Farklı bir iklime hazır olun

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Bilim insanları önümüzdeki aylarda, hava olaylarından 3 yıldır etkisini gösteren La Nina'nın sona ermesi ve sıcaklığın yükselmesine yol açan El Nino'nun başlamasıyla, 2023 veya 2024'te sıcaklık rekorlarının kırılabileceğini söylüyor.

BM’nin Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) geçtiğimiz günlerde El Nino’nun Temmuz ayı sonuna kadar gelişme olasılığının yüzde 60 olduğunu, Eylül ayının sonuna kadar ise yüzde 80 olasılıkla gerçekleşeceğini tahmin ettiğini açıkladı.

WMO’nun bölgesel iklim tahmin hizmetleri bölümü başkanı Wilfran Moufouma Okia ise, dünya çapındaki hava ve iklim modellerinin değişeceğini ifade etti.

Bilim insanları önümüzdeki aylarda, hava olaylarından 3 yıldır etkisini gösteren La Nina'nın sona ermesi ve sıcaklığın yükselmesine yol açan El Nino'nun başlamasıyla, 2023 veya 2024'te sıcaklık rekorlarının kırılabileceğini söylüyor.

El Nino hava olayı sırasında, ekvator boyunca batı yönünde esen rüzgarlar yavaşlıyor, ılık sular doğuya itiliyor ve okyanuslarda yüzey sıcaklıkları artıyor. Hava sıcaklıkları ise ortalama olarak 0,2 santigrat derece artıyor. Şimdiye kadar en sıcak yıl olarak kayıtlara geçen 2016 yılı, El Nino etkiliydi.

Pasifik Okyanusu'nda 3 yıldır üst üste etkili olan La Nina sırasında küresel hava sıcaklıkları ortalama olarak 0,2 santigrat düştü, fakat buna rağmen Avrupa Birliği'nin iklim izleme servisi Copernicus, 2022'nin kayıtlara geçen en sıcak 5. yıl olduğunu açıkladı.

Copernicus Direktörü Carlo Buontempo, "El Nino normalde küresel ölçekte rekor seviyede hava sıcaklıklarıyla ilişkilendiriliyor. Bunun 2023 veya 2024'te mi yaşanacağını henüz bilmiyoruz ama yaşanma ihtimali, yaşanmama ihtimalinden daha yüksek" diyor.

İngiltere Meteoroloji Dairesi (Met Office) ise 3 yıldır gördüğümüz rekor seviyeye yakın hava sıcaklıklarının El Nino ile birlikte daha da şiddetleneceğini söylüyor.

Uzmanlara göre 0,2 derecelik sıcaklık artışı, iklim değişikliğiyle hali hazırda artan küresel sıcaklıklarda yüzde 20'lik artış daha anlamına geliyor.

Bazı ülkelerde durum kötüleşecek

İngiltere'deki Imperial College London'da Kıdemli Öğretim Görevlisi Friederike Otto, El Nino ile iklim krizinin etkilerini şimdiden hisseden ülkelerde durumun kötüleşeceğini söylüyor, olası şiddetli sıcak hava dalgaları, kuraklıklar ve orman yangınları konusunda uyarıda bulunuyor.

Otto, "El Nino gerçekleşirse 2023'ün 2016'dan daha sıcak olma ihtimali yüksek çünkü o zamandan bu yana fosil yakıt kullanımı ve beraberinde gelen sıcaklık artışı devam ediyor" diyor.

Tipik olarak dünya çapında artan sıcaklığın yanı sıra dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık ve başka yerlerde şiddetli yağmurlarla ilişkilendirilen, doğal olarak oluşan bir iklim modeli olan El Nino, en son 2018-19’da meydana geldi.

2020’den bu yana dünya, bu yılın başlarında sona eren ve yerini mevcut nötr koşullara bırakan, son derece uzun bir La Nina – El Nino’nun soğuma zıttı – dönemi yaşadı. Yine de BM, La Nina’nın soğutma etkisinin bu sürenin neredeyse yarısına yayılmasına rağmen, son sekiz yılın şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl olduğunu söyledi.

El Nino ve El Nina

Güney Amerika’nın batı kıyısındaki okyanus sularının periyodik olarak ısınmasına El Nino deniyor. Tam tersi olarak suların soğuması ise La Nina diye adlandırılıyor.

20. yüzyılın başından bu yana, El Nino sadece Peru kıyılarını değil, dünyanın neredeyse her bölgesindeki iklim olaylarını ciddi biçimde etkiliyor. 

El Nino görülen yıllarda ABD’nin orta bölgeleri, yani tarım üretiminin kalbi, normalden daha sıcak oluyor ve daha az yağış alıyor. Pasifik’te çok daha fazla tropik siklon görülüyor. Afrika’nın doğusundaki yağış miktarı artarken, batısı daha az yağış alıyor. Kuraklık Doğu Afrika’dan Batı Afrika’ya taşınıyor.

Güney Asya ve Avustralya’nın aldığı yağış miktarı azalıyor. Avrupa’da Alpler’in kuzeyi daha yağışlı ve bulutlu olmasına karşın Akdeniz Havzası’nda özellikle kışlar ılıman ve az yağışlı geçiyor.

Genel olarak bakıldığında dünyanın ortalama sıcaklığının El Nino’nun hâkim olduğu senelerde arttığı, La Nina görülen senelerde ise azaldığı görülüyor.

Yaklaşan El Nino’nun gücüne dair bir gösterge yok

Yaklaşan El Nino’nun gücü veya süresine dair bir gösterge yok. Sonuncusu çok zayıf kabul edildi, ancak 2014 ile 2016 arasındaki, şimdiye kadarki en güçlüler arasında kabul edildi ve korkunç sonuçları oldu.

El Nino’nun küresel sıcaklıklar üzerindeki etkisi genellikle ortaya çıktıktan sonraki yıl görüldüğü için, etkinin muhtemelen 2024’te daha belirgin olacağı belirtiliyor. Uzmanlar, hava olayının etkilerine karşı “insanları güvende tutmak” için etkili erken uyarı sistemlerine duyulan ihtiyacı vurgulayarak “daha fazla aşırı hava ve iklim olayını tetikleyebilir” yorumunu yapıyorlar. İklim modeli ortalama olarak her iki ila yedi yılda bir meydana geliyor ve genellikle dokuz ila 12 ay sürüyor. Tipik olarak, orta ve doğu tropikal Pasifik Okyanusu’ndaki okyanus yüzey sıcaklıklarının ısınmasıyla ilişkili. Artan yağışlar genellikle Güney Amerika’nın güneyinde, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde, Afrika Boynuzu’nda ve Orta Asya’da görülürken, Avustralya, Endonezya ve Güney Asya’nın bazı bölgelerinde şiddetli kuraklıklar meydana gelebiliyor.

ATAKEY SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HEDEFLERİ İÇİN İŞ BİRLİKLERİNİ ÇEŞİTLENDİRİYOR

Üretimde sürdürülebilirlik sağlarken karbon salımı ve su tüketimini azaltıyor

TFI TAB Gıda Yatırımları’nın ekosistem şirketlerinden Atakey, Türkiye’de donuk patates sektörü kategorisinde patates tüketiminin 5’te 1’inin üretimini gerçekleştiriyor. Tohumdan tarlaya, tarladan sofraya uzanan sürdürülebilir üretim modelini benimseyen Atakey; değer yaratan bir iş modeli sunuyor.

Atakey Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Cansu, “Sahip olduğumuz iş modeli, üretimin sürdürülebilirliğini sağlarken aynı zaman karbon salınımını ve su tüketimini de azaltma yönünden fırsatlar sunuyor. Sürdürülebilir iş modelimizin çevresel, sosyal ve ekonomik olarak yarattığı değer, şirketimizin uzun dönemli hedefleri ve büyümesinde en büyük gücümüz olmaya devam edecek” dedi. 

Atakey, üye olduğu Supplier Leadership on Climate Transition (S-LoCT) programı aracılığıyla üretim süreçlerini ve tedarik zincirinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını ölçerek karbon ayak izini takip ve analiz ediyor. Şirket bu analizler çerçevesinde karbondioksit cinsinden net toplam emisyon miktarını düşürme amacıyla yeni yatırımları değerlendirmeye alacak.

Atakey bu yıl içinde karbon ayak izini azaltmak amacıyla ‘Bilime Dayalı Hedefler Girişimi (Science Based Targets Initiative -SBTi) kurumuna taahhütte bulundu.  Atakey, Paris Anlaşması'nda belirtilen kriterler ile uyumlu olacak şekilde 2030 yılına odaklanarak, bilim temelli hedefine ulaşmak için emisyon azaltma projelerini devreye alacak. SBTi'a bugüne kadar Türkiye'den taahhütte bulunan yaklaşık 50 kuruluş bulunuyor. Hedefini onaylatabilen firma sayısının ise 15'den az olduğu biliniyor.

Ham patatesin yıkandığı suyun tamamını geri kullanıyor

Su yönetimini öncelikli bir konu olarak gören Atakey, ham patatesin yıkandığı suyun tamamını geri kullanıyor. Ham patates ayıklama ve yıkama aşamasında kullanılan özel yöntem sayesinde, bir üretim sezonunda 500-600 bin metreküp su tasarrufu sağlanıyor. Bununla birlikte Atakey, alıcı ortama deşarj edilen suyun yeniden kullanımı için geri dönüştürme projesini de sürdürüyor. Bu kapsamda deşarj edilen atık suyun yüzde 10’unu tekrar filtrelemeden geçirip yılda 75-90 bin metreküp su kazanılması planlanıyor.

KOLEKTİF HOUSE’DAN ANKARA’DA 2 YENİ ÇALIŞMA ALANI YOLDA

‘İstediğin kadar çalış, çalıştığın kadar öde’ mottosuyla büyümeye devam

Geliştirdiği yenilikçi çözümlerle çalışma hayatına yön veren Kolektif House, lokasyon ağını genişletmeyi sürdürüyor. 2022 yılında lokasyon sayısını 20’ye taşıyan Kolektif House’un esnek çalışma alanı sayısı bu yılın ilk çeyreği itibarıyla 24’e ulaştı. Ankara açılımına Fonbulucu iş birliğiyle start veren Kolektif House, kısa süre sonra 1071 Ankara ve Next Level Kolektif House lokasyonlarını da açmaya hazırlanıyor.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kolektif House Kurucu Ortağı ve CEO’su Ahmet Onur, şöyle konuştu: “8 yıl önce ‘Sev, yarat, paylaş’ mottosuyla yola çıktığımız yolda bugün Türkiye’de pazar lideri olarak konumlanıyoruz. Her ihtiyaca uygun yeni nesil çalışma alanı çözümlerimizle çalışmanın geleceğine ışık tutarak sektöre öncülük ediyoruz. 1 kişiden 1000 kişilik ekiplere kadar startup ve kurumsal şirketlerin ofis çözümlerini belirlemeye stratejik perspektifle yaklaşıyoruz. Dünyada bir ilke imza atarak ‘İstediğin kadar çalış, çalıştığın kadar öde’ mottosuyla ilkini Bebek’te hayata geçirdiğimiz ‘kolektifmini’ ile ofis deneyimini A’dan Z’ye dijitalleştirirken, Kolektif Enterprise ile şirketlere terzi usulü en optimum faydayı sağlayacak ofisleri anahtar teslim hazırlayarak, uçtan uca hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Geldiğimiz noktada 24 lokasyonda yaklaşık 80 bin metrekarelik toplam alanda 5 binden fazla firmaya hizmet veriyoruz. Kolektif House olarak iş hayatının etki alanını genişletmek ve girişimcileri doğru yatırımcılarla buluşturabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Lokasyon bazlı büyümemizi sürdürürken, ekosistemde yaptığımız iş birlikleriyle etki alanımızı genişletiyoruz. Son olarak girişimcilik ekosisteminin önemli oyuncularından Mükellef ile yaptığımız güç birliği sayesinde; ofis üyeliklerimize ek olarak Türkiye, Amerika, İngiltere ve çeşitli Avrupa ülkelerinde şirket kuruluşu ve finansal çözümler de sunmaya başlayacağız.”

İstanbul dışındaki illere ve yurt dışı pazarlara açılacak

Son 5 yılda her yıl yaklaşık 2 kat büyüdüklerini ve hali hazırda Türkiye’deki hazır ofislerin yaklaşık yüzde 20’sine sahip olduklarını aktaran Ahmet Onur, açacaklarını yeni lokasyonlarla yakın zamanda pazar paylarını yüzde 30’a taşımayı hedeflediklerini söyledi. Onur “Ankara açılımımıza Fonbulucu iş birliği ile start verdik. İş birliğimiz kapsamında inşaatına devam ettiğimiz Kolektif House 1071 Ankara lokasyonunu çok yakın zamanda açacak ve Next Level lokasyonumuz ile Ankara’da büyümemize devam edeceğiz. Kolektif House olarak Ankara’daki büyük açılışlarımızın yanı sıra farklı şehirler için de pazar araştırmamız sürüyor” dedi.

TSKB’nin desteklediği dört şirkete, KAGİDER’den Fırsat Eşitliği Modeli Sertifikası

TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), kapsayıcı kalkınmaya destek amacıyla başlattığı “Kadın İstihdamı Kredi Programı” kapsamında bugüne kadar 269 projeye toplam 445 milyon dolar doğrudan ve dolaylı olarak kaynak aktardı.

TSKB’nin “Kadın İstihdamı Kredi Programı” kapsamında finansman sağladığı Hayat Kimya, Yapı Merkezi Holding, Ulusoy Un ve Nemport, KAGİDER tarafından verilen Fırsat Eşitliği Modeli (FEM) sertifikasını almaya hak kazandı.

10 Mayıs 2023 tarihinde, TSKB Genel Müdürlük yerleşkesinde gerçekleştirilen sertifika töreninde konuşan TSKB Genel Müdürü Murat Bilgi şu açıklamaları yaptı: “İş dünyasında kadın istihdamının artması, ekonominin daha nitelikli bir şekilde büyümesi anlamına geliyor. Kuşkusuz cinsiyet ve fırsat eşitliği odaklı bir şirket haline gelmek, sistemli adımlar gerektiren bir yolculuk. Bu sistemsel yaklaşım için de uluslararası kabul görmüş metriklere sahip sertifikasyonların önemi büyük. Biz de banka olarak ‘Kadın İstihdamı Kredi Programımız’ kapsamında iş ortaklarımızın KAGİDER-FEM Sertifikasyonu almalarını teşvik ediyoruz.”

AFD Balkanlar, Orta Doğu ve Asya Bölge Direktörü Cécile Couprie’nin yorumları şöyle oldu: “Cinsiyet eşitliği temasında yıllar içerisinde gerçek bir uzmanlığa sahip olan TSKB, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile Paris İklim Anlaşması gündemlerini uygulamak için dünyanın önde gelen kalkınma bankalarını bir araya getiren IDFC (Uluslararası Kalkınma Finansmanı Kulübü) bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet Eşitliği çalışma grubuna liderlik ediyor. Türkiye'de geliştirilen bu yaklaşımın, IDFC aracılığıyla komşu ülkelerde de yaygınlaştırılması konusunda TSKB'nin liderliğine güveniyoruz” dedi.

Törende konuşma yapan KAGİDER Başkanı Emine Erdem ise, Cumhuriyetimizin 100. yılına girdiğimiz 2023 yılında çalışma yaşında olan 32 milyon kadının sadece 11 milyonunun işgücünde yer aldığını yani sadece üçte birinin çalıştığını belirtti. Bir ülkenin en büyük rekabet avantajının sahip olduğu yetenekli ve eğitimli insan kaynağı olduğunun ve ülkemizde kadınların potansiyelinin etkin şekilde kullanılması gerektiğinin altını çizen Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem toplumda hem şirketlerde kadınlar ve erkekler eşit fırsatlara ulaşırsa fakirliğin azalacağını ve daha zengin bir dünyaya erişebileceğimizi biliyoruz. KAGİDER olarak ülkemizde şirketlerin kurum kültürlerinde eşitliğin benimsenmesi ve uygulanması, kadının güçlenmesi için farkındalığın artması amacıyla 2010 yılında Dünya Bankası teknik desteği ile Fırsat Eşitliği Modeli-FEM sertifikasyon programını geliştirdik. TSKB, 2017 yılında FEM sürecine girdi ve bağımsız bir değerlendirmeden geçtikten sonra FEM sertifikası almaya hak kazanarak, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadın güçlenmesine verdiği önemi ulusal ve uluslararası kamuoyu nezdinde tescil etti. TSKB’nin kadın istihdamı ve fırsat eşitliği konularına vermiş olduğu önem ve yürüttüğü çalışmalar birçok kuruma örnek teşkil ediyor.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar