Türk savunma sanayii şirketleri borsaya açılabilir!

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Arın DEMİR / HERDEM Avukatlık Danışmanı

Türkiye, Ocak 2024'te faiz oranlarını %45'e çıkararak sıkı para politikası çerçevesinde ekonomik soğumayı tecrübe etmeye başlamıştır. Parasal sıkılaştırmanın bir sonucu olarak, şirketlerin halka arzları olumsuz yönde etkilenmektedir.

Parasal sıkılaştırmanın henüz tam olarak başlamadığı bir dönemde, SPK 2023 yılı boyunca toplam 54 şirketin halka arz yoluyla piyasadan yaklaşık 79,3 milyar lira topladığını açıklamıştır. Diğer yandan, Türkiye'nin 2026 yılına kadar yüksek enflasyon oranlarını düşürme amacıyla sıkı para politikalarını uygulamaya devam edeceği öngörülmekte, bu durumun halka arzlar açısından bir düşüşe sebep olacağı beklenmektedir.

Bu durum genellikle, artan borçlanma maliyetlerinin ekonomik büyümeye olumsuz etkileri nedeniyle yatırımcıların risk iştahının azalması ile ilişkilendirilir. Ancak, Türk savunma sanayisinin devlet tarafından desteklenmesi ve bu stratejik sektörün devlet politikaları veya uluslararası ilişkilere bağlı olması, serbest piyasa parametrelerinden daha az etkilenerek halka arz olabilmesi, sektöre ve yatırımcılarına korunaklı bir alan yaratmaktadır.

Transatlantik İttifakı’nın küresel düzeyde Çin’e, bölgesel düzeyde ise Rusya’ya karşı artan tehdit algılamaları, ABD ve NATO üyesi ülkelerin savunma harcamalarının artmasıyla finansal düzlemde kendisini göstermektedir. Diğer bir ifadeyle uluslararası güvenlik ihtiyaçlarındaki artış trendi, parasal politikalardan bağımsız olarak savunma sektörünü makroekonomik dalgalanmalara karşı daha dirençli hale getirerek, halka arzlar ve diğer finansal işlemler için stabil bir zemini sağlamaktadır. Yine Jeopolitik gerilimlerin bir yansıması olarak, ABD Savunma Bakanlığı’nın savunma bütçesinin 840 milyar doları aşarak artmaya devam etmesi, önümüzdeki dört yıl içinde yatırımların önemli ölçüde artacağını ve Ukrayna kaynaklı ek askeri savunma sözleşmelerinin uluslararası oyuncular için daha erişilebilir hale geleceğini göstermektedir.

Öte yandan, Ukrayna’ya sağlanacak askeri desteklerin üretimine katkı sağlayacak Avrupa’daki savunma sanayii fabrikalarının üretim bantlarında yaşanan durgunluk veya yavaşlık nedeniyle, özellikle Ukrayna’ya askeri teçhizat desteği gibi ivedilik taşıyan bazı önemli savunma ihalelerinin Türk savunma sanayiine yönlendirilmesi beklenmektedir.

Gelecekte Ukrayna’nın savunma ihtiyaçlarının büyük bir bölümünün Türkiye tarafından karşılanması, Türkiye'nin geniş çaplı terörle mücadele operasyonları ve sınır ötesi harekatları sonucu savunma sektörünün elde ettiği çevik üretim yöntemleri ve hızlı teslimat süreleri ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin askeri teçhizat ve alt sistemler için yurt içi kapasitesinin önemli ölçüde arttırıldığı vurgulanmalıdır.

Mevcut beklenti Türk savunma sanayiindeki üretim kapasitesini artırma hedefini daha da önemli kılıyor ve Türkiye gibi NATO üyesi uluslararası oyunculara ilave savunma sözleşmeleri için fırsatlar oluşturuyor. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in de vurguladığı gibi, savunma sanayii fabrikalarının barış zamanına özgü üretim hızından, çatışma tarafından talep edilen hızlandırılmış üretim hızına geçişi, Ukrayna’ya sürekli destek ve malzeme yenilenmesi sağlamak için kritik öneme sahiptir.

