Class CNC, üretimdeki katma değeri artırmak için çalışıyor

Türkiye’de 5 markanın distribütörlüğünü yapan Class CNC, 5 farklı lokasyondaki bayileri ve servis hizmeti ile sektörlerin ihtiyaç duyduğu, yerli piyasanın karşılayamadığı makineleri endüstrilere kazandırarak üretimdeki katma değerin artmasını önceliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Class CNC, üretimdeki katma değeri artırmak için çalışıyor

ALİ ŞAHİN/BURSA
Bursa’da başta makina sektörü olmak üzere otomotiv sanayi, savunma ve havacılık ve kalıp sanayinde kullanılan makinelerin ithalat, ihracat ve satışını yapan Class CNC, 5 farklı lokasyondaki bayileri ve servis hizmeti ile müşterilerinin taleplerine çözüm sunuyor. Türkiye ekonomisindeki üretime katma değer kazandıracak makinelerin ithalatını yapıp üretime dahil ettiklerini belirten Class CNC kurucusu Hakan Akıncı, “Şu anda Us Wheleer, Starvision, Belotti ve Zayer markalarının tek yetkili satıcısıyız. 2023 sonunda yaptığımız bir anlaşma ile marka sayımızı 5’e çıkaracağız. Üretim tarafında değil ithalatçıyız. Ancak iç piyasadaki talebi yerli imkanlarla doldurabileceğimiz makinelerin ithalatını gerçekleştirmiyoruz. Ülkemizdeki endüstrilerin gelişmesine ve operasyondaki verimlilikle katma değeri artıracak yenilikçi, ileri düzey teknoloji ile standartlara uygun, en yüksek kalite ve güvenliğe sahip ürünlerin ithalatını yapıyoruz. Kısaca yüksek hız ve kaliteye sahip üretime yüksek katma değer sağlayan takım tezgâhlarının Türkiye temsilciliğini yürütüyoruz diyebilirim. Ayrıca bazı projelerde de ileri mühendislik hizmetleri veriyoruz” ifadelerini kullandı.

“2023’te yüzde 100’ün üzerinde büyüdük”

Henüz 3 yaşında bir firma olmalarına karşın önemli bir yol kat ettiklerini belirten Akıncı, “Metal işleme, köprü tipi freze, kompozit işleme, 5 eksen CNC gibi ülkemizdeki üretimi ihtiyacı karşılamayan makineleri satıyor ve daha önemlisi satış sonrası servis hizmeti veriyoruz. Servis ve müşteri memnuniyeti bizim için çok önemli. Bu yüzden satış ekibinden önce servis ekibimizi kurduk. Onların eğitimlerine ve güncel teknolojiye uyum sağlamasına özen gösteriyoruz. Ayrıca aşınan ve hareketli olan parçalar konusunda yedek parça stokumuz mevcut. Bu sayede de olası sorunlara hızlı şekilde müdahale edebiliyoruz. İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Eskişehir’de bayilerimiz var” dedi.
2023 yılının kendileri açısından oldukça iyi geçtiğini belirten Akıncı, “2022’ye göre 2023’te yüzde 100’ün üzerinde bir büyüme kat ettik. Buradaki en büyük etmen Türkiye’de bilinmeyen tezgahları getirmemiz oldu. Bu tezgahlar piyasada çalışıp tutulmaya başlayınca bize yansıması da olumlu oldu. Ayrıca 2023 yılında ilk ihracatımızı da yaptık. Almanya ve Kazakistan ilk ihracat yaptığımız ülkeler oldu. Almanya’da kurduğumuz şirket ile o bölgedeki pazarda etkinliğimizi artırmayı önceliyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ile birlikte özellikle Avrupa’daki resesyonun etkilerinin azalmaya başlayacağını ve yeni bir yatırım iklimi olacağını öngörüyoruz. Bu da bize olumlu yansıyacaktır” ifadelerini kullandı.

“İşini layıkıyla yapanlar cezalandırılmamalı”

Sektördeki sorunlara da değinen Hakan Akıncı, “Son dönemdeki maliyet artışları Uzak Doğu ile Türkiye arasındaki fiyat makasının açılmasına neden olduğu için önemli bir portföy ülkemizden Uzak Doğu ülkelerine doğru gitti. Bunun yanı sıra kendi cephemizde yaşadığımız en büyük sorun makinelerin gümrüklerde bekleme süresinin artması. Yerli makine üreticilerini korumak adına atılan bu tarz adımları destekliyoruz ama süreç içerisinde kaybeden de ülke olarak biz oluyoruz. Çünkü bu süreçte vergilendirme aşamasında kazanılanın çok daha fazlası lojistik, antrepo, konteyner gibi işletmelere ödeniyor. Bu da ülkeden dışarıya çıkan paranın artması demek. Son dönemde makine sektörünün bazı alanlarında ‘çantacı’ diyebileceğimiz birçok kalite standardına uymayan ürün getiren insanlar var. Bu girişlerin önlenmesi haksız rekabet adına da gerekli. Ancak bunu yaparken işini layıkıyla yapan, ülkenin gerçekten ihtiyaç duyduğu makineleri getiren firmaları da engellemeden yapmamız gerekiyor. Yurtdışı bağlantılı yatırım planlarında aracı kurumların güvenilirliği ve servis başta olmak üzere sunduğu hizmetlerin iyi ayrıştırılması gerekiyor. Bugün bir kasap yada kuaförün dükkan açabilmek için oda üyesi, mesleki kuruluş belgesi olması gerekiyor fakat bizim işimizde herkes bir makina getirip komisyon ile satabiliyor. Uzak Doğu menşeili tezgahların katalog değerleri neredeyse aynı olmasına karşın birçoğunun piyasada aynı verilerle çalışmadığını biliyoruz. Satınalma tarafında da ilk alım maliyetinden ziyade sürecin toplam maliyetine odaklanmalıyız. Ancak bu sayede sadece kaliteli ürünlerin piyasamıza girmesini ve eleminasyon yaşanmasını sağlayabiliriz” dedi.