Mehmet Ali Yıldırımtürk: Darphane üretimi artırırsa sahte altının önüne geçilir

Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, Ekonomi Masası’nda gündeme gelen sahte altın haberlerine yönelik olarak, “Sektörde sahte altın yüzdesi düşük. Bu da üretimin azlığından kaynaklanıyor. Darphane, altın üretimini artırarak bunun önüne geçebilir” dedi.  

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Mehmet Ali Yıldırımtürk: Darphane üretimi artırırsa sahte altının önüne geçilir

İlhan DUMAN 

Nasıl Bir Ekonomi TV’de yayınlanan Ekonomi Masası’nın bugünkü konukları Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Derya Hekim oldu. EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, gazeteci Barış Esen ve Berfin Çipa’nın sorularını yanıtlayan uzmanlar, altın piyasasını ve ekonomiyi değerlendirdi. Mehmet Ali Yıldırımtürk, sahte altına karşı daha fazla üretim vurgusu yaparken Derya Hekim de yılsonunda enflasyonda yüzde 36 hedefinin yakalanması için daha fazla sıkılaştırma gerektiğinin altını çizdi. Hekim, bunun da maliyetinin yüksek olacağını belirtti.  

ALTIN VE PARA PİYASALARI UZMANI MEHMET ALİ YILDIRIMTÜRK 

Altında farklı fiyatlar oluştu 

Sahte altın haberleri gündemde olabiliyor, doğruluk payı da oluyor zaman zaman ama bunun sektördeki yüzdesinin çok düşük olduğunu düşünüyorum. Sektöre sonradan girmiş, kısa zamanda para kazanma hevesi olan insanların daha çok buna yöneldiğini düşünüyorum. Ama bu konuda üretimin de büyük bir rolü var. Özellikle altına talebin yüksek olduğu dönemlerde üretimde aksaklıklar olunca, onun yerini ikame eden sahte altın üretme eğilimi zaman zaman gündeme geliyor. Son dönemde Darphane’de üretimin zayıflamasıyla beraber böyle bir olasılık söz konusu olabilir ama yılbaşından bu yana piyasada sahte altının yaygın olmadığını söyleyebilirim.  

Öte yandan Darphane’de üretimin az olmasından dolayı altında farklı fiyatlar oluşmaya başladı. Bu konuda İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Sayın Mustafa Atayık, Darphane yetkilileriyle görüştüğünü ve bundan sonra vardiyalı çalışmanın başlayacağı bilgisini aldığını aktardı. Ben de şunu söylemiştim: Sahte altından şikayet ediyorsanız, bunun önüne geçmek istiyorsanız üretimi artırın. Üretim artınca maliyet düşer, maliyet düşünce rekabet olur. Illegal altın basanlar kârlı bir iş olmadığını anlayınca vazgeçer.” Daha önceki dönemlerde de böyle oldu. Biz bundan 3-4 sene öncesine kadar Darphane’ye gittiğimizde ihtiyacımız olduğunda külçe altını götürüyorduk ve 20 dakikada ihtiyacımız olan mamul ürünü alabiliyorduk. Darphane stoklu çalışma düzenine girmişti. Esnaf da altını bastırıp piyasaya sürenlerden 50-55 dolar farkla ürünü elde edebiliyordu. Daha sonra bu rakamlar o kadar afaki ve sürdürülemez hale geldi ki 50-55 dolarlık fark 5000-6000 dolara kadar çıkmıştı. Bunun önlenmesi için sürekli ve hızlı üretim yapılması gerekiyor. Son dönemde üretimde biraz artış oldu ve şimdi fark 500-600 dolara kadar geriledi. Ama halen yüksek rakamlar. Tabii bu altının maliyet de var. Dolayısıyla vatandaş daha pahalıya almış oluyor. Altın ithalatına kota getirilmesinden dolayı kilogram bazında dış piyasa fiyatı ile iç piyasa fiyatı arasında 4000-5000 dolarlık makas oluştu. Bugün çeyrek altın 4.400 TL’ye işlem görüyor. Bu makas oluşmasa 3.800-4.000 TL dolayında işlem görmesi gerekirdi. Fiyat kendiliğinden yükseliyor ve alıcıyı daha çok tahrik ediyor. 1 gün önce alan, ertesi gün alandan daha ucuza almış oluyor. Enflasyona karşı parasını korumak isteyen de altına yöneliyor. Bu da talep oluşturuyor. 

Rafineriler yüksek grama yöneldi, 1 gram altın bulmak zorlaştı 

Ayrıca sadece Darphane değil, rafineriler de son dönemde üretimde sıkıntı yaşıyor. O da kendi tercihlerinden kaynaklanıyor. 1 gram altını basmak, 100 gram altını basmaktan daha fazla zaman alıyor. Dolayısıyla 100 gram altın büyük miktarlarda basılınca 24 ayar olarak 1 gram altını piyasada bulmak zorlaşıyor. Ama vatandaşın parası ancak buna yetiyor. 1 gram ve 5 gram altın baremi var. Bu ikisinde de üretim arttığında bunların sahtesi olmaz. Üreticinin, “Sahte altın var” demek yerine üretimi artırması gerekir.  

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. DERYA HEKİM 

Bugünkü rakamlar, yıl sonunda yüzde 40’lara işaret ediyor 

Yıl sonu için belirlenen yüzde 36 enflasyon hedefini tutturmak çok zor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, ilk yarıda yüzde 3, ondan sonra yüzde 2, sonrasında da yüzde 1,5’a düşecek öngörüsünde bulundu. Böyle bile olsa enflasyonun düşeceği yer ancak yüzde 40 oluyor. Bu bile çok zor. Ne olacak da enflasyon yüzde 3’ten yüzde 1,5’e düşecek? Ekstra bir sıkılaşma mı yapılacak? Yüzde 36’nın yakalnaması çok zor. Ayrıca bir üst bandın yakalanması bile böyle bir sıkılaşma sonrasında gerçekleşiyor. Beklenti anketinde yüzde 44, IMF’nin de yüzde 45 beklentisi olduğun gördük. Merkez Bankası’nın 8 Mayıs’taki toplantısında beklenti revize edilebilir. Sıkı duruşun devam edeceğini ve enflasyonu düşürme konusunda kararlı olduğunu da görüyoruz. Ancak yüzde 36 hedefinin yakalanmsı için ekstra sıkılaştırma yapılması lazım. Onun da maliyeti biraz ağır olacaktır. Bu maliyete de ne kadar katlanılabileceğini bundan sonraki süreçte göreceğiz.  

Şunu da eklemek lazım. Piyasadan döviz aldıkça bir de likidite problemi de ortaya çıkıyor. Yani bu sefer likidite de artıyor. Bu mevduat faizlerinin düşmesine neden oluyor. Bunu da tekrar toparlamak gerekiyor. Yani para politikasını yönetmek karmaşıklaştı. Ama rezervleri toparlanması gerekiyor. Merkez Bankası bir şekilde piyasadan rezerv alarak bunu toparlamak zorunda kalacak. Bunu uzu süredir söylüyorum: Merkez Bankası'nın zaten rezervi bu ciddi anlamda finansal kırılganlık yaratıyor. İç talep bu kadar bu kadar küçülürken ihracatçının üzerine bu kadar fazla gitmek istemeyecektir diye düşünüyorum. Kur reel olarak 2002’deki gibi daha fazla değerlense bu belki enflasyonla mücadelemizi kolaylaştıracak. Şunu da vurgulamak istiyorum: Dünya konjonktürü de ne yazık ki bizim dış talebimizi çok destekleyici nitelikte değil. 2002’de bizim dış talebimizi destekleyecek nitelikte bir dünya konjonktürü vardı. Yani dünyanın tamamı genişleme içerisindeydi. Likidite boldu girişler çok fazlaydı. Şu anda öyle bir durum yok. Ne yazık ki Avrupa tarafı resesyonla uğraşıyor. Resesyonun eşiğinde gidiyor geliyor Avrupa. Dolayısıyla Avrupa'nın çok yüksek bir talebi de olmadığı için oraya mal satmamız da zor oluyor. Kurla da bu rekabetçiliği öldürürsek, dış talebe çok ciddi hasar vermiş oluyoruz.  

Enflasyonla mücadele programı cari açık da yaratıyor 

Bir taraftan da Çin her taraftan saldırmaya devam ediyor. Bu hem Avrupa hem de bizim ekonomimiz açısından bir dert. Çok fazla sübvansiyonlarla desteklenmiş, teşviklenmiş Çinli üreticiler karşısında zaten rekabetimiz çok fazla değil. Bir de kurla bu rekabetçiliği öldürürsek ihracata çok büyük zarar vermiş oluruz. Bunu gözardı etmemek gerekiyor. O yüzden bu kadar fazla reel değerlenmeye dayanan, enflasyonu bu yolla düşürmeye yarayan bir politikanın bizim uzun vadeli hedeflerimize zarar vereceğini düşünüyorum. 2023 sonrası enflasyonla mücadele programını övüyoruz ama bunun çok ciddi anlamda cari açık problemini yarattığını da unutmayalım.