Bu çerçevede, Türk Savunma Sanayii şirketlerinin uluslararası savunma sanayii sözleşmelerindeki paylarını artırmak amacıyla üretim kapasitelerini genişletmeleri gerekecek ve ek finansal kaynak ihtiyacı doğacaktır. Böyle bir ortamda jeopolitik gerilimlere dayalı olarak uluslararası düzeyde artan savunma harcamaları ve Türkiye’nin ulusal düzeyde uyguladığı para politikaları, devlet destekli kontrat yapısına sahip savunma sanayisi şirketlerinin bazılarının halka arzlar yoluyla gerekli finansmanı sağlamasına ve üretim kapasitesini artırma eğilimine yol açabilir.

Bu süreçte halka arzı hedefleyen Türk savunma sanayii şirketleri, Türkiye'nin Sermaye Piyasası Mevzuatına uyum konusunda deneyimli hukuk uzmanlarına danışmalı ve savunma şirketlerinin gizlilikle ilgili verilerinin korunmasını sağlamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal güvenlik protokolleriyle uyumlu kalmak ve halka arz sırasında fikri mülkiyetin korunması açısından gizlilik anlaşmaları kritik öneme sahiptir. Geçmiş pratiklerden hareketle savunma sanayii şirketlerinin, özellikle halka arz sürecinde borsaya adım atarken karşılaştıkları önemli zorluklardan biri gizlilik ve sınıflandırılmış bilgilerin yönetimidir. Gizlilik anlaşmaları, savunma sanayii sektör için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir; çünkü bu anlaşmalar ekseriyetle içerikleri itibarıyla hassas bilgilerin ulusal güvenliği tehdit edebilecek yetkisiz kişilere geçmesini önleyerek koruma sağlar. Gizlilik, savunma sanayii kontratlarının temel bir unsuru olup, iş anlaşmalarını kolaylaştırmanın ötesinde, kamu güvenliğinin korunmasında kritik bilgilerin sınıflandırılmasında merkezi bir rol oynamaktadır.

Bu bağlamda, şirketlerin gizlilik anlaşmaları içeren sözleşmeler, özellikle halka arz süreçlerinde elde edilen hassas bilgilerin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Gizlilik anlaşmaları, bilgilerin yetkisiz şekilde ifşa edilmesinin önlenmesinde kritik bir rol oynarken, ülke güvenliği üzerinde doğrudan etkileri bulunan bilgilerin kategorilere ayrılarak gizlilik prensibinin güçlendirilmesini sağlar. Dolayısıyla, savunma sektöründe borsada işlem gören her şirket, hukuk danışmanlarıyla yakın iş birliği içinde olmalı, her anlaşmanın detaylıca incelenmesini ve yükümlülüklere sürekli uyumun sağlanmasını garanti altına almalıdır. Özellikle, Milli Savunma Bakanlığı’ndan alınan güvenlik izni gerektiren hassas bilgilere, sadece yetkilendirilmiş bireylerin erişimine izin verilmesi, savunma sanayii şirketlerinin sorumluluğunu daha da artırmaktadır. Bu sistem, ulusal güvenliğin korunması ve stratejik bilgilerin güvenli bir şekilde yönetilmesi için zorunludur ve bu nedenle, savunma şirketlerinin halka açılma süreçlerinde gizlilik anlaşmalarının önemi yadsınamaz.

Sonuç olarak, Türkiye'nin savunma sanayii, Ukrayna kaynaklı mevcut jeopolitik gerilimlerin etkisi altında, uluslararası iş birlikleri için stratejik planlama ve ulusal düzeyde etkili finansman sağlama yöntemleri aracılığıyla uluslararası savunma pazarındaki konumunu güçlendirme fırsatına sahiptir. Halka arz ve diğer alternatif finansman yöntemleri, bu şirketlere gerekli üretim kapasitesini artıracak sermayeyi sağlayarak, küresel ölçekte rekabet edebilirliklerini artırma, stratejik yatırımlar yapma veya ortaklıklar oluşturma imkanlarını genişletebilir. Bu süreçte, yasal uyum ve veri koruması gibi kritik unsurlar, savunma sanayiinin uluslararası ölçekte finansal gücünü artırırken, jeopolitik düzeyde, özellikle NATO gibi küresel güvenlik yapıları içindeki pazarlık gücünü de pekiştirecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar