İhracatta yaptığımız yanlışlar

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

İhracat başlamak isteyen veya bir tesadüfle ihracat kapısını biraz aralamış olan işletmelerin çoğunda duyacağınız bir ifade “ Biz başlayalım istim arkadan gelsin ” ifadesidir.

Bu deyişin hikâyesi de şöyle…

Buharlı trenler zamanında birinci mevki yolcusu zengin birisi tren zamanında kalkmayınca görevliyi çağırıp nedenini sorar. O da makiniste sorup gelir ve “ Efendim henüz istim gelmemiş “ diye cevap verir. Bu cevap üzerine zengin yolcu pür hiddet, soluğu burnunda bir şekilde makinistin yanına varır ve neden gecikildiğini tekrar sorar. Aldığı cevap aynı olunca biraz da hiddetle “ Sen treni yürütmene bak, bırak istim arkadan gelsin “ der.

Aslında makinistin istim gelmedi dediği, tren kazanında yeterli buhar olmadığıdır. Doğal olarak buhar yetersiz olunca da trenin yürümek için gereken enerjisi olmuyor.

Benzer bir cehaleti de bugün ihracatta böyle sergiliyoruz. 

Hazırlık yapmadan, gereken yeterlilikleri oluşturmadan ihracat pazarına dalıveriyoruz.

Sonuç, doğal olarak en fazla birkaç sene içerisinde ihracattan vazgeçmek oluyor

Bir başka yanlış da çevre, kalite, iş sağlığı ve güvenliği, insan sağlığı, teknik gereksinimler v.b. yasal düzenlemelerden haberimiz olmadan bu konularda titiz olan bazı pazarlara girmeye çalışmak. Ekonomik büyüklüğü ve ithalat rakamları çok cazip ve bize mesafe olarak en yakın olan böyle bir pazar, Avrupa Birliği ( AB ).

İyi, güzel ve cazip bir pazar amma siz AB kurallarına uymazsanız buraya satacağınız ürünleriniz size oldukça üzüntülü zamanlar getirebilir. Alıcınızdan ret görebilirsiniz veya ürünleriniz gümrüklerden geçemeyebilir. Amma siz zaten sadece bugünkü kazancı düşünmeyip, kalıcı bir ihracat yapmak peşinde olan bir ihracatçı olarak kurallara uygun üretim yapıyorsanız hiçbir sorun yaşamazsınız

Harcamadan kazanmaya çalışmak.

Şirkette yazışmalara cevap almayı başarmış bir ekip var…

İş seyahati en düşük masrafla en fazla sayıda görüşme yapmak üzere planlanmış.

Patrondan cevap “ Hele siz bir o seyahatin masrafını kazanın da seyahati sonra planlayın.”

Daha önce de söylemiştim…

İnsanlar oturdukları yerden yazışıp, konuşup ihracat bağlantısı yapabiliyorlarsa, neden bir patrona çalışsın. Malı satabiliyorsa, her üretici onun için bir kaynaktır. Bağlantıyı yapar ya malı alır satar ya da üreticiye sattırıp komisyonunu alır. Neden maaşa baksın ki… 

Seminerlerden iş mi çıkacak ki katılalım…

Bu ifadenin bir kısmı doğru.

Çünkü seminerlerde size iş çıkartmıyorlar ancak iş nasıl çıkartılırı öğretiyorlar.

Eğer o seminerdeki konuşmacı veya eğitmenin elinde size iş çıkartacak bir durum var ise neden sizinle hemen temas edip o durumu paraya çevirmesin de size bedavaya versin.

Onlar ihracatın Kızılay’ı mı yoksa para kazanma kusurlu kişiler mi? 

Bir Özal zamanı fıkrası…

Dış ticaretin yıldızının parlamaya başladığı 80’li yıllarda iki ortak bir şirket kurmuş ve kapıya da filanca ihracat ithalat şirketi diye tabela asmışlar. Dış ticaret bilgisi, yabancı dil, arkalarına aldıkları sektör v.b. hiçbir şey yok.

Gel gün git gün iş yok amma kapıda tavla partisi çok…

Soranlara cevap “ Yahu bu dış ticaret işi çok zormuş, şirketi kuralı kaç zaman oldu kapımızı çalan olmadı.”

Sizce bugün bu durumda olan ne kadar işletme vardır?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İhracat yapalım mı? 27 Haziran 2024
Neye GÖRE pazarlık? 28 Mayıs 2024
Abartıyor muyuz acaba? 14 Mayıs 2024