Seçim sonrasına dezenflasyon randevusu

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Enflasyon ne kadar yüksek olursa olsun siyasi kaygıların enflasyonla topyekûn mücadeleye hep üstün geldiği bir ülke Türkiye. Ufukta seçimin olması enflasyonla mücadelenin ötelenmesi için en makul gerekçe olarak kabul ediliyor. İktidarı, muhalefeti, iş dünyası neredeyse seçim öncesi enflasyonla bütüncül mücadeleye girişilemeyeceği konusunda hemfikir. Bunu Mayıs 2023 seçimleri öncesinde de net bir şekilde gördük. Enflasyonla bütüncül mücadeleyi odağına alan orta vadeli bir planın seçimin sonucu ne olursa olsun uygulanabileceği konuşuluyordu. Ancak, seçim sonuçlarının büyük kentlerde muhalefetin gücünü koruduğunu göstermesi iktidarın 31 Mart 2024 yerel seçimlerini de düşünerek adımlar atmasına neden oldu. Muhalefetin el artırarak katkıda bulunduğu, yeni ekonomi yönetiminin akıl dışı ilan ettiği seçim ekonomisi Mayıs öncesi kadar olmasa da hala sürüyor. Enflasyonu dayanılmaz hayat pahalılığı olarak hisseden ücret ve emekli maaşıyla yaşayanlar yine seçim öncesi kendilerine biraz nefes aldıracak artışların derdinde.

Enflasyona dayanıklı ülke Türkiye

Tarihte görülmedik salgın ve 6 Şubat 2023’de yaşadığımız deprem felaketi koşulları, devam eden seçim ekonomisinin etkisiyle yüksek enflasyonu katlanılması zorunlu bir olgu olarak dayatıyor.

Ekonominin tüm dengelerini altüst eden, gelir dağılımını bozan, toplumsal ahlakı hırpalayan enflasyonu “afet” gibi algılayarak tüm kesimlerin dayanışması ile makul düzeye çekme düşüncesinin uzağındayız. Dezenflasyon sürecinin başlaması için seçim sonrasına randevu veriliyor. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu metinlerinden parasal sıkılaştırmanın dozunun ve şiddetinin 31 Mart seçim sonuçlarına göre ayarlanacağını kestirebiliyoruz. Türkiye, uzunca bir süredir dünyadan “yüksek enflasyona en dayanıklı ülke” nitelemesini hak edecek şekilde ayrışmış durumda. Eski bürokrat, akademisyen ve yazar Mahfi Eğilmez’in ibretle gözümüze soktuğu enflasyon türlerinin uç örneklerini dünya literatürüne sokmuş olmanın utancını yaşıyoruz. Mahfi Eğilmez’in, yüksek enflasyonla birlikte Türkiye’nin “skimpflasyon” (ürünün kalitesinin düşürülmesi) ve “shrinkflasyon” (ürünün gramajının düşürülmesi) dönemine girdiği saptamaları aslında enflasyonla mücadelede ne kadar geç ve eksik kaldığımızı gösteriyor.

İktidar ve dezenflasyon süreci

2004-2016 yılları arasında 10 yılı tek haneli enflasyonla geçirebilmiş olan Türkiye’nin siyasi hafızası 2001 krizinden sonra girişilen orta vadeli programın bedelini ödeyerek yok olan siyasi partileri unutamıyor. Ak Parti de bu geçmişten ibret alarak 21 yıllık iktidarına beşiklik eden güçlü ekonomiye geçiş programının nimetlerini akılda tutuyor. İktidarın seçimden sonra enflasyonla mücadelede nasıl bir yol izleyeceğini, önümüzdeki 4 yıllık seçimsiz dönemde dezenflasyon sürecini nasıl yöneteceğini hep birlikte göreceğiz.

CHP’deki iç savaş, seçimi umursamayacak kadar şiddetli

Yerel seçimlere 2 ay kala CHP’de lider değişiminin ardından daha da görünür hale gelen iç savaş tüm hızıyla sürüyor. Parti içi mücadelelerde seçimler öncesinde hep şahit olunan “kol kırılır yen içinde kalır”, “seçime kadar baltaları gömelim”, “hele seçimi alalım sonra hesaplaşırız” yaklaşımından eser yok. Ankara kulislerinden bize yansıyanlar parti içindeki iktidar savaşının partinin seçim enerjisini büyük ölçüde emdiğini gösteriyor. CHP’nin seçimi almasına kesin gözüyle bakılan İzmir, Çankaya gibi yerlerde içe dönük savaşın daha da şiddetli geçtiği gözleniyor. Önceki CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem’in partisinin belirlenmiş ve seçilmiş belediye başkan adayları ile ilgi sosyal medya hesabından yaptığı çok sert açıklamalar ve suçlamalar parti tabanında rahatsızlık yaratmış durumda. Eren Erdem, partisinin seçimlerde vatandaşlardan oy isteyecek adaylarını rakip partilerin şaşkınlıkla izlediği ayrıntıda iddiaları ortaya koyarak eleştiriyor. Parti içi iktidar savaşından başını kaldıramayan CHP’nin bu seçimlerde işi daha da zor görünüyor.

İstiklal Mücadelesinde Mülkiyeliler

Ekonomi gazeteciliğinin duayenlerinden ustamız Vecdi Seviğ’in yıllardır üzerinde çalıştığı “İstiklal Mücadelesinde Mülkiyeliler” kitabı yayımlandı. Mülkiyelilerin kurduğu Bilay Vakfı’nın yayımladığı kitap devletin değişik kademelerinde görev almış mülkiye mezunlarının Mustafa Kemal Paşa ile nasıl iletişim kurduklarını, milli mücadeleye nasıl katıldıklarını anlatıyor. Kitabın tanıtım söyleşisinin yapıldığı Mülkiyeliler Birliği’ndeki toplantı büyük ilgi gördü. Yakın geçmişe kadar İçişleri, Dışişleri ile ekonomi bürokrasisinde önemli görevlerde bulunmuş kişileri ve üniversite hocalarını bir arada görmek imkanı bulduk. Ankara’nın siyaset ve ekonomi kulislerine düşen yeni konu başlıklarından haberdar olduk. Elbette, başta Vecdi Seviğ olmak üzere toplantıya katılan mülkiyelilerin çoğunun dönem arkadaşı Mahfi Eğilmez’in Türkiye’deki enflasyon türlerine ilişkin tanım ve uyarıları kitap dışı sohbetlerin baş konusuydu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar