Sönmez: İfade hürriyeti, inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmez

TÜRKONFED 24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Adana’da gerçekleştirildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Sönmez: İfade hürriyeti, inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmez

Eray ŞEN/ADANA

■ TÜRKONFED’in “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına Doğru: Hayalimizdeki Türkiye” temalı 24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi Adana’da yapıldı. Türkiye’nin her yerinden yaklaşık 500 iş insanı ile kanaat önderlerinin buluştuğu zirveye TÜRKONFED ve TÜSİAD’ın geçmiş dönem başkanları da katıldı. Katılımcılar ‘hayallerindeki’ Türkiye’yi anlattı.

■ Türkiye’nin ‘yeşil, dijital ve toplumsal dönüşüm’ alanlarında atması gereken adımların masaya yatırıldığı zirvede konuşan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, “Gençlerimizin refaha erişecekleri ve demokratik koşullarda düşünüp, üretecekleri bir ortam yaratmalıyız. İfade hürriyeti, inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmezdir” dedi.

Türkiye’nin gönüllülük esasıyla bir araya gelmiş en büyük bağımsız iş dünyası örgütü Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Adana’da düzenlediği 24. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi’nde, Türkiye’nin dört bir yanından iş dünyası temsilcilerini buluşturdu. Çukurova Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu’nun (ÇUKUROVASİFED) desteği, Adana Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ADSİAD) ev sahipliğinde, Sheraton Grand Adana Oteli’nde 2-3 Aralık tarihlerinde yapılan zirve “Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılına Doğru: Hayalimizdeki Türkiye” temasıyla gerçekleştirildi. İlk gün etkinliklerine Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de katıldı.

Açılış günü TÜRKONFED Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Şükrü Ünlütürk’ün ardından söz alan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, 2023 yılında gerçekleştirecekleri etkinlikleri açıkladı. Sönmez, “Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışır şekilde 81 kentimizde federasyonlarımız ve üyelerimizle 100. Yıl Buluşmaları etkinliklerimizi planlamaya başladık. Zirvemiz 100. Yıl Buluşmaları’nın meşalesi olarak rotamızı gösteriyor. Geleceğin rotasını Dijital-Yeşil ve Toplumsal Dönüşüm eksenli 3D, yani ‘Üçüz Dönüşüm’ olarak tanımladığımız yol haritasından takip edeceğiz” dedi.

“Beyin göçü, öncelikli meselemiz olmak zorunda”

Etkinliğin ikinci günü Adana Valisi Dr. Süleyman Elban’ın katılımıyla başladı. TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ÇUKUROVASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kış ve ADSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Gizer, açılış konuşmalarında yerel, ulusal ve küresel ekonomideki son gelişmeleri ele aldı. Süleyman Sönmez, ikinci gün konuşmasında küresel ekonominin beklenenden daha keskin ve tabana yayılmış bir yavaşlama yaşadığı bir dönemde, Türkiye’nin bir yandan yapısal sorunlarıyla yüzleştiğine diğer yandan da ‘enflasyon-faiz-kur’ sarmalı içerisinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin ikinci yüzyıla girerken, ‘insan- çevre’ odaklı, ‘yeşil ve dijital’ bir eko-sistemin inşası için, gereken bilgi, beceri ve yetkinliğe erişebilmesinin ön koşulunu ‘yeni ve kapsamlı bir eğitim reformu’ olarak açıklayan Sönmez, şöyle devam etti: “Bu konuyu bıkmadan, usanmadan dile getireceğiz. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamalı, eğitim sistemimizi analitik düşüncenin, sorgulamanın, yenilikçiliğin, özgürlüğün esas olduğu insanlar yetiştirmek üzere, temelden dönüştürmeliyiz. Böylesi bir resimde ‘beyin göçü’ öncelikli meselemiz olmak zorunda. Gençlerimiz, akademisyenler, doktorlar, mühendisler, yazılımcılar, bankacılar, geleceklerini başka ülkelerde arıyor. Üstelik yurt dışına gidenlerin yaşı, giderek gençleşiyor. Buna izin veremeyiz! Bu insanların umutla, gayretle, arzuyla çalışacakları koşulları yaratmak, gençlerimizi tersine beyin göçüne ikna etmek zorundayız. Burada ekonomik refaha erişeceklerini ve demokratik koşullarda düşünüp, üretecekleri bir ortamı yaratmamız gerekiyor. Unutmayalım, ifade hürriyeti, inovasyon kültürünün inşası için vazgeçilmezdir. Çeşitliliği ve çoğulculuğu korumalı, farklılıklar arasında yeni iletişim yolları açmalıyız.”

“Önemli olan, yapısal sorunları çözmek”

TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ise, dünya ekonomisinden kaynaklanan zorlukları geçici önlemlerle hafifl etmenin mümkün olduğunu belirtti. Turan şu değerlendirmeyi yaptı: “Zaten şu anda da yapılan esasen bu. Ama bu ilave zorluklar bizim yapısal sorunlarımızın üzerine ekleniyor. Yapısal sorunlarımızı hafifletirsek dünya ekonomisinden gelen negatif şokların etkilerini de çok daha hafif hissederiz. Esas önemli olan, yapısal sorunları hallederek Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını artırmak ve ülkeyi küresel risklere karşı daha az kırılgan hale getirmek. Bunun için üretim yapısını ithalata bağımlı olmaktan çıkartmak, daha yüksek teknolojili ürünlere yönelmek, verimliliği ve katma değeri yükseltmek ve ihracatın rekabet gücünü artırmak gerekiyor.”

“Yatırımlarımız atalarımıza olan borcumuzdur”

Erdemoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Erdemoğlu zirveye gala onur konuşmacısı olarak katıldı. Erdemoğlu Holding’in geçmişten bugüne gelişimini anlatarak söze başlayan Erdemoğlu, 2015 yılında Sabancı Grubu’ndan Sasa’yı satın aldıktan sonra yaptıkları yatırımlara değindi. Erdemoğlu, şunları söyledi: “En son Türkiye’nin ithal ettiği PTA yatırımını başlattık, önümüzdeki yıl faaliyete alacağız ve Türkiye PTA ithal etmeyecek, ihtiyacın tamamını üreteceğiz. Türkiye’nin ithal ettiği tüm ürünleri nasıl yaparız mantığıyla hareket ediyoruz. Çünkü kendi göbeğimizi kendimiz kesmez isek, kendi imkanlarımızla kendi ayaklarımız üzerinde duracak sistemi yapamaz isek başkalarının yönettiği bir konumdan çıkamayız. Bunun için şu anda Yumurtalık’ta 11 milyon metrekare, 2 milyon metrekare de dolum ile birlikte 13 milyon metrekarelik araziyi bitirmek üzereyiz, 6 ay sonra tamamlanacak. Burada Türkiye’nin ithal ettiği tüm hammaddeleri yapmayı düşünüyoruz ve bunu ham petrolden başlayarak yapmayı düşünüyoruz.” 2021 rakamlarıyla Türkiye’nin petrokimya ve kimya sektöründe ithalatının 18 milyar dolar olduğunu hatırlatan Erdemoğlu, Yumurtalık yatırımının ülke ekonomisine yapacağı katkıyı şöyle anlattı: “Önümüzdeki 10 yıl içinde bunun 25 milyar dolara çıkacağını düşünüyoruz. Yumurtalık’ta yapacağımız yatırımlarla bu 25 milyar dolarlık ithal ürünün yaklaşık 15-16 milyar dolarını Sasa olarak biz karşılayacağız. Biz burada bunu yaparken, özellikle kimya sektöründe ve diğer sektörlerde, sayın valiliğimizin öncülüğünde bizim arazinin yan tarafında 32 milyon metrekare üzerinde Kimya Organize Sanayi Bölgesi kurulacak. Bunun çalışmasının son aşamasına gelindi. Bizim ürettiğimiz hammaddenin mamule dönüşüp, buradan Kuzey Afrika, Avrupa, Ortadoğu, Rusya ve Türki cumhuriyetlerinde kimya sektöründe en iyi noktaya gelmeyi planlıyoruz. Bunu tek başımıza yapmamız mümkün değil. Tüm sanayicilerimizin bu ortama eşlik etmesini ve birlikte hareket etmeyi bekliyoruz. Çünkü Türkiye şu anda enerji ve kimya sektöründe, petrokimya da dahil, ithalatımız 101 milyar dolar. Adana ve Mersin bölgesini düşünürsek Bakü-Ceyhan boru hattımız var, buradan 50 milyon ton petrol geliyor. Kuzey Irak boru hattımızın kapasitesi 70 milyon ton ama şu anda 35 milyon ton petrol geliyor. Türkiye olarak önümüzdeki süreçte; İsrail doğalgazının Türkiye, Adana üzerinden geçtiğini, Doğu Akdeniz doğalgazının da Adana üzerinden Avrupa’ya sevk edildiğini, Ortadoğu’daki diğer ülkelerdeki gazın da Türkiye üzerinden geçtiğini düşünürsek, Adana- Mersin hattında, burayı petrokimya üssü yapmamamız için hiçbir sebep yok. Sizlerden ricam, Türkiye’mizin, nesillerimizin geleceği için bu ülkede yapabileceğimiz maksimum yatırım ne ise, elimizi, bedenimizi, her şeyimizi taşın altına koyarak yapmak mecburiyetimiz var. Çünkü bu, tarihte kanlarını feda ederek bu ülkeyi bize teslim eden atalarımıza olan borcumuzdur.”

“Kadın ayak izinin çoğalabilmesi lazım”

Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, onur konuğu olarak katıldığı zirvede ‘kadının toplumdaki yerini’ öne çıkararak şöyle konuştu: “Bir kadın katılımcımız demiş ki; ‘karbon ayak izinin azalabilmesi için kadın ayak izinin çoğalabilmesi lazım’. Çok doğru. Geçmiş bir TÜİSAD yöneticisi nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsun diye sormuştu, ben de ’85 milyonluk bir ülkede yaşamak istiyorum, 42-43 milyonluk bir ülkede yaşamak istemiyorum’ demiştim.” Ali Sabancı, zirvenin teması olan ‘hayalimizdeki Türkiye’ hakkında ise şunları söyledi: “Ötekinden korkmadığım bir Türkiye hayal ediyorum, ötekileştirmediğim bir Türkiye hayal ediyorum, konuşmaktan korkmadığım bir Türkiye hayal ediyorum, daha önemlisi dinlemekten korkmadığım bir Türkiye hayal ediyorum. Dinlemek zaman zaman konuşmaktan daha riskli, çünkü dinlediğinde neyi duyacağını bilmiyorsun, dinleyeceğin seni rahatsız edebilir, seni rahatsız eden konuyu ötekileştirmeden dinleyebiliyor musun? Ben böyle bir Türkiye istiyorum.”

BAŞKANLAR TECRÜBELERİNİ, KATILIMCILARLA PAYLAŞTI

Zirve kapsamında TÜSİAD’ın geçmiş dönem başkanları Erol Bilecik ve Cansen Başaran Symes, TÜRKONFED’in geçmiş dönem başkanları Süleyman Onatça ve Celal Beysel ile Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) Onursal Başkanı ve TÜRKONFED Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Sefa Targıt’ın katıldığı ilk panel ‘İş Dünyası ve STK’ların Dönüşümdeki Rolü: Dijital-Yeşil ve Toplumsal Dönüşüm’ başlığıyla düzenlendi. Panelde, konuşan Erol Bilecik, “Hepimizin hayalinde gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye var. Bu hayale ulaşmak için hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve özgürlükler konularının ülkemiz için önemini vurgulamaya devam edeceğiz” dedi. Cansen Başaran Symes, “TÜSİAD, güncel dönemin ihtiyaçları ve geleceğe yönelik vizyon taşıyan görüş, proje ve program önerilerini her dönemde kamuoyunun ve kamunun değerlendirmesine sunuyor. İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü dönemde, bu hızda devinirken, geleceği öngörmek kimi zaman zorlaşıyor” diye konuştu. Süleyman Onatça, şunları söyledi: “Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında; AB’nin standartlarını yakalamış, demokrasinin en üst düzeyde işlediği, ötekileştirme ve kutuplaştırma söylemlerinden uzak, her kesimin insanca yaşadığı, devlet kademelerinde liyakatin esas alındığı, kadına şiddetin son bulduğu, Cumhuriyeti kurduğumuz günlerdeki heyecanın, vatan sevgisinin, üretim aşkının ve umudun yaşandığı bir Türkiye hayal ediyorum.” Celal Beysel ise, “Karşılaşılan sorunların demokrasiyi koruyarak nasıl çözüleceği, bu konuda henüz toplumsal uyumu sağlayamamış ülkemizin çözmesi gereken bir sorundur. Demokrasimizin ikinci yüzyılına girerken gerçek gönüllü ve demokrasiyi içselleştirmiş STK’lara bu bağlamda büyük görev düşüyor” dedi. Sefa Targıt da, “En büyük ortak hayalimiz, Türkiye’mizin çağdaş medeniyetin üzerine çıkması, bir başka deyişle medeniyet önderi olmasıdır” ifadesini kullandı.

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ‘NE YAPILMALI?’ SORUSUNA YANIT ARADILAR

Programdaki ikinci panel, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ’ın moderatörlüğünde “Dijital-Yeşil ve Toplumsal Dönüşüm Odağında Hayalimizdeki Türkiye” başlığıyla yapıldı. Panele; İstanbul Ekonomi Yönetici Ortağı Sinan Ülgen, Araştırmacı ve Yazar Bekir Ağırdır, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ile Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen konuşmacı olarak katıldı. Bekir Ağırdır, Türkiye’nin ekonomide yaşadığı sorunların çözümüne devlet yönetimi ve siyasi alanda yapacağı düzenlemeler ile başlaması gerektiğini, aksi takdirde sonuç alınamayacağını savundu. Türkiye’de ‘dayanışma derneği’ kurmakta istekli olan toplumun ‘hak arama’ temelli örgütlenmelerden ‘uzak durduğuna’ dikkat çeken Ağırdır, “Çünkü tarihte ne zaman bunu yapsa kıyıma uğradı” diye konuştu. Sinan Ülgen, konuşmasında çeşitli parametreler esas alınarak hazırlanmış gelişmişlik endekslerinde Türkiye’nin dünyadaki yerini, diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak ele aldı. Ülgen, bu sıralamalarda yükselmenin kısa sürede gerçekleşmediğini, ancak ‘gerçekçi’ politikalar ile başarılı olunabileceğini söyledi. Prof. Dr. Erinç Yeldan ise dünyada jeopolitik düzlemde yaşanan sorunların Türkiye’ye sunduğu fırsatlara dikkat çekti. Küresel sorunlar nedeniyle tedarik konusunda yaşanan sıkıntıları hatırlatan Yeldan, “Batı ülkeleri artık tedarikte yaşanabilecek sorunları da dikkate alarak gelecek planlamalarını yapıyor. Bu yaklaşım Türkiye için avantaja dönüştürülebilir” dedi. Doç. Dr. Ümit İzmen de demokratikleşme ile kalkınma arasındaki ilişkiyi gündeme getirerek, kamunun ekonomideki yerinin tekrar gözden geçirilmesi ve eşitlikçi politikaların, sorunların çözümü adına önemli bir adım oluşturabileceğini belirtti.

Bu konularda ilginizi çekebilir