Dolaylı vergiler arttı ve daha da artacak

Sercan BAHADIR
Sercan BAHADIR Gümrükte Gündem

Vergi teorisinde vergi adaleti kavramını çok duyarız. Yüzyıllardır bu konu üzerine tartışmalar ve çalışmalar sürüyor, çünkü vergi toplamak devlet olmanın en temel hakkı. Aynı zamanda kamu harcamalarının finansmanı için en önemli gelir kalemi. Bu finansmanın nasıl sağlanacağı ve vergi yükünün bireyler arasında nasıl dağılacağı ise “vergi adaleti” kavramını öne çıkarıyor. Kanun koyucu kararları ile vergi adaletinin nasıl sağlanacağı veya toplum içinde hangi kesimden verginin nasıl alınacağı belirleniyor. Vergi yükünün adaletli bir şekilde dağıtılması toplumun vergiye ve vergi ödemeye karşı bakış açısını da etkiliyor.

Vergi toplarken gelir odaklı bir yaklaşımın daha adil olacağından kimsenin şüphesi yok. Ancak harcama üzerinden alınan vergilerde maalesef bir adalet zedelenmesi oluyor. Gelirden bağımsız harcamadan yani tüketimden alınan vergiler, bireyin vergi yükünü artırması nedeniyle vergi adaletini olumsuz etkiliyor, çünkü temel vergi prensipleri arasında olan “dolaylı vergilerin yansıtılabilmesi” kuralı son tüketicide çalışmıyor. Bu vergi, harcama üzerinden tahsil edildiği için de gelir artışı olmadan daha fazla vergi öder hale geliniyor. Artan ve yaygınlaşan bu vergiler günün sonunda tüketicinin üzerine kalıyor.

KDV oranları arttı

Mal teslimlerine ve hizmet ifalarına uygulanacak Katma Değer Vergisi oranları, 30.12.2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiş; söz konusu Karar’ın 1. maddesi ile KDV oranları;

  1. a) Karar’a ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi işlemler için %18
    b) Ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1
    c) Ekli (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8

olarak tespit edilmişti.

7 Temmuz 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile %18’lik genel KDV oranı %20’ye, teslim ve hizmetler için olan %8 oranı da %10’a yükseltildi. Bu değişiklikler 10 Temmuz 2023 tarihinden itibaren geçerli olmaya başladı.

Ayrıca söz konusu Karar’ın eki (II) sayılı listenin 37. sırası uyarınca; sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil, tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu, kâğıt mendil ve peçete, diş fırçası ve macunu, diş iplikleri %8 oranında KDV’ye tabiiydi. 7346 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile “diş fırçası ve macunu, diş iplikleri” kalemleri değişti. Böylece; sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil, tuvalet kâğıdı, kâğıt havlu, kâğıt mendil ve peçetenin KDV oranı %8’den %20’ye; diş fırçası ve macunu, diş ipliklerinin KDV oranı ise %8’den %10’a çıktı.

Değişikliğe ilişkin yaşanan sorunlar

Konu ile ilgili en önemli detay bu oran değişikliğinin ne zaman uygulanacağına ilişkin. KDV açısından vergiyi doğuran olay teslimin gerçekleştiği veya hizmetin ifa edildiği tarihte meydana geliyor.  Teslim değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşirse artık yeni oran tatbik edilecek. Burada fatura tarihi de önemli oluyor. Değişiklikten sonra düzenlenen faturalarda yeni oran tatbik edilecek. Ancak teslimin önce faturanın daha sonra düzenlenmesi gibi durumlar da söz konusu olabiliyor. Orada da 7 gün geriye dönük faturalarda eski oran uygulamaya devam edilebilir. İadelerde ise satışa konu olan oran ile ilerleniyor. İade edilen ürün tekrar satışa konu olursa yeni oran tatbik ediliyor. Yani değişiklikten önce %1 KDV’li satış yapıldıysa 1%, %8 KDV’li satış yapıldıysa %8, %18 KDV’li satış yapıldıysa 18% uygulanmalıdır. İade gelen malların daha sonra satışa tekrar konu edilmesi halinde ise yeni satış tarihindeki oran uygulanacaktır.

Diğer bir konu fiyat veya vade farkı, kur farkı gibi işlemler. Burada da asıl işleme ait KDV oranına bakılıyor. Asıl işlemin KDV oranı %18 ise bu fiyat ve kur farklarına ilişkin de işlem %18 olarak tatbik ediliyor. Ancak fatura açıklamasına vade farkı/kur farkına konu olan ilk faturanın tarih ve numarasının da aktarılması tevsik için tavsiye ediliyor. Aynı durum bire bir masraf yansıtmaları için de geçerli. Ancak yansıtma bire bir olmayacaksa (mark-up gibi) yeni bir işlem gibi değerlendirilip yeni oranlara tabi olacaktır. 

Yeni oran düzenlemelerinin “devreden KDV” sorununa etkisine bakacak olursak bazı sektörler için olumlu, bazı sektörler ve işlemler için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söyleyebiliriz. Örneğin; sağlık ve tekstil sektörü devir KDV yönünden olumlu etkilenecektir. Bu alanda faaliyet gösteren firmaların iade KDV tutarlarındaki azalmayı da olumlu bir gelişme olarak kabul edebiliriz. Aynı şekilde temizlik malzemeleri üretimi ve alım/satımını yapan firmaların kısa sürede ödenecek KDV pozisyonuna geçebileceklerini tahmin ediyoruz. İade hakkı doğuran işlemleri tam istisna, kısmi tevkifat ve %1 KDV oranına tabi teslim ve hizmetlerden oluşan mükellefler ise bu oran artışlarından olumsuz etkilenecektir. Zira bu mükelleflerin stok KDV yükü ve iade edilecek KDV tutarları artacaktır.

Ne yapılmalı?

Son dönemde birçok vergi artışıyla karşılaştık. Yapılandırma sonrası ek verginin hayata giriyor olması ister istemez Laffer Eğrisi’ni aklımıza getiriyor. Vergi yükünün yüksek olması ve ekonomideki olumsuz gelişmeler nedeniyle eksik de olsa vergi toplamayı yeğlerken ek vergi ile ihtiyacımız olan geliri toplamayı hedeflemek çelişiyor. Bir anlamda vergi oranlarını artırmadan önce bir yapılandırma ihtiyacı duymak vergi yükünün yüksek olduğuna işaret ediyor. Bu noktada vergi oranı artışıyla toplam vergi gelirinde bir artış beklenen kadar da olmayabilir. Tüketiciler bu vergi yükünden kaçınmak için farklı yöntemlere eğilebilir. Bu nedenle, optimal vergi oranına odaklanarak vergi tabanının genişletilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Burada hedefin tüketim değil gelir olması gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar