Ham meyveyi koparmayın dalından

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Ortodoks ekonomi dünyası, faiz artırım çağından indirim dönemine girmek üzere… Dünya mersine giderken tersine gitmeyi marifet sayan Türkiye ise hala faiz artırım sürecini tamamlamış değil. Misal yarınki Merkez Bankası Para Politika Kurulu toplantısında 250- 500 bazlık faiz artışı beklenebiliyor.

İyi de bunun ham meyve ile ilgisi nedir? Şudur; malum faize karşı “nas” duruşumuz gitmiş değil, sadece rasyonele dönüş zorunluluğundan dolayı artışına izin verdik. Zira Kur Korumalı Mevduat tahammül sınırlarını aştı, enflasyon aldı başını gitti ve rezervleri yedik bitirdik, kasayı boşaltıverdik.

DÜNYAYA UYUM SAĞLAMAK ADINA…

Her bakımdan zor geçeceği tahmin edilen 2024’te, enflasyonla mücadelede faiz silahını kullanarak bir yere kadar gelmiş dünya, tırmandırdığı faizi, kademeli olarak indirecek. Böylece mola verilen yüksek büyümeyi yeniden yakalama yol ve yöntemlerini deneyecek. Büyük ihtimalle başarı sağlanabilecek.

Eğer biz zaten meftunu olduğumuz faiz düşürmeyi, vaktinden önce denersek, endişem odur ki şimdiye dek rasyonelleşme adına attığımız tüm adımları boşa harcamış olacağız. Kısaca tırmandırdığımız faizle kala kalacağız. Üstelik enflasyonu da indiremeden, sorunlarımızı çözemeden

İKİ SORU İKİ CEVAP

Yeni ekonomi yönetimi buna izin verir mi?

Bu, ekonomi yönetiminin değil, siyasetin kararı olacak. Nitekim daha önceki heterodoks kararı da ekonomi bakanının değil, tepe yönetiminin tercihiydi. Bir ders almış olalım ve bir sabah kalkıp Merkez Bankası Başkanı’nı görevden almayalım. Naci Ağbal sendromunu güncellemeyelim.

Böyle bir hatanın faturası ne olur?

Öncelikle ekonomide rasyonele dönüş algısı yerini; “artık biz de bir Arjantiniz” gerçeğine bırakır. Piyasa bir anda doları zıplatır. Öyle ki bu defa bizi KKM dahi kurtaramaz. Büyük ihtimalle “TL yerine dolar mı kullansak” gibi cin fikirler ortaya atılır. Nitekim Arjantin’in eli testereli yeni başkanı, bunu önererek bizim gibi ekonomistlerin yönetmediği ekonomi için ilham kaynağı(!) olabilir.

NOT

ÖLDÜREMEDİĞİN ENFLASYON BİR FAİZ İNDİRİMİYLE DİRİLEBİLİR

Bugün 21 Aralık. Yılın en uzun gecesi… Eskilerin tabiriyle “şebi yelda.” 16’ncı Yüzyıl şairi Sabit’in ifadesiyle; “Şebi yeldayı müneccimle muvakkit ne bilsin / Derdi gamı aşka sor ki geceler kaç saat.” Diyor ki; en uzun geceyi ne takvimciye ne de astroloğa sorma. Aşk acısı çekene sor. Ancak o bilir gecenin melankolisindeki bitmeyen saatlerini

Sabit’ten aldığım ilhamla şunu söylemek istiyorum. Heterodoks treniyle 22 istasyon gittik ve yol bitti. Geri dönmeye karar verdik fakat geri dönüş yolu bir türlü bitmiyor. Çok uzun geliyor bize. Tıpkı en uzun geceler gibi

Fakat hayatın pratiğinden biliyoruz ki 22 ay gittiğin yolu, 6 ayda geri dönemezsin. Kim bilir kaç sancılı gece, ıstıraplı saatler bizi bekliyor rasyonele dönmemiz için… Aslında biz Dostoyevski’yi dinlemeliydik. Diyordu ki; “yanlış trene bindiğini anladığın anda derhal o trenden in zira geri dönüşün maliyeti artar.”

Şimdi doğru yola girdik, şu ana kadar iyi gidiyor. İstikrar diyoruz, kararlılık diyoruz, rasyonellik diyoruz. Bunları yapacaksak, dünyadaki gidişata ters düşsek dahi kendi sürecimizi tamamlamadan faiz indirimine kapılmamalıyız.

Derler ki “vaktinden önce öldürdüğün sevgili, bir gece yarısı aniden dirilebilir”. Tıpkı vakit faiz artırım çağında iken “indireceğim” diye tutturduğun faizin, aniden dirilmesi gibi.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sürekli alkışla olmaz 17 Nisan 2024