Kuzey İzmir’in kalkınması akılcı planlamayla desteklenmelidir

Faruk GÜLER
Faruk GÜLER Kurumsal Bakış

Türkiye, ekonomik gelişmesine yön vermek üzere Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar çok sayıda planlama deneyimi yaşamıştır. Planlı kalkınma konusunda uzun uzadıya çok şey söylenebilir, ancak bu yazıda 1960 Anayasası ile ağır sanayi bölgesi ilan edildikten sonra İzmir’in Aliağa İlçesinde hızlanan ekonomik gelişmenin kentin diğer kuzey ilçelerine etkilerini ve burada günümüzde yeniden ivme kazanan ekonomik gelişmenin planlanması konusunu irdelemeye çalışacağım.

Yazının girişinde de belirttiğim gibi, İzmir’in Kuzey ilçesi Aliağa 1960 Anayasası’nda ağır sanayi bölgesi olarak planlandı ve bu bölge demir-çelik, petrokimya gibi sektörlerin yoğunlaşması ile hızlı bir sanayileşme içine girdi. Özellikle petrokimya ve demir-çelik sektörlerinden önemli yatırımlar çeken Aliağa, 1990'lardan itibaren ise Nemrut Koyu’nda yoğunlaşan limanlar aracılığıyla ihracat ve istihdam merkezi olarak önemli sanayi bölgelerinden biri haline geldi. 

Günümüzde ise sanayi yatırımlarının Aliağa’nın kuzeyindeki ilçeler olan Bergama, Dikili, Kınık’a doğru yöneldiğine tanıklık ediyoruz. Ulusal ve uluslararası işletmecilerin yönetimindeki konteyner limanları, Avrupa’ya en hızlı kara yolu bağlantısı, demir ve hava taşımacılığına yakınlığı gibi lojistik avantajlarının artmış olması, yerli ve yabancı yatırımlar açısından Kuzey İzmir’in cazibesini oldukça arttırmış durumda. Yatırımcıların Batı Anadolu Serbest Bölgesi’ne ve yeni kurulan OSB’lere artan ilgisi, Aliağa’dakinin benzerinin bir hızlı sanayileşmenin Bergama, Kınık ve Dikili’de de kısa sürede oluşacağını gösteriyor. 

Aliağa’daki sanayileşme hareketinin, özellikle başladığı yıllardan itibaren çevresel etkileri anlamında kontrolsüz bir biçimde gelişmiş olması, İzmir’in kuzeyinde günümüzde gerçekleşecek sanayileşmenin sağlıklı bir planlama çerçevesine oturtulmasını zorunlu kılmıştır. Tüm muhatapları ile eşgüdüm içinde tasarlanan ve uygulamaya alınan akılcı bir kalkınma planlaması, bölgeye gelecek yatırımların ülke ekonomisine maksimum fayda sunmasını sağlayacağı gibi, ortaya çıkacak gelir artışından bölge halkının da faydalanmasına imkân yaratacaktır.   

Sürdürülebilir ve çevreci yatırımlar desteklenmeli

Kuzey İzmir’in kalkınması planlanırken, burada çevreci ve sürdürülebilir teknolojilere dayalı sanayi yatırımları olmasına özen gösterilmelidir. Bu hem çevre kirliliğinin azaltılmasını destekleyecek hem de bölgede sürdürülebilir bir ekonomik gelişmeyi mümkün kılacaktır. Üniversiteler, araştırma merkezleri ve özel sektör iş birlikleri ile bölgeye katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri üreten firmalar yönlendirilirse Kuzey İzmir’de daha rekabetçi, teknoloji odaklı ve sürdürülebilir bir gelişme sağlanmış olur.

Marmara’daki endüstri merkezlerinin yakınında olan bu ilçelerinin lojistik üstünlüklerinden bahsetmiştik. Bu avantajı daha da geliştirmek amacıyla Aliağa’daki modern limanlara demiryolu bağlantısının kurulması, hızlı tren bağlantıları, demir yolu  ve havaalanları gibi altyapı yatırımlarının güçlendirilmesi  bölgeyi ticari ve lojistik açıdan daha cazip hale getirecektir.

Burada artacak yatırımların ihtiyaç duyacağı kalifiye iş gücünü sağlamak amacıyla bölgedeki insan kaynağının kalitesini artırmak için başlatılan eğitim ve mesleki beceri geliştirme programları önemli bir role sahiptir ve daha da geliştirilerek sürdürülmelidir. Nitelikli iş gücündeki artış bölgeye yeni yatırımların çekilmesine ve bölgedeki işletmelerin rekabet gücünün artmasına yardımcı olacaktır.

Bölgenin tarımsal potansiyel de göz ardı edilmemelidir. Tarım işletmelerine yönelik destekler ve modern tarım tekniklerinin benimsenmesi, tarımsal üretimi artırabilir ve bölgedeki gelir dağılımını daha dengeli hale getirebilir.

Bölgedeki şirketlerin kümelenme yaparak bir araya gelmeleri ve işbirlikleri oluşturmaları gerekiyor. Oluşturulacak güç birliği ile rekabet güçleri artacak olan işletmeler daha büyük pazarlara erişim imkânı bulacaktır.  

Kalkınma planları yapılırken, bölgedeki doğal ve sosyal unsurların dikkate alınması, yerel halkın katılımının sağlanması ve sürdürülebilirlik ilkesinin göz önünde bulundurulması önemlidir.

En önemli gelişme ise İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İZTO ve EBSO liderliğinde, İzmir Kalkınma Ajansı’nın Kuzey İzmir için bölgenin tüm meslek örgütleri, yerel halk ve ilgili paydaşların işbirliğinde yürüteceği planlama çalışmasının başlamış olmasıdır.

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Göç yolları 03 Ekim 2023
Yağmurları beklerken 06 Şubat 2023
Yağmurları beklerken 02 Şubat 2023