Kazanmalıyız!

Muhterem İLGÜNER
Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

Yaşadığımız çok önemli doğal felaketin sosyo – ekonomik yaralarının büyük olacağı anlaşılıyor. Hesaplamalar arasında fark olsa da milli gelir üzerindeki olumsuz etkisi oldukça fazla. Bir adım daha ileriye gitmekte zorlandığımız sosyo – ekonomik sıralamalarda mevcut yerimizi dahi korumak güç olacak. Umuyoruz, gereken kurumlar yaşanan felaketten ders çıkaracak ve gelecek için planlarını ona göre yapacak. Geri kalanlarımız ise refahımızı kollamak ve yüceltmek için öncesinden daha fazla çaba harcayacak; başka şansımız yok! Bunun için tek çıkar yol elimizdekileri, ürettiklerimizi değerli kılmak, daha fazla kazanmak. Dünyanın kabul ettiği, uygulayıp başarı sağladığı doğrular uyarınca eğip bükmeden, içini boşaltmadan ve zaman yitirmeden harekete geçmek gerek; o gün bugün!

Daha yeni baktım, tescilli coğrafi işaret sayımız 1,338, başvuru sayımız 696! Hiç değer üretmeyen 2,034 meyve, sebze, peynir, yemek vs. Kepengi kapalı dükkânda alıcı bekler gibi olduğu yerde duruyor. Niyet çok, eylem yok! Toplantı üstüne toplantı, “yarın sabah saat 9’da ne yapacağız?” sorusuna cevap yok! Sayısı 384’e ulaşan ve 20 yıldır süren yurt dışında markalaşma destek programına dahil şirket, marka var. Dünya listelerine giren, kabul gören tek bir marka yok! 9 bin kilometreye yaklaşan deniz kıyı şeridi ve 10 binlerce yıllık kültürel birikim üzerinde yerleşik en az 100 irice ilçe ve şehir. Ucuza giden konaklama, ucuza giden yiyecek ve içecek, ucuza giden giyecek. İkinci yüzyılına hazırlanan güzel ülkemin kazancı bu kadar. Dünya doğrularına sırtını dönmenin, savsaklamanın faturası ağır. Hele böyle bir felaketle yüzleşince daha da ağır. Önümüzdeki seçimlerde kim ülke yönetimine talip olacak ve hak kazanacaksa aşağıda listelenenleri zaman yitirmeden gerçekleştirmesi beklenmeli:

- Yerel yönetimler yasasının yeniden ele alınması, belediye başkanlarının görevlerinin şehirlerine refah ve itibar kazandıracak şekilde yeniden belirlenmesi; şehirlerin ziyaretçi, yatırımcı cezbedecek stratejiler geliştirmesinin teşvik edilmesi, denetlenmesi, ödüllendirilmesi

- Coğrafi işaretlerin hem o ürünleri üretenlerin hem de üretildiği yerlerin kazancını artıracak şekilde değerlenmesinin sağlanması, güvence ve pazarlama mekanizmasının işler hale getirilmesi

- Ürün ve hizmetlerin yurt dışında markalaşması desteğinin yeniden ele alınması; başarı kriterlerinin güncellenmesi, başarının ödüllendirilmesi, başarısız olanların destek programından çıkarılması

Kazançlarımızı arttıramadığımız sürece enflasyonu düşüremeyeceğiz. Enflasyonu düşüremediğimiz sürece de gelir adaletini, vergi adaletini özetle sosyal adaleti sağlayamayacağız. Bu nedenle kazanmalıyız!

Yukarıda sayılanların gerektiği gibi uygulanması halinde neler olacağı aşağıda sıralanıyor:

- Şehirlerde ekonomik gelişme ve büyüme yeni iş alanları yaratacak, ücretler artacak

- Tarımsal ürünlerin dünya sofralarında kabulü ile tarımsal üretim nitelik ve nicelik olarak artacak; rekabeti sürdürebilmek için yenilikçi üretim metodları devreye girecek

- Genel bir girişim, inovasyon ve yeniden yapılanma cesareti gelişecek; rekabetçi eşsiz – rakipsiz ürün ve hizmetler ortaya çıkacak

- Olumlu gelişmeler yerli – yabancı yetenekli insanların başka – başka şehirlere yerleşmesini cesaretlendirecek; o şehirlerde ezber bozulacak, yeni başarı hikâyeleri yazılacak

- Genel idrak ve bireysel kazançların artması ile birlikte daha iyi yaşam koşulları talep edilecek; solunabilir hava, içilebilir su başta olmak üzere çevreci, yeşil bir anlayış hakim olacak

- Olumlu gidişat, elde edilecek kazançlar umutları ve toplumsal katkıyı arttıracak, hedefler konusunda ortak kabuller yaygınlaşacak.

Geçen yazılarımın birinde 2022 yılında üretmek için – ara mallar ve yatırım malları - dışarıya ödediğimiz para ile toplam ihracatımız arasındaki tarihi farkı vurgulamıştım; tam 79 milyar dolar! Bu eğilim aynı şekilde sürüyor; Ocak ayı farkı 11,5 milyar dolara yakın. Özetle, kazanamıyoruz. Kazanmak için çabalıyoruz, emek harcıyoruz, kaynaklarımızı heba ediyoruz; günün sonunda bakıyoruz ki kazanamamışız! Bu gidişat sürdürülebilir değil. Hikâyeyi yeniden kaleme almak gerekiyor. Paradigmaları, peşin kabulleri değiştirmek gerekiyor. Hele yaşadığımız felaketten sonra, artan kayıplarımızı karşılayabilmek hatta artıya geçebilmek için bu değişim ve dönüşümü hızla gerçekleştirmek gerekiyor.

Kazanmalıyız! Bizi geriye götürecek her tür düşünce ve politikaya karşı mücadeleyi kazanmalıyız. Dünya doğrularının aksine uygulamaları saf dışı edecek, genel kabul ve anlayışı değiştirecek bir uğraşı kazanmalıyız. Ürün ve hizmetlerimize değer kazandırmalıyız. Bu anlamda deneyimleri iyi okumalı, sağlıklı çıkarımlarda bulunmalıyız. Kısır gündemlere, sahneyi ısrarla değer öneren, kazandıran aktörlere bırakmayan politikacılara karşı kazanmalıyız. Ülkeyi yönetmeye talip olanlara kararlı bir şekilde sesimizi duyurmalıyız. Gündemi değiştirmelerine imkân vermemeliyiz.

Kazanmalıyız! Çünkü başka Türkiye yok; başka gidecek yer yok.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sosyal şehir 17 Nisan 2024
Eğitim şart! 20 Mart 2024
Yerli 13 Mart 2024
Yumuşak güç-2024  06 Mart 2024
Değişimin ayak sesleri 21 Şubat 2024
Tas aynı, hamam aynı... 07 Şubat 2024
Kıraathane vs. kafe 31 Ocak 2024