Yüksek enflasyon devlet aklını da tehdit ediyor

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Türkiye son üç yıldır yüksek enflasyonun etkisi altında. 2018’de başını kaldırmaya başlayan enflasyonun seçim kaygılarıyla göze alınmasıyla, hatta taammüden yükseltilmesiyle bugünlere geldik. Daha önce yaşamadığımız kadar uzun süren yüksek enflasyon süreci ekonomideki dengeleri altüst ettiği gibi devlet aklının yıllardan beri bin bir emekle oluşturduğu ve sürdürdüğü stratejileri de tehdit etmeye başladı. Dünya konjonktürünün önümüze çıkardığı fırsatları birer birer ıskalıyoruz. Yüksek enflasyonun ağırlaştırdığı maliyet artışları ve finansmana erişim sorunlarıyla boğuşan ihracatçılarımız rekabet güçlerini korumakta zorlanıyor. Yüksek enflasyon ve seçim kaygılı popülist politikalar devlet aklının ortaya koyduğu uzun erimli stratejilerin takibini güçleştiriyor.

1-3 Mart tarihlerinde yapılan Antalya Diplomasi Forumu (ADF) dünyanın en geniş diplomasi ve ticaret ağlarına sahip ülkelerin başında gelen Türkiye’nin enflasyon tehdidi altındaki yumuşak gücünü bir kez daha gözümüze soktu.

Türkiye’nin gücü: 246 ülkeye ihracat, 146 büyükelçilik

Türkiye uzun zamandan beri Çin’den bile fazla ülkeye ihracat yapabilen dünyanın en büyük tedarikçilerinden biri. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Şubat ayı verilerine göre Türkiye 246 ülkeye ihracat yapıyor. Dışişleri Bakanlığı ise 1793’te Londra’ya büyükelçi olarak atanan Yusuf Agah Efendi ile başlayan sürekli temsil geleneğini 146 ülkedeki büyükelçilikleriyle sürdürüyor, Toplam dış temsilcilik sayısı 257’ye ulaşmış durumda. Buradan bakınca ilki 2021’de 2 bin kişiyle yapılan ADF’ye bu yıl 19 devlet başkanı, 63 bakan olmak üzere 148 ülkeden 4 bin 700 kişinin katılması olağan bir gelişme. Bu yıl “Krizler Döneminde Diplomasiyi Öne Çıkarmak” ana temasıyla toplanan ADF’de ekonomi içerikli oturumların ağırlığı giderek artıyor. Buradan gelen yansımalar, Türkiye’yi dünyadan çok olumsuz ayrıştıran, içine kapatan, (Merkez Bankası’nın “herkes için ekonomi” köşesinde belirttiği gibi) “zengini daha zengin, fakiri daha fakir” yapan yüksek enflasyondan hızla kurtulmanın şart olduğunu gösteriyor.

Afrika’nın kimsesi Türkiye…

ADF’ye kuruluşundan bu yana Afrika ülkelerinin ilgisi nitelik ve nicelik olarak her yıl artıyor. Afrika ülkeleri ADF’yi seslerini duyurdukları, sorunlarını masaya getirdikleri önemli bir platform olarak görüyorlar. Afrika’dan ADF’ye bu yıl 7 devlet başkanı, 2 başbakan, 2 meclis başkanı, 25’i dışişleri bakanı olmak üzere 28 bakan ve 6 uluslararası temsilcinin katılması önemli.
Konuştuğumuz diplomatik kaynaklar ADF’ye Afrika’dan yoğun ve nitelikli katılımın, “Türkiye Cumhuriyeti’nin geçtiğimiz 25 yıl içinde ilmek ilmek ördüğü ve Afrika açılımından bugün Afrika Ortaklık Politikasına evrilen ilişkiler ağı” sayesinde gerçekleştiği görüşündeler. Diplomatik kaynaklar Türkiye’nin Afrika’nın 44 ülkesinde büyükelçiliği, 22 ülkesinde TİKA ofisi, 41 ülkede 62 noktaya uçan THY ağı ile geliştirdiği sıcak ilişkilerin önemine dikkati çekiyorlar. Afrikalı siyasetçiler, “Antalya’da kendilerine dünyanın diğer bölgelerindeki muhataplarına erişimlerinin sağlandığı eşit bir diplomasi alanı bulduklarını” dile getiriyorlar. Doğu Afrikalı bir Bakanın Balkanlar’daki muhataplarıyla dış politika ve güvenlik sorunlarını ele alabilmesi diplomatik gözlemcilerce ADF’nin başarısı olarak görülüyor.

Ticaret hacmi 20 yılda 5 milyardan 40 milyar dolara çıktı

Afrika ülkeleri ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin 20 yılda 5 milyar dolardan 40 milyar doların üzerine çıkması kıtayla dostluğa bağlı olarak titizlikle geliştirilen ortaklığın somut göstergesi olarak kabul ediliyor. Ankara’daki 38 Afrika Büyükelçiliği bulunması ve yükseköğrenimine Türkiye’de devam eden 60 bini aşkın Afrikalı genç de ekonomik ilişkilerin gelişiminde önemli yer tutuyor. Antalya’ya gelen liderler ve bakanlar Türk girişimcileri ve iş insanlarıyla bağlantılar kuruyor, devlet kuruluşlarıyla anlaşmalar imzalıyor. Türkiye’nin enflasyonu yenerek bu pazarları daha fazla kucaklamaya odaklanabilmesi en büyük dileğimiz.

Fitch’in not artırım kararının düşündürdükleri

Türkiye’nin kredi notunun Fitch tarafından “B”den “B+”ya yükseltilmesi ve not görünümünün “durağan”dan “pozitif”e çevrilmesi dipten yukarı doğru çıkmaya başladığımızı göstermesi bakımından sevindirici. Ancak, Fitch, Moodys ve S&P nezdinde mevcut notumuzun hala yatırım yapılabilir ülke notunun 5-6 kademe altında olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayalım. Üstelik bu seviyelerin 2001 krizi ile hemen aynı olduğunu ancak Ak Parti iktidarlarının ilk 10 yılı sonrasında 2012-2014 döneminde yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşıldığını, bu dönemde Türkiye’de tek haneli enflasyonun hüküm sürdüğünü hep hatırlayalım.

Türkiye’nin süratle seçim ekonomisinden kurtulup rasyonel zemine dönmesi, enflasyonla bütüncül mücadeleyi siyasi kararlılıkla sürdürmesi halinde yeniden yatırım yapılabilir ülke notlarını yakalaması mümkün olacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar