Belirsizlik ve risk

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Öncelikle deprem felaketinde yaşamlarını kaybeden resmi sayısı elli bini aşkın yurttaşımıza rahmet, yakınlarına dostlarına ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Mallarını, anılarını ve günlük yaşamlarını kaybedenlere de yeniden başlayabilmeleri için maddi ve manevi güç dilerim. İntikam hissiyle değil ama bir daha bu tür bir felaketle karşılaşmamak için ihmal, vurdumduymazlık, liyakatsizlik, kişisel çıkar, menfaatperestlik ve herkesin bildiği ‘kanun ve kuralları bilmemek mazeret değildir’ kuralından bihaber olmak gibi nedenlerle afetleri felakete çeviren kişi ve kurumların da ilk önce kendileriyle sonra da ilgili yasalarla hesaplaşacakları günleri bir sade vatandaş olarak bekliyorum.

_____________________________________________

Bu hafta belirsizlik ve risk kavramları üstünde biraz sohbet etmek istedim. Neden mi? Haberlere göre iki ay sonra hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimleri yapılacak. Büyük olasılıkla ‘ülkenin istikrarı’ argümanı yine seçmenlerin özellikle iş dünyasının önüne arzulanan bir şey olarak temcit pilavı gibi sunulacak. 

Hemen her seçimde bir veya öbür taraf “bizi seçmezseniz istikrarı kaybedersiniz” veya “istikrar istiyorsanız bizi seçin” diyerek” oy toplamaya çalışır. Arapça kökenli bir kelime olan istikrar genel anlamıyla aynı karar ve biçimde devam etme, sebat ve kararlılık, denge demektir. Siyasi retorik kelimeyi genel anlamıyla kullanıp bırakabilir. Ancak, hepimiz istikrarın ‘değişmezlik’ anlamına gelmediğini hatırlayarak dile getirilen istikrarın bozuk giden işlerde aynı karar ve biçimde devam etme, sebat ve kararlılık olmadığını umup, kastedilenin şu sıralar ne düzeyde olduğunu bilmediğimiz ekonomik istikrarın ‘sağlanması’ olmasını bekliyoruz.

Ekonomik istikrarın enflasyon oranı, faiz oranı, döviz kuru, iç ve dış ticaret dengeleri, ekonomik büyüme, borçlanma, kaynak arzı ve tedarik maliyeti, işsizlik, adam başı milli gelir, harcanabilir gelir gibi ülkenin ekonomisini tanımlamakta kullanılan göstergelerin ‘iyiye giden’, ‘öngörülebilir’ ve ‘aşağı veya yukarı düzensiz dalgalanmadığı’ bir makro-ekonomik düzen olarak tanımlanması gerekir. Bu tanıma göre önümüzdeki süreçte işletme yöneticilerinin ‘ekonomik istikrar’ konusunda istikrarsızlık ve bunun sonucu oluşacak bir sürü ‘belirsizlik’ ve ‘riskle’ karışılacaklarından korkmalarını normal karşılamak gerekir.

Malum, risk kavramı bir kayıp veya kazançla sonuçlanacak bir hareketin veya hareketsizliğin sonucu işletme içinde veya dışındaki gelişmelerin etkisiyle kaçırılan fırsatlara veya karşı karşıya kalınacak tehlikelere ilişkin bir kavramdır. Risk faiz hadleri, enflasyon, pazar büyümesi gibi sistemik (systematic risk) veya kâr kaybı veya zarar, likidite, finansman, yatırım gibi (unsystematic risk) konularında işletmelerin karşılaşacağı durumlara ilişkin olarak kullanılan bir kavramdır.

Bir de belirsizlik var. Belirsizlik, oluşma olasılığı bilinmeyen veya hesaplanamayan sonuçlara ilişkin durumları tanımlayan bir kavramdır. Bu anlamda belirsizlik bir kayıp veya kazançla sonuçlanacak bir hareketin veya hareketsizliğin sonuçlarının olma olasılıklarının hesaplanamadığı durumlara işaret eder.

Kısacası risk bir kayıp veya kazançla sonuçlanacak bir hareketin veya hareketsizliğin sonuçlarının gerçekleşme olasılıklarının kuramsal modeller kullanılarak hesaplanabildiği, akıllı tedbirlerle olumsuz sonuçların önlenme şansının bulunduğu durumları, belirsizlik ise sonuçların tanımlanamadığı ve/veya gerçekleşme olasılıklarının hesaplanamadığı durumları tanımlayan kavramlardır. Ben önümüzdeki dönemin hem risk hem de belirsizlikler taşıdığı kanısındayım. Bunu şunun için söylüyorum: Eğer önümüzdeki dönem sırf belirsizliklerle tanımlanacaksa, belirsizlik tanımı gereği bilinemeyecek yani olma olasılığı hesaplanamayacak sonuçlar olduğundan olumsuzluklara önlem almak gibi bir seçenek de yoktur. “Ne yapalım çare Allah’tan deyip hiçbir şey yapmamak yerine en azından birtakım gelişmelerin belirsizlik değil de riskler yaratacağını varsayarak çalışmalar yapmakta fayda vardır. Bu çalışmaların neler olduğu konusunda daha önce sohbetler yapmıştım. Bu çalışmaların en başında ‘senaryo’ çalışmaları gelir. Bu bağlamda işletmelere önümüzdeki, en az iki yıllık döneme ait, senaryo çalışmaları yapmalarını öneririm.

Malum, senaryo çalışmaları ‘şu olursa böyle yaparız, bu olursa şöyle yaparız’ şeklindeki planlardır. Bu tür planlar yapabilmek için ilk olarak ‘şu ve bu olursa’ tabirlerinin tanımlanması yani, bir çerçevesinin yapılması gerekir. Yani, bir kuramsal çerçeve kullanılması şarttır. Yoksa, iş kahve falına bakmaya döner. Bu işi zorlaştıracak kötü haber.

İyi haber, elimizde böyle bir çerçeve var. Bir işletmeye risk (ve fırsat) yaratacak gelişmeler işletmenin üretim ve pazarlama hedeflerine ulaşma başarısını olumsuz (veya olumlu) etkileyecek gelişmelerdir. İşletmelerin başarısını belli bir stratejik plan çerçevesinde kaynaklarını etkin ve etkili kullanması olduğunu biliyoruz. Bu kuramsal çerçevede risk yaratacak başlıkları sıralayabiliriz. Bunları sıralarsak da olabilecek gelişmeler hakkında senaryo planlaması da yapabiliriz.

Şimdi yapılacak ilk iş önümüzdeki dönemde önce:

1.      İnsan gücü,

2.      Finansman,

3.      Fiziki tesisler ve altyapı,

4.      Stratejik iş birlikleri ve ilişkiler,

5.      Enformasyon ve know-how

Kaynaklarının:

1.      Maliyet,

2.      Bulunabilirlik, tedarik edilebilirlik ve

3.      Kalitesinde,

olabilecek olumlu, özellikle olumsuz değişiklikleri tahmin etmeye çalışmak olmalıdır.

Bu değişiklikleri olanak nispetinde sıraladıktan sonra sıralanan değişikliklerin özellikle işletmenin üretim işlevinin:

1.      Pazara sunulan mal/hizmetlerin planlanan kalitede,

2.      Planlanan miktarda;

3.      Planlanan maliyette ve

4.      Planlanan zamanda üretilmesini olumlu, olumsuz etkilerini;

aynı zamanda bu değişiklerin işletmenin hedef pazarlarında:

1.      İşletmenin müşterilerinin ve işletmenin rakiplerinden alışveriş yapanların işletmenin ürün ve hizmetlerinden ve ikamelerinden

·         Daha sık ve daha fazla miktarlarda almalarını

·         İşletmeden ve rakiplerinden vaz geçmelerini;

2.      Henüz pazarda bulunmayan ve potansiyel alıcıların pazara girme niyetlerini nasıl etkileyeceklerini de tanımlamakla senaryo planlamasına geçebilirsiniz.  Allah kolaylık versin

Sağlıcakla kalın

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İzahat 11 Ekim 2023
Rekabet 04 Ekim 2023
Özür ve devam 27 Eylül 2023
Benchmarking 30 Ağustos 2023
Bencmarking 23 Ağustos 2023
Kontrol 16 Ağustos 2023
Denetim 09 Ağustos 2023
Tırışkadan işler 02 Ağustos 2023