Seçim sanayici için umut mu?

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Krediye ulaşamayan sanayici gözünü seçimlere dikmiş durumda. Şirketler sermayesini koruyabiliyor, müşterisini tutabiliyorsa kendini başarılı sayıyor. Seçim sonrası sanayici ne mi bekliyor? Ulaşılabilir kredi bekliyor. Halen günü kurtarmaya çalışan sanayiciler nakde ulaşmak, kredi bulma konusunda sorun yaşıyor.

Oysa sanayiciye gözümüz gibi bakmamız gerekiyor. Sanayi; “bir şeyden çok üretmek” demektir ve Türkiye’nin çok şeyden çok üretmek zorunluluğu vardır. Bu, ihracat imkânı doğurmak için de geçerli olan yöntemdir. Nitekim ülkemizin üretim üssü olma yeteneği, ancak ve ancak sanayi ile mümkün.

YATIRIMLAR DURDU

Yatırımlar dururken, gözler seçim sonrasına çevrilmiş durunda. Sanki seçim sonrasında sihirli bir el dokunacak da bir şeyler değişecekmiş gibi. Türkiye’nin dört bir yanını dolaşıyoruz ve sanayicinin nabzını ölçüyoruz. Gördüğüm; sürekli kısa vade döngüsünden çıkamadığımızdır. Bugünü kurtarma telâşı yüzünden yarını harcıyoruz.

Yatırımlar zaman zaman yavaşlar, bazen de hızlanır. Ancak sürekli yavaşlama söz konusu ise, bu durum büyümenin kalitesinden götürecektir. Hal böyle olunca büyüme, tüketim ile gerçekleşmek zorunda kalır ve tüketecek şeyiniz kalmadığında küçülme başlar. Tıpkı kayıp yıllar 90’larda olduğu gibi.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Sanayici seçim sonucunda ne bekliyor?

Sanayicilerin seçim sonrası en önemli beklentilerinden biri, ulaşılabilir kredi imkânlarıdır. Ayrıca, döviz kurlarında ve enerji fiyatlarında iyileşme beklentisi var. Krediye ulaşamayan sanayici, gelişemiyor. Öz sermayesi yetersiz olanı ise güdük kalıyor ya da küçülüyor.

Türkiye'deki sanayicilerin mevcut durumu nedir?

Türkiye'deki sanayiciler, kısa vade döngüsünden çıkmaya çalışıyor ancak sürekli olarak bir bürokratik çelmeye takılıyor. Bugünü kurtarma çabaları yarının harcanmasına neden oluyor. Hele ki seçim süreçlerinde bürokratik oligarşi, zaten yığınca derdi olan sanayiciye ilave baş ağrısı oluşturuyor.

NOT

SANAYİDE KAYBETTİĞİMİZ FIRSATLAR

Birinci sanayi devrimi, dokuyan mekik icadıyla İngiltere'den geldi. Endüstrinin kuluçkası olan tekstil sayesinde dünya ticareti katlandı. İkinci devrim, buhar makinesiydi ve pazularımız, koşumlu hayvanların yetmediği yerde buharın gücü devreye girdi.

Üçüncü devrim elektrik, elektronik ve internetin getirdiği kırılımlar üzerinden gelişti. Türkiye, bu yarışta şükür ki kendine yer edinebildi ve bugün; yetersiz olsa da ekonominin %23'ünü kapsadı. Bunun dahi olmadığı Yunanistan gibi ülkelerin hali ortada.

4'üncü Sanayi Devrimi, bilginin iktidar olduğu, 3 boyutlu yazıcıdan, insansız hava deniz kara araçları ve nesnelerin internetini, biyolojiden gene dek organizmaları da akıllı kılan kültürün adı.

Birincisinde yoktuk, Osmanlı küçüldü. İkincisinde yoktuk, imparatorluk gitti. Üçüncüsünü yakaladık ama geldiğimiz nokta güdük kaldı. Kural koyan değil, kurala uyan haline geldik. Sonuncusunda ise var gücümüzle mücadele ediyoruz. Fakat bu mücadeleye katılanlarımızın sayısı ne yazık ki fazla değil.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dağ fare doğurdu 14 Mayıs 2024