Cılız ekonomi

Dr. Uygar ÖZESMİ
Dr. Uygar ÖZESMİ

Dünya’daki biyolojik çeşitliliği yokedip kendimizi Mars’a attığımızı varsayalım. Ekonomimiz ne kadar cılız olurdu. Suyu damla hesabı satın alır, gramla domates tartar, ekmeği dilim değil milim hesabı yerdik… sabah kuş seslerine değil hava filtrelerinin uğultusuna uyanırdık.

Gezegenimizdeki biyoçeşitlilik ekonomiyi güçlü, yaşamımızı güzel kılıyor. Tarım varsa bu sayede var. Tozlaşma, zararlı dengesini ve toprak verimliliğini canlılar sağlar. Ormanlar başta olmak üzere, tüm ekosistemler karbon depolayarak ve sera gazlarını düzenleyerek iklim değişikliğini hafifletir, yavaşlatır. Yine ekosistemler, su ve hava kalitesini iyileştirir, temizler ve sel kontrolü sağlar.

Peki, nasıl tanımlarız bu biyoçeşitliliği? Yaşamın tüm formlarının ve bunların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerinin zenginliği olarak tanımlanır; genetik, örneğin hastalıklara bağışıklık; tür yani orangutan, insan, şahin veya bir bakteri türü; yapısal yani mantarlar, kükürtle beslenen bakteriler veya memeliler gibi ve son olarak ekosistemler yani orman, göl bozkır gibi. İşte bütün bunların çeşitliliği ve varlığıdır.

Bu nedenle biyoçeşitlilik sektörleri doğrudan besler. Örnek verecek olursak ekoturizm hatta bildik turizm için biyoçeşitlilik şarttır; yeni ilaçların ve biyoteknolojik ürünlerin geliştirilmesi için genetik kaynaklar sağlar; biyomimikri yoluyla yeni ürün ve süreçlerin geliştirilmesine ilham verir. Hal böyle olunca oturup hesaplamışlar, Boston Consulting Group’a göre, biyoçeşitliliğin sağladığı ekosistem hizmetlerinin yıllık ekonomik değeri 150 trilyon dolardan fazla - bu, dünya GSYİH’sinin iki katından fazla. WWF’e göre, küresel ekonominin tamamı yani 125 trilyon dolar doğaya dayanıyor. Sadece ormanlar doğrudan insanlara yıllık en az 200 milyar dolar ek gelir sağlıyor.

Öte taraftan biyolojik çeşitliliğe böyle bakmak da beni derinden yaralıyor. Değeri ölçülemeyecek bir şeye değer biçmek. Gençliğimde o sulakalan bu sulakalan görmek için can attığım ince gagalı kervançulluğu Numenius tenuirostris kuşu, 18 Kasım 2024 tarihinde araştırmacılar tarafından resmen nesli tükenmiş ilan edildi. Bir canlı türü, bir daha asla geri dönmemek üzere, gezegenimizi terk etti. Bunun üzerine Roots & Shoots Türkiye, Bir Tohum Vakfı ve Açık Beyin “Bu Dünyadan bir İnce Gagalı Kervançulluğu Geçti” diye bir anma düzenledi. Anmada türün yok olma nedenleri ve bir tür kaybının ekosistemlere etkisi paylaşıldı. Ardından ince gagalı kervançulluğuna haiku (doğaya ilişkin bir Japon şiir türü) yazıldı. Sohbet ve paylaşımlarla bu canlı türü ile vedalaşıldı… Biz nesli tükenmiş bir dodo kuşunu bilirdik sadece, ancak artık tükeniş günlük hayatın bir parçası taa ki biz de tükeninceye kadar… burada veya Mars’ta.

Bu tükenişin sebebi de ekonominin ta kendisi. Çünkü Batı Sibirya’daki üreme alanları tarım amaçlı kurutuldu. Akdeniz çevresinde kışladığı kıyı sulak alanları liman, marina, yerleşim, tarım için yok edildi. Göç yolu üzerinde mola verdiği Avrupa’daki sulak alanlar ve Orta Avrupa bozkırları tarım arazilerine dönüştürüldü. İklim değişti su yerine karatoprak buldu, indiği yerde karnını doyurmaya çalışan bir canlı veya bir cani tarafından avlandı.

Cılız bir ekonomi değil yaşamaya değer bir ekonomi istiyorsak değerine bakmadan bütün canlılara, yaşama saygı duymak ve yaşam haklarını gözetmek zorundayız. Ancak doğayla uyumlu, aynen bir ekosistem gibi, ekonomimizi biyoçeştilik olarak gördüğümüz bir “türetim ekonomisi” kurarsak işte o zaman ince gagalı kervançulluklarının vebalini taşımayacağız. Yaşamaya yüzümüz olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Zincirleri kır 14 Aralık 2022