İhracata kur tehdidi

H. Bader ARSLAN
H. Bader ARSLAN

İhracatta, hedef pazarlarımızda yoğunlaşan ama tüm dünyada etkisi hissedilen ekonomik yavaşlama nedeniyle hız kaybı yaşıyoruz. Son aylarda net olarak görmeye başladığımız bu süreç bir süre daha devam edecek. Ama şimdi bir başka faktör daha ihracata gem vurmaya başladı.

Geçen yılın bugünlerinde Dolar/TL 9,90, Euro/TL 11,20 civarındaydı. Şimdi her ikisi de 18,60’larda. İhracatçıların bu kur seviyesinden memnun olduğunu düşünebilirsiniz ama öyle değiller. Karlılıkları giderek düşüyor, ihraç etmekte zorlanıyorlar; hatta henüz sayıları az da olsa ihracattan vazgeçip üretimlerini azaltan ya da kısmen de olsa iç pazara dönmeye çalışanlar var. 

Bu sorunun temelinde, içerideki negatif reel faiz ve yüksek enflasyon nedeniyle normal şartlarda daha da yükselmesi gereken kurun, baskılanıyor olması yatıyor. Neden mi?

Her sektörün dinamiği aynı değil. Bazılarında toplam maliyetin önemli kısmını işgücü maliyetleri oluştururken, bazılarında enerji, bazılarında hammadde maliyetleri öne çıkıyor. Bazı sektörlerde ürün fiyatları talebe çok duyarlı iken bazılarında daha katı. Uzatmayayım…

TÜİK’e göre Eylül ayında ana sanayi gruplarına göre üretici fiyat endeksi verileri, son bir yılda sermaye malı fiyatlarının yüzde 97, aramalı fiyatlarının yüzde 130 ve enerji fiyatlarının yüzde 347 arttığını gösteriyor. Sadece doğalgazdaki fiyat artışı ise yüzde 584. Bu nedenle, özellikle enerji yoğun üretim yapan firmalardaki maliyet artışı son derece yüksek.

Gelelim işin ihracat boyutuna… Enerji, hammadde ve işgücü maliyetleri TL bazında sıçrayan firmalar, karlılıklarını koruyabilmek için bu artışları fiyatlarına yansıtmak zorunda. Geçici olarak karlılıktan feragat edip daha ucuza satmak da bir seçenek. Ama bunu uzun vadede sürdürmek mümkün değil.

Çok basit bir örnek: 2021 Eylül’ün üretim maliyeti 150 TL, kar oranı yüzde 20, satış fiyatı 180 TL ve o günkü kurla ihracat bedeli 18 USD olan bir malımız olsun.  Malın bugünkü üretim maliyetinin 350 TL’ye yükseldiğini, kar oranının yüzde 10’a çekildiğini ve satış fiyatının 385 TL olduğunu varsayalım. Bu durumda ihracat bedeli yaklaşık 20,7 USD’ye çıkıyor. Kar 0’a indirilse bile satış bedeli 18,8 USD’de kalıyor. Her malın bir piyasası olduğuna ve kendi fiyatınızı küresel fiyatlardan ayrı belirlemeniz mümkün olmadığına göre, fiyat artışınız rakiplerinizin üzerinde ise pazar payınızı korumak zorlaşacaktır.

2021’in Eylül’ünde bir politika değişimine gidildi ve faizler enflasyonun altına çekildi. Ardından kurlar sıçradı ve iki katına çıktı. Son altı ayda ise dövizde bir baskılama var ve daha yukarı gitmesine müsaade edilmiyor. “Doğru-yanlış”, “zamanlı-zamansız” bunları bir tarafa bırakalım. Sonuçta elimizde maliyetleri önce kur artışı, sonra küresel fiyat artışı kaynaklı, ardından da ücret artışları kaynaklı bir firma yapısı var. Şimdi bu firmalar ya maliyet artışını fiyatlarına yansıtıp, Dolar/Euro vb. bazında yüzde 20-30 zam yapmak ya da pazarlarını kaybetmemek için karlılıklarını daha da aşağı çekip ihracat fiyatlarını mümkün olduğu kadar sabit tutmak zorundalar. Ama ikisini de yapamayıp, ihracat miktarını azaltanlar, ihracattan vazgeçenler de yavaş yavaş beliriyor.

Önümüzdeki dönem zaten küresel talepteki yavaşlama nedeniyle ihracatta zorlanacağımız bir dönem iken, şimdi sabit tutulmaya çalışılan kur ihracat için bir tehdit haline gelmeye başladı. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar