İktisadi yönelim ve ekonomi politikaları

Erhan ASLANOĞLU
Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

Hafta başında TCMB’nin Mayıs ayı İktisadi Yönelim Anketi açıklandı. İmalat sanayinde faaliyet gösteren 1744 firmanın yanıtlarından elde edilmiş sonuçlar bulunuyor. Ekonomimizdeki katma değerin yaklaşık dörtte birini gerçekleştiren, son iki yıldır büyümenin gerçek anlamda lokomotifi olan bir sektörün gidişat hakkındaki yanıtları oldukça değerli bilgiler içeriyor.

Ankette hem geçmiş üç aya hem de gelecek üç aya ilişkin büyüme göstergesi olabilecek üretim hacmi, iç ve dış siparişler, yatırımlar ve stoklar üzerine sorular var. Yanıtlar büyüme tarafında geçtiğimiz üç aya ilişkin olumlu, gelecek üç aya ilişkin olumsuz sinyaller veriyor. Öncü göstergeler, ekonomimizde ilk çeyrekte yüzde 7,5 civarında bir büyümeye işaret ediyor. Son üç ayda üretim hacmi ve sipariş anlamında olumlu seyir hafif ivme kaybetse de, görece güçlü büyüme performansının ikinci çeyreğin ilk yarısında da devam ettiğine işaret ediyor. Bununla birlikte,  gelecek üç aya ilişkin üretim hacmi ve sipariş miktarındaki gerileme beklentileri yılın ikinci yarısında yavaşlamanın daha fazla hissedilebileceğini gösteriyor. Gelecek üç aya ilişkin sipariş azalması ihracat siparişlerine de daha fazla yansımaya başladı. Rusya–Ukrayna savaşıyla beraber küresel büyüme tahminleri aşağı çekilmişti. Bu hafta Davos’dan gelen mesajlar daha da aşağı çekilebileceğine işaret ediyor. Gerek Çin’de omikron varyantına bağlı kapanma gerek Rusya –Ukrayna savaşı, son dönemde daha büyük tedarik merkezi olma yolunda zaten ilerleyen Türk imalat sanayi ürünlerine talebi arttırarak geçtiğimiz aylarda üretime destek oldu. Fakat gelmekte olan küresel yavaşlamanın ihracat siparişlerine ve arkasından büyümeye negatif olarak yansımaya başladığını görüyoruz. Anket sonuçları stok artışının son 6 ayın en yüksek seviyesine çıktığını gösteriyor. Gelecek üç aya ilişkin siparişler azalırken stokların artması, üretim hacmi ve yatırımlarda düşüşe işaret ediyor. Anket sonuçları da bu yönde gelmiş durumda. Anket sonuçlarından ağırlıklandırılarak hesaplanan reel kesim güven endeksi de özellikle mevsimsel olarak arındırılmış seride son aylarda gözlenen düşüşünü Mayıs ayında da sürdürüyor. Fakat bu düşüşün çok sert olmadığını, yılın ilk 5 ayındaki görece güçlü büyüme performansını dikkate aldığımızda, 2022 yılı büyümesinin yüzde 4-5 civarında olabileceğini düşünüyoruz. Büyümeyle ilgili asıl sorunun 2023 yılında gelebileceği kanaatindeyiz.

İktisadi Yönelim Anketi fiyatlama davranışı hakkında da fikir veriyor. Firmaların gelecek üç aydaki ortalama birim maliyet beklentisi hafif düşüş gösterse bile son 5 ayın en yüksek ikinci değerini almış durumda. Gelecek üç aya ilişkin satış fiyatı beklentisi de bir önceki aya göre hafif gerileme gösteriyor. Fakat denge değeri mutlak olarak da, geçen yıla göre de oldukça yüksek seyrediyor.

Özetle, enflasyonist baskı yaz aylarında mevsimsel nedenlerle azalsa bile güçlü seyrini sürdürüyor. Türkiye’de ağırlıklı maliyet ama şu ana kadar görece güçlü seyreden büyümeyle de talep enflasyonu da yaşıyoruz. Son günlerde enerji fiyatları, tarımsal emtialar ve kurlarda devam eden stres muhtemelen maliyet enflasyonu baskısını daha da arttıracaktır.

Özetle, iktisadi eğilim hafif yavaşlama ve güçlü enflasyonun devamına işaret ediyor. Kısa vadeli kararlarla ilerleyen ekonomi politikalarımız, bir yandan kredi destekleriyle büyümedeki yavaşlamayı durdurmaya çalışırken bir taraftan da enflasyonun yarattığı sonuçları düzeltmeye çalışıyor. Bu çerçevede son günlerde enflasyon korumalı tahviller ve kira kontrollerinin konuşulduğunu izliyoruz. Maalesef her ikisi de sonuçlarla ilgilenen politikalar. Enflasyon korumalı tahviller mevduatları azaltarak bankacılık sisteminin kredi yaratma potansiyeli ve maliyetini artırabilir. Bütçeye büyük bir yük getirebilir. Ayrıca, konut ve hisse senedi piyasasında düşüşlere yol açarak servet etkisi yoluyla iç talebi daha da azaltabilir. Kira kontrolleri ise arz sorunu varken ve enflasyon yüksekken istenen sonucu veremez. Enflasyonun düşük olduğu ülkelerde bile pek başarılı olamamıştır. Nedenlere değil de sonuçlara odaklanan politikaların kalıcı çözüm üretmesi maalesef mümkün görünmüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
TL değerli mi? 28 Şubat 2024