Daha insancıl şehirler

Muhterem İLGÜNER
Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

“Daha önceleri insanlar bir topluluğa ait doğar

kendi benliğini oluştururdu,

şimdiyse bir birey olarak doğuyor ve

 kendi topluluğunu oluşturuyor.” (K – Hole & Box 1824)

Steve Hilton, “Daha İnsancıl – İnsanın Önde Geldiği Bir Dünya Tasarlamak” adlı kitabında şöyle diyor: Hükümetler, iş alemi, yaşadığımız hayat, yediğimiz yemek, yetiştirdiğimiz çocuklar, çevremizi saran doğal yaşam ile kurduğumuz ilişki; hepsi çok abartılı, bizden uzak ve sanayileşmiş. İnsancıl değil. Bir şeyler yapmanın vakti geldi. İnsanı öne çıkarmanın vakti geldi. Dünyayı daha insancıl yapmanın vakti geldi. İngiltere başbakanlarından David Cameron’un danışmanlığını da yapan S. Hilton yaşadığımız dünyayı domine eden hükümetlerin, politikacıların ve ekonomik koşulların insanların gündelik yaşamını derinden etkilediğini ve bundan büyük rahatsızlık duyulduğunu belirtiyor. Bunun temel nedeni olarak da sistemin insandan uzak gelişip işlediğini anlatıyor. Eğer bu durum değişirse ve dünya insancıl olmayı başarırsa herkesin daha verimli, daha başarılı ve daha mutlu olacağını ileri sürüyor.

Bu alanda yazılmış, şehre özel bir kitap da var; “İnsancıl Şehir: Geri Kalanımız İçin Şehirleşme”, Joel Kotkin. Yazar, politikacıları ve planlamacıları kendi öngörülerini bizlere, yani geri kalanımıza, dayatmakla itham ediyor. Daha adil, daha sürdürülebilir ve daha demokratik bir politikanın daha çok kulak vermekle sağlanacağını ileri sürüyor. Şehirlinin görmezden gelinemeyeceğini, tercihlerinin küçümsenemeyeceğini vurguluyor. “Şehir Ne İçin Var?”. Şehirler çağında bu soruya bir cevap bulunması gerekiyor. Aristo’yu hatırlarsak, şehir insanların yaşamak için geldiği ve daha iyi yaşayacaklarına duydukları inanç nedeniyle yaşamaya devam ettikleri yer. Peki, “daha iyi yaşamak” ne demek? Mümkün olduğunca çok servet edinmek mi? İmkânlardan yararlanıp eşsiz deneyimler yaşamak mı? Eğer bir şehirde “iyi yaşamak” istiyorsak en başta gelecek kuşakların ihtiyaçlarını dikkate almak zorundayız. Onların payını şimdiden koruyup, kollamalıyız. Aile ve komşuluk bağlarına özen göstermeliyiz. Sağlıklı ilişkiler ile oluşmuş toplulukların bir yeri iyi yaşanabilir yaptığı örneklerle kanıtlanıyor. Şehir plancılar ve karar vericiler nerede yaşayacağımızdan çok nasıl yaşayacağımızı dikkate almalı ve anlayabilmek için de insanları dinlemeli ve bu doğrultuda politika ve çözümler üretmeli.

Bir şehrin insancıl olabilmesi için çözüm gerektiren 6 konu dile getiriliyor:

1- Topluluklar Oluşturulması: Bireycilik ağır basınca topluluk az önemsendi. Halbuki aidiyet, sosyal uyum ve ortak kimliğin yaratıcı gücü için toplulukların önemi büyük.

2- Etkileşimin arttırılması: İnsanların bir diğeri ile etkileşime girebilmesini teşvik edecek meydan, park gibi ortak alanların varlığı.

3- Yayalaştırma: Yürünebilirliğin bağlılığı ve şehir merkezleri için ekonomik hareketliliği sağlaması.

4- Yeşil Oran: Ağaçlandırma, yeşil alan kazanımı, geri dönüşüm, enerji verimliliği gibi sorumlu çevrecilik anlayışı.

5- Üst Seviye Hava Kalitesi: Dünya Sağlık Organizasyonu’na göre dünya nüfusunun yüzde 92’si kirli hava solumakta. Solunabilir temiz hava şart!

6- Tüm Gün, Her Gün Katılım ve İlişki: 365 gün, 24 saat kanalların açık olması, halkın şehirle ilgili konulara ilgisinin kesintisiz sağlanması.

Şehirler sadece binalardan ibaret değildir. İnsanoğlunun topluluklar halinde yaşadığı yerlerdir. Değişim ve dönüşümden söz edilirken insanın unutulmaması gerekir. Kararlar alınırken, politikalar üretilirken bu yerde yaşayan, köklerini salan, aidiyet kazanan ve kimlik kazandıran insanın gözardı edilmesi düşünülemez. İnsancıl şehirler hem geçmişe hem de geleceğe samimi biçimde sahip çıkan şehirlerdir. Sürdürülebilir şehircilik yeninin inşasından daha öte bir anlayışı temsil eder. Gerçek sürdürülebilirlik var olan değerlere sahip çıkmaktır. İpucunu tarihi ve çağdaş şehircilik eğilimlerinden edinirken yeni fikirlere açık olmayı ve yerel alışagelmiş uygulamaları harmanlamayı becerebilmelidir. İhtiyaçları olan, umut besleyen, özlem duyan şehirli hesaba katılmadan şehirler insancıl olamıyor.

Haftanın Yeri: ACCIAROLI, İTALYA

ACCIAROLI, İtalya’nın Amalfi bölgesinde yer alan 700 nüfuslu bir sahil yerleşimi. Bu yerin dünya gündemine taşınması nüfusu içerisinde asırlıkların oranı. 6 ay süreyle yürütülen bir araştırmanın sonuçlarına göre her 10 kişiden biri 90 yaşın üzerinde. Evet, sağlıklı besleniyorlar. Taze balık, zeytinyağı ve sebze ile. Araştırmaya katılan kardiyologlara göre uzun yaşam için önemli bir faktör. Peki, dahası ne?

Komşuluk ilişkileri çok gelişmiş. Bir diğerlerini uzun yıllardır tanıyorlar. Etkileşim içerisindeler; neşelerini paylaşarak arttırıyor, varsa yürek yüklerini paylaşarak azaltıyorlar. Yürüyorlar, bisiklete biniyorlar; hareketsiz kalmıyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sosyal şehir 17 Nisan 2024
Eğitim şart! 20 Mart 2024
Yerli 13 Mart 2024
Yumuşak güç-2024  06 Mart 2024
Değişimin ayak sesleri 21 Şubat 2024
Tas aynı, hamam aynı... 07 Şubat 2024
Kıraathane vs. kafe 31 Ocak 2024