaki iletişim koşulları
  • Hisse devri ve satışlara ilişkin kararlar
  • Yatırım, kâr dağıtımı veya hisse dağılımı ile ilgili kararlar
  • Gelecekte şirkette görev yapacak şirket yöneticilerinin belirlenme koşulları
  • Aile üyelerinden şirkette görev alacak yeni kuşakların yetiştitilmesi ile ilgili kararlar
  • Aile başkanlarının seçimi veya devri ile ilgili kararlar
  • Aile servetinin yönetimi ile ilgili kararlar
  • Aile üyelerinin kendi aralarında veya şirket yöneticileri ile oluşabilecek anlaşmazlıkların çözümü ile ilgili kararlar
  • Aile üyelerinden şirkette görev yapanların alacakları ücretler ve sahip olacakları haklar
  • Şirketin taşınmazların satışı veya yeni taşınmazların satın alınması ile ilgili kararlar
  • İsim, marka, patent ve lisans haklarının paylaşımı, satılması veya devredilmesi ile ilgili kararlar
  • Şirketin merkezi veya üretim yerinin taşınması ile ilgili kararlar
  • Aile Vakfı kurulması ve şirket varlıklarının vakfa devri ile ilgili kararlar

 

Oluşturulan Aile Anayasası sadece aile üyelerine değil, şirkette görev yapan profesyonel üst yönetim kadrolarına ve şirketin tüm hissedarlarının da iletilmelidir.

Aile Anayasasını yasal bir metinden öte, aile üyeleri arasında oluşturulan sosyal bir mutabakat olarak görmek gerekmektedir. Bu nedenle,  Aile Anayasası oluşturulurken aile üyelerinin katılımı sağlanmalı ve uzun süre üzerinde düşünülmeli, her türlü değerlendirmeler duygular bir tarafa bırakılarak yapılmalıdır. Hatta bu süreçte tüm aile üyelerinin fikirleri alınmalı ve Aile Anayasasını tüm üyelerin içselleştirilmeleri sağlanmalıdır. Aile üyelerinin hazırlamadığı, yalnızca danışmanlar veya hukukçular tarafından oluşturulan Aile Anayasası, ileri tarihlerde aile üyeleri arasında sorunlarda, aile üyeleri  tarafından içselleştirilmediği için yetersiz kalabilir.

Aile şirketlerinde, aileler yıllar içinde büyüdüğünden, yeni üyeler katıldığından ve yeni kuşakların yetişmesinden dolayı, ayrıca zaman içinde oluşabilecek yeni durumlar veya öngörülemeyen yeni gelişmeler karşısında, Aile Anayasasının belirli zaman dilimlerinde, örneğin her 10 yılda bir kez yeniden düzenlenmesi, revize edilmesi veya eklemelerin yapılması söz konusu olabilir. Bu konunun da Aile Anayasasında belirtilmiş olması gerekmektedir.

Son olarak, Aile Anayasası, geleceği düşünen tüm Aile Şirketleri tarafından, duygusallığı bir tarafa bırakarak hazırlanması gereken uzun soluklu bir rehber ve yol haritasıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Markalaşma ve Mantra 13 Mayıs 2024
Ekip Olmak 18 Mart 2024