Demir çelik sektörünün KDV isyanı Karabük’ten yükseldi

Demir çelik üreticisinin yüzde 1 kar marjı çalışmasına rağmen yüzde 20 KDV ödediğini dile getiren Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Çapraz, konuya ilişkin düzenleme beklediklerini söyledi. Karabük TSO ve KARDEMİR işbirliğinde, EKONOMİ’nin katkısı ile düzenlenen panelde sektörün sorunları masaya yatırılırken geleceğe ilişkin olasılıklar ve yol haritaları da derinlemesine ele alındı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Demir çelik sektörünün KDV isyanı Karabük’ten yükseldi

MURAT KÜÇÜK/KARABÜK

Karabük Ticaret ve Sanayi Odası ile KARDEMİR işbirliğinde, EKONOMİ’nin katkısıyla düzenlenen “Dünya ve Türkiye Ekonomisinden Demir-Çelik Sektörüne Bakış” konulu panelde sektörünün ve Batı Karadeniz’in problemlerine dikkat çekildi.

EKONOMİ Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ moderatörlüğünde düzenlenen panele Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Çapraz, EKONOMİ Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, KARDEMİR CFO’su Fazıl Çiftçi ve EKONOMİ Başdanışmanı Rüştü Bozkurt katıldı.

Demir çelik sektörünün en büyük probleminin KDV tevkifat oranları olduğu söyleyen Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Çapraz, “Sektörümüz; karlılığın yüzde 1’leri dahi bulmadığı bir iş koluyken KDV oranı yüzde 18’de 20’ye yükseltildi. Bu durum haksız rekabete yol açan sahte fatura gibi olumsuzluklara neden oluyor. Karabüklü üreticiler kanunlara uygun ticaret yapsa da uymayanlar yüzünden rekabette güçsüz duruma düşüyor. İstiyoruz ki KDV tevkifat konusu, indirim konusu da yapılabilsin. Yanı sıra, bu tevkifat yapana yüklensin. Biz bugün kütük alırken KARDEMİR’e %20 KDV ödüyoruz. Ancak elektrikli ark ocağından alırken 7/10 ile alıyoruz. Ürettiğimiz mamulü satarken 5/10 ile satıyoruz. Nakliyesini de 2/10 tevkifat ile yapıyoruz. Konuyu maliye bakanımıza arz ettik ama henüz bir çözüm alamadık” dedi.

Karabük, metal ihracatında 1 milyar dolara ulaştı

Karabük ekonomisinin metal ile yol aldığını dile getiren Başkan Çapraz, Karabük’teki 449 işletmeden 47 tanesinin doğrudan metal sanayisinde faaliyet gösterdiği bilgisini paylaştı. 17 bin 20 çalışanın 9 bin 671’inin direkt metal işletmelerinde istihdam edildiğini hatırlatan Çapraz, KARDEMİR ve şehirdeki haddehanelerin 1 milyar dolarlık ihracata imza attığını aktardı. Çapraz; “Karabük haddehanelerinin başlıca ihraç ürünü ticari profil ve yaklaşık 100 ülkeye ihracat yapıyoruz. Karabük’teki kümeleşme sayesinde farklı ürünleri tek noktadan temin eden bir yer olarak öne çıkıyoruz” ifadesini kullandı.

Limansızlığın maliyeti ton başına 30 dolar

25 milyon ton kapasiteli olması beklenen Filyos Limanı’nın sadece Karabük’e değil tüm Batı Karadeniz ekonomisine katkı sağlayacağını aktaran Başkan Çapraz, “Karabüklü üreticinin ihracatını 400 kilometre uzaktaki limanlardan yapmasının maliyeti; ton başına 30 dolar. Oysaki ürünümüzü demiryolu ile Filyos Limanı’na taşısak ve oradan ihraç etsek bu rakam 7 dolara düşüyor” dedi. Filyos Limanı projesinin demiryolu ve lojistik merkezi altyapısı ile hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Çapraz, “Bugünkü ulaşım altyapısı ile yıllardır hayalini kurduğumuz Filyos, bize katkı sunamaz. Ürünlerimizi lojistik merkezinden konteynerlere yüklersek, demiryolu ile limanımıza ulaştırarak oradan küresel pazarlara ihraç edersek rekabetçi oluruz” dedi.

Oğuz: Çelik stratejik bir ürün, Türkiye bu kabiliyetini korumalı

Demir çeliğin sanayileşmenin ana unsuru olduğunu söyleyen EKONOMİ Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, “Elin çeliği ile sanayi kurulmaz. Demir çelik ambargoya açık bir ürün ve Türkiye gibi ülkelerin mutlak suretle kendi çeliğini üretmesi gerekiyor. Çünkü çeliği üreten kuralı koyar. Çelik; silahtır, köprüdür, araçtır, tarımdır, makinedir, ambardır, fabrikadır, binadır. Türkiye endüstrisinden demir çeliği çıkarırsak Yunanistan’dan farkımız kalmaz. Çelik; uygarlık kuran, uygarlıkları koruyan bir madde olduğu için önem vermeliyiz” dedi.

Türkiye’nin konumu gereği çelik üretme kabiliyetini koruması gerektiğini vurgulayan Oğuz, “Bu yetenek katma değerli ürünler ile zenginleştirilmelidir. Bu noktada KARDEMİR’in asırlık bilgi birikiminden faydalanılmadır” değerlendirmesini yaptı. Trump’ın ikinci döneminde siyasi ittifakları ile ticaret yapma düsturu ile hareket ettiğini söyleyen Oğuz, “Yakın zamanda ABD’den ek yaptırımlar gelebilir. Yanı sıra Avrupa’dan da ‘yeşil çelik’ ya da ‘sıfır karbon’ kisvesi ile yaptırımlar oluyor. Sözün özü; Türkiye her şartta kendi çeliğini üretmeli ve bu alanda tamamen kendi üretimine bağımlı olmalıdır” tespitinde bulundu.

Bozkurt: Bölgenin lojistik problemi çözülmelidir

Batı Karadeniz’in köklü ticari ve üretim geçmişi olduğunun altını çizen EKONOMİ Başdanışmanı Rüştü Bozkurt, lojistik ağının yetersiz olması hasebiyle bölge üreticisinin küresel pazarlara ulaşamadığına dikkat çekti. “Bölgenin ihracatını artırmak için güçlü bir lojistik altyapı gerekmektedir” diyen Bozkurt, şöyle devam etti: “Hem hammaddeyi getirmek hem de nihai mamulü ihraç etmek için güçlü bir demiryolu ağı ve yüksek kapasiteli bir liman zorunludur. Ayrıca arkasında bir de konteynır alanı olmalıdır. Bu kapsamda bir an evvel Filyos Limanı hayata geçirilmelidir. Serbest bölge ise iyice düşünülüp öyle karar verilmesi gereken bir konudur. Ayrıca bölgede birden fazla ihtisas OSB olmalıdır.”

Türkiye’deki vasıflı çelik ihtiyacının giderek arttığına da dikkat çeken Bozkurt; “Vasıflı çelikteki arz talebi karşılayamıyor. Yatırım gereken bu alan Karabük öncü bir kimlik edinebilir” değerlendirmesini yaptı.

 

 

 

Ekonomi