İş yönetimi simülasyonu-2: Tatbikat ve role play

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

MUSTAFA BAŞAR

Yönetim danışmanı 

Önceki yazımızda, insanlık tarihinde yer alan bazı simülasyon örneklerini vermiştik. Simüle etmeyi, “bir şeyi veya vakayı gerçekmiş gibi tasarlayarak, benzerini canlandırmak” yani bir nevi “tatbikat” diye tanımlamıştık. Tatbikat kelimesi akıla askerlik mesleğini ve savaşları getiriyor. Başka konularla ilgili de (Yangın ile mücadele gibi) yapılan tatbikatlar var elbette, ancak bizim dilimizde bu kelimenin temel olarak iki anlamı var; bir tanesi “askeri manevra”, diğeri de “uygulama”.

Yazılı tarihe geçmiş en eski tatbikatlar antik çağlara kadar uzanıyor. Antik Mısır’ın Yeni Krallık döneminde (M.Ö. 1550-1070) Mısır ordusunun Nil Nehri kıyılarında ve çöl bölgelerinde savaş tatbikatları düzenledikleri biliniyor. Firavun 2. Ramses, Hititler ile Kadeş Savaşı’na (M.Ö. 1274) hazırlanırken ordusunu ikiye ayırmış ve karşılıklı manevralar yaptırmıştır. Sun Tzu (MÖ 544-496), "Savaş Sanatı" adlı eserinde askeri tatbikatların önemine değinmiş, generallere askerlerin disiplinini artırmak için barış zamanlarında düzenli olarak tatbikat yapmalarını öğütlemişti. Gerçekten de Çin’de savaş arabalarının, piyadelerin ve okçuların birlikte hareket etmelerini sağlamak için, farklı tarihlerde geniş çaplı tatbikatlar düzenlenmiş olduğu kayıt altına alınmış. “Ordularının kurmay ekiplerine, subaylarına ve askerlerine barış zamanlarında düzenli olarak savaş simülasyonları uygulayan devletler, diğer devletlere karşı askeri alanda üstünlük kurmuşlardır.” Kulağa hiç de şaşırtıcı gelmiyor değil mi? Örneğin Antik Yunan’da “polis” denilen, bağımsız, kendi yönetimlerine sahip, irili ufaklı 1.000 civarında şehir devleti vardı. Denizcilik, ticaret, felsefe ve bilim ile hatırlanan 5-6 devlet dışında,  bunlardan en başarılıları Peloponez Savaşları’nda karşı karşıya gelen rakip ittifakların liderleri konumunda olan iki devletti; Atina ve Sparta. Düzenli olarak ordusuna tatbikat yaptıran, onları sürekli olarak savaşa hazır bir şekilde tutan, üçüncü devlet ise Tebai idi. Özetle Antik Yunan tarihine damga vuran, barış zamanlarında savaş simülasyonları uygulayan işte bu üç devletti.

Roma İmparatorluğu da askeri eğitim ve tatbikat konusunda oldukça sistematik bir yaklaşım geliştirmiş, Spartalıların “Agoge” adındaki eğitimlerine benzer uygulamalar dışında, Romalı lejyonlar belirli dönemlerde büyük askeri tatbikatlara katılır, “Testudo” (kaplumbağa formasyonu ile düşman okçuları tarafından kayıp vermeden ilerlemek) gibi “savunma düzeni ile ilerleme” taktiklerini sahada test ederlerdi. Orta çağa özellikle askeri açıdan damgasını vuran Moğollar ve Osmanlılar da düzenli tatbikat yaparlardı. Zaten Osmanlı’da Yeniçeri Ocağının “Talimgâh”ı sürekli olarak çalışır, hemen her gün yakın dövüş, kılıç ve okçuluk eğitimi verilirdi. 19. Yüzyıl başlarında Napolyon Fransa’sı ile Avrupa’da yapılan askeri tatbikat uygulamalarının ve savaş simülasyonlarının sayısı artmış, günümüzdeki modern askeri tatbikatların temeli atılmıştı.

20. yüzyıl başında ise (17 Aralık 1903) Wright kardeşler uçağı icat etti; gerçi ilk uçuş 12 saniye sürdü ve uçak sadece 36 metre ilerlemişti. Ancak çok uzaklardaki hedef ve hayallere ulaşma yolunda en önemli şey zaten atılan ilk adım değil miydi? Sadece 11 yıl sonra patlayan dünya savaşının ilk günlerinde savaşan bütün ülkeler, gökyüzünden düşman bölgesine keşif yapabilmek için uçak kullandılar! Keşif yaparken Alman askerleri tarafından 1915 yılı başlarında uçağı vurulan bir Fransız pilotu olan Roland Garros, uçağına sabit makineli tüfek monte ederek, bir sonraki uçuşunda karşılık vermek istedi; bu sayede tarihteki ilk savaş pilotu oldu! Aynı sene Almanlar, Garros'un fikrini geliştirerek, makineli tüfeği pervane senkronizasyon sistemiyle donattı. Fokker Eindecker model avcı uçağı böylece ilk gerçek savaş uçağı oldu. Bu gelişme, hava muharebelerinin başlamasına yol açtı ve savaş uçakları hızla gelişti. Sadece 3 yıllık süreçte, I. Dünya Savaşı'nın sonuna gelindiğinde avcı uçakları, bombardıman uçakları ve keşif uçakları gibi farklı kategoriler oluşmuştu bile. Baş döndürücü bir hızda gerçekleşen bu gelişmeler, üstün stratejist ve büyük bir vizyoner olan Mustafa Kemal Atatürk’ün dikkatinden kaçmamıştı elbette. 15 Mayıs 1925’te Türk Tayyare Cemiyeti’nin açılış konuşmasında: “İstikbal göklerdedir. Çünkü göklerini koruyamayan milletler, yarınlarından asla emin olamazlar!” demişti. Günümüze kıyasla özellikle avcı ve keşif uçaklarının üretim maliyetleri çok yüksek değildi; “esas mesele pilot yetiştirebilmekti!” Havalanmadan, uçağın gökyüzündeki manevraları konusunda “güvenli bir şekilde” pilot adaylarına nasıl eğitim verilecekti? İşte bu sorunu, çocukluğunu babasının piyano ve kilise orgu üreten imalathanesinde geçirdiği için, pompalar, valfler, ve körüklerin nasıl çalıştığını iyi bilen ve sivil bir pilot olan Edwin Albert Link, 1929 yılında ürettiği uçak simülatörü ile çözdü! Blue Box ve Link Trainer olarak anılan, tarihin ilk uçak simülatöründen binlerce adet üretildi ve milyarlarca dolar büyüklüğünde bir sektör doğdu. Öyle ki, tamamen mekanik olan bu simülatörlerden 2. Dünya savaşında yer alan hemen her ulusa mensup pilotlar eğitim aldı. Sadece ABD Hava Kuvvetlerinde görevli “yarım milyondan” daha fazla savaş pilotu, bu uçak simülatörü sayesinde güvenle “karada” uçak kullanmayı öğrendi!

Devletlerin ve ulusların birbirlerine üstünlük kurma gayretleri nedeniyle hızla ilerleyen teknoloji ile geliştirilen yeni stratejiler ve taktikler, doğal olarak ticari yaşamı da etkiledi. İş dünyasında yönetici eğitmek için uygulanan ilk simülasyon, 1950'lerin başında geliştirilmiş olan "The Beer Game" (Bira Oyunu) adlı “tedarik zinciri yönetimi” eğitim programı oldu. Bu simülasyon, Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından, sistem dinamikleri ve tedarik zinciri yönetimi üzerine araştırmalar kapsamında geliştirilmişti. Perakendeci, toptancı, dağıtıcı ve üretici olarak dört farklı alanda role play yapan katılımcılar, tedarik zinciri boyunca “talep dalgalanmalarını” ve “iletişim eksikliklerini” yönetme becerisi kazanıyorlardı! (Oyun halen piyasada; ilgilenenler araştırabilirler.) İş dünyasında yönetici eğitimi için uygulanan diğer erken dönem simülasyonlarından biri de, 1956 yılında General Electric tarafından geliştirilmiş "Top Management Decision Simulation" (Üst Yönetim Karar Simülasyonu) olmuştur. Bu uygulama, yöneticilere stratejik karar alma becerilerini öğretmek ve aldıkları iş kararlarının finansal ve operasyonel sonuçlarını anlamalarına yardımcı olmak için kullanılan “ilk bilgisayar tabanlı simülasyon”du. Yönetici eğitimi için teknolojinin kullanılmasına öncülük edilerek, iş dünyasında karar verme süreçlerinin simüle edilmesi, eğitim programlarında devrim yarattı! Günümüzde yaygın olarak kullanılan ERP (Enterprise Resource Planning) yazılımları ve iş simülasyonlarının birçoğu, GE firması tarafından geliştirilen işte bu “Üst Yönetim Karar Simülasyonu”ndan ilham almıştır.

 Ülkemizde Sayın Tamer SAKA başkanlığındaki Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD)’nin ve Galatasaray Üniversitesi bünyesinde olan, Sayın Prof. Dr. Aylin Ataay SAYBAŞLI liderliğindeki Kurumsal Yönetim, Denetim ve Uyum Çalışmaları Araştırma Merkezi (KUYDEM) desteği ile uygulanmakta olan, “Yönetim Kurulu Üyeliği Mentörlük ve Geliştirme Programı” ile içeriğindeki vaka çalışma simülasyonları da, önemli yetki ve sorumlulukları olan çeşitli görev ve pozisyonlarda görev alacak üst düzey yöneticilerimize role play yaptırarak, tecrübe seviyelerini yükseltiyor. Yönetim Kurulu Simülasyonları, katılımcıların stratejik ve doğru karar almaları için gerekli olan, kurumsal yönetim ilkelerinin pratik uygulamalarını bizzat yaşamalarına olanak tanıyarak, interaktif öğrenimi teşvik ediyor. İş dünyamızda “Kurumsal Yönetim” anlayışının hayata geçirilmesinde kritik rolü olan “yönetim kurullarının” gelişimine verdikleri desteklerden ötürü bu değerli kuruluşlara ve yetkili yöneticilerine teşekkür ederim.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Yanaşık düzen 26 Mart 2025