İştirak satışı, mali amaç, vergi istisnası boyutu… Özelge yansıması ile…

Burcu Alptekin
Burcu Alptekin Serbest Kürsü

Burcu ALPTEKİN

Vergi Müfettişi

Kurumların iştirak hisselerini nakde dönüştürerek mali yapılarında iyileştirme sağlama amaçları, sadece ticari bir strateji değil; aynı zamanda vergi mevzuatının da desteklemeye çalıştığı bir yapısal dönüşüm aracı olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında getirilen iştirak hissesi satış kazancı istisnası, kurumların pasiflerinde -doğru bir ifade olarak kabul etmek gerekirse- atıl kalmış varlıklarını aktif biçimde değerlendirmelerine, yeni yatırımlara kanalize olmalarına ve kurumsal likiditeyi artırmalarına yönelik vergisel bir teşvik mekanizması olarak öne çıkmakta; ancak bu istisnanın uygulanabilmesi, şekli ve maddi şartların ilgili mevzuat çerçevesinde dikkatli değerlendirilmesini gerektirmektedir.

Şöyle ki;

Mevzuat Çerçevesi: Kurumlar Vergisi Kanunu ve İlgili İkincil Düzenlemeler

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesi uyarınca; kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançların %75’lik kısmı (27/11/2024 tarihli 32735 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 9160 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bu oran %50’ye düşürülmüştür), bazı şartların sağlanması halinde kurumlar vergisinden istisna tutulmakta olup; söz konusu istisnanın uygulanabilmesi için sadece hukuken bir satışın gerçekleştirilmesi yeterli olmayıp, aynı zamanda bu satıştan kaynaklanan hasılatın, şirketin mali yapısında iyileşme sağlayacak şekilde nakit olarak tahsil edilmesi ve belirlenen süreler içinde pasifte özel bir fon hesabında tutulması gibi bir dizi şartın da eksiksiz biçimde yerine getirilmesi zorunludur.

İstisnanın temel amacı; 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde de açıkça ifade edildiği üzere, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesi, ekonomik açıdan firmalara ilave imkânların sağlanması, sabit kıymetlerin pasif olarak beklemesinin önüne geçilmesi ve kaynakların yeniden değerlendirilerek yatırım ortamına kazandırılmasıdır. Bu çerçevede, iştirak hissesi satışının, tabiri caizse, gerçek bir nakit girişi yaratması ve şirketin finansal rasyolarını olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir. Aksi hâlde, iştirak hissesi satış kazancı görünümünde olan ancak ekonomik olarak şirketin kaynak yapısında herhangi bir değişiklik doğurmayan işlemler istisna kapsamında kabul edilmeyecektir.

Grup İçi İşlemler ve Ekonomik İçerik İncelemesi

Grup şirketleri arasında gerçekleştirilen iştirak hissesi satışları, teorik olarak üçüncü kişilere yapılan satış işlemleri ile aynı hukuki niteliği taşısa da, vergi hukuku bakımından bu işlemlerin arka planında ekonomik bir güç transferi bulunmaması ve şirketin kaynak yapısında bir değişikliğe neden olmaması durumunda, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde öngörülen istisna uygulamasından yararlanılamayacaktır. Bu bağlamda, iştirak hisselerinin başka bir grup şirketine veya grup şirketinin gerçek kişi ortağına, satış hasılatının nakit olarak değil de mevcut bir alacağın temliki karşılığı devredilmesi suretiyle gerçekleştirilen işlemlerin, söz konusu istisna hükmünün amacıyla örtüşmediği, Tebliğ ve özelgeler ile de açıkça ortaya konulmaktadır.

Örnek Olay: İstanbul Defterdarlığı’nın 18.02.2025 Tarihli Özelgesi

Bahse konu İstanbul Defterdarlığı Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü tarafından verilen “İştirak Hisseleri Satışından Doğan Kazançlar” konulu 18.02.2025 tarihli ve E-62030549-125[5/1-e-2025] sayılı özelgesinde;

Talepte bulunan şirketin,

- Havacılık sektöründe faaliyet gösterdiği, aktiflerinde öteden beri muhtelif sektörlerde faaliyette bulunan şirketlerin iştirak hisselerinin bulunduğu, iki yıldan fazla süredir aktiflerinde bulunan iştirak hisselerinden birinin … yılında satıldığı ve satış bedelinin tamamının nakit olarak tahsil edildiği,

- İştirak hissesi satış tarihinden önce vermiş oldukları borçlardan kaynaklı olarak ilişkili grup şirketinden alacaklarının bulunduğu, söz konusu şirketin, yatırımın finansmanında kullanılmak üzere şirketlerinden borç aldığı, alacaklı oldukları grup şirketinden olan bu alacaklarının söz konusu şirketin gerçek kişi ortağına temliki karşılığında, bu şirketin iştirak hisselerini devralacakları ve hisse devir işlemi sonucu grup şirketinden olan alacaklarının kapanacağı, ortağa nakit olarak herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtilmiş, şirketin alacağının temliki yoluyla …yılındaki iştirak hissesi alımının, … yılında gerçekleştirdikleri iştirak hissesi satışından elde ettikleri kazancın 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki istisnadan yararlanmalarına engel teşkil edip etmeyeceği hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, “Kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri, rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmı.

Bu istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır.

İstisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziyaa uğramış sayılır. Aynı süre içinde işletmenin tasfiyesi (bu Kanuna göre yapılan devir ve bölünmeler hariç) halinde de bu hüküm uygulanır.

...

Menkul kıymet ticaretiyle uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.” hükümleri yer almaktadır.

27/11/2024 tarihli ve 32735 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 9160 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca uygulanacak istisna oranı, bu kararın yayım tarihinden itibaren yapılan satışlar için %50 olarak belirlenmiştir.

Konu ile ilgili olarak 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

- “5.6.2.3.4.2. Holding şirketlerin durumu” başlıklı bölümünde, “Türk Ticaret Kanununa göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları “11-Menkul Kıymetler” grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir....”,

“5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması” başlıklı bölümünde, “İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir. Kat karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna hükmü uygulanmayacaktır.

Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

...”,

 

“5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu” başlıklı bölümünde, “İstisnanın temel amacı, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler istisna kapsamı dışında kalacaktır.

Grup şirketlerinin her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür.

Ancak, satış işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacaktır.

Ayrıca, bağlı ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık olmak üzere taşınmazların veya iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı ortaklığa devredilmesi halinde, bağlı değer başka bir bağlı değere (iştirak hissesine) dönüşmüş olacağından söz konusu istisnadan yararlanılamayacaktır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Söz konusu düzenlemenin gerekçesinde de; “istisnanın temel amacının kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin teşviki olduğu, ekonomik açıdan firmalara ilave imkan sağlamayan işlemlerin istisna kapsamı dışında kalacağı, kurumların yönetimini etkileyecek şekilde birbiriyle ilişkili kişi veya kurumlar ya da aynı gruba dahil şirketler arasında yapılacak taşınmaz ve iştirak hissesi satışlarından fiktif olarak elde edilecek kazançlara istisna uygulanmasının söz konusu olmayacağı, aynı şekilde, elden çıkarılan taşınmaz ve iştirak hissesinden sağlanan likiditenin yine atıl hale dönüşmesine neden olacak şekilde fonksiyonel olarak benzer sabit kıymetlere kanalize edilmesi durumunun da istisnanın amacına uygun düşmeyeceği” belirtilmiştir.

Bahse konu özelgede de tüm hüküm ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle; iştirak hisseleri satışı karşılığı bir nakit girişi sağlanması ve satan kurumun mali yapısında bir iyileşme olması kaydıyla elde edilen kazançların istisnaya konu edilmesi mümkün bulunduğu belirtilmiştir. Yine, holding şirketlerin “24-Mali Duran Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların da diğer şartların sağlanmış olması kaydıyla istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu ve grup şirketlerinden her birinin de şirketin mali yapısında bir iyileşme olması kaydıyla iştirak hissesi satış kazancı istisnadan yararlanabilmesi mümkün olduğu altı çizili unsurlardan biri olmuştur.

Özellikle belirtilmesi gereken bir husus var ki, işletmeye nakit girişi olmaksızın gerçekleştirilen satışlardan, ekonomik açıdan şirketlerin mali yapılarının güçlendirilmesini sağlamayan satışlardan, bağlı ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık olmak üzere iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı ortaklığa devredilmesinden elde edilen kazançlar ile aynı gruba dahil şirketler arasında yapılacak iştirak hissesi satışlarından fiktif olarak elde edilecek kazançların istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

Ayrıca elden çıkarılan iştirak hissesinden sağlanan likiditenin yine atıl hale dönüşmesine neden olacak şekilde fonksiyonel olarak benzer sabit kıymetlere kanalize edilmesi durumunda da anılan istisnadan faydalanılamayacaktır. Ancak, bir sektör veya faaliyet alanından çıkılarak diğer bir sektör veya faaliyet alanına girme, bir şirketin hisse çoğunluğuna sahip olma ve benzeri ekonomik fayda sağlayan amaçlarla mevcut iştirak hisselerinin satılarak yeni iştirak hisseleri satın alınması durumunda istisnadan faydalanılabilecektir. 

Buna göre, özelge talep formunda da bahse konu şirketin aktifinde bulunan, gerek grup şirketlerinin gerekse grup dışı şirketlerin iştirak hisselerinin, nakde dönüştürülmesi suretiyle şirket mali yapısının güçlendirilmesi amacıyla, üçüncü kişilere satışından elde edilen kazançların istisna kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olduğu, söz konusu hisselerin şirket tarafından grup içi şirketlere satışından elde edilen kazançların ise istisna kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Yine, iştirak hissesi satışından elde edilen hasılatın, sektör veya faaliyet alanı değişikliği, bir şirketin hisse çoğunluğuna sahip olma ve benzeri ekonomik fayda sağlamaya yönelik amaçlarla, yeni iştirak hisseleri satın alınması için kullanılması durumunda da istisnadan yararlanılmasının mümkün olduğu altı çizilen unsurlardan biridir.

Bu bağlamda altı çizilen asıl önemli unsur, … yılında satılan iştirak hisselerinin yukarıda belirtildiği şekilde istisnanın amacına uygun bir şekilde satışının yapılmış olması, nakde dönüştürülmesi suretiyle şirket mali yapısının güçlendirilmesine katkı sağlanmış olması, alacağın temliki karşılığı diğer grup şirketinin ortağından …yılında devralınan hisse senetlerinin … yılında satışı yapılan hisse senetlerinden bağımsız bir satış işlemi olması kaydıyla, bahse konu şirketin anılan istisnadan faydalanmasının mümkün olduğu; diğer taraftan, aynı grup içerisinde gerçekleşen alış-satış işlemlerinde bedelin Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesi kapsamında emsallerine uygun olması gerektiğinin tabii olduğu hususlarıdır.

Detaylarına yer verdiğimiz konuya ilişkin örnek olayda dikkat çekici olan, söz konusu satıştan elde edilen nakdin, grup şirketlerinden birine geçmişte kullandırılan borcun tahsilinde kullanılması ve bu tahsil edilen alacağın, aynı grup şirketinin gerçek kişi ortağına temlik edilmesi suretiyle başka bir iştirak hissesinin devralınmasıdır. Yani, satış işleminden elde edilen nakdin tamamı kullanılmakta; ancak likidite, farklı bir iştirak hissesiyle takas edilir şekilde yeniden sabit kıymete dönüşmektedir.

Adı geçen özelgede, söz konusu işlemin değerlendirilmesinde, iştirak hissesinden elde edilen kazancın istisnadan yararlanabilmesi için şirketin mali yapısının güçlenmesi gerektiği, ancak satış hasılatının ekonomik olarak tekrar başka bir iştirak hissesi edinimine yönlendirilmesi halinde bu durumun istisnanın ruhuna aykırı olmayacağı ifade edilmiştir. Ne var ki, bu değerlendirme ancak iki işlemin birbirinden bağımsız olması hâlinde geçerli olacaktır. Yani, alacağın temliki karşılığında edinilen yeni iştirak hissesi, daha önce satılan iştirak hissesine bağlı olarak bir takas mekanizması yaratmıyor ve iktisadi olarak şirketin farklı bir sektöre veya yapıya yönelmesini sağlıyorsa, istisna uygulanabilecektir. Bu çerçevede, özelgede belirtilen “alacağın temliki karşılığı diğer grup şirketinin ortağından …yılında devraldığınız hisse senetlerinin …yılında satışı yapılan hisse senetlerinden bağımsız bir satış işlemi olması kaydıyla” ifadesi, işlemlerin zamanlaması ve ekonomik bağımsızlığı açısından belirleyici öneme sahip unsurlar mahiyetindedir.

Mali Yapıyı Güçlendirme Amacının Vergisel Teşvikle Uyumlaştırılması

Vergi politikalarının temel amaçlarından biri olan işletmelerin mali yapılarının güçlendirilmesi, sadece muhasebe tablolarında görünen bir varlık artışı değil, aynı zamanda nakit akışlarının iyileştirilmesi ve kaynak yönetiminin etkinliğinin artırılması yoluyla da sağlanmaktadır. Bu bağlamda, iştirak hissesi satış kazancı istisnası da, ancak bu hedefe ulaşmaya yönelik somut ekonomik etkilerin gözlemlendiği işlemler açısından uygulanabilir olmalıdır. Aksi hâlde, grup içi transfer fiyatlandırması yoluyla fiktif kazanç yaratılması, istisna uygulamasının temel mantığına aykırı olacaktır.

Örneğin, iştirak hissesi satışından elde edilen gelir ile yeni iştirak hissesi alınması, yüzeyde aynı ekonomik davranış gibi görünse de, bu işlemin bir faaliyet alanı değişikliği, daha stratejik bir yatırım pozisyonuna geçiş ya da farklı sektörlerde yeni pazar penetrasyonu gibi amaçlara matuf olması halinde, istisna uygulanmasının önü açılabilmektedir.

Sonuç olarak;

İştirak hissesi satış kazancı istisnası, yalnızca bir vergisel avantaj sağlama aracı değil; aynı zamanda kurumların pasiflerinde atıl kalan kaynakların aktif biçimde kullanılmasını teşvik eden, ekonomik işlevselliğe dayalı bir sistem mahiyetindedir. İstanbul Defterdarlığı’nın 18.02.2025 tarihli özelgesinde de görüleceği üzere, istisnanın uygulanması; yalnızca hukuki bir satış işleminin gerçekleşmiş olmasına değil, bu satışın işletmenin mali yapısını güçlendirici gerçek ekonomik etkilere yol açmış olmasına da bağlı olacaktır. Grup içi işlemler, temlik karşılığı hisse devirleri, bağlı ortaklıkların sermaye artırımı karşılığı ayni sermaye devri gibi işlemler, şeklen satış gibi görünse de, ekonomik içerik analizine tabi tutulmakta ve yalnızca bu filtrelemeyi geçen işlemler istisna kapsamına alınmaktadır. Dolayısıyla, iştirak hissesi satış kazancı istisnasından yararlanmak isteyen mükelleflerin, işlemlerini yalnızca muhasebesel değil, aynı zamanda mali, iktisadi ve stratejik düzlemde de gerekçelendirmeleri gerekmektedir.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar