Prof. Dr. Ege Yazgan: Dezenflasyon süreci işsizlik getirecek

Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan, Ekonomi Masası’nda dezenflasyonist sürecin işsizlikte artışa neden olacağı konusunda uyardı. Yazgan, “İşsizlik ve ücretlerde sınırlama gibi önlemler gündeme geldiği zaman ciddi bir sıkıntı ortaya çıkacak. Bunun ortadan kaldırılması ancak gelir dağılımını düzenleyici maliye politikasıyla olabilir” diye konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Prof. Dr. Ege Yazgan: Dezenflasyon süreci işsizlik getirecek

İLHAN DUMAN

Nasıl Bir Ekonomi TV’de, Ekonomi Masası’nın konuğu olan Habertürk Yazarı Abdurrahman Yıldırım, altın ve para piyasaları Uzmanı Şirin Sarı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan, gazeteci Berfin Çipa’nın sorularını yanıtladı. Programda ABD’de açıklanan enflasyon verileri, Fed’in faiz indirip indirmeyeceği konusu, kamu tasarrufu ve piyasalar ele alındı.
Abdurrahman Yıldırım, Fed faiz indirecekse bunu ABD’deki seçimlerden önce yapacağı beklentisinde olduğunu söyledi. Şirin Sarı da iç piyasada zaman zaman dolar/TL'deki etkilerden dolayı gram altının düştüğünü belirterek, “Ancak ons altındaki yükseliş devam ettiği sürece belki 2 ileri 1 geri şeklinde, 200 dolar yukarı 100 dolar geri çekilme şeklinde bir hareketlenme olacak. Ama dünyadaki gündem, jeopolitik risk değişmediği sürece altın herhalde bundan nemalanmaya devam edecek” diye konuştu.

Prof. Dr. Ege Yazgan ise enflasyonist sürecin gelir dağılımında ciddi bir bozulmaya yol açtığının altını çizerek, “Satın alma gücü erimiş durumda. Dolayısıyla böyle bir dönemin ardından şimdi enflasyonu düşürmek için işsizlik ve ücretlerde sınırlama gibi önlemler gündeme geldiği zaman gerçekten orada ciddi bir sıkıntı ortaya çıkacak. Bunun ortadan kaldırılması ancak bir gelir dağılımını düzenleyici maliye politikasıyla olabilir” diye konuştu.

HABERTÜRK YAZARI ABDURRAHMAN YILDIRIM

Fed, faiz indirimine gidecekse bunu seçimden önce yapar

ABD’de dün açıklanan enflasyon verileri aslında biraz karışık geldi. Önceki gün açıklanan üretici fiyatlarında da bir karışıklık var. Biraz yükseklik var. Ama buna karşılık tüketici fiyatları beklenti dahilinde geldi. Toplamına bakarsak faiz düşüşüne yol açabilecek, ama artışını da çok zorlayan bir veri seti değil. Geçmiş 3 ayda net bir şekilde yükseliyordu enflasyon. . Dolayısıyla enflasyonda durulma eğilimi var. İnşallah öyledir. Çünkü Türkiye'nin de lehine olur Fed'in faizi artırmaması.
Bununla birlikte Fed bir faiz indirimi yapabilir. Son dönemde, özellikle istihdam verilerinde son çıkan rakamlar hafif dengelenmenin önünün açıldığına işaret ediyor. Tarım dışı istihdam beklentinin altında geldi aylık bazda. Ücretlerdeki artış eğilimi de kırıldı gibi. Dolayısıyla bir veri daha böyle çıkarsa netleştirir durumu ve Fed'den bir faiz indirimi bekleriz. Bunu da muhtemelen seçim öncesinde, yani eylülde yapacağını tahmin ediyorum.

“Niye seçim öncesinde?” derseniz Biden’ın yerine gelmesi beklenen Trump'ın bir merkez bankası düşmanı olduğunu biliyoruz. Tamamen siyasetçinin emrine girmiş bir merkez bankası arzular nitelikte. Fed’i eleştiriyor, başkanı zaten görevden alacak, seçilirse. Dolayısıyla ABD’de bir faiz indirimi imkanı varsa bu sene, ben bunun muhtemelen seçim öncesinde olacağını, Fed’in, piyasaların işte seçime pozitif bir eğilimle girmesini isteyeceğini düşünüyorum.

KOBİ’lere kredi sınırlamasının kaldırılması büyük şirketleri de KOBİ sahibi yapar

Yurtiçine baktığımızda TOBB’un KOBİ’lere kredi sınırlamasının kaldırılması talebi dikkate alınırsa o zaman büyük şirketler hatta bireyler de KOBİ sahibi olur. Krediyi bu şekilde kullanır. Yani kredi sınırlamasının delinmesi anlamına gelir. Normalde kredi faizleri piyasa koşullarında belirleniyorsa, o koşullardan herkes yararlanabilmeli ve serbest bırakılmalı. Kredi sınırlaması, ancak faizin düşük olduğu ve krediyi kullananın avantaj sağladığı şartlarda geçerli. Dolayısıyla burada yapılması gereken bence bir an önce enflasyonu düşürüp faizleri aşağı çekmek, ondan sonra da her şeyi serbest bırakmak ve serbest piyasa kurallarının işlemesine fırsat vermek.

ALTIN VE PARA PİYASALARI UZMANI ŞİRİN SARI

Avrupa’daki altın alımları dikkat çekici

Merkez Bankası’nın ilk çeyrekteki altın alımıyla rezervler 570 tona çıktı. Zaten Merkez Bankası 2015’ten beri zaman zaman altın alımı gerçekleştiriyor. Aslında sadece bizim merkez bankamız altın almıyor. Çin, Hindistan, son zamanlarda Kazakistan, Rusya altın alımları yapıyor. Rezervi çeşitliendirerek güçlendirmek, enflasyon ve dolar karşısında ülke para birimimizi korumak adına Merkez Bankası genel olarak altın alımı gerçekleştiriyor. İç piyasanın talebi de söz konusu. Bu tarafı da ayrı değerlendirmek gerekiyor. İthalat kotası getirilmişti cari açığa negatif yansımalarının olmaması için.

2023’te ve 2022’de rekor kırmıştı merkez bankaları 2015’ten beri değerlendirdiğimizde. En fazla alımı yine Çin gerçekleştirdi. Bu yıl da aslında ilk çeyreklik bazda 30 ton biz aldık. 27 ton Çin aldı. Daha sonra Rusya ve Kazakistan birbirini takip ediyor. Buna rağmen yine dünyadaki rezervlere baktığımız zaman en güçlü rezerv Amerika'da yer alıyor. Daha sonra Almanya, Rusya, İtalya, Fransa olarak sıralanıyor. Biz bu noktada 11’inci sıradayız döviz rezervleri güçlülüğü anlamında. Bizimle beraber aslında Dünya Altın Konseyi'nin rakamlarında özellikle Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde merkez bankası alımları dikkat çekiyor. Polonya daha güçlü alımlar gerçekleştiriyor son zamanlarda. Bu ise belki Avrupa'nın parlayan yüzü Polonya olması, ticaretin de o noktaya kayması dolayısıyla dikkat çeken gelişmelerden bir tanesi. Avrupa'daki alımlar benim daha çok dikkatimi çekiyor.

Çin ve Uzak Doğu’daki spekülatif alımlar korkutuyor

Tabii sadece merkez bankalarının alımları değil, spekülatif olan alımlar da çok önemli. Özellikle Çin ve Uzak Doğu'dan altın ETF’lerine olan yoğun talep son zamanlarda artmaya devam ediyor. Bu ise tabii ki altın fiyatlarına dair olan o manipülatif, spekülatif süreci de beraberinde getirebilir. O yüzden korkutuyor açıkçası. Zaten altın hareketleri de çok sertleşmeye başladı. Şubat ayından nisan ortalarına kadar bir anda 400 dolarlık bir yükseliş gerçekleştirdi. Normalde “50-100 dolarlık hareketlerde altında yükselişler, düşüşler başladı” derken yıla 400 dolarla çok güçlü bir başlangıç oldu. O yüzden spekülatif hareketler de dikkat çekici.

Fiziki olarak alımlar da söz konusu. Özellikle Çin'de son 70-75 yılda hiç böyle yoğun talep görülmediğine dair haberler dinliyoruz. İç piyasada da fiziki talep devam ediyor. Bakan Mehmet Şimşek'in açıklamaları bu noktada önemliydi. Özellikle altın ithalatına yönelik açıklamalarında daha sert konuşuyor Bakan Şimşek. “Altın alıp da kenarda durmasının hiç kimseye, ne ülkeye ne de bireysel olarak faydası yok” açıklamalarını dinledik geçtiğimiz hafta. Bireysel alımlar devam ediyor ama yine de cari açıktan dolayı sınırlama devam ediyor. Dünyanın geneline baktığımızda hem jeopolitik gelişmeler hem enflasyonun yüksek seyri ve merkez bankalarının bu noktada faiz alımları dolayısıyla altın daha çok tercih edilen bir enstrüman oldu son zamanlarda.
Altında hızlı bir yükseliş gerçekleşti ama aslında biz realizasyonda daha çok 2.500-2.550 dolar civarında bekliyorduk. Dün itibariyle yine enflasyon rakamları sonrasında enflasyondaki soğuma işareti, faiz indirimine işaret etmesi dolayısıyla altında yeniden bir yükseliş gördük. Geçen haftaki analizlere baktığımızda 2.200, 2.180 hatta 2.150 dolarlara doğru bir geri çekilme bekleniyordu. Ama bu gerçekleşmedi. 2.300’ün üzerinde daha güçlü kaldı ons altın. Dolar ve enflasyon muhasebesine göre değerlendirdiğimizde zaten ons altının şu an itibariyle 2.750 dolarla 3.000 dolar arasında fiyatlanması gerekiyor. Belki yıl sonunda bu rakamlara doğru yukarı yönde fiyatlama görebiliriz. Tabii ki dolar endeksi ve tahvil tarafına olan en talep bu noktada önemli olacak ama altın yükselmeye devam edecek. Genel olarak beklenti bu yönde.

Amerika’da faiz indirimi, altındaki yükselişi sürükleyebilir

Biz iç piyasada zaman zaman dolar/TL'deki etkilerden dolayı gram altının düştüğünü görüyoruz. Ancak ons altındaki yükseliş devam ettiği sürece belki 2 ileri 1 geri şeklinde, 200 dolar yukarı 100 dolar geri çekilme şeklinde bir hareketlenme olacak. Ama dünyadaki gündem, jeopolitik risk değişmediği sürece altın herhalde bundan nemalanmaya devam edecek. Politika faizleri de bu zamana kadar altını baskıladı. Bu baskının ortadan kalkması, özellikle Amerika’da faiz indirimlerinin başlaması, özellikle ikinci yarıda altındaki yükselişin daha da sürüklenmesini sağlayabilir.

BİLGİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. EGE YAZGAN

Kamu tasarruf paketi kapsamlı değil, ama sinyal etkisi açısından önemli

Ben Türkiye'de enflasyonun sebebinin özellikle kamu açığı olduğunu düşünmüyorum. Ama kamudaki tasarruf paketinin önemli olduğunu düşünüyorum elbette sinyal etkisi açısından. Ne sinyali olduğunu da şöyle açıklamaya çalışayım: Önümüzdeki dönem. Gerçekten Türkiye'de bir dezenflasyon süreci yaşanacaksa ekonominin ciddi soğuması gerekebilir. Bu da tabii vatandaş açısından ciddi bir sıkıntı yaşanması, bir fedakarlık yapılması anlamına gelecek. Dolayısıyla bu fedakarlık yapılırken kamu tarafındaki harcamaların da kısıtlanıyor olması elbette vatandaşı bu fedakarlığa ikna etmek açısından son derece önemli. Yani böyle bir sinyal etkisi var. Fakat açıklanan kalemlerden gelecek olan tasarruf, harcamayı keserek enflasyonu azaltıcı bir katkı verecektir. Ama esas talep o taraftan gelmiyor. Beklentilerin yönettiği vatandaşın, özel kesimin yapmış olduğu bir talep var. Esas bu talebin durması önemli. Kamu tarafından da böyle bir destek gelecektir harcama açısından.

Tasarruf için devam eden büyük ölçekli yatırımların ertelenmesi gerekir

Bununla birlikte kamu tasarruf paketinde vurgulanan harcama kalemleri yeterli midir, yetersiz midir? Bu açıdan baktığınız zaman orada da çok büyük bir azalma görmüyorum. Devam eden büyük kamu yatırımlarının erteleneceği yönünde bir açıklama yok. Yeni projeler yapılmayacak. Gerçek bir tasarruf tedbiri alınacaksa burada ciddi yatırımların ertelenmesi gerekir. Dolayısıyla açıklanan kalemlerde büyük bir tasarruf sağlanacağı konusuna biraz şüpheyle yaklaşıyorum. İkincisi de kamunun esas yapması gereken bence böyle bir ortamda vergi kaçağının önüne geçmek ve vergi adaletini sağlamaktır.

Adaletli vergi sistemi oluşturulması gerekiyor

Düşük gelirliden daha az vergi alan, yüksek gelirlilerden daha fazla vergi alan adaletli bir vergi sisteminin oturtulması gerekiyor. Hatta ileride bir dezenflasyon programı gündeme geldiğinde bir işsizlik olacaksa, ki olma ihtimali yüksek, o zaman da buradan gelecek olan gelir transferi önlemlerinin ne olabileceği, işsiz kalacak olanlara bu süreçte nasıl bir gelir transferi yapılacağı önemli. Çünkü uzunca bir dönem enflasyonist bir süreç yaşadık. Bu enflasyonist süreç gelir dağılımında herkesin bildiği gibi ciddi bir bozulmaya yol açtı. Satın alma gücü erimiş durumda. Dolayısıyla böyle bir dönemin ardından şimdi enflasyonu düşürmek için işsizlik ve ücretlerde sınırlama gibi önlemler gündeme geldiği zaman gerçekten orada ciddi bir sıkıntı ortaya çıkacak. Bunun ortadan kaldırılması ancak bir gelir dağılımını düzenleyeci maliye politikasıyla olabilir. Çünkü para politikasının bu ortamda rahatlatma imkanı zaten yok. Rahatlattığınızda da zaten öyle bir işlev görmüyor. Gelir dağılımını daha da bozuyor. Dolayısıyla daha kapsamlı bir kamu maliye politikası paketine ihtiyaç var. O paketin de daha büyük bir dezenflasyon paketinin parçası olması gerekir. Bu sayılan tasarruf önlemleri, kapsamlı bir pakete işaret eden önlemler dizisi değil. Ama böyle bir dönemde gündeme gelmesi sinyal etkisi açısından önemli.

Gündem