İhracatı artırmak için daha çok yerli katkı gerekiyor
Trump 2.0 dönemi, dünya gündeminin merkezine gümrük vergilerini tekrar getiriyor. Bu süreç, gümrük vergilerinin sadece bir finansal araç olmadığını, aynı zamanda yerli üreticiyi de destekleyen bir teşvik unsuru olduğunu gösteriyor. Bu bakış açısıyla başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ihracatta koruma duvarlarını örüyor. ABD ticaret açığını kapama düşüncesiyle hareket ederken, açık verdiği büyüklüğe göre dost ve tehdit ülke kavramları da öne çıkıyor. ABD tarafından dost ülke menşeli ürünlere bu ek vergiler ya hiç uygulanmıyor ya da %10 oranında tatbik ediliyor; diğer yandan tehdit görülen ülkelere ise yüksek oranda gümrük vergileri uygulanıyor. Bu durum da bize menşe kavramlarını bir kez daha hatırlatıyor.
Trump 2.0 döneminin aşamalarını kısaca hatırlamak gerekirse; öncelikle son 3 ayda toz bulutu içinde birçok yeni düzenleme oldu. Bugün geldiğimiz noktada ticaret açığına dayalı tatbik edilmesi beklenen yüksek gümrük vergileri ertelendi. Çin dışında tüm ülkelere standart %10 oranında gümrük vergisi tatbik ediliyor. Çin menşeli ürünler özelinde ise şu an %125 oranında gümrük vergisi uygulanıyor. Bunun istisnası olarak, Çin’den yapılan yarı iletken cinsi ürünler için tatbik edilen %20 oranında gümrük vergisi söz konusu. Bunun dışında, otomobil (Kanada ve Meksika menşeliler hariç), çelik ve alüminyum için tüm ülkelere %25 oranında ek vergi uygulanıyor. Bu noktada Çin dışında neredeyse tüm ülkelere %10 oranında gümrük vergisi tatbik edildiğini söyleyebiliriz. Bu oranların da müzakereye bağlı olarak değişebileceği ifade ediliyor.
Tercihli olmayan menşe neden önemli?
Menşe, en genel haliyle eşyanın ekonomik milliyeti olarak tanımlanır. Eşyanın menşeini belirlemek; ürünün tamamen elde edildiği sektöre göre, örneğin maden ve tarım sektörlerinde göreceli olarak daha kolayken, birden fazla ülke girdisi içeren ürünlerde, sanayi ürünlerinde olduğu gibi, oldukça zor olabiliyor. Bu noktada, menşe kazandırıcı işlem ve işçilik kavramı devreye giriyor.
Tercihli menşede olduğu gibi, bu kurallar ilgili serbest ticaret anlaşmalarıyla (STA) daha somut olarak belirlenebiliyor. Bu bazen girdiler ile bitmiş ürünün farklı tarifede sınıflandırmasını yeterli görürken, bazen de fabrika çıkış fiyatına (ex works fiyatı) en az ülke katkısı sınırı olması bekleniyor. Örneğin, bir ürünün o ülke menşeli sayılması için menşeli olmayan girdi miktarını azami fabrika çıkış fiyatının en az %40’ını geçmeyecek şekilde belirleyebilmesi, diğer bir ifadeyle ilgili ülke katma değerinin en az %60 olması gerekiyor. Bu hesaplamayı yaparken ilgili ülkedeki üretim maliyetleri, işçilik ve kâr bu hesaplamanın içinde yer alıyor. Eşyanın tercihli menşe kuralı ilgili serbest ticaret anlaşmasıyla belirlendiği için ülkeler bu konuda ciddi bir çalışma ve görüşme ile belirleniyor.
Ticaret savaşlarıyla STA olmayan ülkeler açısından da tercihli olmayan menşe kavramı önemli hale geliyor. Tüm dünya düşük oranda gümrük vergisi olan ülke menşeli ürünleri üreterek ABD pazarına satış yapmayı yeğliyor. Bu noktada Çin için bu konu oldukça kritik hale geliyor. Çin menşeli ürünler için ABD %125 oranında gümrük vergisi tatbik ederken, aynı ürün Çin olmadığında %10 oranında gümrük vergisi tatbik ediliyor.
Menşe kazanımında yerli katkı payını artırmak gerekiyor
Tercihli olmayan menşe kazanımında en önemli konu, en son esaslı işçilik ve eylemin ilgili ülkede gerçekleşmesi gerekiyor. Teorik olarak yer alan bu ifade uygulamada zaman zaman karmaşıklıklara da neden oluyor. Açık ve net olarak kurallar sınırlı ürünlerde belirlendiği için uygulamada farklı yorumlara neden oluyor. Yeni bir ürün elde edilmesi, gümrük tarife istatistik pozisyonunun değişmesi gibi durumlar pratikte en son esaslı işçilik ve eylem olarak kabul ediliyor.
Aslında burada temel yaklaşımın yerli katkı oranı olduğunu söyleyebiliriz. Yerli üretim katkısını artırmak tercihli olmayan menşe kazanımı için de önemli oluyor. Yerli katkı payını artırmak da esas olarak aynı amaca hizmet ediyor. Nitekim bu yılın başında değişen mevzuat ile yerli malı olma kriterinde en son esaslı işçilik kavramına atıf yapıldığı görülüyor. Yerli üretimi teşvik ederek tercihli olmayan menşei kazanımını sağlama düşüncesi ticaret savaşlarında daha düşük vergiyle ürün ihraç etmenin bir anahtarı oluyor.
Ne yapılmalı?
Ticaret savaşları tercihli olmayan menşe konusunu daha da önemli hale getiriyor. Çin menşeli her ürün bu kapsamda dezavantajlı oluyor. Bu bağlamda, Çin’de yerleşik şirketler Çin dışında daha fazla üretim yapma ve menşei değiştirecek üretim faaliyetlerinde bulunma çabası içinde oluyor. Bu noktada ülkemiz de önemli konumda yer alıyor. Son zamanlarda daha çok Çin şirketlerinin ülkemizde yatırım yapma gayretleri de bunu destekliyor. Bu noktada menşe kazanımı kritik. Özellikle tercihli olmayan menşe kazanım kuralları açık ve net olarak belirlenmemiş durumda. Avrupa Birliği (AB) bu konularda da bir düzenleme yaparak tartışmaların önüne geçiyor. Bizim de aynı şekilde bir düzenleme yaparak ürün veya sektör bazlı bir kuralları detaylandırmamız gerekiyor. Aksi durumda ihracat işlemlerimizde bir menşe tartışmasının içinde olma ihtimalimiz söz konusu olabilir.
Ayrıca ithalata bağımlı bir üretim yapımızın olması ve bu ithalatın %75 ila %80’inin girdi ara malı olması, değişen dünya ticareti kurallarında bir rol alabilmemizin önüne engel oluyor. Yeni değişen mevzuat ile yerli oranı katkısını artıracak yaklaşımları benimsemek artık kaçınılmaz oluyor.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.