Kötü tavsiyeler hakkında iyi tavsiyeler

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

İşletmecilik yazınında ömrünüzün sonuna kadar her gün okusanız bitiremeyeceğiniz kadar kitap vardır. Bunlara akademik ve popüler dergilerde çıkan makaleleri de eklerseniz Azrail’le anlaşıp iki ömür yaşasanız o da yetmez. Bunlara çok katılımlı ve özel  konferansları, İnternette yayınlanan sohbetleri ve gazetelerde çıkan yazıları katarsanız Azrail’i ikna kafi gelmez. 

Hep söylüyorum ve yazıyorum. Benim gençliğimde şimdi geçerli olmayan bir ‘cahil’ anlayışı vardı. Genellikle cahil denildiğinde okuma yazma bilmeyen bir insan kastediliyordu. O zamanlar bir çocuk erkek aslanın uzun saçlı, dişi aslanın saçsız olduğunu söylese “Maşallah çok akıllı çocuk” iltifatlarına mazhar olurdu. Şimdi bunu bilmek maharet sayılmıyor. İnsanların kendi kendilerine öğrenmeleri o kadar kolaylaştı ki hem eğitim sistemi çağın gerisinde kaldı hem de cahil kime derler bu tanım değişti. 

İnsanların, özellikle işletme yöneticilerinin kendilerini geliştirme, yaptıkları işi daha iyi yapma, işinde yükselme, gerçek veya algılanan rakiplerine galebe çalma, egolarını tatmin gibi bir sürü nedenden öğrendiklerini ve bildiklerini zaman zaman da olsa yeterli bulmamaları sağlıklı bir şeydir. Onun için işletmecilik konusunda yazdığım kitabımın adına “Öğrenmenin sonu yok. Gülümseyerek devam edin” cümlelerini eklemiştim. 

Her şeyi bildiğini sananlar da vardır. İşin ilginç yanı bu tip kişiler o kadar da bilgili olmadıklarını bilmeyecek kadar aval da değillerdir. Bilirler de “Ben senden daha iyiyim” demek yerine “Bunlar kitapta yazmaz” demeyi daha grandiyöz bulurlar. Amansız detayda literatür taraması yapmışçasına söylenen bu sözün arkasında başka nedenler, verilmek istenen başka mesajlar vardır.

Bir şey bilmediklerini bilenler, bilmediklerini sananlar hatta bildiklerini sananlar bile raflara sığmayan, kütüphanelerden taşan kitap, makale, konferans ve her türlü işletmecilik yayınını takip ederler. Bu takipçi bolluğu söyleyecek birşeyi olan, söyleyecek bir şeyi  olduğunu sanan, söyleyecek bir şeyi olmadığı halde belki dinleyen çıkar diye yine de söyleyen bir sürü insanın iştahını kabartan devasa bir pazar yaratıyor. Dünyada ‘işletmecilik tavsiyeleri’ pazarının büyüklüğü 11 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Az para değil doğrusu. 

Kerameti kendinden menkul yönetim danışmanlarının, konuşmacıların, kalemşorların ister kendi deneyimleri maskesi altında ister çok düşünülmüş modeller kisvesiyle yazdıkları, söyledikleri işe yaramaz işletmecilik tavsiyeleri üç kategoride incelenebilir:

1- Aşikarı ifşa edenler: Yani, herkesin bildiği, ortada olan şeyleri sanki yeni ve önemli imişçesine sunanlar (%30)

2- Çok şey söyleyip hiçbir şey söylemeyenler:  Yani, tanımlanmamış kavramlar ve uydurma kelimeler arkasına saklanıp ‘yönetim işinin’ sırrını çözdüklerini ileri sürenler (%40)

3- Paradigma tüccarlığı yapanlar: Doğruluğunun ispatlanması veya red edilmesi mümkün olmayan hipotezlere dayalı veya hiç bir hipoteze dayanmayan, görünüşte kurama benzer modeller önerenler (%20)

Geriye kalan %10 içinde belki faydalı bir şeyler vardır. Bulursanız okuyun

Bir şeyin işe yaramaması iyi bir şey değildir. Bir şeyin işe yaramak yerine zarar vermesi daha beterdir. Maalesef yukarıdaki üç kategoride de çokça zararlı tavsiyeler vardır. Esas dikkat edilmesi gereken bunlardır. Yukarıda tanımlanan kategorilerdeki yapıtları okuyanlar, konuşmaları dinleyenler çoğu kez şöyle veya böyle durumu idrak ederler ve israf ettikleri zamana acıyarak “bir daha sefere daha seçici olmalıyım” gibi bir şeyler söyleyip  işlerine dönerler. Bir anlamda ucuz kurtulurlar.

