Altın Üçgen’de deprem kayıpları 2024’te telafi edecek

Kültür turlarında Altın Üçgen olarak anılan Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’da yeni turizm sezonu hazırlıkları tam gaz sürüyor. Bölgede yüzyılın afeti 6 Şubat depremlerinin izlerinin silinmesi için çalışmalar sürerken sektör bileşenleri, bölgesel bir vizyon ile strateji değişikliğine gidiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Altın Üçgen’de deprem kayıpları 2024’te telafi edecek

MEHMET NABİ BATUK / ŞANLIURFA

Yurt içi turizm faaliyetlerinde öne çıkan ve Altın Üçgen olarak adlandırılan Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır’da yeni turizm sezonuna hazırlık çalışmaları hızla devam ediyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan deprem afeti nedeniyle 2023’te hedeflerini tutturamayan sektör bileşenleri, kayıplarını telafi etmek üzere yabancı üst kültür gruplarını bölgeye çekecek girişimlerini sürdürüyor.

Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) Turizm ve Taşımacılık Meslek Komitesi Üyesi Serhat Gerger, Altın Üçgeni oluşturan şehirlerin şehir bazlı stratejilere ek olarak  artık yönünü bölgesel ölçekli yönetim modellerine çevirmesi gerektiğini ifade etti. Bölgenin sahip olduğu yüksek potansiyele rağmen konaklama, ulaşım, nitelikli personel sorunları nedeniyle sektörün beklenen atılımları gerçekleştiremediğini belirten Serhat Gerger, “Şehir düzeyinde mücadele etmek yerine artık bölgesel düzeyde farkındalığımızı artıracak yeni yollar belirlemeliyiz. Altın Üçgen şehirleri artık birbirinden ayrılamayacak bir bütün haline geldi. Şuan tüm seyahat acenteleri düzenlediği konvansiyonel turlarda bu 3 şehri de rotasına ekliyor. Beklediğimiz yatırımların bölgemize kazandırılabilmesi için bölgesel komisyonlar kurmalı, yeni nesil stratejiler geliştirmeliyiz. Bu alanda şehrin temel dinamikleri arasında yeni köprüler inşa etmeliyiz” dedi.

Diyarbakır’ın ilçeleri de kültür turlarına eklenmeli

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Turizm Komisyonu Başkanı Mehmet Akyıl da Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin’in turizmde birbirlerini tamamlayan bir yapıya evirildiğini kaydetti. Diyarbakır’ın ağırlıkla kültür turları kapsamında tercih edildiğini aktaran Mehmet Akyıl, “Önceki yıllarda bölgeye gelen turistlerin önemli bir bölümü orta yaş grubundandı. Son senelerde 25-35 yaş grubundaki yerli turistler de bölgeye rağbet etmeye başladı. Bölgeye düzenlenen turlarda sadece kent merkezindeki Ulu Cami, Surlar, Hasan Paşa Hanı, Cahit Sıtkı Tarancı Evi, Ziya Gökalp Evi, Keçi Burcu, Keldani Kilisesi, Dört Ayaklı Minare turistlere gezdiriliyor. Bunların dışında Diyarbakır’ın ilçeleri turlara dahil edilmiyor. Buda bölgedeki tüm potansiyelin görünmemesine neden oluyor” diye konuştu.

Mardin, atıl alanlarını da turizme kazandırmak istiyor

Mardin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Başkanı Sabahattin Evrensel ise Mardin’in turizmde sadece Türkiye’nin değil dünya ölçeğinde marka olmaya aday şehirler arasına girdiğini söyledi. Artık kamu-özel işbirlikleri ile yeni bir lige geçmeye hazırlandıklarını ifade eden Evrensel, şöyle devam etti: “Oda olarak “Kadim Mirası ile Üreten Müreffeh Mardin” mottosuyla çalışıyoruz. Kentimiz Güney Doğu illeri arasında farklı inançların bir arada yaşıyor olması, farklı medeniyetlere ev sahipliği yapması ve benzersiz mimarisi ile bölge turizminin gelişmesine aktif katkı sağlıyor. Şehrimiz bu anlamda popüler bir destinasyon olmasına rağmen kullanmadığı çok önemli bir potansiyel barındırıyor. Potansiyelimizi değerlendirememizin en temel sebebi konaklama kapasitemizin yetersiz oluşudur. Potansiyelimizin daha da geliştirilebilmesi için iyi yönetişim, planlama, doğru tanıtım ve yatırımlara ihtiyacımız var. Özellikle Göbeklitepe’den hikaye olarak farklı ve daha eski olan Boncuklu Tarla kazılarının devam etmesini ve turizme entegre edilmesini bekliyoruz. Dara Antik kentinin yeni nesil bir misyonla yönetilmesi, kırsal alanda Kafro benzeri köylerin değerlendirilmesi halinde potansiyelimizi daha iyi değerlendirebiliriz. Şehir merkezinde atıl durumda bulunan tarihi yapıların restore edilmesi kapasitemizi ciddi oranda artırabiliriz.”