TCMB’den TL’yi destekleyecek yeni adımlar için uzmanlar ne yorum yaptı?

Merkez Bankası’nın TL’ye geçişi teşvik eden bir dizi yeni makroihtiyati adımlar atması uzmanlar arasında farklı yorumlara neden olurken, kimi “rezervleri toparlamaya katkı sağlar” derken, kimi “başladığımız yere geri döndük” yorumunu yaptı. Prof. Dr. Hakan Kara, döviz üzerindeki baskıyı azaltacağı yönünde düzenlemeyi değerlendirirken, eski Başkan yardımcılarından Prof. Dr. İbrahim Turhan, "bağlam" diyerek zamanlamaya dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
TCMB’den TL’yi destekleyecek yeni adımlar için uzmanlar ne yorum yaptı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Türk lirasına geçişi teşvik etmek ve finansal istikrarı güçlendirmek amacıyla makroihtiyati çerçevede bir dizi düzenleme yaptı.

Zorunlu karşılık oranlarından faiz uygulamalarına, ihracat döviz gelirlerinin dönüşümüne kadar birçok karar açıklanırken, yabancı para mevduatlar için zorunlu karşılık oranları artırıldı.

TCMB’nin gece saatlerinde açıkladığı kararlar için uzmanlar ne yorum yaptı?

"Döviz üzerindeki baskı biraz azalır"

Prof. Dr. Hakan Kara, Merkez Bankası'nın düzenlemesini şöyle yorumladı:

"Döviz talebinin durmaması Merkez Bankasını yeni tedbirler almaya sevk etti. TL mevduat payının artırılması, döviz rezervinin güçlendirilmesi ve ihracatçıların daha fazla döviz bozdurması için yeni düzenlemeler geldi. TL mevduat faizi artar, döviz üzerindeki baskı biraz azalır."

“Bankaya itibar kaybettirdi”

Merkez Bankası eski Başkan Yardımcılarından İbrahim Turhan, düzenlemelere yönelik şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bağlam ne demektir?

Sosyal bilimlerde olguların kendilerini oluşturan, çevreleyen ve biçimlendiren şartlarla ve diğer olgularla birlikte oluşturduğu bütünlük içindeki yerinin önemini bilirsiniz. Bağlamın olguya farklı anlamlar ve işlevler kazandırabildiğini de bilirsiniz.

Ama “finansçı/piyasacı” bakış açısıyla yüzeysel bir değerlendirme yapanlar “başa döndük, hatta daha kötü oldu, bu önlemleri eskiden de almışlardı, vb…” ifadeler kullanabilir.

Merkez Bankası bütün para politikası araçlarını serbestçe ve gereği gibi kullanabiliyorsa, ekonomi politikası akılcı biçimde ve bütünsel bir yaklaşımla uygulanıyorsa makro ihtiyati önlemler yararlı ve hatta bazı durumlarda gerekli olur.

2008 Küresel Krizinin yarattığı olumsuzlukları yönetirken Merkez Bankası bunun en iyi örneklerinden birini sergiledi. Hem başarılı oldu hem dünyadan övgü aldı. Neredeyse aynı önlemler bir süre sonra başka bir bağlamda büyük bir soruna yol açtı ve Bankaya itibar kaybettirdi.”

"Turpunan-şalgamınan olunca böyle oluyor"

Fatih Özatay, "Uygulanmaya başlanmasından 23 ay sonra hala suni yollarla rezerv artırmaya çalışan bir program çalışmıyor demektir. Doğal olanı, programın, güveni artırıp riski düşürerek, liralaşmayı sağlaması, dolarlaşmayı azaltması, bunun sonucunda TCMB'nin rezervlerinin artmasıdır. Hukuk yerine turpunan-şalgamınan olunca böyle oluyor." dedi. 

“Başladığımız yere geri gelmişiz”

Prof. Dr. Burak Arzova, makroihtiyati düzenlemeler için “Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, bir de baktık ki başladığımız yere geri gelmişiz” dedi.

"Tarifi mümkün değil"

Prof. Dr. Emre Alkin, "Israr desem değil, inat desem az kalır. Tarifi mümkün değil" değerlendirmesini yaptı. 

“Rezervlerde kalıcı toparlanma zaman alacak”

Tufan Cömert, “Faiz artışı sonrası bu tarz ek önlemler gelmesi an meselesi olduğu için şaşırtıcı değil” derken, düzenlemeleri şu şekilde yorumladı:

“Zorunlu karşılık artışları brüt, ihracatçı döviz satışları net rezervlere girer. TCMB ihracat kanalından rezervlere ne kadar katkı olduğunu açıklamıyor. Bir sonraki adım, gerekirse, yerli bankalarla yeniden swaplara başlamak olacak. Açıklanan önlemler rezervlere dair kaygıları kısmen yatıştırır, TL’yi destekler. Genel olarak Türk varlıkları için olumlu derim. Ancak rezervlerde kalıcı bir toparlanma görmemiz, en iyi senaryoda dahi zaman alacak. O yüzden buradan bir mucize beklememek gerekir. Ana senaryom faize birkaç ay hiç dokunulmaması, bu esnada TL’deki kontrollü değer kaybı hızının bir miktar artırılması - Reel değerlenme politikasına devam şartı ile.”

“Kopan linkleri onaramadıkları gibi, onarılma şansı da yok”

Prof. Dr. Yakup Küçükkale, “Şubat 2024'te sn. Akçay: "İçinde bulunduğumuz setting'i size hatırlatayım. Fonlama maliyeti mevduat faizi linki kopmuş. Politika faizi enflasyon linki kopmuş. Faiz enflasyon linki kopmuş. Faiz kur linki kopmuş. Biz daha 7 aydır bu kopan link'leri kurmaya çalışıyoruz." demişti... Linklerdeki kopuşu da Nurettin Nebati döneminde uygulamaya konulan makroihtiyati tedbirlere bağlamıştı... En taze makroihtiyati tedbirler aşağıda. Nebati dönemindekinden çok da farklı sayılmaz. Bankalara yine "Liralaşma hedefi" var, "ihracatçı firmaların kazançlarının TCMB'ye getirilmesi zorunluluğu" var vs... Kopan linkleri onaramadıkları gibi, ağustos ayına kadar onarılma şansı da yok... "Dezenflasyon programı çöp oldu" diyoruz ya hani. Laf olsun diye demiyoruz... Mutlu haftasonları” yorumunu yaptı.

“Modifiye gibi”

Prof. Dr. Ümit Özlale, düzenlemeleri şu şekilde açıkladı:

“Ekonomiyle arası olmayanlar için TCMB kararlarını özetlemeye çalıştım.

Amaç: Yapılan hukuksuzluklar sonucu eriyen rezervleri biriktirmek ve TL'yi cazip hale getirmek

Maliyet: Özellikle ihracatçılar ve dövizle çalışan şirketler için yeni yükler ve maliyetler geliyor.  Yani yapılan hukuksuzluğun bedelinin bir kısmı da bu kesime ödetiliyor.

Hangi adımlar atılıyor?

1. Döviz Mevduatlara Yeni Yük: Bankalar, dövizle açılan hesaplar için daha fazla para kenarda tutmak zorunda kalacak. Bu, döviz mevduatları bankalar için daha maliyetli hale getiriyor.

2. Döviz Repo İşlemleri Kısıtlanıyor: Yurt içindeki şirketlerin yaptığı döviz bazlı repo işlemleri (kısa vadeli borçlanma araçları) için bankalara daha yüksek zorunlu karşılık şartı getirildi. Amaç TL’yi cazip hale getirmek.

3. Şirketlere TL Mevduat Baskısı: Bankaların, şirketlerden topladığı TL mevduatın toplam mevduat içindeki oranı %60’tan düşükse, her ay bu oranı artırmaları beklenecek. TL’yi artırmayan banka ceza riskiyle karşı karşıya.

4. TL Zorunlu Karşılıklara Daha Fazla Teşvik: Bankalar TL hesaplar için Merkez Bankası’na yatırdıkları zorunlu karşılıklardan biraz daha fazla getiri alacak. Bu da bankaları TL’ye yönlendirecek.

5. İhracatçıya Döviz Satma Zorunluluğu Devam: İhracat yapan firmalar, döviz gelirlerinin en az %35’ini Merkez Bankası’na satmak zorunda. Bu uygulama 31 Temmuz 2025’e kadar sürecek.

6. Döviz Bozdurana Ekstra Destek: İhracatçı firmaların dövizlerini TL’ye çevirmesi durumunda verilen teşvik oranı artırıldı. 31 Temmuz 2025’e kadar TL’ye çevrilen döviz için %3 destek verilecek.

Son not: Kavcıoğlu dönemi ile benzerlikler fazla.  Fark Ne?

Kavcıoğlu döneminde bu kararlar döviz kurunu baskılamak için daha çok "yangın söndürme" biçimindeydi.

Şimşek & Karahan benzer adımları 'makroihtiyati çerçeve” vurgusuyla sistematik ve süreli olarak atacağını söylüyor. Modifiye gibi düşünün...”

Rezervlere etkisi

E507 de zorunlu karşılıkların brüt rezervlere etkisini şu şekilde açıkladı:

“Dün gece alınan makro ihtiyati kararlardan, döviz cinsi (YP) zorunlu karşılık artışının etkisi:

Mevcut YP ZK tutarı: $78,46 milyar

Bunu sağlayan ZK oranı: %21

%2 artışın yaratacağı ek ZK meblağı:

78,46 x (2/21) ≈ $7,47 milyar (brüt rezerv artar, net poz. değişmez)

Bu iyi bir tutar. Alınan diğer karar "TL ZK'ya ödenen nemanın 0,01 artırılması". Kredi maliyetine etkisi 1 bp bile değil, 0,1 bp! Zaten kredileri yavaşlatmaya çalışıyorduk. Sistemdeki TL mevduat bu kararla değişmeyecek. ZK'lar mevduat toplamayı değil, kredi vermeyi kolaylaştırır.”

 

Yorumlar (1 yorum) Yorum yapmak için tıklayınız
Yükleniyor...
Ekonomi