Mehmet Şimşek’i hazmedemeyen bazı AK Partililerin amacı ne olabilir?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC ve Azerbaycan ziyaretlerinden dönerken öteden beri savunduğu ‘faiz politikasıyla’ ilgili şöyle konuştu: "Tabii bazı arkadaşlar, ‘Cumhurbaşkanı faiz politikalarında ciddi bir değişime mi gidiyor’ gibi bir yanılgının içine düşmesin. Ben burada aynıyım ama Hazine ve Maliye Bakanımızın şu andaki düşüncesi noktasında, biz tabii kendisine burada atacağı adımları süratle, rahatlıkla Merkez Bankası’yla beraber atmasını kabullendik, ‘hayırlı olsun’ dedik ve bu şekilde de enflasyonu tek haneye düşürmekteki kararlılığımızı da bildirdik. Bunu neye dayanarak söylüyoruz? Biliyorsunuz, Başbakanlığım döneminde biz (enflasyonu) tek haneye düşürdüğümüzde faiz 4,6’ydı, enflasyon da 6,2’ydi. O zaman yine tabii bu işleri beraber yaptık ve şimdi de Sayın Bakanımıza bunları söyledik, aynı şekilde bunu birlikte yapmalıyız. Biz o zaman ‘düşük faiz, düşük enflasyon’ teorisiyle çalıştık. Şimdi de aynı anlayışla çalışıyorum, aynı düşüncedeyim ve bu şekilde bunu başarabiliriz diye inanıyorum.”

Düşük faize ulaşmak için faiz artırmak gerekiyorsa

Sayın Erdoğan’ın bu açıklamalarından ‘yine faiz artırımına izin vermeyecek’ sonucunu çıkarmak bence zorlama olur. Ancak ‘düşük faiz isteğinden vaz geçti’ demek de doğru değil. Sayın Erdoğan, birbiriyle çelişkili sanılan ilk cümlelerinden sonra durumu netleştiriyor. Asıl hedefinin ‘düşük faiz ve düşük enflasyon’ olduğunu vurguluyor. Bunu da daha önce yine Sayın Mehmet Şimşek’in bakanlığı döneminde (Mayıs 2013) başardıklarını anlatıyor. Bu sözlerinin tevili bence şöyle; “Enflasyonun düşmesini sağlayacak bir faiz politikası makul miktarda faiz artırmayı gerektiriyorsa ekonomi yönetimi onu da yapabilir, enflasyon makul seviyelere dönerse artırılan faiz kalıcı iner. Hedef düşük faize ulaşmak ve bunun için şartlar gereği faiz artırmak gerekiyorsa amaca hizmet eder.”

Cumhurbaşkanı, finans sıkıntısından ve güçlü finans yönetiminden de bahsetti. Bütün bunları bir bütünlük içinde düşünmemiz gerekiyor. Buna karşın yabancı otoriteler ‘yüzde 40’ politika faizinden bahsederken, yerli bazı kafalar da piyasada oluşmuş faizi görmezden gelerek yüzde 8,5’i savunuyor ve gelecek haftaki Para Politikası Kurulu toplantısındaki yeni faiz kararının ‘pas’ olması gerektiğini savunuyor.

Enflasyonlar faiz arttığı için mi yavaşladı?

Bir de “Biz bunu baştan söylemiştik, artır faizi düşsün enflasyon, bak ABD ve Avrupa böyle yaptı enflasyonları da düşüyor” diyenler var. Bunlar da faiz artırmış ülkelerdeki enflasyon gerilemesinin ‘faiz artışıyla sağlanmış bir talep daralmasından’ ziyade, büyük ölçüde küresel çapta bütün enflasyonları azdıran ‘enerji, emtia, gıda, lojistik fiyatlarının normalleşmesine bağlı olarak düştüğünü’ görmezden geliyorlar. Bunu farklı bir açıdan bizim enflasyon için de söylemek mümkün. Bizim de Kasım 2022’de yüzde 85,5 ile zirve yapmış yıllık enflasyonumuz ‘küresel olarak enerji, emtia, gıda ve lojistik fiyatları normalleştiği için’ yavaşladı ve Mayıs 2023 itibariyle yüzde 39,59 oldu. Faiz artıranlarda yüksek enflasyon ile faiz ilişkisi şöyle yaşandı: Enflasyonlar sıfırdan 8 veya 9’a gitmişti, faizler sıfırdan 4’e veya 5’e çıkarıldı. Mayıs 2023 itibariyle bu ülkelerde 4 faiz, 4 ya da 5 enflasyonla umutla yola devam ediliyor. Bizde ise enflasyon 17’lerden 85,5’e gitti, faiz piyasada 40’ın üstüne çıktı. Mayıs 2023 itibariyle bizde piyasa faizi yüzde 40’larda enflasyon da 39,59’da ve biz de umutla devam ediyoruz.

Şimşek’e Londra’nın adamı diyerek savrulanlar

Farklı mecralarda, Ak Partili ya da kraldan daha kralcı olduğunu bildiğimiz bazı isimlerin, biraz da komplo teorilerinden destek alarak, Sayın Erdoğan’ın Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanı yapmış olmasına çok içerlediğini, bunun ‘pes etmek’ anlamına geldiğini söylediklerini görüyoruz. Bunlar Erdoğan’a değil aman Şimşek’e muhalefet etmeye başladılar. Sayın Erdoğan’a ‘nas meselesini’ bile hatırlatarak ‘Londra’nın adamına ekonomiyi teslim etmenin’ yanlış olduğunu anlatma derdine düştüler. Sanırsınız ki Mehmet Şimşek’in tek amacı Türkiye’de faizleri yükseltmek. Erdoğan’ın siyasi yol arkadaşı olarak, 60, 61, 62, 63, 64 ve 65’inci hükümetlerde Ekonomiden Sorumlu Bakan, Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmış bir isimden bahsediyoruz. Bu kadar savrulanların öncelikle ‘düşük faiz için güçlü irade’ koymuş Erdoğan’a saygı duyması sonra da Erdoğan sayesinde bakanlık ve başbakanlık yapmış ama siyasi ikbal uğruna başka kapılara savrulmuş bazı isimlerle Şimşek’i ayrı tutmaları, Erdoğan’ın isteği ile yeniden görev almış olmasının ‘bir hikmeti olabileceğini’ kabullenmeleri gerekiyor. Bazılarının amacı ‘dolardan, borsadan hatta kriptodan vurgun peşinde olanlarla’ örtüşüyor ki onlar sadece piyasa serserisi olabilir. Bazıları ise siyasetin iktidar olmak için yapılması gerektiğini, bunun da büyük ihtimalle ‘merkez kitle partisi’ olmakla mümkün olabileceğini idrakten uzak. Bu tipler Sayın Erdoğan’ın yeni kabinede devamına karar verdiği Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Mehmet Ersoy’u da bu nedenle en baştan beri hazmedemediler. Ersoy, pandemi dönemini de kapsayan Bakanlığı döneminde Türk turizmini, rekorlar yılı 2019 rakamlarından çok daha iyi noktalara taşıyan isim oldu ve Erdoğan ona bu nedenle yeni kabinede görev verdi.

Perşembe günü faiz kararı ne olabilir?

Yüzde 40 politika faizi pek mümkün görünmüyor ki böyle bir kadar büyük sürpriz olarak değerlendirilebilir. Ancak piyasaya ‘TCMB gerekli görürse faiz de artırabilir’ mesajının verilmesi Türkiye ekonomisine güveni artırarak, dolarcılara ve enflasyon cephesine bir ön mesaj olur. Bu nedenle ‘200 ya da 400 baz puan faiz artışı’ mümkün görünüyor. Pas geçmek ise yeni ekonomi yönetimiyle hedeflenen güven artışını öteler.

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar