“İhtiyaç kadar canlı hayvan ESK tarafından aracısız getirilecek”

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, tarımda planlı üretime sonbahardan itibaren geçileceğini bildirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“İhtiyaç kadar canlı hayvan ESK tarafından aracısız getirilecek”

Hüseyin GÖKÇE/ANTALYA

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, ihtiyaç duyulan kadar hayvanın aracısız olarak doğrudan Et ve Süt Kurumu tarafından getirileceğini belirtirken, burada da içerdeki besi materyali üreten üreticiyi ezdirmeyecek fiyat politikası uygulayacaklarını kaydetti. Bakan Yumaklı, tarım sayımının 2026’da bitirileceğini söyledi.

Ulusal Süt Çalıştayı ve Seracılık Çalıştayı için geldiği Antalya’da gazetecilerin sorularını cevaplandıran Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, hayvan ithalatı, tarımsal desteklemeler, tarımsal üretim planlaması, zeytinyağı ihracatı, gıda fiyatları gibi konularda açıklamalar yaptı:

NİHAİ HEDEF BİR DAHA HAYVAN İTHALATI OLMASIN

Türkiye’nin 2028’e kadarki hayvancılık yol haritasını yakın zamanda paylaşacağız. Yeni sistemde ihtiyaç gördüğümüz kadar devlet Et Süt Kurumu aracılığıyla hiç aracı kullanmadan getirecek. Ama en önemli hedefimiz nihayetinde bu ithalatı sonuçlandırmak, bitirmek olacak. Bir daha ithalat olmasın. Türkiye kendi besi materyalini üretsin. Kendi besi materyalini alsın, besicileri beslesin. Sonra da tüketiciye makul fiyattan et gelsin.

İTHALAT HAYVANCILIK POLİTİKAMIZIN KÜÇÜK BİR BÖLÜMÜ

Bu ithalat olan kısmı aslında toplamda bizim hayvancılık politikamızın sadece bir bölümü, küçük bir bölüm. 6 tane başlığımız var bizim. Bu başlıkta hayvan hastalıklarını engellemek var. Üreticiyi güçlendirmek var. Bu işi yapacak aile işletmelerini yapısal olarak güçlendirilmek var. Yani sadece 5-10 tane hayvanla bu iş olmaz. Biz onlara destek olalım. Belli bir rakama ulaşsınlar.

Ve en önemlisi de Türkiye’deki hayvan verimliliğini yukarı çıkartalım. Bunu nasıl yapacaksınız? Verimsiz hayvanları elemine edeceksiniz. Yerine verimli hayvanları hem et veren hem süt veren hayvanları getireceksiniz. Bu hayvancılık politikası dediğim gibi açıkladığımızda göreceksiniz. Bu 6 başlığın en önemli kalemleri bunlar. Bunun aynısı aslında bir büyük resimde üretim planlamasında konuşuyoruz.

İTHAL HAYVAN 4 AY BOYUNA SATILAMAYACAK

Çok küçük üreticilerden gelen talebi Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği toplayacak. Büyük işletmeler de direkt ESK’ya başvuracak.

ESK hayvanları seçerek alacak, hayvan hastalıklarıyla ilgili gerekli aşılar yapılmış olacak. Türkiye’ye getirildiğinde hastalıklarla ilgili sorun çıkarsa sorumlu olacak. Karantina döneminde majör hastalıklardan ESK sorumlu olacak ama hayvanın uygun koşullarda bekletilmemesi kaynaklı hastalıklardan sorumlu olmayacak. Bunların başkasına satılarak fiyatın içerde yükselmesini engellemek için 4 ay boyuna satışı yasak olacak. İstediği miktarda hayvan bulamayan besiciye ihtiyacını soracağız. 10 tane istiyorsa eğer, “Tamam ben sana 10 tane getireyim. Ama bu içeride 100 lirayken ben sana 80 liraya verip içerideki üreticimi ezdirmem. İçeride ne kadarsa ben sana o kadardan vereceğim. Yani yerli üreticiden almalarını istiyoruz”

KADIN VE GENÇLERE DAHA ÖNCE OLMAYAN DESTEK GELİYOR

Gençlerin tarımsal üretimin içerisinde olmasını istiyoruz. Özellikle gençlere, kadınlara daha önce olmayan destekler uygulayacağız. Örneğin 1000 lira olan destek, genç üretici için 1.5 çarpanı olacağız. Kadın ise 0.5 daha eklenecek. Çiftçilerin özellikle verimliliğini artırarak üretimde kalmalarını sağlayacağız. Yani hem iç üretimi artırıp hem de ihracata yönelik üretimi sağlayacağız.
TARIM SAYIMI 2026’DA BİTECEK

Türkiye’de tarımsal veri hiç takip edilmiyor diye bir şey yok. Tarım sayımı bir doğrulama ve güncellemedir. TÜİK ile yaptığımız mutabakat çerçevesinde altyapı hazırlanıyor. Tarım sayımını en geç 2026’da bitirmeyi hedefliyoruz. Niye bu kadar uzun sürüyor diye sorulabilir. Türkiye küçük bir ülke değil ki. Tarım da küçük bir sektör değil. En son 2001’de yapılmıştı. Oradan gelecek veriler bizim politikalarımıza da bir yön de verecek.

YUSUFELİ BARAJI’NDA SON TESTLER YAPILIYOR

Yusufeli Barajı’nda artık son testler de yapılıyor. Elektrik üretim kısmını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına tam anlamıyla devretmek üzereyiz. Yusufeli Barajı’nın kurulu gücü 558 megavat, yıllık toplam üretimi 1,9 milyar kilowatt saat. Ürettiği elektrik enerjisi 2,5 milyon kişilik bir şehrin ihtiyacını karşılayacak kadar. 5 Ocak 2024 tarihi itibariyle doluk oranı yüzde 73’e ulaştı. 191 metre ve 1,5 milyar metreküplük su depolandı. İnanılmaz bir rakam. Bugün itibariyle enerji üretimi için 3 adet türbinden ikisini faal hale getirdik.

İHRACAT DEYİNCE İÇERDE FİYATLAR ARTMASIN

Bazı zamanlarda tedbir amaçlı bazı ürünlerin ihracatını kayda bağlıyoruz. Bunu da yapmak istemiyoruz ama kendi tüketicimizi de korumamız lazım. O yüzden yeteri kadar ürünü üretelim, ürünümüz artsın ki ihracat dediğimizde hemen fiyatılar arttırmasın. Türkiye’de bir stratejik ürünler var bir de algıda stratejik olanlar var. İşte patates, soğan, şeker, yağ gibi. Stokumuz yeterli diyoruz ama adamın bir tanesi bir laf ediyor herkes o ürünün talebini artırıyor. Bizim ihracatı engellemek gibi bir derdimiz yok. İçeriye dönüp şunu söylüyoruz. “Lütfen olması gerekenin üzerinde bir fiyatlama davranışı göstermeyin.” Bunu Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat da sürekli söylüyor.

Üretim planlaması stratejik ürünlerden başlayacak

Üretim planlamasıyla ilgili olarak önce yasal düzenlemeler ve ikincil mevzuatlar oluştu. Ondan sonra da illerde üretim planlamasının ekipleri oluşturuldu. Şu anda kendi ekiplerimize, kendi teşkilatımızı eğitiyoruz. Yani eğiticinin eğitimini yapıyoruz.

Ekipler, nerede hangi ürün üretilecek? Ürün deseni ne olacak? Hepsine karar verecek. Suyu merkeze koyacak ama diğer bütün parametrelere de bakacaklar. Türkiye gibi böyle geniş bir yelpazede üretim yapan bir ülkenin, “Ben karar verdim, şu tarihten itibaren düğmeye basıyorum, artık her şeyi planlıyoruz” demesi mümkün değil? Yüzlerce çeşit ürün var. Dolayısıyla, stratejik ürünlerden başlayarak bunların planlaması yapılacak. İlk etapta hububat ve yağlı tohumlar, olacak. Hayvansal üretim ise tamamı olacak. Ve yine söylüyorum; bizim sübvansiyonlu krediler, TKDK destekleri, bizim desteklerimiz, o yapıları hep bu üretim planlamasını destekler nitelikte olacak. Türkiye’nin tamamında başlayacak. Pilot il uygulaması olmayacak. Vakit kaybetmek istemiyoruz. Ağustos ayının sonu itibariyle her şeyin bitmiş olacak. Çünkü Eylül’den itibaren bu bahsettiğimiz ürünlerde sistem uygulanmaya başlayacak.

Bizden 3 dolara aldıkları zeytinyağını şişeleyip 8.5 Euro’ya satıyorlar

Bakanlık bünyesinde Arz Güvenliği Dairesi kurduk geçen yıl. Bu dairemiz yoğun şekilde dökme zeytinyağı çıkışını tespit etti. Bizim üretimimiz kendimize yeter durumda. Oysa baktık ki İtalyanlar ve İspanyolların ya da zeytin üreticisi olup da hastalıktan ve kuraklıktan dolayı yeteri kadar ürün hasat edememiş olan ülkeler bizden dökme olarak ithalat yapıyor. Türk markasıyla bir zeytinyağını göndermiyorsunuz. Onlar da bizden 3 dolara aldıkları yağı şişeleyip 8.5 Euro’ya satıyorlar. Burada bizim 2 kaybımız var. Bir tanesi, kazanman gerekenden daha az para kazanıyorsun. İkincisi de onların pazarını kaybetmesini engelliyorsun, yardımcı oluyorsun. Markalaşmanın önemini bir kez daha görmüş olduk.

Dünyadan tohum almazsak hiçbir şey olmaz

Tohum tartışmasının da artık gündemden çıkması lazım. Yüzde 90’ı yerli olan binin üzerinde firmamız var. Bunlar Ar-Ge yapıyorlar. Bunlar dünyaya tohum satmaya başladı. Acaba dünya bize tohum vermezse aç kalır mıyız? Hiçbir şey olmaz. Hiçbir endişemiz yok. TAGEM üretiyor. Bir ürün geliştiriyor. Onu sahada görmek lazım değil mi? TAGEM çalışmalarını yaptıktan sonra bunu TİGEM yapıyor. TİGEM o büyük alanlarda bunların deneme üretimlerini yaptıktan sonra iyi sonuç aldıysa bunları çoğaltıyor ve piyasaya veriyor. TİGEM’in dışında da bir de özel sektör var. Sebzenin yüzde 90’ının tohumunu üretiyoruz. Sadece kışlık sebzelerin yüzde 10’u kaldı. Türkiye, artık her yerde tohumcu ülke olarak kabul ediliyor. Rekabetçi bir yapımız var. Bunları lütfen görelim, haksızlık etmeyelim.