Durumsal Yönetimden Kurumsal Yönetime

Hakan OKAY
Hakan OKAY Helikopter Bakışı

İşletmeler ilk kuruldukları yıllarda, henüz faaliyet alanları genişlememişken, üretmiş oldukları ürün çeşidi, üretim kapasiteleri, müşteri sayıları sınırlıyken ve kurucular da işin başındayken, oluşan olumlu veya olumsuz durumların karşısında, şirket ortakları veya yöneticiler hızlıca pragmatik kararlar alabilirler ve değişik taktikler geliştirebilirdi. Yani, oluşan duruma göre hareket edebilirlerdi. Bunu “Durumsal Yönetim” olarak tanımlayabiliriz.

Ancak, zaman içinde artan üretim kapasiteleri, ürün çeşidi, çalışan ve müşteri sayısı, yurtdışı pazarlara açılma ile birlikte, dış kaynak kullanma, müşterilerin yeni beklentileri, ağırlaşan rekabet ve değişken ekonomik koşullar, çok fazla değişken durumu içerdiği için ve her duruma ayrı bir çözüm üretmenin zorluğu ve sonuçlarının belirsizliği karşısında Durumsal Yönetimi sürdürmek olanaksız hale gelmiştir.

Bu nedenle, işletmelerin büyüdükçe birer sistem oluşturmaları ve kurumsal davranmaları kaçınılmaz olmuştur. Hatta kurumsal yönetim, işletmelerin büyüklüğünden bağımsız olarak, tüm işletmeler tarafınadn benimsenmelidir. Zira, kurumsal yönetilmeyen, belirli bir sistem içinde hareket etmeyen işletmelerin, günümüz koşullarında, beklenen üretim ve hizmeti gerçekleştiremedikleri, stratejik planlar yapamadıkları, önceki dönemlerde elde ettikleri başarıları, hatta varlıklarını sürdüremedikleri görülmektedir. Kurumsal olarak yönetilen işletmelerde, giderek artan bir kalite, çalışanların verimliliği, iç ve dış müşteri memnuniyeti, işletmenin kârlılığı ve sürdürülebilir rekabet avantajı gelecekte var olmak söz konusu olacaktır.

İşletmelerin kurumsal olarak yönetilmelerinin ilk basamaklarını aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz: 

  • Misyon, Vizyon ve Değerlerin belirlenmesi,
  • Şirket Anayasası ve Genel Yönetim İlkelerinin yazılı hale getirilmesi,
  • En az 5 yıllık Stratejik Planlamanın yapılması,
  • Organizyon Şeması, Görev Tanımları, İş Akışı ve Kilit Performans Göstergelerinin tespiti,
  • Şirket Kritik Başarı Faktörlerinin benimsenmesi ve sürdürülmesi için detaylı planlamanın yapılması,
  • İnsan Kaynağının stratejik planının yapılması,
  • Teknolojik alt yapının güçlendirilmesi,
  • Sürekli gelişim ve dönüşüm için araştırma ve geliştirme birimlerinin kurulması,
  • Raporlama, Kontrol ve Denetim sistemin oluşturulması,

 

Ancak “Kurumsal Yönetim”i işletmenin hantallaşması olarak düşünmemek gerekmektedir. Kurumsallaşmak bürokrasinin artması demek değildir. Kurumsal olarak yönetilen işletmeler, oluşan krizler karşısında daha hızlı ve etkin olarak hareket edilebilirler, çünkü Örgütsel Öğrenme, Çevik Yönetim, Kriz Yönetimi, Bilgi Paylaşımı, Risk Yönetimi ve benzeri konular tanımlanmış ve uygulamaya geçirilmiş olur.

İşletmelerin kurumsallaşmasını sadece sistem kurulması olarak değerlendirmek yeterli değildir. Zira, üst düzey profesyonel yönetici sayılarının artması, ortaklar ve paydaş sayısının genişlemesi ile birlikte, “Adillik”, “Şeffaflık”, “Hesap verebilirlik” ve “Sorumluluk” gibi önemli kavramlar gündeme gelmiştir ve  bu dört konu, “Kurumsal Yönetim”in ilkeleri olarak benimsenmiştir.

Bilindiği gibi, Adillik ilkesi; şirket yönetiminin bütün hak sahiplerine karşı eşit davranmasını ifade eder. Bu ilke, azınlık hissedarlar ve yabancı ortaklar da dahil olmak üzere, tüm hissedarların haklarının korunmasını ve yapılan sözleşmelerin harfiyen uygulanmasını kapsamaktadır.

Şeffaflık ilkesi, şirketin kamuoyu ile doğru, açık ve karşılaştırılabilir bilgi paylaşımlarının yapılmasını ifade eder.

Hesap verebilirlik ilkesi, yönetim kurulunun, üst düzey yönetici performanslarını, bağımsız bir şekilde izleyebilmelerini ve yöneticilerin hissedarlara karşı hesap verebilirliğinin sağlanmasını kapsar.

Sorumluluk ilkesi ise, şirketlerin hissedarları için değer yaratırken, toplumsal değerlere kanun ve düzenlemelere uyum gösterilmesi gerektiğini belirtir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Markalaşma ve Mantra 13 Mayıs 2024
Ekip Olmak 18 Mart 2024