Seçimde enflasyonla mücadele programları yarışacak mı?

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Ekonomik ve toplumsal dengeleri bozan yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, Türkiye ve dünya ekonomilerinin en önemli sorunu. Dünyanın önde gelen merkez bankaları para politikalarının en önemli aracı olan faiz oranlarını hızla yükselterek enflasyonla baş etmeye çalışıyorlar. 2008 krizinin ardından, yeni çıkmakta olduğumuz salgın dönemine kadar, dünyayı paraya boğan bu merkez bankaları enflasyon uyarılarına pek kulak asmıyorlardı. “Şimdi yangın söndürme zamanı” deyip para dağıtıyorlardı. Geldiğimiz noktada itfaiye merkezi gibi çalışan bu bankalar şimdi son bir yılda son 30-40 yılın en yüksek oranlarına ulaşan enflasyonun ateşini söndürmek için uğraşıyorlar. 20.yüzyılın değişik dönemlerinde yaşadıkları enflasyon deneyimlerini hatırlatıp, düşük büyüme ve resesyonu göze alıyorlar. Enflasyonun nasıl katmerli bir bela olduğunu Fed Başkanı Powell’ın yaptığı gibi sürekli vurguluyorlar.

Türkiye’de durum farklı, çünkü seçim var

Bizde ise durum farklı Ekim ayı verilerine hangi kaynaktan (TÜİK, İTO, ENAG, Türkiş fark etmez) bakarsak bakalım dünyadan epey ayrışmış, artık çok yüksek ve baş edilmesi kolay olmayacak bir enflasyon sorunumuz var. Enflasyonun ancak kapsamlı politikalarla düşürülebileceği, bunun için durgunluğa ve hane halklarının sıkıntılarına katlanılması gerektiği çok iyi bilinmesine rağmen 2023 ortasında yapılacak seçimler nedeniyle iktidar siyasi risk almıyor. Muhalefet partileri de benzer şekilde enflasyonla mücadele için neler yapılması gerektiğini samimiyetle tam ortaya koymuyorlar. Enflasyonla ilgili olumlu beklentiler Aralık ayındaki baz etkisiyle sınırlı. Aralık’taki bu çok teknik anlamda göreli enflasyon gerilemesi elbette ki fiyatların düşeceği anlamına gelmeyecek. Maalesef TÜİK’in çekirdek enflasyon (C: Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE %70,43) verileri enflasyonun önümüzdeki dönemde baş eğmeyeceğini gösteriyor bize. Bu nedenle iktidar ve muhalefet partileri, siyasi ittifaklar seçim kampanyası döneminde enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini açıklamak zorunda kalacaklar. Enflasyonun nasıl bir bela olduğunu, enflasyonla mücadele programlarının kısa ve orta vadeli siyasi maliyetlerini en iyi siyasetçiler biliyor.

Devlet gelirlerinin enflasyon düzeltmesi yüzde 122,93

Geçen hafta açıklanan Ekim ayı enflasyon verileri merakla beklenen bir bilgiyi de barındırıyordu. TÜİK, 2023 yılı vergi, harç ve cezalara uygulanmak üzere 2022 yılına ilişkin yeniden değerleme oranına esas olan veriyi de açıklamış oldu. Ekim ayında Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi(YİÜFE) 12 aylık ortalamalara göre yüzde 122.93 oranında artış gösterdi. Cumhurbaşkanı, Vergi Usul Kanunu kaynaklı artırma veya azaltma yetkisini kullanmazsa 2023 yılında vergi ve harçlar yüzde 122.93 oranında artacak. Vergi Usul Kanunu uyarınca Cumhurbaşkanının, vergi ve harçlarda (pasaport, ehliyet vs.) yeniden değerleme oranını yüzde 50 azaltma ve yüzde 50 artırma yetkisi bulunuyor. Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde ise Cumhurbaşkanının artırma yetkisi yüzde 50 olmakla birlikte, indirme yetkisi yüzde 80 düzeyinde. Cezalarda ise ilan edilen yeniden değerleme oranları değiştirilemiyor. Kasım ayının son haftasında yayımlanacak tebliğle yeniden değerleme oranı ilan edilecek. Devletin potansiyel gelirlerini yüzde 122,93 oranında güncelleyeceği ortamda vatandaşın, asgari ücretlinin, sattığı malı yerine koymaya çalışan sanayicinin, tüccarın, esnafın durumunu varın siz düşünün.

IMF’den Türkiye ekonomisine uyarılar ve övgüleri

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetlerinin üye ülkelere her yıl yaptığı rutin izleme, bilgi alma ziyaretinin (4.madde kapsamında) Türkiye ayağı Ekim ayında tamamlandı. IMF Bölüm Direktörü Donal McGettigan’ın başkanlığındaki IMF Türkiye masası heyeti 14-26 Ekim günleri arasında Ankara ve İstanbul’da kamu ile özel sektör temsilcileriyle görüşmeler yaptı. Heyet, IMF İcra Direktörleri Kurulu’na sunacağı rapor öncesinde izlenimlerini yaptığı açıklamayla kamuoyuyla paylaştı. IMF Türkiye’ye mevcut güçlüklerin üstesinden gelebilmesi için Merkez Bankasının bağımsızlığını güçlendirme yönünde adımlarla birlikte ivedilikle politika faizlerini artırmayı tavsiye etti. Yüksek enflasyon ve artan mali risklere işaret eden IMF heyeti, böyle bir ortamda sıkı maliye politikasının kırılgan kesimlere yönelik hedefli yardımlar yapılmasına imkan sağlayacağını belirtti. IMF devletin finansal piyasalara daha az müdahale etmesi, kredi tahsisine daha az karışması amacıyla Kur Korumalı Mevduat dahil makro ihtiyati tedbirlerden aşamalı olarak çıkmasını da tavsiye etti. IMF, COVID-19 salgını sırasında uygulanan politikaları da övdü. IMF bu kapsamda, özel sektör teşviklerinin salgının ilk etkisinden sonra güçlü bir toparlanma sağlandığını vurguladı.

Antalya Diplomasi Forumu (ADF) kurumsallaşıyor

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun girişimiyle 2 yıl önce Davos toplantıları, Münih Güvenlik Konferansı gibi bilinir itibarlı buluşma adreslerinden biri olması için başlatılan Antalya Diplomasi Forumu (ADF), kurumsallaştırılıyor. ADF’nin faaliyetlerinin yasayla kurulacak bir vakıf eliyle yürütülmesi amaçlanıyor. Antalya Diploması Forumu Vakfı kurulmasını öngören 10 maddelik kanun teklifi AK Parti grubunca TBMM’ye sunuldu. Yasa teklifi ile vakfa, kuruluş faaliyetleri için Dışişleri Bakanlığı bütçesinden 5 milyon TL aktarılacak. Bu yıl Mart ayında yapılan ADF’nin ikincisi oldukça ses getirmişti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası ilk üst düzey görüşme bu yıl 10 Mart’ta ADF Kapsamında yapılmıştı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’yı aynı masada buluşturmuştu.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar