Kayıt dışı ekonomi

Muhterem İLGÜNER
Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

 

Sözünü ettiğimiz ekonomi, ihtiyaç halinde şehirlinin küçük fakat kayda girmeyen ekonomik faaliyetleri. Bir köşede çorap, sebze-meyve, yara bandı, defter-kalem satan diğer köşede çerçöp deşeleyip işe yarayacakları toplayan, evlere temizliğe giden onlarca insan tarafından yürütülen ekonomik faaliyetler. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, yaşı 15 ve yukarı çalışabilir nüfusun yüzde 60’ı, yaklaşık 2 milyar kişi, zamanlarının bir kısmını kayıt dışı çalışarak geçirmekte. Geliri yetmeyen emekliler, ikinci bir işe ihtiyaç duyan çalışanlar da bu gruba dahil.

Ekonomiler geliştikçe kayıt dışı ekonomide çalışanların sayısı azalmakta. Gelişmiş ülkeleri ziyaret edenler bilir. Sokaklarda gelişi güzel çalışanlara rastlamazsınız. Haftanın belirli günleri kurulan açık hava pazarlarında bile satıcı size geçerli bir belge verir. Ancak, gelişmekte olan ya da gelişmemekte ısrar eden ülkelerde genel ekonomik faaliyetin üçte birini kayıt dışı işler oluşturmakta. Kayıt dışılığa ihtiyaç duyulmasının nedenleri ise şöyle sıralanmakta:

- Vergiden kaçınmak, lisans gereklerine ve standartlara uymak istememek: Henüz timsahlı ünlü marka ülkemize gelmemişti, turistin bolca rastlandığı Kuşadası’nda binlerce taklidi yere serili örtüler üzerinde satılmaktaydı. Aslında markalar için bir tanınma yolu. Daha sonraları kendi satış noktalarında lisanslı ürünlerini satan marka, yerinde sayan tekstil sektörümüzden intikamını hakkıyla aldı: “Aslında bizim de kalitemiz aynı amma...”. Geç bunları dostum, geç! Benim tanık olabildiğim, sen elli yıldır aynı teraneyi okuyorsun.

- Yetersiz hissetmek: Gereken sermayeye sahip olmamak, yeterince bilgiyle donanmamış olmak, fırsatlara erişme şansı bulamamak. İlk kez 1976 yılında Bangladeşli bankacı Muhammed Yunus tarafından geliştirilen “mikro kredi” bu amaca yönelik bir finansal araç. Özellikle kadınları kendi işlerini kurabilmesi için destekleyen bir finansal model. Geleneksel bankacılık tarafından kredi talepleri reddedilen insanlara uzanan bir el. Bugüne kadar 30 milyar doları aşkın kredi! Muhammed Yunus bu buluşu ile 2006 yılında Nobel Barış Ödülü sahibi oldu ve geliştirdiği sistem 100’den fazla ülkede uygulama şansı buldu, Birleşmiş Milletler tarafından desteklendi.

Şehirler açısından bakıldığında, yetersizlikler nedeniyle artan kayıt dışı ekonomik faaliyetleri anlayabilmek belki şehirli yoksulluğu ile baş edebilmenin yolu. Buna rağmen çoğu şehirde empati kurmak, çözüm aramak yerine karşı gelmek, mücadele etmek yolu tercih edilmekte. Çerçöp deşenleri tu kaka etmek, yaftalamak gibi. Zabıtalar eliyle sokak satıcılarının tezgâhlarına el koymak, onları tamamen çaresizliğe mahkum etmek gibi. Buna karşın, Hindistan’ın Bhubaneshwar şehri kamu – özel işbirliğiyle bazı sokak ve caddelerde cazip satış kioskları inşa etmiş ve ihtiyaç sahiplerinin ekonomik faaliyetlerini buralarda yürütmesini sağlamış. Evden çalışarak yaşamını sürdürümeye çalışanların altyapı eksikleri söz konusu. Onların enerji, internet gibi ihtiyaçlarının karşılanması ile faaliyetlerini sürdürmelerine katkıda bulunmak mümkün. Kentsel dönüşüm nedeniyle benzer birçok yoksul mahalle yerinden edilmekte, orada faaliyetini sürdürenler zor durumda kalmakta. Projeler hayata geçmeden önce çözüm bulmak yerel yönetimlerin işi olmalı. Şehirli fukaralığının sonucu kayıt dışı ekonomi ile baş edebilmek ona karşı gelmek değil. Onlar için insani çözümler üretmek. Böyle bilinmeli...

Haftanın Geri Dönüşüm İşi: ECOKAARI; PUNE, HİNDİSTAN

Hindistan’ın Maharaştra Eyaleti Pune şehrinde bulunan EcoKaari bir sosyal girişim. Kurucusu Nandan Bhat pazarlama dalında yüksek lisans sahibi bir endüstri mühendisi. İhtiyaç sahibi kadınlardan oluşan ekipler önce çerçöp deşerek uygun ambalaj malzemelerini topluyor. Örnek vermek gerekirse bizdeki cips paketleri. Toplanan ambalaj malzemeleri yıkanıyor, temizleniyor. Daha sonra ince şeritler halinde kesiliyor ve el tezgâhlarında (çakra) iplik haline getiriliyor. Daha sonra yine el dokuma tezgâhlarında dikilebilir kumaş haline getiriliyor. Tasarım ekibi bu kumaşlardan giysiler, çantalar, telefon kılıfları, anahtarlıklar akla gelebilecek onlarca ürün tasarlıyor ve üretiliyor.

Büyük şirketler başta olmak üzere onlarca destekçiye sahipler. Kendi e-ticaret sitelerinden satış da yapıyorlar. “EcoKaari” şu anlama geliyor: “Eco” bildiğiniz gibi çevre anlamında. “Kaari” ise Hintçe zanaatkâr demek; “Çevreci Zanaatkâr”. Gezegeni, insanı, toplumu koruyup kolladıklarına inanıyorlar. Ayda ortalam 4 bin kilo plastik atığı dönüştürüyor, istihdam yaratıyorlar. Büyük şehirlerimizde başlatılan sosyal girişimleri heyecanla izliyorum; acaba buna benzer örnekler gelişir mi diye. Bugüne kadar gözlemlediklerim beni pek umutlandırmıyor. Sosyal girişimden çok sosyal kulüp anlayışı hakim. Çevreci beyanların ötesine geçmiyor. Halbuki yapacak ne çok şey var. Çözüm umut eden ne çok çaresiz var. Umarım yakın tarihte içimizi aydınlatacak, bize parmak ısırtacak sosyal girişimlere tanık oluruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sosyal şehir 17 Nisan 2024
Eğitim şart! 20 Mart 2024
Yerli 13 Mart 2024
Yumuşak güç-2024  06 Mart 2024
Değişimin ayak sesleri 21 Şubat 2024
Tas aynı, hamam aynı... 07 Şubat 2024
Kıraathane vs. kafe 31 Ocak 2024