“Kocaeli dönüşmeden, Türkiye dönüşemez”

Türkiye’nin Katma Değer Merkezi: Kocaeli zirvesi, iş ve ekonomi dünyasının yanı sıra şehrin kanaat önderlerini bir araya getirdi. Zirvede, Kocaeli’nin Türk sanayisindeki gücüne dikkat çekilirken ortak vurgu, şehrin gelecekte de büyüme potansiyeli ile endüstrinin lokomotifi olmaya devam edeceği yönünde oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
“Kocaeli dönüşmeden, Türkiye dönüşemez”

SABİHA TOPRAK / RAMAZAN AYDIN – KOCAELİ

Başta sanayi olmak üzere, teknoloji, tarım, lojistik gibi birçok alandaki başarısıyla dünyanın sayılı kentleri arasında yer alan Kocaeli’de EKONOMİ gazetesi öncülüğünde, BloombergHT işbirliğiyle “Türkiye’nin Katma Değer Merkezi: Kocaeli” zirvesi düzenlendi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde, Yıldızlar Yatırım Holding’in sponsorluğunda gerçekleşen zirvede Kocaeli’nin geleceği ve sürdürülebilir bir büyüme için sahip olduğu potansiyel, alanında uzman isimlerin katkılarıyla masaya yatırıldı. Zirvede Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, EKONOMİ Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ, EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar, Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız yer aldı. Ayrıca Bloomberh HT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen, Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt, Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk, Gebze Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, İMES OSB Bölge Müdürü, Kocaeli Makine imalatçılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Onur Kesici, Doğu Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Mustafa Çöpoğlu, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt, Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat, Tat Gıda Genel Müdürü Evren Albaş, İstanbul İl Tarım Müdürü Ahmet Yavuz Karaca, Avrupa İmal ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Direktörü Şule Kılıç, panelde yaptıkları konuşmalar ile fikirlerini paylaştı.              

EKONOMİ GAZETESİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAKAN GÜLDAĞ:     

Sürdürülebilirlik ve ekonomi bütünleşiyor        

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına giriyoruz. 1920’ler nasıl bir altüst oluş dönemi ise 2020’lerde aynen öyle. Yepyeni bir döneme giriyoruz. 2020’lerin derin dönüşüm dönemi olduğunun farkındayız. Buna yönelik yayınlarımızı, çabalarımızı arttırmaya çalışıyoruz. Atlantik’in iki yakasından başlayarak Paris İklim Zirvesi’nin gündemiyle dünyada yeni üretim ve ticaret bölgeleri oluşmaya başladı. Mevcut küresel değer zincirlerinin yeni parametrelere göre şekillendiği bir sürecin başlangıcındayız. Tabii ki bu yeni sürecin başında da karbon ayak izi, su ayak izi, atık yönetimi gibi son derece önemli kavramlar öne çıkıyor. Ekonomi ile sürdürülebilirliğin bütünleştiği bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye bu dönüşümün kesinlikle dışında değil. Sadece İstanbul ve Kocaeli değil, Anadolu’da nereye gidersek gidelim bununla ilgili sorularla daha fazla karşılaşmaya başladık. Biz inanıyoruz ki, özellikle Kocaeli bu dönüşümde çok kilit bir rol oynayacak ve liderlik edecek. Kocaeli dönüşmeden Türkiye dönüşemez.

BLOOMBERGHT GENEL YAYIN YÖNETMENİ AÇIL SEZEN:

Kocaeli, katma değerde zirveye oynuyor

Kocaeli ekonomisi ile İstanbul’un arkasında duran itici güçtür. Buradaki sanayi, lojistik ve katma değer gibi imkânlar olmasaydı ne İstanbul ne de Türkiye ekonomisi bugünkü gibi olabilirdi. Türkiye’deki 500’e yakın büyük şirketin 100’ü Kocaeli’de bulunmaktadır. Akademik olarak bir araştırma yapılsa Kocaeli çalışan başına verim ve çalışan başına katma değerde Türkiye’de zirveye oynayan şehirlerden biri olacaktır. Sürdürülebilirlik ve sıfır karbon salımı hedefleri çerçevesinde atılacak adımlarla Türkiye’deki dönüşüme ve teknolojik çalışmalarla ne kadar katkı sağlayabiliriz. O yüzden bu tür platformlar çok önemli.

YILDIZLAR YATIRIM HOLDİNG YÖNETİM KURULU ÜYESİ HAKKI YILDIZ:

Sanayinin ateşlendiği ilk fabrikalar Kocaeli’de

Türkiye denilince akla sanayi şehri Kocaeli geliyor. Kocaeli’nin sanayi kültürü Cumhuriyet öncesine dayanıyor. 1843 ve 1844 yıllarında Hereke Fabrika-i Hümayun ve İzmit Çuha Fabrikası Türkiye’nin ilk sanayi tesisleridir. Sanayi kıvılcımının ateşlendiği ilk fabrikalarımız. Kocaeli ihracatta yüzde 13’lük payı ile 20 milyar dolarlık bir kaynak sağlıyor. Hemen hemen her ülkeye Kocaeli’de üretilmiş bir ürün ve hizmet sunuluyor. Yıldızlar Yatırım Holding de bunun bir parçası ve okyanusta bir damla olmak için tüm gayretleri ile çalışıyor. İSO 500’de Kocaeli merkezli 41 şirket var. Grup şirketlerimizden Yıldız Entegre 21. sıra ve İstanbul Gübre AŞ (İGSAŞ) ise 90. sırada bu listede yer alıyor. Yıldız Demir Çelik firmamızla ile 5. yılımızı kutladık. Ben ülkeme güveniyorum. Bireyi olmaktan, kimliğini taşımaktan ve bu ülkeye yatırım yapmaktan çekinmiyorum. Çünkü bize öğretilmiş doğruları yaşatma arzusu ile besleniyorum. Çalışmaya devam ediyoruz. Bugün Yıldız Entegre dünyanın 10. büyük üreticisi konumunda. Yıldız ailesi durmayacak ve yola devam edecek.

KOCAELİ SANAYİ ODASI BAŞKANI AYHAN ZEYTİNOĞLU:

Dünyadan yatırım alan bir bölgedeyiz

İlimiz Türkiye’nin en ufak 8. ili ama sanayi ve üretim açısından büyük önemi var. Odamıza kayıtlı 3600 firmamız var. Ancak bunların yüzde 10’u yabancı sermayeli firmalardan oluşuyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Dünyadan yatırım alan bir bölgedeyiz. İlimizin imalat sanayine katkısı yüzde 13 civarında. Otomotiv sektörü yüzde 40,7, kimya sektörü yüzde 27, metal sektörü ise yüzde 19’luk paya sahip. İlimizde ilk 500 sıralamasında yer alan 84 firmamız var. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 17’sini biz yapıyoruz. Gümrüklerden alınan verilere göre 2022 verisi 37,7 milyar TL. TİM’in verisine göre ise 19,2 milyar TL. Kocaeli ihracatta da yüzde 15 gibi önemli bir paya sahip. İlimiz ihracat gelirine oranla 18 bin 155 dolar kişi başı ihracat yapıyor. Tüm ülke Kocaeli kadar ihracat yapıyor olsaydı ülkemizin ihracatı 1 trilyon 548 milyar dolar olabilirdi. İthalatımız 71,2 milyar TL ve bunda hidrokarbon ithalatı önemli bir paya sahip. Burada da yüzde 20’ye yakın bir paya sahibiz. Dış ticaret hacmimiz yani ithalat ve ihracatımızın toplamı 109 milyar dolar. Bunu ülkeler sıralamasına koyarsak Kocaeli dünyanın 37. dış ticaret hacmine sahip ülkesi olurdu. Kocaeli’de 35 tane liman, 14 OSB, 5 teknopark, 2 serbest bölge, 2 teknoloji transfer ofisimiz var. İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra vergi sıralamasında Kocaeli olarak dördüncü sıradayız. 2022 yılında toplanan vergi rakamı 243 milyar TL. Bu rakam altımızda yer alan 69 ilimizin toplamı kadar. Vergi tahakkuk ve tahsilatında ise Türkiye’de birinci sıradayız. Kişi başına ödediğimiz vergi 114 bin TL. Türkiye ortalaması 27 bin TL. Ortalamanın 4 katından fazlasını ödüyoruz.

KOCAELİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI TAHİR BÜYÜKAKIN:

Kalıpların dışında düşünmemiz lazım

Kocaeli, Türkiye’nin sanayi yoğunluğu en fazla olan ili diye düşünülür. Ama bunlar doğru bilinen yanlışlar. İçine doğduğumuz şu zaman aslında aynı 1920’lere benziyor. O zamanın dünyası bambaşkaydı. Yepyeni şartlar vardı, orada yepyeni şeyler yapmak mümkündü. O zamanlar biz bir taraftan Duyun-u Umumiye’nin borçlarını ödemekle uğraşırken, öbür yandan yeterince müteşebbisi olmamış bir Türkiye’nin yeniden inşa edilmesinin koşullarını arıyorduk. 1923 İktisat Kongresi’nde milli sanayi hamlesinin, devlet eliyle sanayileşmenin beraberinde burjuvazinin de yetişmesiyle Türkiye’nin kalkınabileceğine dair kanaatler ifade edildi. İşte Kocaeli de onlardan birisi. Kocaeli’de 1930’lu yılların hemen başında Sümerbank Dokuma Fabrikası, Seka Kağıt Fabrikası ve buna benzer birçok önemli yatırımın gerçekleşti. Ardından bir başka sanayileşme, kalkınma aklıyla Tüpraş’ın, Petkim’in, İGSAŞ'ın kurulmasıyla Kocaeli Türkiye’nin sanayileşme tarihinde de gerçekten bambaşka yere oturan bir şehir. Kocaeli ve Türkiye hakkında düşünürken kalıpların dışında da düşünmenizi, dinamik etkenlerle de analiz yapmanızı isterim. Kocaeli’de olup biteni iyi anladığımızda, Türkiye’yi ve dünyayı iyi anlamakla birlikte yeni şeyler yapmak bence mümkün olacak. 1920’lerin Türkiye’si ile 2020’lerin Türkiye’sinde olanları birbirine benzeten yaklaşımları doğru buluyorum. Eğer analizi böyle yapmazsanız, ekonominin dinamiklerini gözden kaçırırsanız o zaman bütün analizleriniz çöpe gider. Bu konuda şöyle bir örnek vermek isterim. Ters açıdan bakan, kutunun dışında düşünen, kalıpların dışına çıkan bir adam geldi ve bilgisayarın çekirdeğini ikiye parçaladı. Bu sayede telefonlarımızda 8 çekirdek kullanmak mümkün hale geldi. İşte bu gibi kırılma dönemleri, yaratıcı düşünme süreçleri başladığında ekonomiler bambaşka yerlere giderler. Ezberlerin dışında düşünmek gerekiyor. Bir arada çalışmanın getirdiği sinerji üzerinde de düşünmek çok önemli.

“Amacımız sürdürülebilir sanayiyi sağlamak”             

BloombergHT Genel Yayın Yönetmeni Açıl Sezen’in moderatörlüğünü yaptığı “Sanayiyi Yeni Yüzyıla Taşımak” başlıklı ilk panelde, Yıldızlar Yatırım Holding Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yıldız, Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt ve Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik görüşlerini paylaştı.

Açıl Sezen: Dünyada büyük bir dönüşüm var. Küreselleşmenin yanında deglobalizasyon ortamına geçiş yani müttefik ve ittifaklar arasında küreselleşmeye yönelik dönüş var. Bu çerçevede konulan çeşitli sürdürülebilirlik hedefleri ve devletlerin açıkladığı muazzam teşvikler var. Örneğin, ABD’nin açıkladığı sanayi dönüşüm stratejisinde dünyanın dört bir yanında üretim yapan Amerikan şirketleri yüksek katma değerli ürünlerini artık Amerika’da üretecek. Avrupa Birliği kendi sanayi, teknoloji ve çevresel dönüşüm stratejisini açıkladı. Sanayiyi yeni yüzyıla taşırken bütün üretim bileşenlerinin hepsini doğru tasarlamak, doğru planlayarak hareket etmek gerekiyor. Üç üretim bileşeninden bahsedebiliriz: Fiziki sermeye, insani sermaye, verimlilik esası.

Hakkı Yıldız: Türkiye’nin birçok ilinde yatırımlarımız var. Manisa’da, Bolu’da, Antalya’da, Hatay’da, Kütahya’da, Samsun’da ve Tekirdağ’da. Merkez olarak Kocaeli’yi belirledik. Ancak zamanla tedarik maliyetleri bizi önce ülke geneline sonra da ülke dışına itti. Romanya’ya, Slovenya’ya gittik. Bu da yetmedi Amerika’ya gittik. Buradaki amacımız sürdürülebilir sanayiyi sağlamak. Aynı zamanda İnsan sermayesinin de sürdürülebilir olması gerekli. Sanayici için hangi teknolojik makineyi, hangi robotu seçerseniz seçin günün sonunda o robotu programlayacak olan da yine insandır. İnsan kaynağı bu noktada çok önemli hale geliyor. Üniversiteler ile iş birliği yaparak öğrencilere staj imkânı sunarak ve onları bünyemize katarak nitelikli işgücümüzü gidermek istiyoruz.

Güven Özyurt: Dünyada olup bitenlerin ilk etkilediği sektör otomotiv sektörüdür. Hiçbir şeyden kendinizi izole bırakmanız mümkün olmuyor. Sahnede güncel kalabilmek için sürekli yeniliklerin içerisinde olmanız gerekiyor. Tabii ki bu insan kaynağı ile çok ilgili bir konu, çünkü çalışanların yaptığı katkı ile bu dönüşümleri elde etmek mümkün olabiliyor. Şirketin içine dikkatlice baktığınızda tasarım gücünü, mühendislik gücünü çeşitli alanlarda görebilirsiniz.

Hülya Gedik: 1963 senesinde kurulan bir şirketiz. Bu sene 60. yılımızı kutluyoruz. 2010 yılında kurduğumuz üniversite ile sanayici kimliğimizi eğitim ile de pekiştirdik. Üniversiteyi kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında kurduk. Ara eleman dediğimiz insan kaynağını oluşturmak için bu şekilde bir girişimde bulunduk. Sanayi ile üniversite çok güzel bütünleşiyor. Sanayi ve üniversitenin birbirine ihtiyacı var. Sanayici üretiyor ama bu her zaman sorunsuz olmuyor. Bunun için bilim adamına, akademisyene ve Ar-Ge’ye ihtiyacımız var. Ar-Ge ve sanayinin el ele olması gerekiyor. Bunu da üniversitelerde ki hocalarımız karşılayabiliyor. Yapılan patent çalışmaları güzel ama bunların ticarileşmesi gerekiyor. Yoksa hiçbir anlamı yok.                  

“Tarım arazisi nüfusa paralel artmadı”          

EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Dr. Şeref Oğuz, “Elden gelen öğün olmaz, oda vaktinde bulunmaz. Elin gıdasıyla karnını doyuramazsın, elin silahı ile kendini savunamazsın” sözleriyle panelin ikinci oturumunu başlattı. ‘Sürdürülebilir Akıllı Tarım’ başlığı altında, İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat, Tat Gıda Genel Müdürü Evren Albaş ve İstanbul İl Tarım Müdürü Ahmet Yavuz Karaca konuşma yaptılar.

İlkay Ünal: Türkiye, 78 milyon hektar kara parçasına sahip. Bunun sadece 38 milyon hektarlık kısmı tarım alanı. Bu alanın ise yüzde 52,2’si, yani 23,5 milyon hektarında ekilebilir, dikilebilir tarım gerçekleştirebiliyoruz. 23,5 milyonluk alanı ise yeterince verimli kullanamıyoruz. Bugün nüfusumuz 85 milyona çıkarken ekilebilir tarım arazileri maalesef buna paralel artış göstermedi. 1990 yılında kişi başına 0.78 hektar tarım alanı düşerken, bugün bu oran 0.28 hektar alana kadar düşmüş durumda. Bugün ne yazık ki işlenebilir tarım alanlarının bir kısmı erozyonla kaybolurken bir kısmı da sanayiye açılarak tarım dışı faaliyetlerde kullanılıyor.

İrfan Donat: Tarım sektörü önceden sadece kırsalda yaşayan üreticinin ya da köylünün meselesi gibi algılanırken şu anda 85 milyonun ana gündemi haline geldi. Bu farkındalık açısından iyi bir şey. Toplumdaki bu farkındalığın ilerisine geçmemiz lazım. 12 bin yıldır tarım yapılan topraklarda yaşıyoruz ancak 12 yıldır tarım yapıyor gibiyiz. O zaman anlaşılıyor ki tarım organizasyonunda ya da politikasında bir problem var. Akıllı tarım ve sürdürülebilir gelecek diyoruz. Bu ikisini birleştirdiğimizde bizim akıllı ve sürdürülebilir bir politikaya ihtiyacımız var. Planlama ve destekleme programlarının burada devreye girmesi gerekiyor. İşin hem nicelik hem de nitelik tarafında standardı yakalayamadık. O yüzden ne çiftçiyi ne de tüketiciyi memnun edemiyoruz. Katma değer oluşturamıyoruz. Satıyoruz ama pazarlayamıyoruz.

Evren Albaş: Koç Holding iştiraki olan Tat markası ile 55 yıldır rekabet ettiğimiz tüm ürün gruplarında markalı pazar lideriyiz. Birçok ülke mutfağında lezzetlendirici ve renklendirici domates ürünlerinde global bir tedarikçiyiz. Üretim tesisleri işleme kapasitesi açısından dünyada ilk 10, Avrupa’da ilk 5’te yer alıyoruz. Bu tesislere son iki yılda yaptığımız 350 milyon TL yatırımla dünya liginde daha üst sıralara çıkmaya devam ediyoruz. Tarım ve gıda sektörünü akıllı ve sürdürülebilir yapmak için üst düzey bir iş birliğine ve çoklu farkındalığa ihtiyaç var.

Ahmet Yavuz Karaca: İstanbul çok verimli topraklara ve mükemmel bir iklim yapısına sahip. Anadolu’da ortalama 350 kg buğday verimi alsanız, çiftçi deyimi ile şapkayı havaya atarsınız. İstanbul’da bu ortalama 650 kg. Ayçiçeğinde ise ortalama 300 kg’ın üzerine çıkıyor. İstanbul birçok üründe de ilk 10 içerisinde yer alıyor. İstanbul’da 2019 yılında dikey tarım projesini geliştirdik. Bu projeye de İGSAŞ sponsorluğunda bir anlaşma ile başladık. Bu üretim modelinde yüzde 95 su tasarrufu sağlıyoruz ve hiçbir zirai ilaç kullanımı yapmıyoruz. Gübre ve bitki besleme ürünlerinde de yüzde 60’a varan tasarruf sağlıyoruz.              

“Şehirleri fay hatlarından uzaklaştırmalıyız”     

EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen ‘Dönüşen Dünyada Afete Dayanıklı Şehirler Tasarlamak’ başlıklı panel, 2 oturumda gerçekleşti. İlk oturumda Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt, EBRD Türkiye Direktörü Şule Kılıç, GTÜ Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar konuşmacı olarak yer aldı.

Şener Söğüt: 1999 yılında büyük bir afet yaşadık. Türkiye’de bu afetle birlikte birçok şey değişti. Can ve mal kaybımız oldu ancak şehirlere bakışımız değişti. Yakın zamanda yine asrın felaketi olarak nitelendirdiğimiz Kahramanmaraş depremini yaşadık. Depremler, yangınlar, seller birer afettir. Afetleri tanımladıktan sonra alınacak tedbirler neler, bunları ortaya koymak lazım. Tabii en başında afeti yaşamamak için şehir planlarımızı çok sağlam yapmamız gerekir. Fay hatlarından şehirleri uzaklaştırmak lazım. Fakat şehirlerin yıllardan beri gelen bir tarihi var. Dolayısıyla bu değişiklik ile kolay olmuyor. Bu sebeple depreme dayanıklı binalar yapmak ve güçlü bir altyapı oluşturmak gerekli. Belediyelerin yeni yerleşim bölgelerine doğru nüfusu kaydırması gerekiyor. Körfez’de 180 bin nüfusumuz var. Bunun yüzde 90’ı Körfez’in deniz kıyısı dediğimiz alanda fay hattına yakın olarak oturuyor. Biz bu sebeple Körfez’in kuzey kesiminde yeni yerleşim alanlarını imara açtık. Buralarda yatay mimari, düşük yoğunluk, 2 kat ev yapma izni veriyoruz. 150 metrekare taban üzerinde bina yapma izni veriyoruz. Burada toplamda 155 bin kişilik nüfusu barındıracak alanı imara açtık.

Şule Kılıç: EBRD olarak 38 ülkede belirlediğimiz stratejilerimiz ile faaliyette bulunuyoruz. Türkiye’de 2019 yılında oluşturduğumuz stratejimiz çerçevesinde önceliklerimizi belirliyoruz. Bu anlamda yeşil dönüşüm, zaten bizim olmazsa olmazımız. Yaptığımız her 100 liralık yatırımın 50 lirasını yeşile yatırım yapmak gibi bir hedef koyduk. Bütün faaliyetlerimiz için bu kural geçerli. EBRD olarak biz yeşil şehir programını başlattık. Faaliyet gösterdiğimiz 38 ülke için de bu programı uygulamaya koyduk. Bu 38 ülke içerisinde 50 şehri yeşil şehir programına dahil ettik. Türkiye’de ise ilk olarak İzmir, yeşil şehir programına dahil oldu. Belirlenen takvim içerisinde programı İzmir Belediyesi ile beraber uygulamaya çalışıyoruz. İkinci olarak Ankara programa dahil oldu. Üçüncü olarak Gaziantep’te yeşil şehir olmak için aramıza katıldı.

Prof. Dr. Hacı Ali Mantar: Japonlar ile üç yıl önce beraber oluşturduğumuz Afetlere Karşı Dirençli Toplumlar Oluşturmak İçin Araştırma ve Eğitim Merkezi (Martest) projemiz var. Martest ile yaşanacak afetlerin etkisini azaltmak ve aynı zamanda tüm araştırmacı ve öğrencilere, geliştirdikleri projeleri test etme imkânı sağlamak istedik. Şehirlerimizin tamamı için bütüncül bir bakış açısına sahibiz. Bizim en temel problemimiz kültür ve ahlak problemidir. Burada hepimizin ciddi olarak düşünmesi ve üniversiteler olarak en başta bizlerin organize olup liderlik yapması gerekiyor. Deprem ile ilgili bilimsel yaklaşımlar var ancak aksiyona konmayan bilginin hiçbir anlamı yok. Kanun ve kurallara uyarsak problemin yüzde 90’ını zaten çözmüş oluyoruz.  

“Deprem bölgesini araştırdık"

Dönüşen Dünyada Afete Dayanıklı Şehirler Tasarlamak’ başlıklı panelin ikinci oturumunda Körfez Ticaret Odası Başkanı Recep Öztürk, Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mustafa Çöpoğlu ve İMES OSB Bölge Müdürü Onur Kesici konuşmacı olarak yer alarak görüşlerini dile getirdi.

Recep Öztürk: Körfez Ticaret Odası olarak 36 arkadaşımız ile birlikte deprem bölgesini gezdik ve yüzlerce binayı inceleyerek hasar gören binaların neden zarar gördüğü ile alakalı araştırmalar yaptık. Konumuzla alakalı sanayi sitelerinin ve sanayi yapılarının hangi sorunlarla karşılaştıkları ile ilgili çok verimli bir araştırma gezisi oldu. Birçok not aldık ve bunları bir kitap haline getireceğiz. Kocaeli Üniversitesi iş birlikteliği ve Kocaeli’deki 5 odamızla beraber, aynı zamanda inşaat mühendisleri odası, jeofizik odası, jeoloji odası ve mimarlar odası hep birlikte bu sorunlarla tekrar karşılaşmamak için neler yapmamız gerektiği noktasında ciddi toplantılar yaptık. Haziran ayında bir panel düzenleyeceğiz. Körfez Ticaret Odası’nda mühendisler, müteahhitler ve ustalara varıncaya kadar ciddi eğitim programları düzenleyeceğiz.

Mustafa Çöpoğlu: Türkiye’de 26 kalkınma ajansı var. Bizim misyonumuz kamunun, özel sektörün, sivil toplumun girmediği zincirin zayıf halkasını, niş bir alanı tespit ederek oralarda faaliyette bulunarak katkı sağlamak. Çalıştığımız, destek verdiğimiz tüm kurumların aslında kendi içlerinde mevcut olan görev tanımları var. Üniversitelerimiz ile çalışıyoruz. Onların alanına giriyoruz. Turizm işine giriyoruz. OSB’lerin, belediyelerin, ticaret odalarının alanlarına giriyoruz. Dolayısı ile burada bazen çakışmalar oluyor. Bu çakışmaları önlemenin tek yolu da bu bahsedilen kurumların girmediği alanlarda projeler üretip destek vermek. Bolu’dan başlayarak Düzce, Sakarya ve Kocaeli’de biten bölgemizin yerel yapılarına uygun bölgedeki paydaşlarla çalışmalar yapıyoruz. Destek verdiğimiz, üzerinde çalıştığımız projeleri ilin ya da ilçenin dinamiklerine uygun şekilde yürütüyoruz. Zaten kalkınma ajanslarının önemli bir misyonu da yerel dinamikleri bölge ve ülke kalkınmasına katmak. Tarımdan turizme, Ar-Ge’den İnovasyona, yeşil dönüşümden dijital dönüşüme, spora ve bilişime kadar geniş bir spektrumda faaliyet gösteriyoruz.

Onur Kesici: Deprem bölgesine biz de gittik. Arkadaşlarımız gittikleri yerlerde fotoğraflar çekerek alanda neyin doğru yapılıp yapılmadığını tespit etmeye çalıştılar. Sanayi bölgelerinde büyük bir yıkım yok. Ancak alanda malzemeden kaynaklı çok fazla savrulma ve yıkılmalar var. Sanayide çelik yapılar ciddi bir şekilde momentuma dayanmış durumdalar. Bunu önemli bir not olarak kaydettik. Prefabrik yapılarda depreme dayanıklı ama iyi tutturulamayan yapıların yıkıldığını gördük. Sanayi tesislerinde bunlara dikkat etmeliyiz. İMES OSB bir Makine ihtisas OSB’dir. Türkiye Cumhuriyeti’nin hedefleri olan 11. Kalkınma planında, 2023 sanayi strateji belgemizde, hamle destek programında belirtilen öncelikli sektörler kapsamındadır. Biz burada sadece makine üretimi yapmıyoruz. Elektronik sektörüne ciddi üretimler yapıyoruz.

Büyükakın, zirveye yeni makam aracı Togg ile geldi

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Togg'u makam aracı olarak kullanmaya başladı. Büyükakın, “Türkiye'nin Katma Değer Merkezi: Kocaeli” zirvesinin düzenlendiği otele yeni makam aracı Togg ile geldi. Zirvedeki konuşmasında bir arada çalışmanın getirdiği sinerjinin önemli olduğunun altını çizen Büyükakın, “Klasik iktisat bakış açısı ile Togg gibi bir yatırımı ele alalım. ‘Togg’u yapmak yerine, yapılmışını alsak daha ucuza gelir’ diye düşünürseniz statik bir analiz yapmış olursunuz. Böyle bir yatırımın yaratacağı simbiyoz etkilerle beraber ekonominin varacağı noktayı gözden kaçırmamak lazım” diye konuştu.

ZİRVEDE 4 ÖDÜL VERİLDİ

Zirvenin sonunda düzenlenen ödül töreni ile Mapsis Metal Kurucusu ve Genel Müdürü Filiz Akkaş’a Kadın Girişimci Ödülü, Robo Otomasyon CEO’su Haluk Özcan’a Teknoloji Ödülü, HKTM Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Atıl’a Çevre Ödülü takdim edildi. Büyük ödül ise Togg'un oldu. Ödülü Togg Genel Müdür Yardımcısı Talin Yıldız aldı.