Madenciler, ihracatlarını artırmayı hedefliyor
Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, madencilik sektörünün yaklaşık 200 ülkeye yaptığı ihracatla ekonomiye doğrudan katkı sağladığını belirterek, "Türkiye, madencilik sektörünün ihracattaki payını orta vadede yüzde 5 seviyesine çıkarmalı." dedi.
Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emiroğlu, 2022-2023 dönemi sektör değerlendirmesi kapsamında madencilik sektörünün 2023'ün 11 aylık döneminde 1 milyar 784 milyon doları doğal taş olmak üzere 5 milyar 241 milyon dolarlık maden ihracatı gerçekleştirdiğini söyledi.
Geçen yılı 6,5 milyar dolarlık ihracatla kapatan madencilik sektörünün 2023 hedefinin maden ihracatını yüzde 20 artırmak olduğunu vurgulayan Emiroğlu, gelinen noktada küresel ekonomide ve ihracat pazarlarındaki yavaşlamanın bu hedefi olumsuz etkilediğini aktardı.
Emiroğlu, madenlerin Türkiye'nin sanayi üretimi ve buna bağlı genel ihracatının en önemli bileşeni olduğuna işaret ederek, "Madenciliğin toplam ihracattan aldığı pay yüzde 2 ila 2,5 seviyelerinde. Böylesi önemli bir sektör için bu seviyeyi yeterli görmüyoruz. Türkiye, madencilik sektörünün ihracattaki payını orta vadede yüzde 5 seviyesine çıkarmalı." diye konuştu.
Küresel ekonomideki problemlerin ve jeopolitik gelişmelerin yanı sıra sektörün maliyet artışlarından kaynaklanan sorunlar ile ruhsat ve izin süreçlerinde yaşanan olumsuzlukların da ihracattaki bu gerilemede etkili olduğuna dikkati çeken Emiroğlu, şöyle devam etti: "Küresel konulara müdahale etme şansımız elbette yok. Ancak ülkemizdeki maden üretimini artırmak için atabileceğimiz adımlar var. Üretimi ve ihracatı ancak yatırımla büyütebiliriz. Ancak yatırım ortamını iyileştirecek çözümleri de üretmemiz gerekiyor. Bunu başarabildiğimiz takdirde yatırımı, üretimi ve ihracatımızı artırabiliriz."
"Sektör 2024'e umutlu giriyor"
Emiroğlu, madencilik sektörü açısından 2023'te yaşanan pozitif gelişmelerin başında Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı'nın geldiğini vurgulayarak, "Bu plan ve programda madenciliğin kamu yararının öne çıkarıldığını, ruhsat güvencesinin sağlanacağını, madenciliğin tek bir otoriteye bağlanacağını ve finansa erişim problemlerimizin ortadan kaldırılacağını gördük. Sektör hak ettiği değeri görmeye başladı." dedi.
12. Kalkınma Planın 2028'de sektör için belirlediği 10 milyar dolarlık ihracat hedefini hatırlatan Emiroğlu, "Kamu otoritesince gerekli adımlar atılıp, yatırım ortamı iyileştirilirse bu hedefe çok rahat ulaşacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın." ifadelerini kullandı.
“Nadir toprak elementlerinin üretilmesi Türkiye’nin yararına olacak”
Emiroğlu, 694 milyon ton nadir toprak elementi rezerviyle dünyada ikinci sırada yer alan Eskişehir'in Beylikova ilçesindeki nadir toprak elementi maden sahasının Cumhuriyetin 100. yılında işletmeye alındığını anımsatarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu elbette ülkemiz adına çok sevindirici ve önemli bir keşif. Nadir toprak elementleri gibi kritik mineraller artık ülkeler tarafından politik bir araç, askeri bir silah ya da caydırıcı güç olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin sahip olduğu 694 milyon tonluk nadir toprak elementi kaynağı başta Avrupa olmak üzere bölgede önemli bir kaynak olarak göze çarpıyor."
Emiroğlu, özellikle savunma sanayi gibi bazı ileri teknolojilerin ana girdisi olması sebebiyle nadir toprak elementlerinin üretilmesinin Türkiye’nin yararına olacağının altını çizerek, söz konusu madenlerin ülkenin stratejik hedefleri için zorunlu olduğunu söyledi.
Nadir toprak elementlerinin Türkiye'nin seri üretim ilk yerli ve milli otomobili Togg için de önemli bir yerli kaynak sağladığına değinen Emiroğlu, "Ülkemizin kendi kaynaklarını kullanarak üreteceği yerli aracı ile 7 trilyon dolarlık pazardan sadece yüzde 1 pay alması bile ülkemize yıllık 70 milyar doların üzerinde bir katkı sunar." değerlendirmesinde bulundu.
Emiroğlu, sektörün 2024'e büyük umutlarla girdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Yeni yılda yakın coğrafyalarımızdaki sıcak çatışmaların sona ermesini ve küresel ekonomide işlerin tekrar rayına girmesini temenni ediyoruz. Dünyada genel anlamda bir huzur ve istikrarın oluşması durumunda Türkiye ekonomisi buna çok hızlı reaksiyon verecektir. Bu takdirde madencilik sektörü olarak bizler de önümüze daha yüksek ve ulaşılabilir hedefler koyabiliriz."