Mazzucato’dan sosyal demokratlara beş öneri

Faruk TÜRKOĞLU
Faruk TÜRKOĞLU Dün, Bugün, Yarın

Ünlü iktisatçı Mariana Mazzucato, bugüne kadar ekonomik değerin yeniden paylaşımı konusunda mücadele veren sosyal demokrat partilerin bundan böyle “girişimci devlet” anlayışı ile değer yaratan yatırımları da gerçekleştirebileceğini savunuyor. 

21. yüzyıldaki hızlı değişim döneminde özel sektör girişimcilerinin artan kârlardan oluşan sermaye birikimini yeni yatırımlara yöneltmeleri bekleniyordu. Ancak hızlı değişimin getirdiği belirsizlik nedeniyle büyük şirketler teknoloji yatırımlarından uzak durdu. Dünya ülkelerinde on binlerce işçi istihdam eden Kodak şirketini beş-altı yıl içinde küçük bir firmaya dönüştüren değişimin bu hızı girişimcilerin gözünü korkuttu. Bu ortamda artan kârlar, istihdam artırıcı yatırımlar yerine hisse senedi geri alımına veya gösteriş tüketimine akmaya başladı. Özel sektörün ileri teknoloji konusundaki yatırım çekingenliğinin diğer nedenleri ise bu tür riskli yatırımların eğitimli işgücü ve yüksek tutarda sermaye gerektirmesi, ayrıca yatırılan paranın geri dönüş süresinin çok uzun olmasıydı. Özel sektör yüksek teknoloji yatırımlarına soğuk bakarken, muhalefetteki veya iktidardaki sosyal demokrat partiler geçmiş dönemlerde olduğu gibi yalnız yaratılan ekonomik değerin yeniden bölüşümü konusunda mücadele veriyorlardı.

İşte tam bu ortamda İtalyan asıllı iktisatçı Mariana Mazzucato, sosyal demokrasinin bir zihniyet değişimi gerçekleştirerek değerin bölüşümü kadar yaratılması ile de ilgilenmesi gerektiğini savundu. 2011 yılında yazdığı ve Türkçeye Girişimci Devlet adı ile çevrilen kitabında Mazzucato, kamu yatırımlarının iş ortamındaki belirsizliği azaltacağını ve özel sektörün yatırım yapabileceği bir ortamı hazırlayacağını anlattı. İtalyan iktisatçı sosyal demokrat hareketin, girişimci, yenilikçi ve kalkınmacı bir devlet anlayışını benimseyerek geniş halk kitlelerinin yaşama ve çalışma koşullarını iyileştirebileceğini vurguladı. Mazzucato 2022 sonbaharında yazdığı bir makalede sosyal demokratlara Türkiye için de geçerli olabilecek şu önerileri yaptı:  

1- Yapıcı, pozitif ve yatırımcı bir yaklaşım: Bugüne kadar çoğunlukla savunma konumunda politika yapan sosyal demokrat hareket, yatırımları ve üretimi artıran çözüm odaklı bir yaklaşımı benimsediği takdirde kitlesel desteğini artırabilir. Devlet, ekonomik konularda  geçmiş dönemlere göre daha aktif bir tutum izlediği ve eğitim, bilim ve teknolojide büyük projeleri uygulamaya soktuğu takdirde ekonomi yeni bir dinamizm kazanabilir.

 2- Yenilikçi refah devleti: Sosyal demokrat partiler, hem kaynakları belirlenmiş ve güvence altına alınmış bir refah devletini, hem de dinamik ve yenilikçi devleti aynı dönemde birlikte gerçekleştirmeyi hedef almalıdır. Devlet kitlelere sosyal hizmet veremediğinde, eğitim, sağlık ve iş güvencesi koşulları kötüleşir ve insanlar ekonomik kalkınma faaliyetine katkı sağlayamaz. Devlet, inovasyonları desteklemediğinde ise mevcut sorunları çözmek zorlaşır.

3- Dijital ve yeşil dönüşümün birlikteliği: Devlet her iki dönüşümü eşzamanlı olarak gerçekleştirecek bir strateji uyguladığı takdirde hedeflere daha kısa sürede ulaşmak mümkün olabilir. .

4- Yeni politikalar için yeni kurumlar: Yeni ekonomik politikalar için yeni kurumlar oluşturulmalı ve bu kurumlar sorunlara kalıcı ve uzun vadeli çözümler aramalıdır. Yeni kurumlar inovasyonu hedefleyen girişimciler için yeni nesil teşvikler geliştirmelidir. Bu çalışmalarda bugüne kadar sadece yalnız büyük sermayenin kullandığı büyük veri, bulut bilişim ve yapay zekâ ve benzeri tekniklerden de yararlanılmalıdır.

5- İnsanları heyecanlandıran bir gelecek öyküsü: Yeni ekonomik gündem bir şeyler yapmak, ekonominin gelişmesine katkıda bulunmak isteyenler için bir esin kaynağı olmalıdır. İnsanlar katkıda bulunacağı ekonomik atılımın kendi hayatını da güzelleştireceğini hissetmelidir. Sosyal demokrasinin liderleri toplumun karşısına pozitif ve kapsayıcı bir program, insanları heyecanlandıran bir gelecek hikâyesi ile çıkmak zorundadır. 

Araştırmalarına Türk ekonomst katkı sundu

İngiltere’de öğretim üyeliği yapan ve ABD’de de tanınan Mariana Mazzucato’nun 2011’den bu yana her platformda savunduğu görüşleri zamanla yaygınlık kazandı. AB’nin 2019’da uygulamaya başladığı ve sekiz yıl için 95 milyar Euro’luk yatırım içeren Horizon Europa programının hazırlanmasında Mazzucato’nun önemli katkıları oldu. Mazzucato’nun araştırmalarına, yurtdışında öğretim üyeliği yapan Öner Tulum adlı Türk ekonomist de katkı yapmıştı. Devletin ekonomiye daha az müdahale ettiği ülkelerde finansal çalkantıların son aylarda artması ise İtalyan ekonomistin girişimci devlet tezine yeniden güncellik kazandırdı. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Geleceğe bakış 29 Ekim 2023