Ucuz kurtulamayanlar da vardır. Yanlış tavsiyeleri uygulayanlar ve bunun sonucunda zarar görenler ne yazık ki teselli bulamazlar. Hesap soracak birini bulurlarsa ki bulamazlar, kendilerine “Uyguladınız ama doğru uygulamadınız” veya “Biz onu demek istemedik ki” gibi kıvırmalar; “O şartlar değişti uygulama değişmedi” gibi manasız savunmalar sunulur. Zaten bu kategorideki tavsiyeler zaman içinde unutulur. Yenileri çıkar. 

O halde ne yapmalı? Vakit (bazen nakit) ve efor ziyanı bu tür yazıları takip edenlerin minimal maliyetleridir. Esas maliyet kulağa hoş, yeni ve işe yarar bir şeymiş gibi gelen tavsiyeleri dinleyip uygulamaya geçince görülecek. Neyin zararlı olup neyin daha zararsız veya sıfır zararlı olduğunu anlamanın en kısa yolu tavsiyelerde tanımsız kavramların kullanılmasıdır. Bence bu testi geçemeyen tavsiyeleri isterseniz dinleyin ama uygulamaya koymaya kalkmayın. 

Bir örnek vereyim. Çok satan bir kitap yöneticilerin, yazdıkları gibi aynen veriyorum,  ‘ekipteki çalışanların zaaflarına değil güçlü yanlarına odaklanmalarını’ öneriyor. Bu tavsiyedeki kavramlara bir bakın. 

Ekip: Yöneticinin altında çalışan herkesi mi kastediyorlar? Yoksa başka bir şey mi? 

Güçlü yanlar: Tanımı yok. Çalışanların ‘yanları’ derken ne denmek isteniyor. Güçlü yan ne demek? Diğer taraftan zayıf yan ne demek?

Odaklanmak: Yöneticinin odaklanması ne demek?

Ben bu kitabı büyük ihtimal okumam. Kitabın temel mesajını oluşturan yedi kelimelik bir cümlede dört önemli kavramın ne olduğu belli değil. Okusam bile vaktim bol olduğu için okurum. Marcus Buckingham ve Ben Horowitz gibi kitap sahibi konuşmacılar, emekli CEO’lar bu tezlerinin doğrulamasını bir araştırmanın güçlü yanlarına odaklanan çalışanların bunu yapmayanlara oranla işleriyle altı misli daha çok uğraştıkları ve daha üretken oldukları bulgularından hareketle yazmışlar zahir. Halbuki bunun tam tersini söyleyen bir sürü başka yazarı Google arama motorundan bulabilirsiniz. Birçok yazar hem çalışan olarak hem yönetici olarak güçlü taraflarınızı bir kenara bırakıp zaaflarınıza odaklanmanızı tavsiye ediyor. Aynı kanaatteyim. Zaten sizin de anlayacağınız gibi bu karmaşa güçlü taraf - zayıf taraf kavramlarının tanımlarının olmamasından kaynaklanıyor. 

İşletmecilik yazını buna benzer bir sürü kötü, yanlış tavsiyelerle doludur. Eli kalem tutan yazıyor, sesi çıkan konuşuyor. Özellikle ABD menşeili ‘işletmecilik tavsiyeleri’ viral bir şekilde yazına yayılıyor. 

Kimi diyor ki “Çalışanlarınızla arkadaş olmanızın bir sakıncası yoktur” vay efendim bunun böyle olmaması gerektiği konusunda kanısı olan bir başkası verip veriştiriyor. Arkadaş gibi davranan yöneticilerin torpil yaptıkları dedikodularının yayılması olasılığı, gerektiğinde ceza vermenin zor olacağı, karşılıklı beklentilerin artacağı gibi nedenler sıralanıyor. 

Bunlar faydasız ve boş tartışmalar. Havanda su dövmek kadar üretici ve yararlı. Bu tür yazılar ve tartışmalar özellikle popüler yayın organlarında ‘güçlü yan odaklı liderlik’ falan gibi şık başlıklarla yayınlanıyor. Vaktiniz bol ise okuyun ve…

Sağlıcakla kalın…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İzahat 11 Ekim 2023
Rekabet 04 Ekim 2023
Özür ve devam 27 Eylül 2023
Benchmarking 30 Ağustos 2023
Bencmarking 23 Ağustos 2023
Kontrol 16 Ağustos 2023
Denetim 09 Ağustos 2023
Tırışkadan işler 02 Ağustos 2023